32,6999$% 0.1
35,4695€% 0.03
2.479,42%-1,27
4.029,00%0,49
16.141,00%0,50
2.357,21%-1,41
10.864,08%0,11
Milli Savunma Bakanlığınca Milli Savunma Üniversitesinin (MSÜ) Beşiktaş’taki yerleşkesinde “Kıbrıs Barış Harekatı 50. Yıl Paneli” düzenlendi.
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, panelin Kıbrıs Türkü’nün haklı davasına katkı sağlayacağına yürekten inandığını söyledi.
Kıbrıs’taki uyuşmazlıkların, Rumların Kıbrıs Türklerini 1960’ta kurulan “ortaklık devleti”nin dışına çıkarmak, Ada’da birlikte yaşama mutabakatını terk edip Türkleri sindirmek ve Kıbrıs Türklerinin haklarını gasbetme teşebbüslerinin bir sonucu olarak ortaya çıktığını aktaran Güler, Rumların tüm baskı, terör ve yıldırma uğraşlarına rağmen Kıbrıs Türkü’nün Ada’daki varlığını ve kazanılmış haklarını koruma etmek için destansı bir mücadele verdiğini kaydetti.
Türkiye’nin, haklı gayrette hep KKTC’nin yanında yer aldığına dikkati çeken Güler, “Bu harekat, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin müşterek ögelerinin, Cumhuriyet tarihindeki en kapsamlı harekatı olması ve büyük bir muvaffakiyetle icra edilmesi bakımından müstesna bir yere sahiptir. Garantör ülke sıfatıyla uluslararası hukuktan doğan haklarımız çerçevesinde gerçekleştirdiğimiz ve iki evrede icra edilen bu harekatta Türk askerinin yetenekleri, emsalsiz kahramanlığı ve fedakarlığı, bir kez daha tarihe altın harflerle yazılmıştır.” ifadelerini kullandı.
“TÜRKİYE, KIBRISLI KARDEŞLERİNE HER TÜRLÜ DESTEĞİ SAĞLADI”
Ada’da konuşlu Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığının her iki taraf için de barış ve güvenliğin teminatı olduğunu vurgulayan Güler, şöyle devam etti:
“Türkiye’nin Ada’daki askeri varlığını farklı bir şekilde tanımlamak, bu bahiste provokatif telaffuzlar dile getirmek Rum tarafına hiçbir yarar sağlamayacaktır. Yarım asırdır Ada’da kan ve gözyaşı yoksa bu, Türk Barış Kuvvetlerinin oradaki varlığı sayesindedir. Unutulmamalıdır ki Kıbrıs’ın sahip olduğu stratejik konum, sadece Ada’nın değil, hassas bir süreçten geçen Akdeniz’deki genel güvenlik ve istikrarın devamı bakımından da kritik ehemmiyettedir. Şu hususu özellikle ifade etmek isterim ki Kıbrıs problemi bizim için bir sorun değil, milli davadır. 50 yıllık süreçte yaşananları analiz ettiğimizde, Kıbrıs Barış Harekatı’nın soydaşlarımızın bağımsızlık çabasında ne derece önemli olduğunu çok daha iyi anlayabiliyoruz. Türkiye, o günden bugüne kadar, Ada’da barış ve istikrarın sağlanması için her türlü çabası göstermiştir, göstermeye devam edecektir. Harekat sonrası çeşitli ambargolara ve yaptırımlara maruz kalmasına rağmen Türkiye, Kıbrıslı kardeşlerine her türlü desteği sağlamıştır, bundan sonra da sağlamaya devam edecektir.”
Bakan Güler, KKTC’nin bağımsız bir devlet olarak tarih sahnesinde yerini almasının Kıbrıs Türkü’nün istiklal ve istikbaline sahip çıkma azim ve kararlılığının en açık göstergesi olduğunu bildirdi.
Türkiye ve Kıbrıs Türklerinin yıllarca uluslararası tahlil tekliflerine olumlu yaklaştığının altını çizen Güler, Rum tarafının uzlaşmaz tavrının müzakerelerin muvaffakiyete ulaşmasına imkan tanımadığını, statükocu telaffuzlarla hayal kuranların çözümsüzlüğün yegane kaynağı olduğunu söyledi.
Güler, Rum tarafının kendisini Ada’nın tek sahibi, Kıbrıs Türk halkını ise azınlık olarak gören zihniyetinin değişmediği sürece, başlatılacak yeni bir müzakerenin muvaffakiyete ulaşabilmesinin ve Kıbrıs Adası’nda bir iştirak kurulabilmesinin mümkün olmadığını dile getirdi.
Bu sıkıntının, Kıbrıs Türk halkının legal çıkarlarını ve güvenliğini teminat altına alacak şekilde bir an önce tahlile kavuşturulmasının Türkiye’nin en önemli önceliklerinden olduğunu kaydeden Güler, “Rum tarafının provokatif adımları ve üçüncü ülkelerden aldığı askeri yardımlar da sadece ve sadece çözümsüzlüğe hizmet etmektedir. Artık, Ada’da tek ve kesin tahlilin, Kıbrıs Türk halkının hâkim eşitliği ve eşit uluslararası statüsünün tescil edilmesi gerektiği bilinmelidir.” dedi.
“ULUSLARARASI CAMİAYI TAHLİL ODAKLI YAKLAŞMAYA DAVET EDİYORUZ”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da her platformda uluslararası topluma bir an önce KKTC’nin tanınması istikametinde çağrı yaptığına işaret eden Güler, şu tabirleri kullandı:
“Bu davetin özünde, Kıbrıs problemindeki düğümün, kalıcı ve adil bir şekilde çözülmesi niyeti yer almaktadır. ‘İki devletli çözüm’ dışında bir tahlil yoktur ve bu mevzuda artık rastgele bir tereddüt bulunmamaktadır. Muhataplarımızdan da Kıbrıs Türkü’nün ve Türkiye’nin uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarına saygılı olarak hareket etmelerini bekliyoruz. Bu kapsamda, uluslararası camiayı, sadece bir tarafın tezlerini desteklemeyi bırakıp hususa makul, mantıklı, tarafsız ve tahlil odaklı yaklaşmaya davet ediyoruz.” diye konuştu.
Bakan Güler, barışçıl tahlil için uğraş gösterirken milli menfaatlerden de asla taviz vermeyeceklerini, Güney Kıbrıs Rum İdaresi’nin Ada’da dengeyi bozan, KKTC’nin güvenliğine yönelik tehdit oluşturan faaliyetlerine karşı gerekli tüm önlemleri almaya devam edeceklerini belirtti.
Geçen ağustosta, tamamen insani nedenlerle imaline başlanan Pile Köyü Yol Projesi’ne yönelik, Birleşmiş Milletler (BM) Barış Gücünün kabul edilemez engelleme teşebbüslerine karşı reaksiyonlarını açıkça ortaya koyduklarını anımsatan Güler, bu yolun hala tamamlanamadığını, buradaki halkın mağduriyet çekmeye devam ettiğini söyledi.
Bu haksız yaklaşımı Astromerit-Evrihu Yolu Projesi, Neriman’ın Evi ve Wayne’s Keep Mezarlığı gibi son devirde yaşanan çeşitli sorun alanlarında da açıkça gördüklerini dile getiren Güler, Rum tarafının en ufak boşluğu istismar ettiğini, bu durumun BM dahil birtakım güçler tarafından da desteklendiğini kaydetti.
Güler, “Barış Gücünden beklentimiz de Ada’da bulunma misyonuna uygun hareket etmesi, KKTC’nin egemenlik haklarına hürmet göstermesidir. Ayrıyeten BM Barış Gücü’nün Ada’daki varlığına yönelik, KKTC idaresiyle de bir anlaşma yapılması gerektiğinin altını çiziyoruz.” ifadelerini kullandı.
Kıbrıs’ta iki farklı halk ve iki farklı devlet bulunduğuna dikkati çeken Güler, Kıbrıs probleminin tahliline yönelik müzakerelerin ve ulaşılmak istenen gayenin de bu gerçek üzerine inşa edilmesi gerektiğini vurguladı.
Bakan Güler, bu anlayışla Türkiye’nin iki devletli tahlilin müzakere edilmesinin, Kıbrıs Türk halkının hâkim eşitliğinin ve eşit uluslararası statüsünün tescil edilmesinin, KKTC’nin tanınmasının vaktinin geldiği görüşünde olduğunu aktararak, “Bu tanınma Kıbrıs sorununun adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir tahlile kavuşmasının yolunu açacak, Kıbrıs Türk halkının uluslararası toplumda hak ettiği yere gelmesini sağlayacaktır. Sonuç olarak Türkiye bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Garanti ve İttifak Antlaşmaları çerçevesinde, ‘Tek millet, iki devlet ve tek yürek’ anlayışıyla Kıbrıslı kardeşlerinin yanlarında olmaya devam edecek, Kıbrıs Türk halkının geleceğe itimatla bakmasına ve refah seviyesinin yükseltilmesine yönelik çalışmalarını, daha da geliştirerek sürdürecektir.” değerlendirmesini yaptı.
İdari İzin Ne Demek, Nedir? İdari İzin Özel Sektörü Kapsıyor Mu, Kamuda Bayram Tatili İdari İzin Mi? Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Açıklama Geldi!
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.