DOLAR

34,5467$% 0.18

EURO

36,0147% -0.62

GRAM ALTIN

3.005,41%1,48

ÇEYREK ALTIN

5.110,00%0,95

TAM ALTIN

20.381,00%1,12

ONS

2.705,79%1,29

BİST100

9.549,89%1,94

İmsak Vakti a 06:22
Bursa HAFİF YAĞMUR
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
SON DAKİKA

DOLAR 34,5467

EURO 36,0147

ALTIN 3.005,41

BİST 100 9.549,89

İmsak 06:22

Recep Durul’dan Orta Vadeli Program İçin Tercih Edilen Stratejiye Tam Not

ad826x90

Ekonominin 3 yıllık yol haritası olan Orta Vadeli Program Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz tarafından açıklandı. Açıklanan 2025-2027 devirlerini içeren Orta Vadeli Programa ilişkin değerlendirmede bulunan Recep Durul, enflasyonla mücadelede kademeli stratejinin seçilmesinin yerinde bir adım olduğunu vurguladı.

ÖNCELİKLİ HEDEF FİYAT İSTİKRARI

Kademeli stratejinin fiyatlarda kalıcı düşüşün tesisi açısından Türkiye iktisadı için uygun bir strateji olduğunu vurgulayan Durul, şu sözlere yer verdi: “Türkiye ekonomisinde yol açtığı tahribatları minimize etmek amacıyla, daraltıcı para ve maliye siyaseti uygulamaları ile enflasyon ile mücadele edilmektedir. Enflasyon ile mücadele siyasetlerinin temel amacı, daraltıcı ekonomi siyaseti araçları yardımıyla toplam harcama seviyesini kontrol ederek fiyat istikrarı ortamını kalıcı bir şekilde tesis etmektir. Ülkemizde birkaç çeyrekten beri enflasyon ile mücadele edilmektedir. Enflasyon ile mücadele siyasetlerinin en önemli ayaklarından birisi politika faiz oranlarını ayarlamaktadır. Toplam talebi baskılamak ve enflasyonist beklentileri kırmak amacıyla Para Politikası Kurulu aylık toplantılarında politika faizi ile ilgili olarak son aylara kadar daima faiz artırma stratejisini uygularken yakın periyotta artış stratejisi yerine ‘sabit tutma’ stratejisini benimsemeye başlamıştır. Piyasada yakın periyotta denetimli bir faiz indirim evresine geçileceği yönünde bir beklenti dile getirilmeye başlanmıştır. Merkez bankası faiz kararlarına yönelik stratejilerini kamuoyu ile paylaşırken öncelikli gayesinin fiyat istikrarı olduğunu önemle vurgulamaktadır.

ENFLASYON KADEMELİ OLARAK AŞAĞILARA ÇEKİLECEK

Aylardan beri sürdürülen enflasyon ile mücadele siyasetlerinin etkileri hissedilmeye başlanmış ve dezenflasyon süreci ortaya çıkmıştır. Yeni periyotta uygulanan siyasetlerin tesirini daha kalıcı hale getirmek ve fiyat istikrarı ortamını yeniden tesis etmek üzere Orta Vadeli Program resmi olarak açıklanmıştır. Orta Vadeli Program ile 2025-2027 dönemine ilişkin üç yıllık rota belirlenmiştir. Orta Vadeli Program en üst seviyede şahsen Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz Tarafından tanıtılmıştır. Yılmaz konuşmasında Programın temel emelinin enflasyonu tek haneli sayılara çekmek olduğunu ifade etmiştir. Bu tabirde enflasyonun kademeli olarak aşağılara çekileceği vurgulanmıştır. Kademeli (tedrici) strateji enflasyon ile mücadelede Türkiye iktisadı şartlarına daha fazla uygundur. Kademeli strateji yerine şok stratejinin benimsenmesi fiyatlarda kalıcı düşüşün tesisi açısından Türkiye iktisadı için uygun bir uygulama değildir. Bu açıdan basamaklı stratejinin benimsenmesi istikametindeki politikayı makul görmek gerekmektedir.”

Durul’un enflasyon ile mücadelede kalıcı bir başarı elde etmek üzere açıklanan Orta Vadeli Program’da öne çıkan bazı önemli noktalara ilişkin değerlendirmeleri şu şekilde;

– ENFLASYON HEDEFİ İLE İLGİLİ REVİZYONLAR

Yeni Orta Vadeli Program’da TÜFE için beklentiler değiştirilmiştir. Bu yıl sonu için yüzde 33 olarak belirlenen enflasyon oranı, yüzde 41,5’e çıkarıldı. Gelecek yıl için yüzde 15,2 olan enflasyon yüzde 17,5 seviyesine yükseltildi. 2026 yılı ve 2027 yılları için sırasıyla yüzde 9,7 ve yüzde 7 oranları açıklandı. Önceki Program’da ortaya konan maksatların yükseltilmesi, maksatlardan sapma olarak değerlendirilmemelidir. Maksatlar belirlendikten sonra gerçekleşen enflasyon oranları kredibilite kaybı açısından ehemmiyetlidir. Dolayısıyla enflasyon artış eğilimini tetikleyen olası riskler kıymetlendirilmek suretiyle gerçekçi ve öngörülebilir oranlar benimsenmiştir.Hedeflenen oranlarının yakalanması ya da çok küçük sapma eğilimlerinin ortaya çıkması Programa olan inancın pekişmesi açısından hayli manalıdır. Enflasyon amaçları açısından düşük seviyeli gayelerin yakalanması fiyatların öngörülebilirliği ve yol göstericiliği fonksiyonunun artması anlamına gelecektir. Öngörülebilir fiyat düzeylerinin yakalanması reel sektör yatırımlarına ilişkin risklerin azalması sonucunu doğuracaktır. Programda enflasyon ile mücadelede bütün ekonomi siyasetlerinin eş güdüm içerisinde uygulanacağı ve arz cephesinden gelebilecek şoklara karşı önlem alınacağı vurgulanmıştır.

İKTİSADİ BÜYÜME GAYESİNE YÖNELİK REVİZYONLAR

Orta Vadeli Program döneminde 2025, 2026 ve 2027 yılları için iktisadi büyüme tahmini sırasıyla yüzde 4, yüzde 4,5 ve yüzde 5 olarak belirlenmiştir. Üç yıllık devirde büyüme patikası ile ilgili öngörüler enflasyon gayesini destekleyecek şekilde belirlenmiştir. Bu amaç doğrultusunda büyüme patikasına ilişkin öngörüde potansiyel düzeyin aşılmaması hedeflenmiştir.Potansiyel büyüme eşiğinin aşılmaması enflasyonist baskıların tetiklenmemesi açısından değerlidir. Büyüme siyasetleri belirlenirken toplam faktör verimliliğinin sağlayacağı olumlu katkılara dikkat çekilmektedir. Program süresince yüksek teknolojiye dayalı üretim alt yapısına verilen takviyenin yanısıra beşeri sermaye kalitesinin artırılması önemsenmektedir. Yüksek teknolojiye dayalı üretim alt yapısı ile birlikte beşeri sermayenin geliştirilmesi ve güçlendirilmesi yüksek katma değerli üretim yapısının kurulması anlamına gelmektedir. Beşeri sermaye gücünün artırılması sürdürülebilir ve istikrarlı iktisadi büyüme performansının yakalanması açısından değerlidir. Ülkemizi bölgesinde yüksek teknoloji üretim merkezi durumuna getirecek yeniliklerin hayata geçirilmesi planlanmaktadır. Aşı, ilaç, tıbbi aygıt ve yapay zeka gibi uygulamalarla sağlık, bilim ve savunma sanayi alanında yerli üretim yapacak güce kavuşma hedefi öncelenmektedir. Ülkemizin yüksek katma değerli üretim alanlarında kendi kendine yeterli olması ve dış pazarlardaki hissesinin genişlemesi hem dışa bağımlılık döngüsünün kırılması hem de döviz gelirlerinin artırılması açısından hayati önem sahiptir. Büyüme performansı artırılırken aynı zamanda çevresel tahribatın azaltılması hedefi de göz gerisi edilmemektedir. Yenilebilir enerji kaynaklarından daha fazla yararlanmak, temiz enerji kaynaklarının toplam enerji kullanımı içerisindeki hissesinin ve enerji verimliliğinin artırılması hedeflenmektedir.

CARİ SÜREÇLER AÇIĞINA YÖNELİK REVİZYONLAR

Programda Cari Süreçler Dengesi/GSYİH’ye bakıldığında cari açık iddianın gerilediğini görmekteyiz. Bu oran, 2025, 2026 ve 2027 yıllarında sırasıyla, yüzde 2, yüzde 1.6 ve yüzde 1,3 olarak belirlenmiştir. Cari süreçler açığına ilişkin iddialar göstermektedir ki, dış şokların ortaya çıkaracağı atakların etkisi azaltılmaya çalışılmaktadır. Cari açığın artması ve sürdürülebilir olmaktan uzaklaşması finansal türbulansların önemli tetikleyici ögelerinden birisidir.Bu durum dikkate alınarak cari süreçler açığına ilişkin dengeli kestirimler belirlenmeye çalışılmıştır. Ödemeler Bilançosu ile ilgili amaçlar ortaya konurken dış ticaret hacminin genişletilmesi konusu öne çıkarılmıştır. İhracat hissesinin artırılması gündeme getirilirken yeni ürün ve yeni pazar çeşitliliğine odaklanılacağı vurgulanmıştır.Yeni ürün ve pazar hissesinin artırılması hedefi ihracatın toplam iktisadi faaliyet hacmi içerisindeki hissesinin artırılması anlamına gelmektedir. İhracat stratejileri geliştirilirken Türk malı imajının güçlendirilmesi ve uluslararası markalaşma önceliklerine vurgu yapılmıştır.İhracat firmalarımızdan küresel marka değeri olanlar her türlü teşvikle desteklenmeye devam edilmelidir. Bir firmanın küresel marka değeri elde etmesi kolay bir iş değildir.Türk malı imajının kalite açısından güçlü olduğu algısı küresel markalaşma ile geliştirilebilir.

İhracatımız güçlendirilirken aynı zamanda ithalat siyasetimiz ile ilgili sık sık dile getirilen dışa bağımlılığın kırılması noktasında da somut önlemler alınmalıdır. Başta enerji olmak üzere, her türlü ara malı ve sermaye malı üretimi konusunda ulusal üreticiler teşvik edilmeli ve desteklenmelidir. Unutmamak gerekir ki, “ihracat ulusal gelirimize ilave katkı iken, ithalat ulusal gelirden sızıntıdır.

Kaynak: Haberler.com / Ekonomi

Diğer Güncel Haberler İçin Tıklayın / Bursa Haber – Bursa Gündem – Bursa Gündem Haber – Bursa Haberleri – Bursa Son Dakika 

Bizi İnstagram’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

Bizi X’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHbr

Bizi Facebook’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

Bizi Youtube’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

Bizi Linkedin’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber 

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Keban Barajı 50 Yılda Ülke Ekonomisine 744 Milyar TL Katkı Sağladı

HIZLI YORUM YAP