34,5467$% 0.18
36,0147€% -0.62
3.005,41%1,48
5.110,00%0,95
20.381,00%1,12
2.705,79%1,29
9.549,89%1,94
Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Rahmet Güner, Afrika’da ortaya çıkan ve Sağlık Bakanlığı tarafından ‘M-Çiçeği’ veya ‘Mpox’ olarak isimlendirilen maymun çiçeği virüsüne ilişkin DHA’ya değerlendirmede bulundu. Prof. Dr. Güner, maymun çiçeği virüsünün ilk olarak 1958 yılında tespit edildiğini söyleyerek, “Virüs ilk kez laboratuvara deney amaçlı gönderilen maymunlarda tespit edildiği için maymun çiçeği olarak isimlendirilmiş. Eski bir virüs ailesine, ‘pox’ virüs ailesine ait bir virüs. Ama daha sonra bakıldığında sadece maymunlar değil, özellikle kemirgenler olarak tespit edildiği için bir de isimlendirmede bir bölgeyi veya bir çeşidi direkt damgalamaktan kaçınılmak hedeflendiği için günümüzde ‘M-pox’ olarak veya ‘M-çiçeği’ hastalığı olarak adlandırılmak daha uygun görülmüş durumda. İlk insan olayı ise 1970’li yıllara dayanıyor” diye konuştu.
‘VİRÜSÜN 2 FARKLI ALT TİPİ VAR’
DHA’ya konuşan; Prof. Dr. Güner, virüsün ‘Orta Afrika’ ve ‘Batı Afrika’ olmak üzere iki farklı alt tipi olduğunu belirterek, “Batı Afrika tipinde ölüm oranı daha düşük. Orta Afrika tipinde ölüm oranı biraz daha yüksek karşımıza çıkıyor ama bağışıklık sistemi iyi olan şahıslarda yine de bakıldığı vakit fatalite (belirli bir periyotta belirli bir hastalığa yakalananların ölüm oranı) oranı binde 1’ler civarında. Hastalıktan nasıl korunmamız gerektiğini öğrenmemiz lazım. Burada bulaştırıcılıkta yakın temas ve uzun süreli yakın temas ön plana çıkıyor. Dolayısıyla kişisel hijyenimize dikkat etmemiz ve temas ettiğimiz bireylere dikkat etmemiz hastalıktan korunmak için yeterli gibi görünüyor. Yaşanan bir pandemi tecrübesi olduğu için doğal toplumdan gelen tasaları da anlıyoruz ama olay çok farklı burada. Dolayısıyla bir Covid pandemisindeki durum burada yaşanmayacaktır. Burada kişiler özellikle döküntülerden dolayı daha net bir şekilde belirti göstereceği için bulaş da bu oranda daha az olacaktır” dedi.
‘TEMAS TEDBİRLERİNE DİKKAT EDELİM’
Prof. Dr. Rahmet Güner, el hijyenine çok dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayarak, “Temas tedbirlerine dikkat edelim. Özellikle seyahat, döküntülü hastalık, ateş hikayesi olan bireylere biraz aralı davranmamız aslında korunmamız için yeterli. Bununla ilgili 2022’deki bulaşta büyük oranda korunmasız ve uzun soluklu cinsel temas ön plana çıkmıştı. Burada ise durum biraz daha farklı görünüyor. Hastalığın teşhisini o döküntülerdeki sıvı içinden alınan örnekle doğrulama imkanımız var. PCR teşhis testleriyle, ülkemizde de ulusal viroloji laboratuvarında, halk sağlığı referans laboratuvarında örnekleri gönderdiğimiz vakit hastalığın teşhisini koymamız mümkün. 2022-2023 arasında ülkemizde de sınırlı sayıda olay görülmüştü. Bugün de hadise görülmez, diye bir tezde bulunmak mümkün değil; olağan ki hadise görülebilir ama tedbirimizi alacağız, korunacağız. 1980 yılı öncesinde doğmuş olanlar aşılı oldukları için çiçek hastalığına karşı korunmalı. Dolayısıyla burada da çapraz bir korunma söz konusu, çiçek hastalığına karşı aşısı olanların M-çiçek hastalığından da büyük bir oranda korunduklarını söylemek mümkün” dedi.
‘SINIRLI KÜMELERE ÖNERİLEN BİR AŞI SÖZ KONUSU’
Prof. Dr. Güner, aşı ve ilaç çalışmaları konusunda, “Sınırlı kümelere önerilen bir aşı söz konusu. O da tahminen gündeme gelecektir zamanla. Etkili bir antivirali var. Ama şu basamakta o ilaç da herkes için kullanılacak bir durumda değil. Daha fazla bulgulara yönelik tedaviler ön plana çıkıyor. Hastanın ateşi varsa ateş düşürücü, ağrıları varsa kas ağrısına yönelik ilaçlar. Elde var olan antivirallerden bunlara da etkili olanlar var. Bu konuda biraz daha tecrübeye ve bilgiye de ihtiyaç var. Paniğe gerek yok. Esasen sürveyans çalışmasını bakanlık devamlı enfeksiyon hastalıklarında yürütüyor. M-çiçeği aşısının sınırlı kümelere uygulanmak üzere yurt dışında varlığı mevcut ama ülkeye bu gelir mi gelmez mi; bilemiyoruz. Bir de herkesin epidomolojisi, bulaş özellikleri farklılık arz ediyor. Onun için bu mevzuları ele almak için biraz daha bilgiye ihtiyaç var” diye konuştu.
‘BİR GRUBU YAFTALAMAK DOĞRU DEĞİL’
Prof. Dr. Güner, Afrika’dan Türkiye’ye seyahat edebilecek kişilerin riskli olarak görülmesine ilişkin de “Bir grubu total olarak yaftalamak doğru değil. Çünkü hastalık aslında klasik, teknik, pandemi manasında pek çok yerde görülmüş durumda. Dolayısıyla sadece bir kümeye özgü olarak bunu tanımlamak hiç doğru değil. Bunu Covid’de de yaşadık; Çin’de çıktı, diye her Çinli mi risk getirdi? İlk kendi insanımızdan tespit edildi. Dolayısıyla böyle kümelere yönelik bir mesaj vermek doğru değil. Hastalığın klinik bulgularını bilip, ona göre bunları geliştiren kişiler ve onların temaslıları üzerinden iz sürmek doğru” dedi.
(HABER MERKEZİ)
Diğer Güncel Haberler İçin Tıklayın / Bursa Haber – Bursa Gündem – Bursa Gündem Haber – Bursa Haberleri – Bursa Son Dakika
Bizi İnstagram’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi X’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHbr
Bizi Facebook’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Youtube’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Linkedin’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Metrobüs Hattında Çalışma: Beylikdüzü Yönünde İki Durak Kapanacak