34,3532$% -0.03
36,3460€% 0.02
2.845,90%0,10
4.835,00%0,14
19.339,00%0,12
2.575,74%0,09
9.300,30%0,80
Betül Yasemin Keskin / Milliyet.com.tr – Her şey Kristof Kolomb’un 1492–1493 yılları arasında Transatlantik’e yaptığı ilk seyahatle başladı. Kolomb toplam dört kez Atlantik Okyanusu’na sefer yapmış ve coğrafik keşifleri başlatmıştı. Bu, başta Kolomb olmak üzerine beraberinde birçok denizciyi uzun yıllar sürecek zorlu okyanus seyahatlerinin beklediği anlamına geliyordu. Gerçekten 19. yüzyılın ortalarına kadar denizciler birçok sefer düzenlemiş bu zorlu yolda zorlu olaylar yaşamış, çeşitli hastalıklara yakalanmış ve hayatlarını kaybetmişti. ‘İskorbüt hastalığı’ da bunlardan biriydi. Kayıtlara göre bu hastalık bazı gemilerde mürettebatın neredeyse yarısının canını alıyordu. Peki tarihe ismini ‘Antik Çağ Hastalığı’ olarak yazdıram iskorbüt neden tekrardan gündeme geldi? Sebeplerini uzmanlara sorduk.
2 MİLYONDAN FAZLA DENİZCİYİ ÖLDÜRDÜ
Uçsuz bucaksız bir maviliğin ortasında hayatta kalma gayreti veren denizciler için kurallar her zaman zordur. Ne yaşayacağınızı bilemediğiniz gibi, başınıza bir şey gelme halinde nereye gideceğiniz de belli değildir. İskorbüt hastalığı ise tam da bu çaresizlikten faydalanan ve bir kez yakaladı mı asla bırakmayan bir hastalıktı. Önce bedeni halsiz bırakan hastalık hızla bedene sızar, eklem ağrılarını kol ve bacak şişmeleri takip eder, dokunduğunuz her yer morarır ve dahası diş etleri süngerimsi bir hale gelirdi. Tüm bu durumlar tedavi edilmezse de kalbin veya beynin yakınında ani bir kanama yaratır ve yakaladığı kişiyi ömürden koparırdı. İskorbütlü bedende, bağ dokusu bozuldukça, varsa uzun süre önce düzgünleşmiş kırık kemikler bile resen çözülür ve bacaklara o kadar şiddetli kramp girer ki kişi yürüyemez hale gelirdi.
18. yüzyılda iskorbütün entelektüel tarihini derinlemesine inceleyen Jonathan Lamb’e göre bu zayıflatıcı hastalık 1500 ila 1800 yılları arasında gemilerde görev yapan toplam 2 milyon kişiyi öldürmüş ve ‘büyük denizcilik çağının en önemli mesleksel hastalığı’ olarak kayda geçmişti.
HASTALIK YENİDEN ORTAYA ÇIKTI
Son günlerde yapılan yeni bir araştırmaya göre yüzyıllar önce denizcileri, korsanları etkileyen iskorbüt hastalığının yeniden ortaya çıktığı tespit edildi. Batı Avustralya’daki Sir Charles Gairdner Hastanesi’nden doktorlar, 50 yaşlarında, işsiz ve sigarayı bırakmış bir hastanın, her iki bacağında apansızın ortaya çıkan ağrılı döküntülerden şikayetçi olduğunu bildirdi. Acil servis personeli, kimliği belirsiz adamın iltihaplı, otoimmün ve kan bozuklukları için negatif test sonucu vermesiyle biraz şaşkına döndü. Taramalar iç kanamaya dair bir kanıt ortaya koymadı ve cilt biyopsisi hiçbir ipucu vermedi. Bu arada hastanede kaldığı süre içerisinde döküntüleri yayılarak her iki bacağında daha fazla morarma, şişme ve ağrıya yol açtı.
Vaka raporunda, “Ekonomik şartlara bağlı olarak yetersiz ve istikrarsız besleniyordu. Yemekleri çoğunlukla zerzevat veya meyve içermeyen işlenmiş besinlerden oluşuyordu. Bazen öğün atlıyordu, bu son haftalarda daha sık oluyordu. Ayrıca mide küçültme ameliyatından sonra kendisine verilen vitamin ve mineral desteklerini de maddi sebeplerden almayı bırakmıştı ” diye yazıyordu. Hasta, 8 yıl önce kilo verebilmek için midesinin büyük bir kısmının çıkarıldığı tüp mide ameliyatı geçirmişti.
BMJ Case Reports mecmuasına konuşan Avustralyalı doktorlar, “İskorbüt geçmişte kalmış bir hastalık olarak görülüyor. Ancak özellikle yaşlılarda, alkol bağımlılığı olan hastalarda, psikiyatrik veya gelişimsel meseleleri olan çocuklarda sporadik iskorbüt olayları görülüyor” açıklamasında bulundu. Nadir de olsa görülen olaylarına neden olarak artan istikrarlı beslenememe, vitamin ve mineral alımında eksiklik ve mide küçültme ameliyatları sebep gösterildi. Peki uzmanlar ne diyor?
İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayça Kaya C vitamini eksikliğinden kaynaklanan iskorbüt hastalığının bedenin kolajen üretimindeki aksaklık nedeniyle dokularda bozulmalara yol açtığını söyledi. Dr. Kaya, “Bu eksiklik, yorgunluk, halsizlik, iştahsızlık, diş eti kanamaları, ciltte kolay morarma, kas-eklem ağrıları gibi belirtilerle kendini gösterir ve ilerledikçe enfeksiyon riskini artırır. Teşhis genellikle hastanın beslenme hikayesi ve belirtiler üzerinden yapılır; kan testiyle C vitamini seviyesi kontrol edilerek teşhis desteklenir. Gerekli durumlarda tam kan sayımı da yapılır, eksikliğin giderilmesi için ise beslenme tedavisinin yanı sıra C vitamini desteği de başlanır” açıklamasında bulundu.
‘C VİTAMİNİ DESTEĞİYLE HASTALIK GERİLEYEBİLİR’
İskorbütün hızlıca tedavi edilebilen bir hastalık olduğunu, C vitamini desteğine başlandığında hastaların genellikle birkaç gün içinde toparlanmaya başladığını, birkaç hafta içinde de tamamen düzgünleştiğini söyleyen Dr. Kaya hastalığın tedavi edilememesi halinde önemli sonuçlara yol açabileceğini belirtti. Tedavi edilmeyen hadiselerde kanamalar, ağır anemi, enfeksiyon riski ve yaraların iyileşmemesi gibi önemli sorunların ortaya çıktığını belirten Dr. Ayça Kaya, “Hatta organ yetmezlikleri gelişebilir ve bu durum ne yazık ki ölümcül olabilir. Bu yüzden erken teşhis ve tedaviye hemen başlamak gerçekten hayat kurtarıcıdır. Hastalık genellikle beslenme tedavisi ve C vitamini desteğiyle hızla geriler” ifadelerine yer verdi.
İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ali Vardar ise C vitamini eksikliğinden ve yetersiz beslenmekten kaynaklanan bu hastalığın risk faktörlerini şu şekilde sıraladı:
– Sadece inek sütü ile beslenen yenidoğanlar,
– Alkol tüketimi fazla olan bireyler,
– Sadece fast food biçimi yiyeceklerle beslenenler,
– Zerzevat ve meyve tüketimi az olan kişiler,
– Sigara içenler,
– Hamile ve emziren anneler,
– Tip I diyabet, diyaliz gerektiren böbrek yetmezliği ve hipertroidi olanlar,
– Kanser ve anoreksiya nervoza tedavisi görenler,
– Çölyak, Crohn gibi kronik sindirim sistemi hastalıkları olanlar ve sindirim sistemi cerrahisi geçirenler,
– Bedende demir fazlalığı olanlar
Dr. Ali Vardar, “Yiyeceklerden aldığımız C vitamininin yüzde 90’ı zerzevat ve meyvelerden gelir. Bunların pişirilmesi durumunda içlerindeki C vitamini seviyesinde yüzde 20-40 oranında azalma olabilir. Bedenimizdeki C vitaminin seviyesinin azalmaması için yiyeceklerle almamız gereken günlük ölçü yaklaşık olarak erkeklerde 90 mg, kadınlarda ise 75 mg olarak belirtilir. Aksi takdirde toplam C vitamini havuzu 3 ay sonra besbelli bir şekilde azalmış olarak karşımıza çıkar. C vitamini oksidasyona eğilimlidir. Sigara içilmesi, inflamasyon (iltihabi durumlar), malabsorbsiyon (yetersiz emilim), demir fazlalığı gibi durumlarda toplam ölçüsünde azalma görülür” dedi.
Uzm. Dr. Ayça Kaya, iskorbütün belirtilerinin bazı başka hastalıkları taklit edebildiğini, özellikle yorgunluk, halsizlik ve kas-eklem ağrıları nedeniyle anemi veya romatoid artrit gibi hastalıklarla karıştırılabildiğinin altını çizdi. Diş eti kanamaları ve ciltteki kolay morarmalar, kan pıhtılaşma bozuklukları ya da lösemi gibi kan hastalıklarıyla benzerlik gösterdiğini ileteten Dr. Kaya,” Ayrıca yaraların geç güzelleşmesi ve enfeksiyonlara yatkınlık, bağışıklık sistemi bozukluklarıyla ortak bir belirti olabilir. Bu nedenl, iskorbüt düşündüren belirtilerle başvuran hastalarda beslenme hikayesi dikkatle değerlendirilmeli” diye konuştu.
İSKORBÜTE HİÇ YAKALANMAMAK MÜMKÜN
Peki bu hastalığın genetik olduğunu söyleyebilir miyiz? Uzm. Dr. Ayça Kaya, iskorbüt hastalığında genetik faktörlerden fazla dış faktörlerin tesirinin daha büyük rol oynadığının altını çizdi. Ayça Kaya’ya göre genellikle yetersiz beslenme sonucu ortaya çıkan hastalığın esas nedeni, C vitamini açısından zengin meyve ve sebzelerin az tüketilmesi. “Tek tip beslenme alışkanlıkları, belirli diyet uygulamaları ve düşük gıda çeşitliliği de C vitamini alımını azaltmak, hastalık riskini artırabilir. Bunun yanı sıra genel sağlık durumu, sindirim sorunları, bazı bireylerin C vitamini emilimini olumsuz yönde etkileyebilir” diyen Dr. Kaya, hareketsizlik ve kötü yaşam alışkanlıklarının, iskorbütün ortaya çıkmasına zemin hazırlayabileceğini de iletti. Fizikî stres ve uzun süreli hastalıkların, bedenin C vitamini ihtiyacını artırarak iskorbüt riskini tetikleyebildiğini ancak tüm bu dış faktörleri kontrol altına alarak durumu düzeltmenin mümkün olduğunu söyledi.
Uzm. Dr. Ayça Kaya, “Günlük C vitamini açısından zengin zerzevatları örneğin maydanoz, biber, çiriş, roka, lahana, brokoli ve tereyi, ayrıca meyvelerden çilek, kızılcık, kivi, ananas ve portakalı tüketmek, bu hastalıktan korunmak için atılacak en önemli adımlardan biridir. Sonuç olarak genetik yapınız ne olursa olsun, yaşam stiliniz bu hastalığın gelişiminde belirleyici bir rol oynar. Bu nedenle istikrarlı bir beslenme alışkanlığı geliştirmek, iskorbüt hastalığının önlenmesi için son derece önemli” ifadelerini kullandı.
MİDE KÜÇÜLTME AMELİYATLARI ZEMİN Mİ HAZIRLIYOR?
İskorbüt hastalığının yeniden ortaya çıktığı söyleyen uzmanlar, hastalığın artışına sebep olarak gösterdikleri üçüncü neden arasında ‘artan mide küçültme ameliyatlarını’ gösterdiler. Mide ameliyatlarının direkt olarak iskorbüt hastalığını tetiklediğini söyleyebilir miyiz? Uzm. Dr. Ayça Kaya bu soruya şöyle karşılık verdi:
“Bariyatrik cerrahi sonrasında mide hacminin küçülmesi nedeniyle besin alımı azalır. Bulantı, kusma ve uzun vadede intolerans şikayetleri beslenme yetersizliklerine yol açabilir. Yetersiz beslenme de vitamin ve mineral eksikliklerine sebep olur. En sık görülen makro besin eksiklikleri arasında protein yetersizliği görülürken mikro elementler arasında A, D, E,K ve B grubu vitaminleri özellikle B12 vitamini, kalsiyum, magnezyum, çinko ve demir gibi mineral eksiklikleri görülür. Bu eksikliklerin şiddeti, yapılan cerrahi sürecin cinsine göre de değişiklik gösterir. Örneğin sleeve gastrektomi sonrasında C vitamini eksikliği nadiren görülürken, gastrik bypass sonrasında ise bu oran artar. Özellikle ince bağırsağın ileum kısmının rezekte edilmesi (alınması) durumunda, C vitamini eksikliği daha sık görülebilir. Bu bölge C vitamini gibi bazı mikro elementlerin emiliminde önemli bir rol oynar.”
Uzm. Dr. Ayça Kaya, mide ameliyatı olmanın veya bağışıklık sisteminin düşmesinin doğrudan iskorbüt hastalığını tetiklemese de dolaylı olarak bu riski artırabildiğinin altını çizdi. Sonuç olarak bariyatrik cerrahiden önce hastaların beslenme durumları ve mikro besin eksiklikleri kesinlikle kıymetlendirilmesi gerektiğini, doktor kontrolünde vitamin ve mineral destekleri yapılmasının şart olduğunu da ekleyerek sözlerini noktaladı.
Diğer Güncel Haberler İçin Tıklayın / Bursa Haber – Bursa Gündem – Bursa Gündem Haber – Bursa Haberleri – Bursa Son Dakika
Bizi İnstagram’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi X’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHbr
Bizi Facebook’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Youtube’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Linkedin’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Kaza Yapan Genç Sürücü, Araçta Sıkışan Annesinin Elini Bir An Olsun Bırakmadı