34,5631$% 0.24
36,0457€% -0.53
2.996,56%1,18
5.095,00%0,33
20.316,00%0,48
2.697,02%0,96
9.478,12%1,18
Melike Sarıkaya / Milliyet.com.tr – Şu anda 33 yaşında bilgisayar teknisyeni olan David Openshaw sağlıklı bir bebek olarak dünyaya geldi. Lakin çocukluğundan itibaren sağ bacağıyla ilgili tuhaf kanıları vardı. Diğer çocuklara göre kendinde farklılıklar hissediyordu. Çoğu insan bacaklarında sorun yaşadığında endişelenip tedavi etmenin yollarını bulmaya çalışsa da David’in sağ baldırı sağlam olmasına rağmen bu sağ baldırın varlığı nedeniyle olağandışı bir ağrı hissediyordu. Bu bacaktan vazgeçmeyi çok istiyordu ve bu düşünce ona işkence ediyordu. Bazen bacağının bir gecede kopmasını bile diliyor ancak bu dileği gerçekleştirmek zor olduğundan, niyeti onu daha da acıtıyordu.
Düşüncelerine göre bu sağ bacak ona ait değildi. Bacağının bedenine ait bir parça olduğunun şuurunda olsa da David Openshaw çocukluğundan beri bacağına kendisine ait hissedemedi. Çocukken yaşadığının normal olmadığını anlayan Openshaw bu durumu birine itiraf etmekten epey korkuyor, herkesin ona deli demesinden şüpheleniyordu.
DOKTORLAR REDDEDİNCE BACAĞINI BUZA DALDIRDI
Openshaw bu süreçte kendini hayli yalnız hissetmiş, dünyada ölümle karşı karşıya geldiğini sanmıştı. Öyle ki 13-14 yaşlarında geçirdiği bir kaza sonucu az daha bacağının bir kısmını kaybetmek üzereyken üzülmüyor adeta seviniyordu. Üstelik kaza sonucu bacağını kaybedememesi, yetişkin olduğunda bile ona kötü hissettiren bir olay oldu. Aldığı hiçbir terapiden yarar görememiş, gittiği hiçbir cerrah da uzvunu kaybetme isteğini kabul etmemişti. Çocukluğundan gelen bacağını kesme isteğine David Openshaw artık karşı koyamamıştı.
25 yılını sağ bacağından nefret ederek geçirdi. Artık bu hissiyatına engel olamayan David Openshaw, sağ bacağını bir buz kalıbına daldırdı. Bu sırada ölebilirdi lakin onun için bu kıymetsizdi. Kız arkadaşı eve gelmiş ve hemen ambulansı aramıştı. Openshaw’ı gören doktorlar şaşkınlıklarını gizleyememişlerdi. Bacağı donmadan kaynaklı epey hasar almıştı. Doktorlar düzgünleşmesini beklemişti lakin zaman geçtikçe uzuvlar ölümcül bir hal aldığı için bacağı kesmek zorunda kaldılar. Openshaw ameliyattan sonra uyandığında sağ bacağını göremediğinde yıllardır kendisiyle bir arada olan depresif ruh halinden kurtuldu ve kendisini tamamlanmış hissetti. Peki Openshaw’ın neyi vardı?
BELİRTİLERİ ÇOCUKLUK DÖNEMİNDE BAŞLIYOR
Aslında Ophensaw da neyi olduğunu biliyordu. Yaptığı bir araştırmayla ‘apotemnofili’ hastası olduğunu ve bu hastalığa sahip olanın sadece kendisi olmadığını fark etmişti.?Apotemnofili rahatsızlığı olan bireyler sahip olduğu uzvundan dolayı kendilerini engelli bir birey gibi hisseder. O uzvun onu çirkinleştirdiğini, kötüleştirdiğini düşünürler.
Apotemnofilide bulunan bozukluğun kökeni ise tam manasıyla anlaşılmış olmasa da uzmanlar, beyin yapısındaki veya işleyişindeki bazı farklılıkların, vücudun bütünlüğünü algılamada bozulmalara yol açabileceğini düşünüyor. Nörolog Dr. Vilayanur S. Ramachandran’ın çalışmaları, apotemnofili bireylerde parietal lob gibi alanlarda fonksiyonel farklılıklar olabileceğini öne sürüyor. Hadiseyi Milliyet.com.tr için değerlendiren Uzman Klinik Psikolog Sena Kenan Yoldaş, apotemnofili rahatsızlığı olan bireylerin kendine, uzvuna zarar verme eğilimi olduğunu söyleyerek, “Bazen sert cisimler veya kesici aletler kullanarak, uzuvdan kurtulmaya çalışabilir. Kendine zarar verme cüretinde olamayanlar uzvunu yok sayarak hayatına devam eder. Bu durum yaşanırken kişi gündelik hayatında etkindir, ilişkiler kurar. İntihar fikirlerine veya teşebbüsüne sık rastlanmaz. Apotemnofili teşhisi rahat konulabilse de kendisi hayli karmaşık bir rahatsızlık. Beden Dismorfik Bozukluğuna (BDB) dair kökleri var. Ancak tamamen de BDB denilemez çünkü yapılan çalışmalar apotemnofilinin sadece psikolojik değil nörolojik kökeni olduğunu da tespit edildi. Apotemnofiliden yakınan kişilerin beyin görüntülemelerine bakıldığında, beyin yapısının bazı bölgelerinde farklılıklara ve işlev bozukluğuna rastlanılır” ifadelerini kullandı. Psikolog Sena Kenan Yoldaş bu durumu şöyle açıkladı:
“Genellikle çocukluk ve ergenlik çağında apotemnofili ilk belirtilerini gösterir. Ancak bu durum, kişinin kendini tanıması ve hislerini anlamlandırması zaman aldığından, yetişkinlik döneminde barizleşir. Bu rahatsızlıktan yakınan kişiler, çocukluk döneminde ‘farklılık’ hissettiklerinden bahsederler. Toplumsal baskı, durumun nadir olması gibi faktörlerden dolayı hislerini gizlemeye çalışırlar. Bir uzuv kaybı isteği zamanla güçlenebilir ve kişi yetişkin olduğunda içsel mücadelesinde zorlanabilir.”
‘AZ SAYIDA CERRAH AMPÜTASYONU KABUL EDİYOR’
Apotemnofili belirtileri gösteren çocuk ve ergenlerin, ebeveynleri ve öğretmenleri daha anlayışlı bir tavır sergilemesi gerektiğine dikkat çeken Psikolog Sena Kenan Yoldaş önce bu durum hakkında bilgi sahibi olunması gerektiğini belirtti. Yapılan çalışmalarda, beyinde belirli uzuvların zihinsel temsillerinin eksik veya olağandışı olduğu kanısına varıldığını bu durumun da uzvun o vücuda ait olmadığı hissine neden olduğunu kaydeden Psikolog Yoldaş, “Apotemnofili, cinsiyet disforisi gibi kimlik uyumsuzluklarıyla benzeridir. Kişinin kimliği ile vücut algısı arasında çatışma oluşturur. Apotemnofiden yakınan kişiler ‘tamamlanmış’ hissedemezler. Ancak o uzuvdan kurtulduğunda tamamlanmış olacaklarına inanırlar. Bazıları için bu durum, kişinin kendisi üzerinde kontrol sağlama isteğiyle bağdaştırılabilir. Özellikle travma yaşamış bireyler, vücutları üzerinde kalıcı değişiklikler yaparak ‘bütün’ hissetme eğilimindedirler. Çok az sayıda cerrah, sağlıklı ampütasyon yapmaya isteklidir. Ampütasyon olan hastaların birden fazla kararlarından memnun olduklarını bildirirler ve sıklıkla artık ‘tamamlanmış’ olduklarından bahsederler. Birçok cerrah, etik ve sağlık açısından bu talebi reddeder. Sağlıklı bir uzvun ampüte edilmesi ‘öncellikle zarar verme’ prensibine karşıttır. Bazı ülkelerde bu tür cerrahi müdahaleler yapılıyor olsa da ben psikolojik tedaviden bireyin daha fazla yarar göreceğini düşünüyorum” diye konuştu.
‘TERAPİ ETKİLİ OLABİLİR’
Psikolog Sena Kenan Yoldaş apotemnofili rahatsızlığında uygulanabilecek tedavi usullerini “Apotemnofili de psikoterapi ve ilaç tedavisi bireylerin semptomlarını yönetmelerine ve hafifletmeye yardımcı olur. Biz bu tedavi idaresine bütüncül tedavi deriz. Bilişsel davranışçı terapi, Emdr terapi, ayna terapisi gibisi yollar kullanılabilir. Bilişsel davranışçı terapi; bireyin olumsuz düşünce duygu ve davranışlarını değiştirmeye yönelik bir terapi modelidir. Apotemnofiliden yakınan kişiler için, vücut algısını değiştirmek ve uzvu kaybetme hisleriyle başa çıkmalarına yardımcı olur. EMDR terapi ise çocukluk çağı travmalarını ve kişinin yaşadığı durumdan dolayı kaynaklanan travmaların tahliline yardımcı olur. Uzuv kaybı dileğini yaşayan kişilerin vücut algılarını değiştirmek için kullanılan özel bir usuldür. Bu teknik kişilerin yaşadığı rahatsızlık hissini hafifletmeye yardımcı olur. Bu hadiselerde, kişisel tedavi etken olduğu gibi destekleyici grup terapileri de semptomları azaltma da etkili olabilir” diyerek aktardı.
‘UZUVLARI YOKMUŞ GİBİ DAVRANABİLİRLER’
Psikolog Sena Kenan Yoldaş, apotemnofili hastalarında stres ve korku bozukluğu olabileceğini anlattı. Psikolog Yoldaş, “Bazı hastalar, yaşadıkları uzuv kaybı hissini sürdürebilmek için protez, bandaj vb. araçlar kullanabilir. Örneğin bacağından kurtulmak isteyen biri, bacağı yokmuş gibi hareket edebilir. Bu durum da günlük fonksiyonelliğini olumsuz yönde etkiler. Aynı zamanda bazı hastalar kendi kendilerine ampütasyon yapma teşebbüsünde bulunabilir, kendilerine hayatlarını tehdit edici derecede zarar verebilirler. Bu yüzden güvenlikleri açısından sorun oluşturabilirler. Ek olarak aşırı takıntılı kanıları daima vücutlarını kontrol etme davranışında bulunmalarına sebep olabilir. Bu durum güçlerini tüketir ve stres düzeylerini yükseltir. Dolayısıyla günlük hayatlarını olumsuz yönde etkiler” diyerek sözlerini şöyle noktaladı:
“Türkiye’de apotemnofiliyle ilgili resmi bir istatistik verilerine rastlamadım. Ülkemizde olduğu gibi, dünyada da nadir görülen bir rahatsızlıktır apotemnofili. Bu durumun sebebi, hastaların yaşadıkları süreci gizleme ihtiyacı hissetmeleri, tedaviye ve yardım arayışına açık olmamalarından kaynaklanabilir. Olayların az olması da tedavi ve destek kümelerine olan erişimi kısıtlı hale getirir. Apotemnofili ile ilgili daha fazla farkındalık ve araştırma kazanılması gerekiyor.”
Diğer Güncel Haberler İçin Tıklayın / Bursa Haber – Bursa Gündem – Bursa Gündem Haber – Bursa Haberleri – Bursa Son Dakika
Bizi İnstagram’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi X’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHbr
Bizi Facebook’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Youtube’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Linkedin’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Maltepe’de Kulübede Bir Adamın Cesedi Bulundu