35,4684$% -0.05
36,5175€% -0.23
3.067,85%0,49
5.000,00%0,32
19.937,00%0,33
2.690,55%0,54
9.739,72%0,25
81 ilde iş bırakan Kamu İşçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) üyeleri, Ankara’da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde basın açıklaması yaptı. KESK Eş Genel Başkanı Ahmet Karagöz, “Memur maaş artışları Erdoğan-Şimşek programına göre değil gerçek enflasyon oranına göre yapılmalıdır. Bu sefalet zam aldatmacasına karşı, en düşük memur maaşının ivedilikle yoksulluk sınırının üzerine, yani 79 bin TL’ye çıkartılmasını talep ediyoruz” dedi.
KESK üyeleri, memur maaşlarına yapılan zam oranını protesto etmek için yurt genelinde iş bırakma eylemi yaptı. Ankara’da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde toplanan üyeler, “Vergide adalet istiyoruz”, “Genel grev, genel direniş” ve “Ek ödemeler emekliliğe yansıtılsın” yazılı pankart ve dövizler yazılı döviz taşıdı. Eyleme CHP Genel Başkan Yardımcıları Gamze Taşcıer ve Suat Özçağdaş, CHP Ankara Milletvekili Ali Ersever, DEM Parti’den İstanbul Milletvekili Kezban Konukçu, Ağrı Milletvekili Heval Bozdağ ve Şırnak Milletvekili Nevroz Uysal Aslan ile emekli sendikaları da destek verdi.
KESK Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak, konuşmasında Akdeniz ve Beşiktaş Belediyesi’ne yapılan operasyonlara tepki gösterdi. Koçak, şöyle konuştu:
“Kamu işçileri olarak, toplumun diğer kısımları gibi, yıllardır artan enflasyon, hayat pahalılığı ve düşük ücret zamları karşısında fakirleşmeye mahkûm ediliyoruz. Her geçen gün tesirini artıran ekonomik kriz, milyonların yaşamını daha da zorlaştırıyor. Alım gücümüz düşerken, en temel gereksinimlerimizi bile karşılamakta zorlanıyoruz. TÜİK tarafından açıklanan enflasyon sayıları gerçeğin birazını bile yansıtmazken, maaşlarımız mum gibi eriyor ve işçiler olarak hızla sefalete sürükleniyoruz. Artık Kâfi. İşçisi, emeklisi geçinemiyoruz.
2025 yılını yüzde 30’luk asgari ücret artırımının yanı sıra, kamu işçileri ve memur emeklilerine yapılan yüzde 11,54; işçiler ve işçi emeklilerine reva görülen yüzde 15,75’lik sefalet zamları ile karşıladık. 1 Ocak’tan itibaren vergi ve harçlara yüzde 44 zam yapıldı. 2025 bütçesine göre attığımız her adımda ödediğimiz KDV’de geçtiğimiz yıla göre yüzde 81, ÖTV’de ise yüzde 51 artış olacak. Hükümetin kendi alacaklarına yaptığı zam oranları ortadayken, kamu işçilerine ve emeklilere reva görülen maaş artış oranının sadece yüzde 11,54 olması utanç verici bir durumdur.
“Halk için toplumsal cinsiyete hassas bütçe talep ediyoruz”
İş yerlerinde alın teri döken bizler, enflasyon karşısında ezilirken sermaye her geçen gün daha fazla kâr ediyor. Vergi yükünün büyük bölümü emekçilerin omuzlarına yıkılırken, işverenlerin vergi borçları birer birer siliniyor. Kamu kaynakları, halkın muhtaçlıkları yerine sermayeye ve yandaş projelere aktarılıyor. Bu adaletsiz sistemin bedelini yıllardır neden sadece biz işçiler ödüyoruz? Kamu işçilerinin, çalışanların, emeklilerin ‘insanca yaşayacak ücret’ taleplerini görmezden gelen siyasi iktidarın fiyatlarımızı baskılayıp, boğazımızı sıkarak uygulamaya çalıştığı ekonomik programa karşı kamu işçileri olarak itiraz ediyoruz.
Siyasi iktidarın toplumun büyük bölümünü oluşturan işçiler, kamu işçileri ve emeklileri sefalete mahkûm eden siyasetlerine ve emeğimizin değersizleştirilmesine karşı bir kez daha sesimizi yükseltmek ve taleplerimizi kamuoyuyla paylaşmak için buradayız. Temel tüketim unsurlarına ve kiralara yapılan yüksek oranlı artırımlar, kamu işçilerinin geçim koşullarını zorlaştırırken, alım gücümüzün her geçen gün biraz daha düşmesine neden oluyor. Bu nedenle, vergide adaletin sağlanması, ek ödemelerin emekliliğe yansıtılması, insanca yaşayacak bir ücret talebi bugün tüm kamu işçilerinin ortak talebi haline gelmiş durumdadır. Özetle savaşa, ranta, faiz ödemelerine, sermayeye teşvike değil, halk için toplumsal cinsiyete hassas bütçe talep ediyoruz.”
“Çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi alınmalı”
KESK Eş Genel Başkanı Ahmet Karagöz ise şunları kaydetti:
“Türkiye’deki vergi sistemi, emeği ile geçinenler aleyhine işlemektedir. Ücretli çalışanlar, gelir vergisi dilimleri nedeniyle yıl içinde daha fazla vergi ödemek zorunda kalırken, sermaye kesiti vergi avantajlarından yararlanmaktadır. Kamu işçileri olarak yılın başında aldığımız ücret, birkaç ay içinde vergi dilimlerinin artmasıyla erimektedir. Adil bir vergi sistemi, çok kazanandan çok; az kazanandan az vergi alınmasını ve servet vergisinin hayata geçirilmesini, düşük gelirli kesitlerin vergi yükünün azaltılmasını gerektirir. Talebimiz nettir. Ücretli çalışanların vergi dilimi yüzde 10 olarak sabitlenmeli, temel ihtiyaç maddeleri üzerindeki dolaylı vergiler kaldırılmalıdır.
Yıllarca kamu hizmetinde çalışan işçiler, emeklilik periyotlarında ‘açlık sınırının altında’ yaşamaya mahkûm edilmemelidir. Bugün, kamu işçilerinin aldığı maaşın neredeyse yarısı ek ödemelerden oluşmaktadır. Ancak bu ödemeler, emekli maaşına dâhil edilmediği için; yani aslında ‘kayıt dışı çalıştırıldığımız için’ emekli olanlar büyük bir gelir kaybına uğramaktadır. Bu adaletsiz uygulamaya derhal son verilmeli, tüm ek ödemeler emekliliğe yansıtılmalıdır.
“Memur maaş artışları enflasyon oranına göre yapılmalıdır”
Enflasyon karşısında eriyen maaşlarımız, kamu işçilerinin temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamamaktadır. Resmi enflasyon sayıları ile halkın hissettiği enflasyon arasında büyük bir fark vardır. Doğal ki bakanlıkta oturanlar, sarayda oturanlar bunu hissetmez ve anlamaz. Memur maaş artışları Erdoğan-Şimşek programına göre değil gerçek enflasyon oranına göre yapılmalıdır.
Hepimizin bildiği gibi, tek adam rejimi olarak tanım ettiğimiz bu siyasal sistemde, emekçilerin, asgari ücret tespit kurulu da dahil olmak üzere, hiçbir pazarlık düzeneğinde, kozmik haklara uygun bir toplu sözleşme yasası bulunmamaktadır. Daha da ileri giderek, milyonlarca işçiyi sefalet zamlarına sarı sendika eli ile mahkum edip, bunu seyyanen zam gibi tek adamın siyasal ulufe yoluna terk etmek, bizim hızlıca ters yüz etmemiz gereken en önemli vazifedir.
Alacağımız her zam, gerçek bir toplu sözleşme yasası ile teminat altına alınmalı ve taban aylığımıza dahil edilmelidir. Son toplu sözleşme süreci bu durumun tipik bir yansıması olmuştur. Grev hakkının olmadığı bir toplu sözleşme sürecinin, kamu işçilerinin iradesini yansıtmaktan uzak olacağı açıktır. Grevli toplu sözleşme hakkı, kamu işçilerinin örgütlü uğraşının temelidir. Kamu işçilerinin hak arama mücadelesinde en etkili araç olan grev hakkı, anayasal teminat altına alınmalı ve sendikalar, üyelerinin haklarını savunabilecek yasal tabanlar oluşturulmalıdır.
Kamu işçileri, bu ülkenin eğitimini, sağlığını, yerel idarelerini, altyapısını ve sosyal hizmetlerini omuzlarında taşıyanlardır. Ancak, yıllardır emeğimizin karşılığını alamıyor, her geçen gün daha fazla fakirleşiyoruz. Enflasyon, hayat pahalılığı ve düşük zam siyasetlerine karşı sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz. Vergide adaletin sağlandığı, ek ödemelerin emekliliğe yansıtıldığı, insanca bir yaşam sürebildiğimiz ve grevli toplu sözleşme hakkımızın tanındığı bir Türkiye için gayretimizi sürdüreceğiz.”
“En düşük memur maaşının 79 bin TL’ye çıkartılmasını talep ediyoruz”
Karagöz, açıklamanın devamında kamu işçileri adına taleplerini şöyle sıraladı:
“Tüm işçiler için insanca yaşanabilir bir ücret ve adil bir gelir dağılımı istiyoruz. Eşit işe, eşit ücret talep ediyoruz. Bu sefalet zam aldatmacasına karşı, en düşük memur maaşının ivedilikle yoksulluk sınırının üzerine yani 79 bin TL’ye çıkartılmasını talep ediyoruz. Başta metropoller olmak üzere barınma gereksinimimizi imkansız hale getiren kira fiyatlarına karşı, güncel verilere denk düşen kira yardımı talep ediyoruz. Asgari ücretin, insan onuruna yaraşır bir ücret seviyesine çıkartılmasını talep ediyoruz. İş yerlerinde ücretsiz kreş açılmasını talep ediyoruz. Kamuda mülakat değil, liyakat, yani takımlı garantili istihdam talep ediyoruz. Seyyanen zamların, ek ödemelerin emekliliğe yansıtılmasını, insanca yaşayabileceğimiz bir emeklilik talep ediyoruz. Kamu kaynaklarının ‘müşteri garantili’ projeler için değil, halk için kullanılmasını talep ediyoruz. Vergide adalet, az kazanandan az, çok kazanandan çok, yani adil bir vergi sistemi ve birinci vergi diliminin yüzde 10’a düşürülmesi ve sabitlenmesini istiyoruz. Bizleri toplu sözleşme masası adı altında, siyasal iktidarın iki dudağı arasına bırakan ve tüm yetki ve kararın hükümete terk edildiği sahte sendika maddesine karşı, gerçek grevli bir toplu sözleşme düzenlemesi istiyoruz.”
2024’ün gözden kaçan 26 dizi ve filmi |
_____________________________________________________________________________________________________
Günün öne çıkan haberleri TIKLAYIN | İstanbul’da ihale yolsuzluğu soruşturması: Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat gözaltına alındı TIKLAYIN | Tutuklanan Akdeniz Belediyesi Eş Başkanı Hoşyar Sarıyıldız görevden alındı, yerine kayyım atandı TIKLAYIN | Sabah gazetesi: MASAK, Serenay Sarıkaya ve Mert Demir’in hesaplarını inceleyecek TIKLAYIN | Spor muharrirleri, Başakşehir-Galatasaray maçını yorumladı TIKLAYIN | Mehmet M. Yılmaz yazdı: Halk “güçlü lider” arıyor TIKLAYIN | Elçin Sangu ve Birsen Altuntaş arasında “tekelleşme” gerilimi; “Sen de bu sistemin bir parçasısın!” |
Diğer Güncel Haberler İçin Tıklayın / Bursa Haber – Bursa Gündem – Bursa Gündem Haber – Bursa Haberleri – Bursa Son Dakika
Bizi İnstagram’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi X’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHbr
Bizi Facebook’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Youtube’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Linkedin’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Akaryakıta Bu Kez Rekor Zam Geliyor