DOLAR

34,2452$% 0.28

EURO

37,6376% -0.37

GRAM ALTIN

2.921,73%0,22

ÇEYREK ALTIN

4.978,00%0,00

TAM ALTIN

19.847,00%-0,02

ONS

2.653,23%-0,08

BİST100

9.109,34%2,37

Öğle Vakti a 12:57
Bursa AÇIK 23°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
SON DAKİKA

DOLAR 34,2452

EURO 37,6376

ALTIN 2.921,73

BİST 100 9.109,34

Öğle 12:57

23°

Abdullah Güler: Seçmenin Tekrar Ak Parti’ye Döndüğünü Görüyoruz

ad826x90

ANKARA – Türkiye Büyük Millet Meclisi hem iktidar hem de muhalefet partilerinin dikkat çeken yeni tavır, davranış ve açıklamalarıyla başladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İsrail’in gözünün Türkiye’de olduğunu söyleyip iç cepheyi güçlendirme davetinin ardından MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli sık sık sert sözlerle eleştirdiği DEM Partisi yöneticileri ile selamlaşıp ellerini sıktı. CHP’nin yeni genel başkanı Özgür Özel de partisinin önceki tavırlarından farklı olarak ‘makama saygı’ diyerek Cumhurbaşkanını ayakta karşıladı. Gündüz sert sözlerle atışan CHP ve MHP önderlerinin resepsiyondaki sıcak sohbeti de ayrıca dikkat çekiciydi.

AK Parti ve CHP genel liderlerinin karşılıklı ziyareti ile başlayan ‘Normalleşme süreci’nin bugün bittiği konuşulurken ortaya çıkan bu tablo “siyasette yeni bir dönem mi başlıyor?” sorusuna neden oldu.

Meclis’te grubu bulunan siyasi partilerin yöneticileriyle bu yeni tabloyu konuştuk. Siyasi partilerin grup başkanı ve grup başkanvekilleri bölgede tırmanan gerilim başta olmak üzere dünya gündemi ile ekonomik gelişmeler, yeni anayasa ve erken seçim gibi tartışmaları içeren iç gündemle ilgili sorularımızı da yanıtladı.

Yeni yasama yılının başlangıcında Gazete Duvar’ın ilk konuğu AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler oldu. Güler AK Parti’deki değişim sürecini, yazın gerçekleşen Türkiye buluşmalarını anlattı, seçmenin tekrar AK Parti’ye döndüğünü gördüklerini söyledi. Meclis açılışındaki tablo için olağanlaşmayı vatandaşın istediği değerlendirmesini yapan Güler önümüzdeki süreçte gelecek maddelerle ilgili de bilgi verdi. AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler’in sorularımıza cevapları özetle şöyle oldu:

AK PARTİ 81 İL 922 İLÇEDE ALANA ÇIKTI, KONGRE SÜRECİNDEKİ DEĞİŞİM BEKLENTİSİ ÖLÇÜLDÜ

Yazın ‘Türkiye buluşmaları’ kapsamında sahadaydınız. Nasıl bir çalışma yaptınız, izlenimleriniz ne oldu?
Olağan kongre takvimimiz 3 Eylül’de başladı. Bu kongre sürecinin vatandaş nezdinde anlatılması ve onların dinlenmesi için bu çalışmayı yaptık. 81 il 922 ilçede bütün milletvekillerimiz iştirak etti. Her ilde bir genel başkan yardımcısı ya da bakanın katılımıyla toplantılar yapıldı. Ben de Kars’a gittim. Eylül ayı başında başladık. Yarın da (bugün) İstanbul’da final toplantısı ile tamamlanmış olacak.

Bunlar rapora dönüşecek mi?
Evet, hepsi rapora dönüşüyor. Katılan grup başkanı, grup başkanvekili, bakanlar, genel başkan yardımcıları, milletvekilleri izlenimlerini, şikayetleri, beklentileri genel merkezin belirlediği bir format üzerinden rapor haline getirecek.

Yapılan çalışma yeni yol haritanıza nasıl katkı sağlayacak?
Öncelikle vatandaşın gündemine hakim oluyorsunuz. İkincisi kongre sürecindeki beklentiyi ölçüyorsunuz. Mesela kongre sürecini işaret ederek ‘şu insanlar partide görev alsın’ diyenler oldu. İsimler önerdiler. Benim gittiğim yerde yoktu ama şunlar gitsin diye teklifler de gelmiş olabilir. Ama özellikle yeni arkadaşların da bu sürece dahil olması noktasında beklenti vardı.

-Nasıl bir değişim istediklerini anlattı mı vatandaşlar?
Evet. Sadece değişimle ne istediklerini değil bir arada ne yapmaları gerektiğini de anlattılar. Örneğin “eskiden daha rahat ulaşabiliyor ve sorunlara çözüm buluyorduk. Şimdi bunda biraz zorlanıyoruz. Daha rahat ulaşılabilir, Meselelerimiz katkı sağlayacak arkadaşlar olsun” diyenler oldu.

-Raporlar Cumhurbaşkanına mı sunulacak?
Genel merkezde teşkilat başkanlığına veriliyor, onlar havuzda toplayacak. Çalışmada en fazla gündeme gelen ortak başlıklar belirlenecek, teklifler sıralanacak. Vatandaşın gündemine hakim olduktan sonra daha seri ve hızlı çalışma yapılabilir.

-Seçimden sonra ortaya çıkan değişim beklentisi karşılık bulmadı. Bir gecikme yok mu bu süreçte?
Bana göre yok. Daha iyiyi yakalama, görme adına zamana ihtiyaç var. Çok hızlı, çabuk değişimlerde de istediğiniz şeye ulaşamazsınız.

ZAMANIN RUHUNU YAKALAMAK, TARİHİN AKIŞIYLA BÜTÜNLEŞTİRMEK…

-Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz, milletin mesajını en doğru biçimde okuduk, o mesajı gereğini yerine getirmek için değişim diyoruz. Sözünü ettiğimiz değişim bir yeniden doğuş hamlesidir” dedi. Buluşmalardaki izlenimlerinize baktığınızda nasıl bir AK Parti göreceğiz?
Günümüzün beklentileri farklılaştı. Türkiye 20-30 yıl önceki ekonomik refah seviyesinden daha ileride. Alt-üst yapısı, gelişim serüveni çok üst düzeye çıkmış durumda. Dünyadaki birçok gelişmiş ülkeyle yarışıyoruz. Vaktin ruhunu yakalamak diye bir kavram vardır. Bunu tarihin akışıyla bütünleştirmek gerek. Vatandaşımız güncel gereksinimlerin yanında, ülkenin bölgesinde daha güçlü, gönül coğrafyasına hakim olmuş, yardım eden, koruyan, sözü dinlenen bir ülke olarak var olmasını istiyor. Olağan güncel beklentiler de var. Maaşların artması, hayat pahalılığının durması, enflasyonla mücadele önemli.

FABRİKA AYARLARI VAKTİN RUHU İLE BÜTÜNLEŞİYOR

-AK Parti içinde sık sık ‘fabrika ayarlarına dönüş’ çağrısı duyuyoruz. Siz, “Zamanın ruhuna uygun değişim” dediniz.
Dediğiniz kavram aslında “Zamanın ruhu” kavramı ile bütünleşiyor. Fabrika ayarlarına dönmek 20-30-40 yıl önceki eylemleri yapmak değil. AK Parti kuruluş döneminde vaktin ruhunu yakalamıştı. Vatandaşla gönül birlikteliği sağlamıştı. Onu çok iyi anlıyordu. Güncel sıkıntılara yaklaşımını, çözüm tekliflerini çok iyi dinliyordu. Ona göre de eylem planları yaparak bugüne geldi. Bizim yeniden bugünün kaidelerine dair, vaktin ruhuna uygun gelişim göstermek için vatandaşı daha çok dinleyip, anlayıp, gündemindeki sorunlara hassas olduğumuzu göstermemiz gerekiyor. Bunu daha fazla yapacağız. Vatandaş da aslında bunu bekliyor. Sadece isimlerin değişmesinin çok faydalı olacağını düşünmüyorlar, bunu söylüyorlar da. Önemli olan yaklaşım üslubunun ve geçmişteki o samimi ilişki biçiminin yeniden devreye alınması. Birçok yerde var ama olmayan yerlerde bunun yeniden sağlanmasını bekliyor ve istiyorlar. Açıkçası AK Parti dışında diğer muhalefet açısından da bir beklentileri yok.

AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler-Gazete Duvar Ankara Temsilcisi Nergis Demirkaya

VATANDAŞ İKTİDAR MUHALEFET FARK ETMEKSİZİN NORMALLEŞME İSTİYOR

Şimdi Meclis’e dönmek istiyorum. Siyasette kutuplaşma diline alıştık ama bu kez biraz farklı bir başlangıç yapıldı. Cumhurbaşkanı’nın iç cepheyi tahkim etmek gerektiği sözleri çok konuşuluyor. İktidar cephesinden gelen bir normalleşme süreci mi konuşacağız. Cumhurbaşkanının çağrısı ne anlama geliyor?
Ben bunun şu an vatandaşın da beklentisi olduğunu söylüyorum. Vakti ruhu dedik ya, Rusya-Ukrayna savaşı, güneyimizdeki Lübnan’a sıçrayarak büyüyen savaş, uzun yıllardır terörle mücadele etmiş olan bir ülke olarak vatandaşın da beklentisi aslında bu.

Özgür Bey de “normalleşmeyi vatandaş istiyor” dedi. O zaman bu kelamlara katılıyorsunuz
Vatandaş, muhalefet, iktidar fark etmeksizin bunu istiyor. “Egemenlik haklarımız, ulusal güvenliğimiz açısından bize yönelecek bütün tehditlere karşı iktidar, muhalefet bir olsun. Birbirlerine bu konuda omuz versinler, güç versinler, destek versinler” istiyor, bunu bekliyor vatandaş. Farklı siyasi fikirleriniz, yaklaşımlarınız olabilir. Zati ayrı siyasi partilersiniz. Vatandaş sizin vaatlerinizi, beklentilerinizi dinleyecek ona göre takdir edecektir. Ama problem ülkenin ortak çıkarı olduğunda bizim iktidar, muhalefet fark etmeksizin tek bir duruşu sergilememiz lazım. Bir metrekare dahi bu topraklarda gözü olan birileri bunu çok iyi görmeli.

Libya’ya, Mısır’a, Suriye’ye, Irak’a bakın. Çok derin fay sınırlarının oralarda büyük arbedelere sebebiyet verdiğini görüyoruz. İçeride siz farklı siyasi kanılarda olsanız bile, o birliği, beraberliği tahkim etmeniz lazım. Aksi takdirde dışarıdaki müdahalelere karşı açık bir hedef oluyorsunuz.

HİZMETTE YARIŞMALIYIZ

Sadece dış gündeme yönelik mi bu çağrı. Yeni bir siyaset dönemi konuşabilir miyiz?
Konuşalım, dedim ya ‘zamanın ruhu’ sizin yapacağınız işin niteliğiyle birlikte bir yarıştan ibaret. Aslında biz siyaset yaparken bunlardan bazen uzak kalıyoruz. Vatandaşımızın beklentilerine, gereksinimlerine yönelik en iyi kim hizmet edebilir, bizim bu konuda yarışımız lazım. Ama bazen bunu bir kenara bırakıyoruz, ‘sen-ben’ davasına giriyoruz. Hiç gereksiz bir şekilde toplumu da gerecek, rahatsız edecek boyutta farklı alanlarda bir yıpratma teşebbüsüne giriyoruz ki, ben bunun doğru olduğunu düşünmüyorum.

BİZİM ÖRNEK OLMAMIZ LAZIM

Ama bu tablonun sorumlusu olarak daha çok AK Parti görülüyor. Cumhurbaşkanı bu nedenle daima eleştirilir. Nasıl bir sorumluluk üstleneceksiniz?
Sorumluluğumuz bizim lisanımızda, davranışımızda. Bizim örnek olmamız lazım. Ben örnek olduğumuzu da düşünüyorum. Bugüne kadar ertelenmiş birçok hizmeti nitelikli olarak her alanda yaptığımızı düşünüyorum. Türkiye’nin iktisadını büyütmek, altyapısını güçlendirmek, dünyada rekabetçi bir ülke olmak, güçlü bir iktisatla bir arada, silahlı kuvvetleriyle birlikte, siyasi gücüyle birlikte dünyada sözü dinlenebilir bir ülke olarak çok aralık aldığımızı düşünüyorum. Vatandaşımızın beklentisini karşılayacak olan hizmette yarış. Ama hizmet yarışında muhalefetin bir dilini göremedik.

MAKAMA HÜRMET ÇOK DEĞERLİ VE KIYMETLİ

Meclisin açılış gününe dönüyorum. Muhalefet de yeni yaklaşımlar var. CHP ‘makama saygı’ dedi, Cumhurbaşkanını ayakta karşıladı. Bunu nasıl değerlendirdiniz?
Bu olması gereken bir manzara. Gecikti, daha önce olmalıydı. Sayın Cumhurbaşkanı yüzde 52.5 oyla seçilmiş, ‘hakimiyet kayıtsız kuralsız milletindir’ sözünün yer aldığı Meclis’e gelmiş. Ülkemizin birliğinin ve beraberliğinin makam olarak yansıdığı yer de Cumhurbaşkanlığı. Orada 10-20 yıl sonra başka birileri oturacak. Dolayısıyla o makama hürmet çok değerli ve değerli. Hele bu günlerde cumhurbaşkanının gerisinde duruluyor olması bütün dünyaya da çok iyi bir iletidir. Bölgede hesapları olan, farklı niyetleri bulunanlar bu tabloyu, bu fotoğrafı gördüğünde problemlere çok daha farklı bakacaktır, farklı davranacaktır. İç barışıyla ilgili problemleri olan ülkelerden bahsettik. Suriye, Irak, Libya birçok olumsuzluk yaşadı. Bugün yaşadıkları ısdırap ve bölünmüşlük hali aslında geçmişte yapmadıklarından kaynaklıydı.

MHP lideri Bahçeli’nin DEM Parti yöneticilerinin elini sıkması için ne dersiniz?
Siz de oradaydınız.
Evet yanındaydık. Çok makul görüyorum. Bizim Mecliste tüm siyasi parti kümeleriyle diyalogumuz var. Meclisin gündemi, görüşülecek hususları istişareyle yapıyoruz. Bunun bir fotoğrafa yansıması da çok değerli olmuştur, iyi olmuştur.

YENİ ANAYASA İÇİN UMUTLU OLMAK İSTİYORUM

Bu uzatılan ellerin dış cephenin yanında içeriye dönük de gayeleri var sanırım. Kuliste, “yeni anayasa, iç tüzük diyoruz, sıkılı yumrukla anayasa yapılmaz” yorumunu duydum. Yeni anayasa için bu dönem adım atacağınızı biliyoruz. Ancak CHP, “Önce mevcut anayasaya uy”, “Cumhurbaşkanı’nın iktidarına kan taşıyacak bir çalışmaya destek vermeyiz” diyor. İYİ Parti de parlamenter sisteme dönüş istiyor. Bu tabloda bir anayasa masası kurulur mu? Şöyle sorayım, Meclis’te bir anayasa çalışmasından umutlu musunuz?
Umutlu olmak istiyorum. 14-28 Mayıs, 31 Mart seçimleriyle bir arada okuma yaparsak bir çalışma yapmamız gerekiyor. Yeni anayasayı ihmal edersek toplumun beklentilerine yönelik doğru bir şey yapmamış oluruz. Ekonomik refahı arttıralım, hayat pahalılığını durduralım. Ama Türkiye’nin aynı zamanda rekabetçi, altyapısı, üst yapısı gelişmiş, nitelikli insan gücüyle bir arada dünyada yükünün artması lazım. Şu anda bütünlüğü kaybolmuş, yamalı bohçaya dönmüş, çatısı çökmüş bir anayasamız var elde. Bununla ilerleyemezsiniz ki. Kripto varlıklarla ilgili düzenleme yaptık. Yeni bir kavram. Anayasada yok karşılığı. Yapay zeka uygulamaları için araştırma komitesi kurduk. Günümüzün ekonomik gereksinimlerine, toplumun yeni gereksinimlerine yönelik her alanda anayasayla birlikte bir ivme kazandırmamız lazım. Anayasaya biz toplumsal sözleşme diyoruz. 85 milyonu bir arada tutan yasa kaynağı anayasa. Dolayısıyla günümüzün şartlarına çok uygun bir metnin de ortada olması gerekiyor.

TOPLUM CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİNE 3 SEÇİMDE ONAY VERDİ

Anayasada muhalefetin asıl eleştirdiği düzenleme sizin 6-7 yıl önce yaptığınız Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi değişikliği. Bu sistemde revizyona var mısınız?
Toplumun beklentilerine yönelik bir anayasa dedik. Toplum, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne 2017 referandumu, 2018 ve 2023 seçimleriyle onay vermiştir. Anayasaya toplumsal sözleşme dedik, bu sisteme toplumsal onay var.

SİSTEMDE DAHA GÜZELE ULAŞMA ADINA REVİZYON OLABİLİR

Meclis’te AK Parti kulisinde en çok şunu duyuyorum: Bakanlar Meclis’ten seçilse, yasama sürecinin parçası olsalar. Örneğin böyle bir revizyon söz konusu olabilir mi? Anladığım kadarıyla hiçbir şekilde yarı başkanlık ya da parlamenter sistem konuşmuyorsunuz..
Hayır. Bu sistem revize edilebilir. Maddelerin icra edileceği yer yürütme organı. Bakanların Mecliste ilgili yasa çıkarken görüşlerini beklentilerini, farklı ekleme ya da çıkarmalarını yapacakları alanlar yaratılabilir. Bu konuşulabilir. Ancak kanun teklifi verme yetkisi milletvekiline ait. Milletvekilleri de ilgili bürokrasiyle de çalışarak, saha tahlilleri yaparak vatandaşımızın beklentilerine yönelik teklif sunuyor. Milletvekilini razı etmeden, onayını almadan bir yasa teklifi veremezsiniz. Ben Meclisin, milletvekillerinin yasa teklifi verme hakkından dolayı çok daha güçlendiğini görüyorum. Ama tahminen bir istikametiyle eleştirilebilir. Bu da geliştirilir teknik olarak. Yasama yürütmeyi daha fazla denetlesin, uygulamalarla ilgili daha sık bilgi sahibi olunsun… Bu tartışılır, çeşitli teklifler sunulabilir. Ama Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin ülkemize çok faydalı olduğunu, yönetimsel anlamda önemli katkı sağladığını düşünüyorum. Ama eksiksiz bir yönetim var diyemeyiz. Bunun eksikleri varsa, revizyona tabi edilecek alanlar varsa daha uyguna ulaşma adına konuşulabilir.

MUHALEFET VATANDAŞTAN SARI KART YER

Muhalefetin yeni anayasa için çok fazla ön şartı var. Görünen o ki masaya oturmayacaklar. O zaman ne olur?
Yapmazlarsa vatandaşımızdan sarı kart yerler. Ben çok net söylüyorum. 14-28 Mayıs seçimleriyle birlikte kavram olarak ‘Zamanın ruhu ve tarihin akışı’ diyoruz. Vatandaşımıza “Bu kadar kötü bir anayasaya sen mahkûmsun, devam et. Biz de bir şey yapmayacağız” diyemezsiniz. Kesinlikle bir şey yapmanız lazım. Türkiye’nin çok argümanlı olması gerektiğini, dünyada rekabetçi, ekonomi büyüklüğüyle birlikte sözü dinlenen, askeri-siyasi gücüyle bir arada bir ülke olmasını istiyorsanız, onu daha ileriye taşıyacak bir anayasaya, sivil, demokratik, çoğulcu bir anayasaya sahip olmamız lazım.

MUHALEFET MASAYA OTURMAZSA VATANDAŞLA ARA ALMAYA ÇALIŞIRIZ

Muhalefet masaya oturmadığında sadece Cumhur İttifakı olarak bir anayasa çalışması yürütür müsünüz?
Biz çalışmalarımızı vatandaşımız için yapıyoruz. Çağrı yaparız. Konuşuruz, ziyaretlerde bulunuruz, prosedür belirlemeye çalışırız. Geçmiş formüller sonuç alamamış çünkü. Bunu konuşur, yapmaya çalışırız. Yapamazsak da aziz milletimizle bunu paylaşırız. Yeni anayasa konusunda her türlü çabası, çabayı gösterdik ama maalesef muhalefet bu hususlarda gerekli hassaslığı, samimiyeti göstermedi deriz. Toplumumuzun farklı dinamikleriyle, sivil toplum örgütleriyle, üniversitelerle, patron, çalışan kısımla konuşur, herkesten tekliflerini alırız. Ne öneriyorlarsa, beklentileri neyse bu konuda vatandaşlarımızla bir aralık almaya çalışırız. Ancak içtenlikle ifade ediyoruz, bu anayasa ile ülkemizin yol alması mümkün değil. Bunu bilmemiz, görmemiz lazım. Yani artık otomobilin motoru tekliyor.

ERKEN SEÇİM İHTİMALİ YOK

Muhalefet ekonomik sorunlara da işaret ederek “erken seçim” istiyor. Cumhurbaşkanı’nın bir kez daha aday olabilmesi için 2.5 yılın sonunda yapalım çağrısı var. Erken seçim ihtimali görüyor musunuz?
Ben hiç görmüyorum. Sayın Cumhurbaşkanımız da görmüyor. Biz işimize odaklıyız. Orta vadeli planımıza uygun, güncel öncelikli problemimiz var. Bu da ekonomi. Hayat pahalılığı, enflasyon, bütçe istikrarı, döviz istikrarı ve cari açık istikrarı. Bizim odaklandığımız nokta belli. Vatandaşımızın güncel beklentisine uygun bir çalışma yürütüyoruz. Seçimlerin de tarihi belli, 2028. Sayın Cumhurbaşkanımız bunu ifade etti. Ama birilerinin ivedisi var. Aceleleri var çünkü aldıkları kredi bitmek üzere. Vatandaş bir sürü vaatte bulundun, 6 ay geçti, ne oldu diyor? 25 yıldır İzmir Körfezi’ni bir foseptik çukuruna çevirmişsin. Temizleyeceğim, 1 yıl sonra denize girilecek demişsin. Buyurun, görelim.

Muhalefet gelen anketlerde birinci parti pozisyonunun sürdüğünü ifade ediyor.
14-28 Mayıs seçimleri öncesinde de bunu söylüyorlardı. Yüzde altmışla falan geliyorlardı…

SEÇMENİN TEKRAR AK PARTİ’YE DÖNDÜĞÜNÜ GÖRÜYORUZ

Sizdeki anketler ne gösteriyor?
Birkaç ankette şu anda birinci parti olduğumuzu görüyorum. Son Ağustos-Eylül anketlerinde artık AK Parti’nin yeniden o güveni kazandığı, kendisinden uzaklaşmış olan seçmenin tekrar AK Parti’ye döndüğünü görüyoruz. Bunu biz sahada da görüyoruz. Vatandaş bir şekilde bir ceza verdi, bizi uyardı, muhalefete yüklendi. Peki muhalefetten bir şey gördü mü, buldu mu? Nergis Hanım şu an muhalefetin gündeminde ne var?

Bir adaylık tartışması yaşanıyor, bunu kast ediyorsunuz sanırım?
Vatandaş sizden bunu beklemiyor ki. Vatandaş kendi güncel sıkıntılarına yönelik somut, samimi duruş, izahat ve yaklaşım bekliyor. Biz bunu yapıyoruz. Gece, gündüz yapıyoruz. Bu hafta Meclisi açtık. Toplumumuzun çok yakın ilgi gösterdiğini bildiğimiz yapay zeka uygulamalarıyla ilgili bir araştırma kurulu kuruyoruz. Öğretmenlik yasa teklifimize devam ediyoruz. Önümüzdeki haftalarda gelecek başka kanun teklifleriyle ilgili çalışıyoruz. Eksiğimiz olabilir ama vatandaş kendi güncel problemine, gereksinimlerine samimi bir çözüm noktasında duruş bekliyor. Bunlara uygun davranmazsanız vatandaş size mahkum olmaz.

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN YENİDEN NASIL ADAY OLACAK?

Yaptığınız bir açıklamada “Erdoğan’ın yerine kim gelecek diye bir şey olmaz, bir daha Ahmet Davutoğlu örneği yaşanmaz. 2030’a doğru tüm dünyada yapılan hesaplar var. Bu nedenle de Erdoğan’ın liderliği çok önemli” dediniz. Bir yandan da erken seçim olmayacağını söylüyorsunuz. Peki iki dönemi tamamlayan Cumhurbaşkanı nasıl tekrar aday olabilir?
Dört yılımız var. Şu anda güneyimizde, kuzeyimizde, uzak doğuda, Pasifik’te, İran’da, Balkanlar’da çok büyük tansiyonlar var. Bizim odaklamamız gereken nokta buralar. 4 yıl sonra oturup konuşulacaktır. Ben daima Mevlana Hazretleri’nin kelamıyla bağlarım: Dostum diyor, dün geçti, dünü değiştirebilme, farklı bir şey yapma imkanı var mı? Yok. Peki yarın? Şimdi gelmedi, her an her şey olabilir, farklılık olabilir. Bizim bugün ne yaptığımıza bakmamız lazım. Şu anda muhalefetin gündemi nedir diye sorduğumuzda adaylık gerilimi ve çatışmalar var diyoruz. Kim aday olacak? Vatandaşın beklentisi bu değil.

AHMAK DAVASI: KENDİ GÜNDEMLERİNİ BİZE DAYATMASINLAR

Bu tartışmayı alevlendiren somut bir sorun var. Siz de hukukçusunuz. Muhalefetin Cumhurbaşkanı adayları arasında öne çıkan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkındaki “Ahmak Davası” istinafta. Onanırsa siyaset yasağı gelecek. İktidar muhalefetin adayının önünü kesmek istemekle suçlanıyor. İmamoğlu, son açıklamasında bu milli iradeye darbedir dedi. Adaylık konusunu biraz da bu dava nedeniyle konuşuyor muhalefet. Bu davayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yargı bağımsız ve tarafsız. Bazı insanlar kendilerini farklı görüyor. Ulu orta ben herkese her şeyi söylerim… Benim dokunulmazlığım var, millet buna katlanacak… Hatta hakaret, sövme, her şeyi yapabilirim gibi. Yerel mahkeme takdir etti, bir ceza verdi. Şimdi istinaf süreci devam ediyor. Bunu böyle milli iradeye darbe, bu kararı verecek olanlar düşünsün, buradan uyarıyorum gibi yargıya yönelik tehditvari sözler, davranışlar çok doğru değil. Bağımsız, tarafsız yargı kendi önündeki dava belgesini bütün etki tahlilleriyle kıymetlendiriyor, ekspere gönderiyor. Geçmiş dönem içtihatları var.
Kurul halinde çalışan bir heyete siz ahmak demişsiniz. Bunu mahkeme kıymetlendirecek. İstinaf değerlendirdi, farklı şeyler çıktı, bunun Yargıtay süreci var. Türkiye’deki yargı sistemi bu bahislerde, içtihatlarıyla birlikte belli bir geleneği oluşturmuş. Bunu, ‘birilerinin önü açılıyor, birilerinin kapatılıyor’ diye kendi gündemlerini, dar bir çerçeve içerisinde bize de dayatmasınlar. 3,5-4 yıllık bir süre var. O zamana kadar birçok şey gelişecektir. Ama şimdiden birileri herhalde kendilerini çok daha fazla ön plana çıkartmaya çalışıyor.

Ama siyasi yasak gelirse aday olamayacak?
Ne olacağını bilmiyoruz. İstinaf bir karar verecek. Sonra Yargıtay süreci var… Herkes kendi yargısal süreci içerisinde, adil yargılamayı etkilemeden, el-parmak sallamadan süreci beklesin. Kendi hukuki hakları neyse onu kullansın, itiraz etsin.

SOSYAL GÜVENLİKTE ADİL BİR SİSTEMİ İNŞA ETMEMİZ LAZIM

Bu dönem vatandaşın gözü kulağı Mecliste olacak. Sosyal güvenlik sisteminde kapsamlı bir değişimden bahsediliyor. Nasıl bir ıslahat göreceğiz?
Bizim daha adil, daha istikrarlı ve maaş farklarında belli bir prim miktarı ve yaşın önemsendiği adil bir sistemi inşa etmemiz lazım. Geçmişten bugüne maalesef, işte EYT yasası dedik, ara dönemlerde bazı kanun düzenlemeler hayata geçti ama sistem daima biri oburunun aleyhine olacak şekilde bozuldu. Dünya örnekleri ortada. Birinci kural sürdürülebilirlik. Bizim emeklilik sistemimizi sürdürülebilir kılmamız lazım. Emekli maaşının ödenmesi ve sağlık harcamalarının karşılanması için merkezi bütçeden ayırdığımız pay her yıl artıyor. Bu artış yeni emeklilerle bir arada daha da artacak. Bütçe hepimizin bütçesi. 85 milyonun geleceği, yatırımların sürdürülebilir olması diğer ekonomik gereksinimlerin karşılanması için bu bütçeye ihtiyacımız var. Ama bütçedeki bu dayanaklar arttıkça herhalde sadece maaş ödeyen bütçe haline gelecek. Sosyal güvenlik kurumunu kendi gelirini, kayıt dışılıkla iyi mücadele ederek, yani prim ölçüsünü artırarak, gelirlerini artırarak ve emeklilik sistemindeki bu yükü karşılama oranlarını iyi istikrarlı şekilde sağlayacak sistemi inşa etmemiz lazım.

KADEMLİ EMEKLİLİK GÜNDEMDE YOK

EYT’nin ardından kademeli emeklilik talebi gündeme geldi, olabilir mi?
Yok olmaz. Emeklilik sistemimize daha fazla emeklilik gelmesini sağlayacak tekliflerle geliniyor. Masraflarımızı biz merkezi bütçe desteğiyle karşılıyoruz. Prim gelirleri ile sarfiyatları karşılama oranı her geçen gün düşüyor. O yüzden de merkezi bütçeden pay ayırıyoruz, bunu istikrarlı hale getirmemiz gerek. Bunu yapmazsak gelecek kuşaklarımıza iyi bir sistem bırakmamış oluruz. Şimdiden alacağımız önlemlerle, yeni kararlarla birlikte gelecek kuşaklarımıza işleyen, adil, istikrarlı bir sistemi hediye etmiş olacağız.

Bu çalışma ne zaman tamamlanır?
Çalışıyoruz, dinliyoruz. Sadece muhalefet partileri değil akademik dünya, çalışan kesim, patron herkesin bu konuya katkı vermesi lazım. Bu ortak sıkıntımız.

Emekliliği ötelersem daha az emekli maaşı alırım endişesi taşıyanlar var. Bu konuda nasıl bir çalışma yapılıyor?
Onu çalışıyoruz. Rapor çıkarsa göreceğiz. Kimilerini etkiliyor, kimilerini etkilemiyor. Şimdi elimizde bir veri yok. Veri çıktığında kimseye haksızlık edecek bir şey yaptırmayız. Kimin hangi hakkı varsa bir mağduriyet oluşturmadan, çözüm noktasını bulabiliriz diye düşünüyorum. Ama önce durumun bir fotoğrafını çekelim. Önümüzdeki yıllara yönelik etki tahlillerini görmek gerek. Bu çalışılıyor.

Yargı paketi genişleyecek mi? Çıkarılan bazı maddeler olmuştu?
22-23 madde kalmıştı. Ayrı bir teklif olarak vereceğiz.

Kamuoyunda etki ajanlığı olarak bilinen düzenleme gelecek mi?
Etki ajanlığı değil casusluk ile ilgili bir düzenleme var. Ülkede bir başka istihbarat, ülke adına suç işlenmesinin cezalandırılması için düzenleme. Ona bakacağız. Ne zaman nasıl geleceği belli değil.

Diğer Güncel Haberler İçin Tıklayın / Bursa Haber – Bursa Gündem – Bursa Gündem Haber – Bursa Haberleri – Bursa Son Dakika 

Bizi İnstagram’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

Bizi X’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHbr

Bizi Facebook’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

Bizi Youtube’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

Bizi Linkedin’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber 

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Dervişoğlu’ndan Bahçeli’ye: Siyaset, Günün Koşullarına Göre İstifade Alanı Oluşturabilmek Adına Birtakım Telaffuzları Sertleştirmek Değildir

HIZLI YORUM YAP