DOLAR

34,1008$% 0.21

EURO

38,1033% 0.07

GRAM ALTIN

2.841,74%0,45

ÇEYREK ALTIN

4.709,00%0,44

TAM ALTIN

18.777,00%0,43

ONS

2.592,73%0,25

BİST100

9.975,61%2,06

Öğle Vakti a 13:02
Bursa AZ BULUTLU 19°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
SON DAKİKA

DOLAR 34,1008

EURO 38,1033

ALTIN 2.841,74

BİST 100 9.975,61

Öğle 13:02

19°

Antik Ege ve Akdeniz’in Gezgin ve Göçmen Zanaatkarları

ad826x90

Var olduğundan beri insan, hayatta kalma güdüsüyle yer değiştirme, göç etme eğilimindedir. Göç, insanın yer ve geleneklerle münasebetlerini, yaşam usulünü, düşünme biçimlerini, kimi zaman inanışlarını ve toplumsal örgütlenmesini etkiler. Çeşitli engel ve riskleri barındıran göç sürecinde tabir yerindeyse ‘’kolunda altın bileziği’’ olanlar, izafî olarak talihli olanlardır; zira ‘’vasıflıdırlar’’. Her ne kadar artık arkaik bir örnek olsa bile ilk anda birden fazla kişinin aklına, yakın tarihte özellikle Avrupa’ya giden ‘’misafir işçiler’’, Atlantik ötesine yaşanan beyin göçü ve sonrasında gerisi ardı kesilmeyen savaşlardaki insan kafileleri gelse de Ege ve Yakın Doğu coğrafyası tüm vakitlerde gezgin ya da göç eden çok sayıda zanaatkara sahiptir. Çağdaş vakitlerin konuk emekçilerinin göç şartları ve birbirinden farklı örneklemlerin geçirdiği süreçlerle, antik devirden insan kıssaları arasında dikkat alımlı benzerlikler bulunur. Göç, çok yönlü kıymetlendirilmesi gereken önemli bir sosyolojik olgudur; ancak bu yazı sadece belli bir zaman aralığında, göç ile ilişkilendirilen örneklerle birlikte antik periyodun gezici zanaatkarları konusuna ağırlaşır.

GEZGİN (PERİPATETİK) SANATÇILAR

Arkeolojik ispatlar olmaksızın, zanaatını icra etmek isteyen gezgin profesyoneller ile savaş, doğal afetler, kıtlık, can güvenliği veya özgür olma ülküsüyle göç eden ustaları birbirinden ayırmak her zaman kolay değildir. Küçük el sanatlarında, seramik ve hatta heykeltıraşlık alanında itibar göstergesi olarak en güzeline sahip olma veya inşa etme hedefindeki özel müşteri taleplerinin fazla olması gibi ekonomik nedenlerden dolayı, tıpkı günümüzde olduğu gibi antik devirde de bir kısım sanatçı ve zanaatkarın, peripatetik yani gezici olduğu bilinir. Ait oldukları kentlerin veya krallıkların ekonomisine katma kıymet katan iş gücüne sahip olan gezgin zanaatkarlar, işin tabiatı gereği kim, nerden iş teklif ederse oraya gidiyor, resmi devlet projesi veya özel müşteri siparişi doğrultusunda kent kent dolaşabiliyordu. Pazardaki talep ve şartlara göre, bazı sanatçı veya ustalar bir kentte uzun yıllar kalıyor ve vatandaşlığa kabul edilebiliyordu. Kâfi ki işinin erbabı olsun…

Belli bölgelerin bazı el sanatlarında başkalarına göre daha ileri teknoloji, yetkinlik ve el maharetine sahip olduğu ve daha fazla talep gördüğünü biliyoruz. Örneğin, Pausanias, Lakonyalı zanaatkarların özellikle altın, fildişi, ahşap ve bronz işçiliğinde uzmanlaştıklarını ve yabancı müşteriler arasında talep gördüklerini aktarır. Diğer taraftan, Lakonya’da, Ege ve Akdeniz’in çeşitli bölgelerinden gelen göçmen zanaatkarların, MÖ 7 ve 6’ncı yüzyıllardaki sanat ve mimarinin ileri seviyeye ulaşmasında katkıları olduğu kabul edilir. Örneğin Amyklai’daki Apollon Hyakinthios Kutsal Alanı’ndaki yapı kompleksinin mimarı; Menderes Magnesia’lı Bathykles’tir. Samoslu Theodoros’un, MÖ 6’ncı yüzyılın başlarında Sparta’daki kamu yapılardan biri olan Skias’ı inşa ettiği, Rhegionlu Klearkhos’un yine yüzyılın sonlarında Sparta Akropolis’inde yer alan Athena Khalkioikos Kutsal Alanı’nda Zeus Hypatos’un bronz heykelini yaptığı söylenir.

ANTİK DÜNYANIN FUARLARI ŞENLİK VE YARIŞLAR OLABİLİR Mİ?

Yunan dünyasının dört bir yanından gelenlerin toplandığı Delphi ve Olympia gibi büyük kutsal alanlardaki şenlik ve yarışlar, zanaatkarların potansiyel müşterilerle bir araya gelmesine fırsat veriyor; şenlik iştirakçileri ve yarışlarda başarı gösterenlerin mümkün siparişleri de gezici ustalara motivasyon sağlıyordu. Siparişler, bazen bir yapının taş personelliği, bronz veya mermer heykeltıraşlık yapıtları, değerli gereçlerden yapılan bir kült heykeli ve çatı kaplaması dahil bir tapınağın tüm dekorasyonu, abanoz ağacından yapılan bir mobilya ve onun fildişi kakmaları veya şık bezemelere sahip bir kuyum işi olabilirdi. İnanıldığının bilakis büyük heykeltıraşların da birden fazla gezgindi. Romalı yazar Yaşlı Plinius, Naturalist Historia isimli yapıtında, Karialı güçlü bir yerel hanedan olan Mausallos’un, sonraları dünyanın yedi mükemmelinden biri olan anıt mezarının heykel ve kabartmalarının siparişini Kıta Yunanistan’ından periyodun dört ünlü heykeltıraşı, Skopas, Leokhares, Timotheos ve Bryaksis’e verdiğini aktarır. Leokhares sadece Halikarnassos’a gelmemiş, aynı zamanda İtalya’da Tarentum’da da eser vermiştir.

HAK EDEN KAZANSIN!

Ustaların özellikle heykeltıraşların büyük kutsal alanlardaki projeler için açılan müsabakalara da katıldığı bilinir; yine Yaşlı Plinius, bize Ephesos Artemis Tapınağı için yapılacak bir Amazon heykeli müsabakasına Polykleitos, Phidias, Kresilas, Kydon ve Phradmon’un katıldığını, yarışın galibinin Polyleitos olduğunu anlatır.

Fakat Yakın Doğu’da Bronz Çağın sonları ile Erken Demir Çağı’nda, özellikle değerli ve yarı değerli gereç işleyen usta zanaatkarların dolanımında durum biraz farklıdır. Yakın Doğu yazılı kaynaklarından bu periyotta, altın, bronz, fildişi ve fayans üretimindeki usta zanaatkarların sarayın kontrolünde çalıştıkları, yüksek kaliteli üretim yapan ustaların kendi inisiyatifleriyle başka bir yere gidemeyeceği, yabancı ülkelere gidişlerinin ancak taraflar arasındaki resmi yazışmalarla mümkün olabildiği anlaşılır.

GÖÇMEN SANATÇI OLMAK

Göçmen ustalara gelince; ister uzak ister yakın topraklara doğru olsun, göçün kahramanları, bir bölge halkı, birbirine soy birliği ile bağlı olan bir topluluk ya da bir meslek grubuna ait zanaatkarlar olabilirdi. Elbette bu yer değiştirmenin nedenleri çok çeşitliydi; isteğe bağlı olabileceği gibi zorunluluktan da doğabilirdi. Uygun yaşam şartlarına ulaşma dileği için seçilen yeni yerler ve ardından elde edilen yeni pazarlar ve ekonomik genişleme motivasyonu ‘isteğe’ bağlıydı. Bahsi geçen etmenler aynı zamanda zorunluluğa da zemin teşkil ediyordu. Göçün, çıkarlı iş fırsatları elde etmekten başka nedenleri de vardı. Doğal kaynaklar bakımından zengin, politik ve ticari açıdan stratejik öneme sahip bölgelere yönelik bezdirici, istilacı baskılar, yerli halkların zorunlu göç nedenleri arasında ilk sırada yer alıyordu. Antik devirde bunun pek çok örneğini sıralamak mümkündür: Yakın Doğu’da Asur hükümdarlarının Doğu Akdeniz kıyısının zengin ticari merkezleri üzerine istikrarlı baskıcı tavrı, Fenikelerin ticari yükünü batıya kaydırmasına ve Fenike kökenli çok sayıda hünerli küçük el sanatı ustasının Kıbrıs, Mısır ve batıya göç etmesine sebep oldu. Birçok araştırmacı, MÖ 9’uncu yüzyıldan itibaren Ege havzasında, özellikle Girit ve Rodos’ta Fenikeli veya doğulu göçmen zanaatkarların varlığını tartışır; bronz ve fildişi oymacılığında, fayans üretiminde doğulu ustaların kurduğu atölyelerde, onların yetiştirdiği yerli ustalar ve ardılları tarafından üretimlere devam edildiğini ileri sürer.

Altın ayrıntılarla zenginleştirilen Fenike üretimi fildişi mobilya apliği. Nimrud Kuzeybatı Saray. MÖ 900-700. British Museum.

MÖ 6’ncı yüzyılın başında Batı Anadolu’daki, özellikle İonya’daki şehirler üzerinde önce Lidya hükümdarları Alyattes ve Kroisos’un döneminde denize doğru genişleme siyasetinin baskısı, ardından MÖ 546’da başlayan Pers egemenliğiyle birlikte, bazı kentlerin, özellikle İonya’nın kuzeyindekilerin kitlesel ve/ veya ferdî göç kararı almasına neden olur; hakikaten Phokaia halkı Batı Akdeniz’e yelken açarken, Teosluların bir kısmı çareyi Kuzey Ege’de evvelce Klazomenai teşebbüsüyle kurulan ABDera’ya göç etmekte bulur. Ayrıcalıklı üst sosyal sınıfın kurtuluşu gibi düşünebileceğimiz bu göç kafileleri, düşünürler, sanatsal ve endüstriyel üretim bilgisine sahip ustaları da taşımış olmalıdır.

Göç kimi zaman, İonya Ayaklanması’nın bastırılması sonrasında Perslerin, başkaldırının başını çeken Miletos halkını Dicle’nin ötesine sürmesi örneğinde olduğu gibi politik bir cezalandırma sonucunda denetimli olarak karşımıza çıkar. İonya’nın aydınlanma dönemine tanıklık eden Miletos’tan arta kalanların, sürüldükleri coğrafyadaki yaşam pratiklerine ve üretimlere katkıda bulunup bulunmadıkları meçhuldür. Ancak, imparatorluğun çeşitli bölgelerinden gelen işinin ustası zanaatkarlardan bahseden, başkent Susa’daki kraliyet projelerinin inşa tabletleri, hatta öncesinde Lidya kralı Gyges periyodundan itibaren İonya, Lidya ve Karia’dan Yakın Doğu’ya isteğe bağlı veya zorunlu göç eden ustaların aktiflikleri de bu konuda fikir verebilir:

‘’Susa’da inşa ettiğim bu sarayın süslemeleri uzaklardan getirildi…Toprağın kazılmasını, molozun sıkıştırılmasını ve kerpiç kalıpların dökülmesi, hepsi Babil halkı tarafından yapıldı…Taş sütunlar Elam’da, getirildiği Abiradu isminde bir köyde işlendi. Taşı işleyen taşçılar İonialılar ve Sardislilerdi. Altını işleyen kuyumcular Medler ve Mısırlılardı. Ahşabı işleyenler Sardisliler ve Mısırlılardı. Fırınlanmış kerpiçleri işleyenler Babillilerdi. Duvarı örenler Medler ve Mısırlılardı….’ (Pers kralı Darius’un Susa’daki sarayının inşa metninden: R. G.Kent, Old Persian. Grammer, Texts, Lexicon (1953), 142-144, DSf 22-55).

Ege ve Akdeniz dünyasının gezgin veya göçmen ustalarının hayat öykülerinin birkaçından daha bahsedebiliriz. Olympia’ya adanan, olasılıkla bronz bir heykele ait disk üzerindeki yazıttan, Batı Anadolu’dan büyük olasılıkla İonya’dan Lakonya’ya göç eden Hermesios isimli bir demir (bronz) ustasının varlığını biliyoruz. İsim ve yazıtın diyalektinden Sparta kökenli olmadığı anlaşılan Hermesios veya tahminen de atalarından biri, yerel talep gören bir zanaatı -yani bronz işçiliğini- icra etmek üzere MÖ 6’ıncı yüzyılın ikinci yarısında Lakonya’ya yerleşmiş ve bu hünerinden dolayı vatandaşlık statüsü elde etmiş olmalıdır. Hermesios gezici bir usta olabileceği gibi, tahminen de MÖ 6’ncı yüzyıl ortalarında Pers baskısından bunalarak göç eden kuzey İonyalılardan biridir. Bu örnek bize ayrıca herhangi bir zanaat kısmında ustalık göstermenin bir kentin vatandaşlığına kabul edilmede ne derece etken olduğunun veya başka bir deyişle zanaatkarların toplum içinde yüksek kabulünün bir göstergesidir.

Örneklerden kimilerini bir başka kolda, seramik üretiminde de sıralamak mümkündür. Bulunduğu bölgeden dolayı Caere hydriaları olarak isimlendirilen bir grup hydrianın, köken tartışmaları olmakla birlikte, Batı Anadolu’dan Etruria’ya Caere’ye göç eden iki seramik ustası tarafından MÖ 6’ncı yüzyılın son çeyreği içinde üretildiği ileri sürülür. İonya dialektindeki yazıları, İonya siyah figürlü vazolarla stil benzerliği, sonlu sayıda üretimi, hiçbir örneğinin Etruria dışında ortaya çıkarılmamış olması, atölyenin sadece bir nesil üretiminin olması gibi veriler, göç öyküsünü takviyeler niteliktedir. Tarih aralığı bu göçün de Pers hakimiyetinin ilk yıllarında gerçekleştiğine işaret eder.

Bir başka hayat kıssasında ise göçün istikameti Ege’nin karşı kıyısından; Atina’dan İonya metropolü Ephesos’a doğrudur. Olayın kahramanları ise Bakkhios ve Kittos isminde Atinalı kardeşlerdir. MÖ geç 4’üncü yüzyıla tarihlenen Ephesos’ta bulunan bir kararnameye göre, kardeşler, olasılıkla babaları çömlekçi Bakkhios’un ölümünün ardından Ephesos’a göç ederek vatandaşlık talebinde bulunurlar ve anlaşıldığına göre seramik üretiminde ustadırlar. Kabullerinin şartı ‘’kent için siyah seramik, tanrıça için hydrialar üretmeleridir’’. Bahsi geçen tanrıça, adına dünyanın yedi mükemmelinden biri inşa edilen Artemis Ephesia’dır. Siyah seramik olarak tanımlanan üretim ise, devrin üst seviye seramik teknolojisine sahip, yaklaşık üç yüzyıldır üretimleri Ege ve Akdeniz pazarında neredeyse rakipsiz, çömlekçilerimizin de ustalıklarını kazandıkları Attika atölyelerinin ürettiği siyah firnisli seramiklerdir. MÖ geç 5’inci yüzyılda, Peleponnesos Savaşı döneminde Atina, çömlekçilerinden kimilerinin Yunanistan içindeki diğer kentlere ve İtalya’ya göç edişine tanıklık eder. Ustaların bu göçü, Atina’nın kaliteli seramik üretim teknolojisinin deniz aşırı dağılmasına neden olur. Sonucunda, adı geçen bölgelerde yerel üretimlerin artmasıyla Atina, pazardaki üstünlüğünü kaybetmeye başlar ve bu düşüş MÖ 4’üncü yüzyılda iyice besbelli hale gelir. Arkeolojik veriler, yine göç yoluyla Batı Anadolu, özellikle İonya merkezlerine de teknoloji transferinin gerçekleştirildiğini ortaya koyar.

Ege ve Akdeniz toplumları arasında doğrudan veya dolaylı olarak gerçekleşen sanatsal alışverişlerin ne cins temaslarla gerçekleştiği arkeolojinin üzerinde araştırma yaptığı mevzulardan biridir. Göç eden halkların beraberinde getirdiği, dini ritüellere veya gündelik yaşama ilişkin araç gereçler, davranış kodları ve üretim bilgisi, kültürel iletkenlerdir. Araştırmalar, kültürel transferlerin sadece diplomatik ilişkiler, fetihler ve kültürel hegemonya ve ticaret aracılığıyla gerçekleşmediği aynı zamanda isteğe bağlı veya zorunlu göçlerin de aracı olduğunu ortaya koyar.

Antik devirdeki bu hareketlilik her ne kadar uzun yıllardan beri stilistik değerlendirmelerle tespit edilmiş olsa da günümüzde arkeometrik tahlillerle kesin bir şekilde kanıtlanmıştır. Sanatsal esinlenme, diplomatik armağanlar, evlilik yoluyla gelen çeyizler ve ticaret yoluyla aktarılırken, üretim teknolojisi ve tekniklerinin gezgin veya göçmen ustalar tarafından aktarıldığını söyleyebilecek durumdayız. Uygun malzemenin seçimi ve üretim reçetelerinin doğru uygulanması, ancak insan değiş tokuşu ile olabilirdi ki bu da bahsedildiği üzere siyasi değişim, gezgin ve göçmen zanaatkarlar sayesinde gerçekleşebilirdi. Sonuç olarak, toplumlar arası iletişim ve etkileşime zemin hazırlayan göçün, sanatsal dizaynlar ve üretim teknolojisinin deveran ve kabulüne katkı sağladığı açıktır. Kültürlerarası etkileşimin önemli aktörlerinden birinin, ister göçmen olsun isterse gezgin, üretim bilgisi ve deneyimine, gerektiğinde yorumlama ve geliştirme yeteneğine sahip, yenilikçi zanaatkarlar olduğunu söylemek mümkündür.

*Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Kısmı, Doç. Dr.

Diğer Güncel Haberler İçin Tıklayın / Bursa HaberBursa GündemBursa Gündem HaberBursa HaberleriBursa Son Dakika

Bizi İnstagram’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

Bizi X’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHbr

Bizi Facebook’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

Bizi Youtube’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

Bizi Linkedin’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Rotamız İstanbul Müzeleri

HIZLI YORUM YAP