Armağan Çağlayan, sosyal medya üzerinden ekonomi idaresine bir göndermede bulundu, “Bütün ekonomi programı TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranlarına göre yapılıyorsa ve bu açıklanan enflasyon oranları gerçek değilse, uygulanan ekonomi programı hiçbir zaman başarılı olamaz, değil mi?” diye sordu. Dünya gazetesi yazarı Ümit Özlale, Çağlayan’ın çok doğru bir soru sorduğunu belirtti, enflasyon konusundaki en önemli meselelerden birinin kurumlara olan inancın sarsılmış olması olduğunu ifade etti. Özlale, “Sayın Armağan Çağlayan’ın sorusu üzerine…” başlıklı yazısında şu görüşlere yer verdi:
“Kurumlara olan güven de boşuna kaybolmuyor elbet. TÜİK de bu konuda başı çekiyor. O yüzden Sayın Çağlayan’ın sorusuna cevaplardan biri şu: kurumlara olan itimadın yitirildiği yerde o kurumların uygulayacağı bir programın kabul görmesi ve başarılı olması çok zor. Başarılı istikrar programlarının ortak noktalarından biri ardına toplumun dayanağını almasıdır. Toplum da güvenirliği sorgulanan bir kuruma kolay kolay destek vermez. Kendi beklentilerini ve fiyat ayarlamalarını da bu doğrultuda oluşturur.
Konuyla ilişkili bir başka önemli nokta da şu: Kurumlara olan güven kaybolunca toplum kamu vazifesini kendisi için yerine getirebilecek tahlillere yöneliyor. Nasıl yargıya güven kalmayınca insanlar haklarını farklı yollardan aramaya çalışıyorsa, enflasyon bilgilerine güven kalmayınca da bu boşluk kesinlikle bir kurum tarafından dolduruluyor. ENAG’ın ortaya çıkışı ya da İTO endeksinin her zamankinden daha fazla ilgi görmesi bunun en iyi örneklerinden biri.
Sayın Çağlayan’ın sorusuna ikinci cevap dezenflasyon programının TÜİK’in açıkladığı manşet enflasyonu baz alarak oluşturulmasıyla ilgili. Şu anda sıkı bir para siyaseti mı izliyoruz? TÜİK’in açıkladığı enflasyona ve TCMB’nin duyurularına göre evet, hepimizin hissettiği yüksek enflasyona göre hayır! Enflasyonda ne zaman bir düzelme göreceğiz? TÜİK ve Sayın Şimşek’e göre hemen, toplumun beklentilerine göre tahminen çok sonra…
EMEĞİN HAKKI YENİYOR
Enflasyon verilerinin kasıtlı olarak düşük açıklanmasının başka aksilikleri da var elbet. Öncelikle emek piyasasında ücret artışları TÜİK’in açıkladığı enflasyon baz alınarak yapıldığı için emeğin tam anlamıyla hakkı yeniyor. Milli gelir içinde emeğin payının daima düşmesinin sebeplerinden biri de bu. Talebi kısmaya yönelik atılan adımlar TÜİK’in enflasyonu düşük açıklaması sonucu ücret artışlarının da sonlu kalmasıyla birleşince ortaya sadece iktisadi değil insani bir sorun de çıkmış oluyor.”
(EKONOMİ SERVİSİ)
17:11
