32,6838$% 0.06
35,4727€% 0.06
2.497,86%-0,53
4.052,00%0,81
16.233,00%0,80
2.373,48%-0,73
10.906,15%0,50
MHP’nin kurucusu Alparslan Türkeş’in oğlu ve AK Parti Ankara Milletvekili Tuğrul Türkeş, Dava Ocakları eski Genel Başkanı Sinan Ateş’in öldürülmesi ile ilgili “Milliyetçi Hareket Partisi (Babamın Partisi) böyle bir kabahatle ve onu işleyen kişisel suçlularla özdeşleştirilemez” açıklaması yaptı. Tuğrul Türkeş, sosyal medya hesabından, “Bu açıklama vicdani bir sorumluluktur” notuyla yaptığı paylaşımda, Sinan Ateş cinayetiyle ilgili 1,5 yıldır konuşmamaya ve hiçbir yorum yapmamaya itina gösterdiğini belirtti.
Konunun ağır cezalık ismi bir suç olduğunu ve ideolojik bir tarafı bulunmadığını savunan Türkeş, “Türk milliyetçiliği bu sorunun bir tarafı ve/veya paydaşı değildir. Milliyetçi Hareket Partisi (Babamın Partisi) böyle bir cürümle ve onu işleyen ferdî suçlularla özdeşleştirilemez. Kantara çıkartılmak istenen Türk Milliyetçiliği ve MHP kurumsal kimliği değil; ağır işleyen hukuk sistemimiz ve ona köstek olanlar olmalıdır” ifadelerini kullandı.
“Bırakın ismi suçlular hak ettikleri şekilde yargılansın”
Cumhur İttifakı ve ittifak yöneticilerinin “bu kirli suç tertiplerinden vareste” olduğunu belirten Türkeş, “Bu düzensizlikten muhalefete de ekmek çıkmaz. Bırakın ismi suçlular hak ettikleri şekilde yargılansınlar. 1 Temmuz 2024 günü bu davayı mazeret ederek ülkeyi karıştırmak isteyenlere, siyaset üretmedikleri için kaostan medet uman tükenmiş siyasetçilere, ideolojiden uzak ama kendini ideolojik göstermek isteyen gangsterlere, ülkenin idaresine çomak sokma heveslilerine duyurulur” sözlerine yer verdi.
Tuğrul Türkeş’in X paylaşımını alıntılayan Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş ise, “Eğer bir siyasi baskı yoksa soruşturmaya bir müdahale olduğunu açıkça gözler önüne seren gelişmelerin sorumlusu kimdir” diye sordu.
Ayşe Ateş’in açıklaması şöyle:
“Başbuğ Alparslan Türkeş’in kıymetli evladı, AK Parti Ankara Milletvekili Sayın Yıldırım Tuğrul Türkeş’e, Sayın Vekil’im, anlayan için birçok anlam, ihtar ve nasihat barındıran bu metne büyük ölçüde katıldığımı, birçok unsurun altına düşünmeden imzamı atacağımı bilmenizi isterim.
Biz de tam 18 aydır şunu söylüyoruz: Suç şahsidir. Bu suça karışan her kim varsa mevki makam gözetilmeksizin yargı önüne çıkarılmalı, çıkarılmasının önü açılmalıdır. Kim suçlu, kim hatasız buna BAĞIMSIZ yargı karar vermelidir.
Yüksek müsaadelerinizle bu siyasi cinayetin bizi büyük kaygıya sevk eden ve 16 ay sonra acilen harekete geçiren yanlarını tekrar paylaşacağım:
1) Bu suikast davasının ilk günlerinde şüphelilerin tekraren gözaltına alınıp serbest bırakılması ve sonunda tutuklanması sürecinin kanıtların karartılmasının önünü açtığı aşikardır. Şüpheliler bu sürecin sonunda ya telefonunun kırıldığını ya telefonunu değiştirdiğini ya da şifresini unuttuğunu beyan etmiştir.
2) Soruşturma ne zaman ilerleme kaydetse savcı değiştirilmiş, soruşturmanın ilerlemesinin başaktörü olan savcılar tenzili rütbe ile Ankara dışına gönderilmiştir. Bu gelişmelerin mevcut mahkeme heyeti üzerinde bir baskıya sebebiyet vereceği kaygısı giderek artmaktadır. “Azmettirici” sıfatıyla yargılanan Tolgahan Demirbaş’ın SEGBİS sorgusu sırasında Sayın Savcı Ayhan Ay’a bu hususu işaret ederek sarf ettiği cümleler epeyce açıktır.
3) Bütün bu gelişmelere ek olarak, ortaya çıkan iddianamenin birçok eksik yanının olması, katili taşıyan araçların -dosyada olmasına rağmen- plakasının gizlenmesi, sayfalarca süren tabirime üç satır yer verilmiş olması, Sinan’ın en yakın arkadaşlarının sözlerinin iddianameye girmemesi, 17 kişinin belgesinin ayrı tutulması gibi yine bizi bu dosya üzerinde siyasi bir baskı olduğu kanısına iten hadiseler meydana gelmiştir.
Elbette burada şu soru doğmaktadır: Şayet bir siyasi baskı yoksa üstte sizinle paylaştığım ve bir müdahale olduğunu açıkça gözler önüne süren gelişmelerin sorumlusu kimdir.
Bu suçluları koruyan siyasi bir güç mevcut değilse karşımızda bir cumhuriyet savcısının resmi yazı olmadan ulaşamayacağı bilgilere bir Whatsapp bildirisiyle ulaşabilen, işlediği cinayete emniyet mensuplarını karıştırabilen, yargıya müdahale gücüne sahip kapsamlı bir suç örgütü olduğu fikri kuvvet kazanmaktadır.
Hal böyleyken bu bir milli güvenlik sorunu değil midir?
Geçtiğimiz günlerde Sayın Bakanlarımıza yazmış olduğum açık mektupta da buna dikkat çekmiş ve dosya üzerinde gezinen -siyasi ya da değil- bu karanlık elin ortaya çıkarılmasının bu alçak suikastin bütün taraflarıyla aydınlanmasına giden yol olduğunu belirtmiştim. Elbet, bu karanlık elin ortaya çıkarılması akıllardaki birçok soru işaretini gidermeye ziyadesiyle yetecektir.
Son olarak şuna da açıklık getirmek istiyorum: Duruşmaya kalabalık gitmek gibi bir dert taşımıyoruz. Zira haklıyız. Haklılığın görünmez bir ordusu olduğunu biliyoruz. Bizim bütün gayretimiz kamuoyu ilgisini canlı tutmak, sıradan vatandaşlar olmamız hasebiyle karşımızdaki karanlığın gücüne karşı siyasi partilerden tüzel destek almak üzerinedir. Biz adaletin kalabalıklar arasında değil, duruşma salonlarında tecelli ettiğinin, edeceğinin farkında ve şuurundayız. Yargının bağımsızlığına gölge düşürülmemesine, hatalıların korunmamasına ve adalete olan muhtaçlığımızı yüksek sesle dile getirmemiz tam da bu yüzden.”
Yurt Dışı Çıkış Harcı Ne Kadar 2024? Yurt Dışı Çıkış Harcı Ne Kadar Süre Geçerli, Kaç Günlük? İşte Şimdiki Yurt Dışı Har Ücretleri!
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.