DOLAR

34,2857$% 0

EURO

37,0344% 0.01

GRAM ALTIN

3.026,70%-0,02

ÇEYREK ALTIN

5.107,00%-0,02

TAM ALTIN

20.367,00%-0,02

ONS

2.747,29%-0,05

BİST100

8.838,60%2,13

İmsak Vakti a 05:52
Bursa AZ BULUTLU 17°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
SON DAKİKA

DOLAR 34,2857

EURO 37,0344

ALTIN 3.026,70

BİST 100 8.838,60

İmsak 05:52

17°
  • Bursa Gündem Haber
  • Genel
  • Avukat İsal Yanıtladı: Mülteci Çocukların Yaşadıkları Sorunlar ve Hakları Nelerdir, Çocukları Korumak İçin Ne Yapılmalı?

Avukat İsal Yanıtladı: Mülteci Çocukların Yaşadıkları Sorunlar ve Hakları Nelerdir, Çocukları Korumak İçin Ne Yapılmalı?

ad826x90

Volkan Kahyalar

Bu ülkede erişkin bireyler için bile yaşam ekonomik ve sosyolojik açıdan epeyce zor; çocuklar içinse bu zorluklar iki, hatta üç kat daha fazla hissediliyor. Üstelik, savaştan kaçarak ülkesini terk etmek zorunda kalmış bir çocuksan, hayat çok daha çetin bir hâl alıyor. Mülteci çocuklar, hem fizikî hem de psikolojik açıdan büyük yüklerle başa çıkmak zorunda kalırken, temel haklara erişimlerinde de önemli pürüzlerle karşı karşıya kalıyorlar.

Bu önemli mevzuyu hukuki boyutlarıyla ele almak için İstanbul Barosu Mülteci ve Göçmen Merkezi Yürütme Kurulu üyesi Avukat Mahmut Can İsal

TIKLAYIN | Avukat Demirkale yanıtladı: Çocuk istismarı nedir, yasalar ne diyor, uygulamada ne tür eksiklikler var, neler yapılmalı?


– Görüşme öncesi sizinle sohbet ederken ben bile karıştırmıştım göçmen ve mülteci kavramlarını. İkisinin ayrıldığı nokta nedir? Mültecilerin kendi içindeki hukuki ayrımlarını Türk hukukuna göre yorumlayabilir misiniz?

Göçmen kavramını bir çatı terim olarak kıymetlendirebiliriz; bu bağlamda hem zorunlu göçü hem de istekli göçü göçmenlik kapsamında ele alabiliriz. Bununla birlikte 1951 tarihli Cenevre Mukavelesine göre ırk, din, milliyet, belli bir sosyal kümeye mensubiyet veya siyasi görüş görüşleri nedeniyle zulme uğrayan ya da zulme uğrama kaygısıyla kendi ülkesinden ayrılan ve başka bir ülkede koruma arayan kişileri mülteci olarak tanımlayabiliriz. Türkiye bu mukavelenin tarafı olmakla birlikte bu sözleşmeye çekince koydu. Bu çekinceye göre sırf Avrupa’dan gelen bireylere mültecilik statüsünü vermekte.

Kendi hukukumuzda sığınma arayan bireylere birden fazla farklı statü tanıyoruz. Avrupa Konseyi üyesi ülkelerden Türkiye’ye gelen kişiler sırf bu beş sebeple mültecilik hakkına sahip olmakta. Bunun dışında dünyanın geri kalanından gelenler koşullu mülteci. Yine aynı beş sebeple Türkiye’ye gelmiş olmaları gerekiyor. Böylece mülteci statüsüne sahip olacaklar.

İkincil koruma diye bir başka statümüz var. Bu beş maddeyi taşımasa bile onur kırıcı muamele, işkence ya da ölüm cezası ile karşı karşıya kalabilecek insanlar için kullanılan bir statü. Uygulamada çok fazla gördüğümüz bir statü değil. Bununla birlikte, Türkiye’de en çok kullanılan statü şu an geçici koruma statüsü. Geçici koruma da 2011’de Suriye iç savaşının başlamasıyla birlikte Türkiye’ye gelen göç akımıyla yeni bir statü oluşturulması ihtiyacı hasıl oldu. Bu ilk başta Yugoslavya Savaşı’ndan sonra Avrupa Birliği tarafından ortaya çıkartılmış bir statü. İsmiyle müsemma aslında geçiciliği hedefleyen bir statü.

Türkiye’de önce Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu ve buna dayanarak ortaya konan geçici koruma yönetme ile birlikte Nisan 2011 ve sonrasında Suriye’de yaşanan olaylar nedeniyle Suriye’den ya da başka ülkelerden Türkiye’ye gelmiş ve Türkiye’de sığınma arayan Suriye Arap Cumhuriyeti vatandaşları, Suriye’den gelen vatansızlar ve Suriye’de halihazırda mültecilik statüsü olan kişiler, geçici koruma altına alındı. Bunun sebebi, bu şahıslarla mültecilik statülerini tespit etmek için ayrı ayrı görüşme yapma imkanı olmadığından dolayı, toplu bir statü ile hepsi geçici koruma altına alındı. Bu da 13 yıldır devam eden bir durum haline geldi. Dolayısıyla geçici durum kalıcı hale gelmiş durumda Türkiye’de.

Mülteci çocukların korunması için yürürlükte olan ulusal ve uluslararası yasal düzenlemeler neler? Az önce biraz bahsettiniz ama biraz daha açabilir misiniz?

Mülteci ve göçmen çocuklar hem ulusal, hem uluslararası seviyede geniş bir yasal koruma ağına sahipler. Uluslararası seviyede çocuklara dair olan en önemli hukuki metin Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair sözleşme. Türkiye’nin de taraf olduğu, en çok da hükümran devletin taraf olduğu İnsan Hakları Sözleşmesi. Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme 1989 tarihinde imzaya açılmış, Türkiye de 1995 yılında taraf oldu. Bu sözleşme çocukların eğitim, sağlık, barınma, şiddetten korunma gibi temel haklarını teminat altına alıyor. Çocuk Hakları Sözleşmesi, göçmen ve mülteci vatandaş, her çocuğun eşit haklara sahip olduğunu vurgular. Türkiye’de bulunan her çocuk için bu kontratın muhafazası geçerlidir. 51. Cenevre Sözleşmesi yine mülteci çocukların özel muhtaçlıkları göz önüne alınarak eğitim ve sağlık gibi temel haklarının korunmasını öngörmekte. Bununla birlikte, insan ticareti ve özellikle bayanlarla çocukların kaçakçılığına karşı mücadelede bir de Palermo protokolü var Avrupa Kurulu’nun. Bu da önemli bir uluslararası sözleşme.

Türk hukukunda neler var? Ulusal düzenleme olarak ilk başta 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu, Türkiye’deki göçmen ve mülteci çocukların haklarını tanımlayan ana hukuki çerçeve. Çocuklar bu kanun kapsamında uluslararası koruma müracaatında bulunabilirler. Geçici koruma yönetmeliği var. Bu özellikle az önce söylediğim gibi Suriye’den gelen çocuklar için özel muhtaçlıkları tanımlar. Eğitim, sağlık, barınma gibi temel ihtiyaçlar. Uygar kanunumuz esasen bütün kişisel sıkıntıları düzenler ve burada da yine çocukların temel haklarına dair konular vatandaş ve yabancı ayrımı olmaksızın uygulanacaktır. Ve çocuk haklarının korunmasına dair Türkiye’deki temel düzenleme de çocuk koruma kanunu. Yine Çocuk Koruma Kanunu’ndaki koruma önlemleri, eğitim önlemi, sağlık önlemi, barınma önlemi, çocuk işçiliğinin yasaklanması, çocukların evlenme yaşı gibi düzenlemeler bütün çocuklar için vatandaş ya da yabancı olsun, Türkiye’de bir statüsü olsun ya da olmasın, turist olsun, kimliksiz olsun bütün çocuklar için geçerli olan Hakları Çocuk Koruma Kanunu büyük ölçüde esasen Çocuk Hakları Sözleşmesi ile paralellik taşır ve burada özelleşmiş koruma düzeneklerini tanımlar. Çocuk Koruma Kanunu, Mülteci ve göçmen çocukların sosyal hizmetlere erişimi, adli yardıma erişimi, ulusal stratejiler; bütün sistem çocuk haklarına dair aslında bir ayrım gözetmemeyi gayeler ve çocuk koruma düzeneği aslında zarar ortaya çıktıktan sonra zararı bertaraf edilebileceği gibi, temel hedefi zararın oluşmasını önlemektir. Ayrım gözetmez. 


“Psikososyal destek ve rehabilitasyon çok önemli”

Az önce insan ticaretinden de bahsettiniz. Burada insan ticareti mağduru göçmen çocuklar için hukuki süreç nasıl işliyor sanki?

Elbette en önemli şey insan ticareti mağduru çocukların korunması. Yetişkinler için de benzer bir durum var. Natürel bu arada hukuki ve sosyal destek sistemleri bir arada işleyecektir. Hem adliyenin, hem kolluğun hem de Göç Yönetimi Başkanlığı’nın ortak çalışmalarıyla yürüyen bir süreçtir. İnsan ticareti tespiti çok kolay bir suç değildir. Ancak ilk başta, ilk basamak tespit ve ilk müdahaledir. Mağdur olduğundan şüphelenilen bir çocuk tespit edildiğinde güvenli bir alana alınır ve çocuğun fizikî, psikolojik gereksinimlerine hızla müdahale edilir. Ardından bu çocukla ilgili geçici bir koruma ve barınma hizmetinin sağlanması gerekir. Çocuğun güvenliğinin sağlanması, sağlık hizmetlerine erişimi, psikososyal destek sağlanması önem arz eder. Çocuğun zorla çalıştırılma, cinsel istismar gibi durumlara yeniden maruz kalmaması için ve yeniden travmatize olmaması için özel önlemler alınır.

Devam eden süreçte bir hukuki temsil ve destek ihtiyacı olacaktır. Mağdur çocuğa avukat ataması sağlanır bulunulan ilin barosundan ve burada kural, çocuğun mahkemede şahsen ifade vermesidir. Çocuk İzlem Merkezleri aracılığıyla uzmanlarla konuşmasıdır. Ancak maalesef uygulamada her zaman böyle olamıyor ve her yerde de bu çocuk izlem merkezi dediğimiz özel merkezler bulunmadığı için, mahkemede çocukların tekrardan konuşmak zorunluluğu ortaya çıkabiliyor. Bununla birlikte devam eden süreçte psikososyal destek ve rehabilitasyon çok değerlidir. Çünkü sadece hukuki değil, rehabilitasyon hizmetlerine, travma sonrası psikolojik takviyeye ve eğitim hizmetlerine erişimi de burada çok değerlidir. Uluslararası işbirliği ve mağdur çocuğun eğer geri dönmesi gerekiyorsa, menşe ülkesine geri dönüş süreçleri de yine Göç Yönetimi Başkanlığı ve uluslararası kurumların, hükümetler arası kurumların, Birleşmiş Milletler’in ilgili ünitelerinin işbirliği ile güvenli ise geri dönüş süreci başlatılabilir. Eğer dönüş güvenli değilse, ilgili çocuğun uluslararası koruma talebi ve ulusal koruma süreci başlatılacaktır.

Mülteci çocuklar, adalete erişimde karşılaştığı sorunlar neler?

Bu noktaya kadar aslında hukukun sürece sıralamasından bahsettik. Yani her şey olması gerektiği gibi olursa böyle gidiyor. Peki bunun tam karşısında mülteci çocuklar, adalete erişimde en büyük hukuki engel olarak nelerle karşılaşıyorlar?

Çok fazla… Burada temel olanları sıralamak gerekirse; en başta hukuki statü meçhullüğü maalesef bir temel engel olarak karşımıza çıkıyor. Göçmen çocukların burada kimliği yoksa, mülteci çocukların statüsü belli değilse adalete erişmekte besbelli zorluklar yaşanıyor; tespite dair zorluklar yaşanıyor. Tırnak içinde söylüyorum, burada olmayan bir çocuğun hukuki sürece erişimi maalesef kolay olmuyor. Bu statü meçhullüğü, eğitim, sağlık hakkına erişimde de büyük mahzurlar teşkil ediyor.

İkincil bir sorun dil bariyeri. Burada ilk basamakta her ne kadar çeviri destekleri sağlansa da her zaman tam ve ehil bir şekilde sağlanamıyor. Şu an Arapça ile ilgili bu önemli bir sorun olmasa da Türkiye’ye başka ülkelerden de gelen, Afganistan’dan, Pakistan’dan ve Orta Asya’nın farklı ülkelerinden gelen çok fazla mülteci çocuk var ve buralarda tercüman eksikliği dikkat çekiyor. Çocukların savunma hakları da kısıtlanabiliyor. Bazen ve kimi zaman da temsilcinin eksikliği burada tek başına bulunan refakatsiz bir çocuğun hukuki bir ihlale, bir hak ihlaline uğradığı şuuruna erişmesi çok kolay olmuyor. Bir yetişkinin müdafaasından ve nezaretinden yoksun bırakılmış çocuğun yasal temsilci eksikliği, bir engel olarak karşımıza çıkıyor. Bununla birlikte, Türkiye’nin uzun ve karmaşık yargı süreçleri ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı bir çocukta olduğu gibi, çocuk dostu yargılama süreçlerinin eksikliği, adalete erişimin önündeki manilerden bir oburu, En son olarak da en kilit olanlardan biri, ayrımcılık ve önyargılar. Göçmen çocuklar yargı süreçlerinde hukuki yardım alırken ayrımcılık veya önyargılara maruz bırakılabiliyorlar. Bu durum sadece adliyede değil, farklı kamu kuruluşlarında onlara destek olması gereken farklı görevliler tarafından da karşımıza çıkabiliyor. Ayrımcılık ve önyargılar çocukların mağdur olduklarında dahi adalete erişmek için bir çaba göstermesini engelliyor ve sisteme olan itimatlarını zedeliyor. 


“Bir kişinin, bir çocuğun eğitim hakkını engelleyecek her davranışın yasal yaptırımı olmalı”

– Çocuk denilince akla hemen eğitim geliyor doğal olarak, ama mülteci çocukların eğitim alma noktasında bazı sorunlar var elbette. Bu noktada eğitimden yoksun kalınmasının yasal sonuçları neler?

 Burada yine ilk sorunuza verdiğim karşılığa dönmek gerekirse, Türkiye’de bulunan bir çocuğun aslında yasal statüsünden bağımsız olarak Türkiye’de eğitime erişim hakkı bulunuyor. Çünkü Çocuk Koruma Kanunu, taraf olduğumuz Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair mukavelede tüm çocukların zorunlu eğitime katılma hakkı olduğunu tanıyor; statülerinden ve vatandaşlık durumlarından, kimliklerinden bağımsız olarak. Ancak, maalesef Türkiye’de özellikle mülteci çocuklar sırf kayıtlı oldukları illerde okul kaydı yapabiliyorlar. Hatta buralarda bile bazen problemlerle karşılaşabiliyorlar ve eğer bir kimliği yoksa çocuğun okula gidemiyor. Aslında kimliği olan çocukların da eğitim erişimiyle ilgili önemli bir eksiklik olduğunu görebiliyoruz.

Tüm Suriyeli çocuklar arasında okullaşma oranı pandemiden hemen önce yüzde 50 civarındaydı. Pandemiden sonraki tam sayıları şimdi bilmiyoruz. Bununla birlikte bunun çok üstüne çıkmadığı aşikâr. Ancak bu durumun bir karşılığı doğal ki bulunuyor. Aslında bir kişinin, bir çocuğun eğitim hakkını engelleyecek her davranışın bir yasal yaptırımı olması gerekiyor. Çünkü bu bir hak ihlali ve görevi ihmal hatasını oluşturur. Bir çocuğun okula kaydını gerçekleştirmemek çok yaygın. Bununla önemli bir mücadele gerekiyor. Bu ihlale hukuki bir yaptırım olması gerekirken bunu maalesef çok fazla görmüyoruz.

Çocuğun zihinsel, sosyal ve ekonomik gelişimi olumsuz etkilenecektir. Okullaşmayan çocuklar, okula kaydı yapılamayan çocuklar, elbette çocuk işçiliğine ya da erken yaşta zorla evliliğe maruz bırakılıyorlar ve bu da devam eden, süregelen bir zinciri başlatmış oluyor.

Bununla birlikte aslında ailelerin de çocuğun okul kaydını yapmadığında ailelere de uygulanacak yaptırımlar var. İdari para cezası, çocuk koruma sistemi tarafından çocuğun ailenin yanından alınması gibi yaptırımlar bulunuyor. Ancak bunların da uygulamasını çok fazla göremiyoruz sahada. Bu yüzden de çok düşük durumda şu an göçmen ve mülteci çocukların okullaşma oranları. Toplumsal bir sorun da burada alışılmış karşımıza çıkacak. Yani herhangi bir şekilde eğitim hayatına katılmamış, toplumsal entegrasyon süreçlerine dahil olmamış çocuklar burada eğitime katılsalar bile, okullarda uğradıkları ayrımcılıktan dolayı okula gitmek istemeyen çocuklar da bulunuyor. Yani düşük vasıflı işlere mahkûm olmak, toplumda sosyal dışlanmaya maruz kalmaya yol açacak ve kayıp jenerasyonlar dediğimiz süreçlerin başlangıcı olacaktır.

“Okullaşma oranı düşüklüğü, derin yoksulluk durumunun bir parçası haline getirecek”

Bununla birlikte eğitimden yoksun kalan çocuklar psikososyal açıdan da olumsuz etkilenecekler ve çocuğun gelecekteki ömürlerinde önemli psikolojik sorunlara yol açabilir. Okullaşma oranı düşüklüğü, derin yoksulluk dediğimiz yani kurtulamayan yoksulluk durumunun bir parçası haline getirecektir. Aileleri ve mülteci çocuklar için de bu riskler çok önemli bir şekilde karşımızda. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı bir çocuğun sahip olduğu hakların hepsine Türkiye’de bulunan bütün çocuklar sahiptir. Çünkü hem buradaki çocuk koruma Kanunu hem de imzacısı olduğumuz, taraf olduğumuz Çocuk Haklarına Dair Sözleşme, bu yükümlülükleri Cumhuriyet devletine yüklemekte ve çocuk koruma sistemi kağıt üzerinde bütün çocuklara eşit yaklaşmayı vaat etmekte. Ancak uygulamada vatandaşlık, mültecilik statüsü gibi durumlar çocukların temel haklarına, eğitime, sağlığa, kimi zaman barınmaya, çocuk koruma sisteminden faydalanmaya, sosyal hizmetlerden faydalanmaya, adalete, erişime, ayrımcılıktan dolayı rahatça erişemediklerini görüyoruz. Ve burada önemli bir sorun olduğunu ve üzerinde eğilmesi gereken bir durum olduğunu açıkça söyleyebiliriz. 


Ahmet Ümit: Artık ciğerim yanıyor, ‘Yırtıcı Kuşlar Zamanı’nı yazmak zorundaydım!

 

 

Diğer Güncel Haberler İçin Tıklayın / Bursa Haber – Bursa Gündem – Bursa Gündem Haber – Bursa Haberleri – Bursa Son Dakika 

Bizi İnstagram’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

Bizi X’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHbr

Bizi Facebook’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

Bizi Youtube’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

Bizi Linkedin’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber 

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Ceviz Toplamak İçin Ağaca Çıkan Kişi Düşerek Hayatını Kaybetti

HIZLI YORUM YAP