38,3147$% 0.02
43,6846€% 0.6
4.137,57%0,95
6.883,00%2,01
27.448,00%2,01
3.364,77%1,72
9.312,13%-0,10
DOLAR 38,3147
EURO 43,6846
ALTIN 4.137,57
BİST 100 9.312,13
İmsak 02:00
Anayasa Mahkemesi (AYM), gözaltında şiddete uğradığı iddiasıyla M.D.’nin yaptığı kişisel başvuruda, Anayasa’nın 17. unsurunda teminat altına alınan “insan haysiyetiyle bağdaşmayan kötü muamele yasağının maddi ve yordam boyutlarının” ihlal edildiğine karar verdi. Yüksek Mahkeme, M.D.’ye 100 bin TL manevi tazminat ödenmesini de hükmetti.
M.D. isimli vatandaş, cinsel istismar hatasını işlediği iddiasıyla hakkında yürütülen bir ceza soruşturması kapsamında 30 Temmuz 2019 tarihinde yakalanarak gözaltına alınmış; 31 Temmuz 2019 tarihinde sulh ceza hâkimliğince verilen tutuklama kararı nedeniyle ceza infaz kurumuna sevk edildi. M.D. hakkında Osmaniye Devlet Hastanesi’nce düzenlenen 30 Temmuz 2019 tarihli adli muayene raporunda darp cebir izine rastlanmadığı belirtildi. Hastanenin 31 Temmuz 2019 tarihli kati raporunda ise çenede eritem, sol göz altında ağrı şişlik, sol alt kaburgada ağrı bulunduğu, ekimoz ve hematon olmadığı, basit tıbbi müdahale ile giderilebileceği, hayati tehlike bulunmadığı tespit edildi.
Polis müdürü hakkında suç duyurusunda bulundu
M.D. hakkında cinsel istismar suçundan yürütülen soruşturma kapsamında kolluk tarafından Polis Merkezi Amirliğinde alınan 30 Temmuz 2019 tarihli tabirinde Asayiş Şube Müdürlüğünde görse tanıyabileceği bir polis müdürünün şiddetine maruz kaldığını belirtti ve doktora sevkinin yapılmasını istedi. M.D., 14 Ekim 2019 tarihinde, gözaltında maruz kaldığı sözlü ve fizikî şiddet nedeniyle Osmaniye Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu. Bunun üzerine savcılık tahkikat başlattı.
Şüpheli İ.B., savcılığa verdiği tabirinde özetle, bir cinsel istismar olayında tarafların akraba oluşu ve mağdurun yaşı küçük bir kız çocuğu olması üzerine duruma tepki vererek “vay şerefsizler” şeklinde bir ifade kullandığını, ancak bu ifadeyi taraflara yönelik, onların duyabileceği şekilde veya onlara iletilmek kastıyla sarf etmediğini, cürmün failine yönelik herhangi bir fizikî şiddet girişimi olmadığını belirtti. Başsavcılık sanık İ.B. hakkında M.D.’ye yönelik gıyapta hakaret, zor kullanma yetkisine ilişkin sınırı aşılması cürümlerinden 13 Ekim 2020 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verdi. M.D.’nin anılan karara yönelik itirazı sulh ceza hâkimliğince reddedildi.
Şiddete uğrayan M.D.’ye 100 bin TL manevi tazminat verilecek
M.D., bu kararın ardından 20 Şubat 2021 tarihinde AYM’ye kişisel başvuruda bulundu. Belgeyi inceleyen Anayasa Mahkemesi, Anayasa’nın 17. unsurunun üçüncü fıkrasında teminat altına alınan insan haysiyetiyle bağdaşmayan kötü muamele yasağının maddi ve metot boyutlarının ihlal edildiğine karar verdi. Yüksek Mahkeme, M.D.’ye 100 bin TL manevi tazminat ödenmesini de hükmetti.
“Güç, çoka kaçmadan kullanılmalı ve kişinin tavrıyla orantılı olmalıdır”
Yüksek Mahkeme’nin gerekçeli kararı şöyle:
“Güç kullanmaya yetkili kamu vazifelilerinin, tavrı nedeniyle kendisine karşı güç kullanılması kesin olarak gerekli olmayan bir kişiye karşı fizikî güce başvurmaları prensip olarak Anayasa’nın 17. unsurunun üçüncü fıkrasını ihlal etmektedir. Kesin gerekli olduğu hâllerde bile güç, çoka kaçmadan kullanılmalı ve kişinin tavrıyla orantılı olmalıdır.
Gözaltı veya tutukluluk gibi bireyin devletin denetimi altında bulunduğu sırada bir yaralanma olayı meydana gelmiş ise bu olaya ilişkin olarak tatmin edici ve inandırıcı bir açıklama getirme yükümlülüğü yetkili makamlara aittir. Bunun sebebi bu tür olaylarda gerçekleşme şartlarına ilişkin bilgilerin çoğunlukla yetkili makamların erişiminde olmasıdır.
Somut olayda müracaatçı 30/7/2019 – 31/7/2019 tarihinde tarihleri arasında bir gün gözaltında tutulmuştur. 30/7/2019 tarihli adli raporda herhangi bir yara tanım edilmemişse de müracaatçı hakkında düzenlenen 31/7/2019 tarihli adli muayene raporunda çenede eritem, sol göz altında ağrı şişlik ile sol alt kaburgada ağrı bulunduğundan bahsedilmiştir.
“Tatmin edici ve inandırıcı açıklama getirme yükümlülüğü yerine getirilmemiştir”
Başvurucunun yaralanmasının gözaltında uğradığı şiddet sonucunda meydana geldiği iddiasıyla yaptığı suç duyurusu üzerine yürütülen soruşturmada soruşturma mercii kolluk tarafından yakalama sırasında orantılı güç kullanıldığı değerlendirmesi yaparak kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermiştir. Halbuki kolluk tarafından düzenlenen yakalama tutanağında yürütülen bir soruşturması kapsamında şüpheli olarak ifadesi alınmak istenen müracaatçının telefonla aranarak yerini bildirmesini istendiği ve bildirdiği yere gidilerek yakalama işleminin gerçekleştirildiği belirtilmiştir. Bir başka tabirle yakalama amacıyla güç kullanıldığı tutanakta belirtilmemiştir. Gözaltı giriş raporunda da herhangi bir yara izi tanım edilmemiştir. Dolayısıyla somut başvuruda müracaatçının yaralanması olayıyla ilgili olarak tatmin edici ve inandırıcı açıklama getirme yükümlülüğü yerine getirilmemiştir.
Anayasa Mahkemesi’nin Anayasa’nın 17. hususunun üçüncü fıkrasında yasaklanan muamelelerle ilgili değerlendirmelerine göre müracaatçının yaralanmasına neden olan muamele, insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir muamele olarak kabul edilebilir. Bu durumda insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının maddi boyutu ihlal edilmiştir.
Anayasa’nın 17. maddesi – ‘Devletin temel amaç ve görevleri’ kenar başlıklı 5. unsurundaki genel yükümlülükle birlikte yorumlandığında- bir kimsenin devlet vazifelilerinin 17. hususun üçüncü fıkrasını ihlal eden bir muamelesine uğradığına ilişkin savunulabilir bir argümanda bulunması hâlinde etkili bir soruşturma yürütülmesini gerektirir. Kötü muamelenin kasten yapıldığının ileri sürüldüğü durumlarda iddia hakkında acilen bir ceza soruşturması başlatılmalıdır. Şikayet olmadığında bile kişiye kötü muamelede bulunulduğuna ilişkin gereğince açık belirtiler varsa konuyla ilgili bir ceza soruşturması açılmalıdır. Soruşturmada olayı aydınlatabilecek ve sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek tüm kanıtlar toplanmalıdır. Dahası soruşturma süreci, gerektiği ölçüde kamu kontrolüne ve mağdurun erişimine açık olmalı; mağdur soruşturmaya etkili şekilde katılabilmeli; soruşturmada makul bir ihtimam ve hızla hareket edilmelidir. Ayrıca yetkililer, soruşturmayı sonlandırmak için telâşlı davranmamalı ve temelden mahrum sonuçlara dayanmamalıdır.
Somut olayda, 31/7/2019 tarihli gözaltı çıkış muayene raporunda bazı fiziki bulgular yer almasına ve müracaatçı 30/7/2019 tarihli tabirinde görse tanıyabileceği bir polis müdürünün şiddetine maruz kaldığını beyan ettiği halde resen ceza soruşturması başlatılmamıştır. Yürütülen ceza soruşturması kapsamında olayın aydınlatılması için müracaatçının beyanları alınmamış ve müracaatçıya teşhis işlemi yaptırılmamıştır. Olayı görebilecek şahitlerin ve kamera kayıtlarının tespiti yönünde bir adım atılmamıştır. Ayrıca kolluk tarafından düzenlenen tutanakta güç kullanımından söz edilmediği hâlde temelden mahrum bir sonuca varılarak ‘başvurucunun yakalanabilmesi amacıyla kolluk görevlileri tarafından zor kullanıldığının anlaşıldığı’ gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir. Bu nedenle insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının yol boyutu da ihlal edilmiştir.
Açıklanan münasebetlerle Anayasa’nın 17. hususunun üçüncü fıkrasında teminat altına alınan insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının maddi ve adap boyutlarının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.”
Annesi ve babası Can Atalay’ın “suçlarını” anlatıyor |
Diğer Güncel Haberler İçin Tıklayın / Bursa Haber – Bursa Gündem – Bursa Gündem Haber – Bursa Haberleri – Bursa Son Dakika
Bizi İnstagram’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi X’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHbr
Bizi Facebook’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Youtube’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Linkedin’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Görme Engelli Kerem Yobaş, 8 Yıldır Özveriyle Çalışıyor