32,7051$% 0.11
35,4544€% -0.02
2.477,51%-1,34
4.027,00%0,44
16.131,00%0,44
2.355,60%-1,48
10.864,08%0,11
Alejandro Zambra; boşlukların, hatırlamanın tartısının ve hesaplaşmaların anlatıcısı. Gerek Şili’nin yakın geçmişindeki gerek yarattığı karakterlerin omurundaki önemli dönemeçleri hafıza bağlamında öyküleştiren müellif, vaktin kişiler ve toplumlar üzerindeki kuşatıcılığını ve yıkıcılığını işliyor metinlerinde.
Zambra, anlarda ve süreçlerdeki bilinenleri ve ihtimalleri boşluk yerinde bir araya getiriyor. Masumiyeti ve günahı, gidenleri ve dönenleri, anımsayanları ve silenleri yan yana koyarak bir çatışma tabanı kotarıyor. Bunlara, ebeveynleriyle sorunlar yaşayanları ve geçmişin tortularıyla boğuşanları ekliyor. ‘Eve Dönmenin Yolları’nı ve ‘Ağaçların Özel Hayatı’nı okuyanlar bu izlekleri hatırlayacaktır.
Zambra, sıradanlıklardan ve sadelikten olay örgüsü kurarken dünyayla ve kendisiyle çatışarak yaşayan karakterler çıkarıyor karşımıza. İç muhasebeler ve tansiyonlar de peşi sıra geliyor. Zihin bulanıklıkları, arbedeler ve buradan bir ışığa ulaşma da uğraşı. Öyküye edebiyat ve şiir katarak anlatımını genişletiyor, hatta bazı noktalarda dağıtıyor. Bunu ise geçmiş ve gelecek arasında salınım izliyor. Bekleyişler, hayal kırıklıkları ve tuhaf kavuşmalar ise her şeyin üstüne tüy dikiyor adeta.
Zambra, aynı vakitte kabullenişlerin ve zorlanan sonların yazarı; bu ikisi arasındaki çatışma yahut zıtlık sayesinde karakterlerini bunalıp iz sürer hale getiriyor. Sıkılan ve isyan edenler kendisini şiire, ardından da çağrışımlara ve sorulara vuruyor.
Zambra, hafızanın yazarı; onun beşere oynadığı oyunları, açtığı kartları ve çevirdiği sinemaları kurguluyor. Dolayısıyla geçmiş ve artık birbirine karışabiliyor bu kurguda. Evraklarım ve Bonzai, müellifin tam bu yolda ilerlediği metinler. Üstelik kağıda dökerek hatırlayan ve unutanları karşımıza çıkarması da muharririn edebi telaffuzunun önemli bir parçası. Daha doğrusu bu da onun okura bir oyunu. Şili’deki Pinochet diktatörlüğü devrine dair anlatım ve sorgulamalarında öne çıkan bir şey bu.
Romanlar ve hikayeler kaleme alırken okuma ve yazma üzerine düşündüğü metinleriyle hakikat-kurmaca bağlantısına de ağırlaşan Zambra, hem geçmişi irdeliyor hem de gelecek için gereç topluyor. Yarattığı boşlukları, kişisel hesaplaşmalarla ve örselenmişliklerle doldururken şiiri ve edebiyatı, bazen fonda kullanıyor bazen de onların rolünü büyüterek iştirak ve ayrılıkların anlatıcılığına soyunuyor. ‘Şilili Şair’, tüm bunların kesişim noktasında bulunuyor.
AİLE OLMA ÇABASI
Romanda Gonzalo, Vicente ve Carla karakterleri başta olmak üzere, ülkesinin müelliflerine ve şairlerine, ardından Latin Amerika’nın kalburüstü isimlerine sahneyi teslim ediyor Zambra. Baba olmanın yükünü, üvey evlatlığın zahmetiyle tamamlarken şiirlere ve metinlere atıfların yanı sıra karakterlere dizeler yazdırarak ilerliyor. Hatırlıyor, hatırlatıyor ve hem roman kahramanlarına hem de okurlara yine oyunlar hazırlıyor. Olup bitenleri ve olasılıkları şiirlerle birbirine bağlarken gerçekleri, kurmacayı ve ironiyi katıyor işin içine.
Romanın birbiriyle ilintili iki ana ve birçok yan izleği var. Ana izlekler şiir tutkunu Gonzalo ve Carla arasındaki kavuşma ve ayrılıklarla şekillenen gelgitli aşk.
İlkgençlik yıllarında birbirine aşık olan Carla ve Gonzalo, adeta şiir gibi bir ilişki yaşıyor, ardından ayrılıyor. Hislerini dizelere döken ve yeniden kavuşma isteğiyle yanıp tutuşan Gonzalo, Carla’ya daima şiir gönderiyor. Şairlerle ve şiirle pek arası olmayan Carla ise bu davetlere karşılık vermiyor. Böyle bir dokuz yılın ardından ikili, tesadüfen karşılaşınca ortalarındaki ateş harlanıyor. Gonzalo öğretmen olurken Carla, önceki bağlantısından dünyaya getirdiği oğluyla bir yaşam sürüyor. Böylelikle bir “aile” haline geliyor üçlü; babalık yapmaya uğraştığı Carla’nın oğlu Vicente’yle Gonzalo’nun ortak noktası ise şiir.
Üvey oğluna şairleri ve şiiri sevdirmeye çalışan Gonzalo, kaleme aldığı dizeleri basacak yayıncı bulmakta zorlanınca doktora yapmak üzere New York’un yolunu tutuyor ve Carla’yla arasında yine ara giriyor. Bu süreçte büyüyüp on sekizine gelen Vicente ise Santiago’da gazeteci Pru’yla tanışınca hem ülke tarihini hem de Şili şiirini öğrenmeye başlıyor ve tabir yerindeyse bu efor, hayatının anlamı haline geliyor. Doktorasını tamamlayıp ülkesine dönen ve üniversitede edebiyat hocası olan Gonzalo ve Vicente, uzun bir ortadan sonra sanatın ve hayatın öğrettikleriyle birbirini anlamaya çalışıyor.
Böyle anlatıldığında, kocaman kitabın sıradan bir roman olduğu izlenimi uyanabilir. Zambra, detaylarla, ironiyle, Şili’nin edebi ve siyasi tarihiyle şiiri ve bir aile kıssasını birleştiriyor. Dolayısıyla küçük şeylerin büyük olayları çağırdığı bir öyküler bütününe dönüşüyor ‘Şilili Şair’.
ŞAİRLİĞİN VE AŞKIN FARKLI HALLERİ
Zambra, kurmaca karakterleri, öncelikle Şilili şairlerle, daha sonra diğer Latin Amerikalı yazarlarla aynı sahneye taşıyarak öyküyü, hem zenginleştiriyor hem de yeni kıssalarla besliyor. Dahası, aile olmaya çalışan üç kişinin geçmişini, şairlerin hayatıyla ve şiirin tarihiyle buluşturuyor. Şairlerin çatışmaları ile üvey evlat ve baba tansiyonunu problemin merkezine yerleştiren Zambra, gerçek şiir ve şair ile gerçek ve üvey baba arasındaki farkları edebî bir potada eritiyor.
Üvey babasından etkilenen ve şiiri hayatının anlamı haline getiren Vicente, romanın hayati bir karakterine dönüşüyor. Öte yandan, Gonzalo’nun tutumu ve kaleme aldığı dizeler aracılığıyla Şili’nin siyasi tarihine, milliyetçilik tersliğine ve özgürlüğe dair bahislere da giriyor Zambra. Başta Pablo Neruda olmak üzere, ülke tarihinin karanlık periyotlarında ateşböceğine dönüşmüş isimlere hürmet duruşunda bulunuyor.
Zambra, şiiri adeta bir soluk ve yaşama diye niteleyen Gonzalo ve Vicente aracılığıyla okurla pek çok bilgi ve an paylaşıyor. Şiirin ne olduğunu ve olmadığını, şairin kim olduğunu ve olamadığını, bazen açıktan bazen de satır ortalarında anlatıyor.
‘Şilili Şair’; ayrılıkların ve buluşmaların, müsabakaların ve teğet geçişlerin romanı bir manada. Gerçek ve kurmaca öyküleri bu bağlamda birbirine katan Zambra, yaşadıkları buhran dolu dünyayı sözcüklerle ve hareketle kurtarabileceğine içtenlikle inanan, hatta inanmakla kalmayıp bunun için canla başla çalışanlara selam gönderiyor. Şairin şair, üvey babanın üvey baba olarak kalıp kalmayacağını, şiirle, edebiyatla ve ilişki çözümlemeleriyle sorgulayan muharrir, aynı vakitte şairliğin ve aşkın farklı hallerini de getiriyor karşımıza. Yaşamanın, bir ailenin üyesi olmanın ve sözcüklere sarılmanın, insanı sürüklediği zahmetleri ve getirdiği memnunlukları anlatan Zambra’nın, ‘Şilili Şair’i isteyenin aile alakaları ve üvey evlat-üvey baba irtibatı, isteyenin şiir ve şairlik üzerinden okuyabileceği bir roman olarak kurguladığını görüyoruz.
Notaların Dünyayı Sardığı Gün
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.