Ayşe Ateş: En Ağır Öz Eleştiriyi Yaptım, Ömrümüzü Adadığımız Bütün İnançlar Yalanmış!

T24 Haber Merkezi
Öldürülen eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş‘in eşi Ayşe Ateş, kendisini gazeteci Hrant Dink‘in eşi Rakel Dink‘le birlikte anan yazıyı paylaşarak, “Geçmişteki kusurlarımla, yanlışlarımla yüzleştim. En ağır öz eleştiriyi yaptım” dedi. Son duruşmda eşi Ateş’in vazifedeyken gazetecileri dövdürdüğünü açıklayan Ateş, “Sinan’ı sokak ortasında katlettiklerinde gördüm ki o ana kadar taşıdığımız, ömrümüzü adadığımız bütün inançlar yalanmış” dedi, geçmişte sevmedikleri insanların katillerden hesap sorduklarını gördüğünde sağ-sol ayrımını bıraktığını söyledi. Medyascope Haber Müdürü Göksal Göksu, “Birbirini yüreklerindeki acıdan tanıyan iki kadın: Ayşe Ateş ve Rakel Dink” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Göksu yazısında, Ogün Samast‘ın öldürdüğü, Yasin Hayal, Erhan Tuncel gibi isimlerin organize ettiği cinayetle öldürülen Agos Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in eşi Rakel Dink ile suikast sonucu öldürülen Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş’i kurgusal bir metin üzerinden birlikte andı. Hrant Dink’in eşi Rakel Dink yazı hakkında şimdi bir yorum yapmazken, Ayşe Ateş yazıyı paylaştı.

Sinan Ateş’in gazetecileri dövdürdüğünü açıklamıştı
Cuma günü görülen son duruşmada eşi Sinan Ateş’in Ülkü Ocakları Başkanı olduğu dönemde MHP’lilerin talimatıyla gazeteci dövdürdüğünü kabul eden Ayşe Ateş, eşi Sinan Ateş’in dövdürme eylemleri için MHP Genel Merkezi’nden aldığını aktardı. Ateş, “Sinan Ateş birilerini, gazetecileri dövdürdü’ dediniz. Evet, Sinan Ateş birilerini dövdürdü. O zaman Sinan’ı karşıma aldım, dedim ki ‘Bunlar sana yakışmıyor, yapma bu işleri. Yapacaksan ocak başkanı olma.’ ‘Ayşe, ben MHP Genel Merkezi’nden gelen talimatları yapıyorum. Yapmazsam bana da ceza keserler’ dedi” ifadelerini kullandı. 

“En ağır öz eleştiriyi yaptım, en çok bayanlardan korkuyorlar”
Ayşe Ateş, bu sözlerinden sadece birkaç gün sonra Göksel Göksu’nun yazısını X hesabından alıntılayarak, “Geçmişteki kusurlarımla, yanlışlarımla yüzleştim. En ağır öz eleştiriyi yaptım” dedi. “Sinan’ı sokak ortasında katlettiklerinde gördüm ki o ana kadar taşıdığımız, ömrümüzü adadığımız bütün inançlar yalanmış. Bu ülkede geçmişten bugüne benimle aynı zulme uğrayan, benzer acıları deneyim eden, ortak kader yaşayan bütün kadınlar öz kardeşimdir” diyen Ateş, “Dün Sinan’ı hedef alıp katleden ve sesi herkes tarafından duyulan namluya bugün takılmak istenen susturucu, yarın başka cinayetlerin namlularının ucuna takılacak” ifadelerini kullandı. “Bu mücadelede en çok bayanlardan korkuyorlar. Cinsiyetçi telaffuzları, hakaretleri, tehditleri de bu sebeple” diyen Ateş, açıklamasının tamamında şu tabirlere yer verdi:

“Sevmediğimiz insanlar hakkımızı almak için katillerden hesap soruyor”
“Siyasi bir kişilik değilim. Hayatımın hiçbir döneminde de olmadım. Sinan’ın katledildiği güne kadar mesleği öğretmenlik olan bir ev hanımıydım. Sabah okuldaki, akşam konuttaki çocuklarımla geçen bir ömrüm vardı. Sinan öldürüldüğünde vekillik teklif edildi, kabul etmedim. Zira ben siyasetten anlamam. Bana ve çocuklarıma yaşama özgürlüğü verilsin, kâfi. Bize adaleti versinler, bütün dünyalıklar onların olsun. Sinan’ı sokak ortasında katlettiklerinde gördüm ki o ana kadar taşıdığımız, ömrümüzü adadığımız bütün inançlar yalanmış. Sinan öldürüldükten sonra yaşananları takip ettim. Düne kadar “Reis” diyenlerin sessizliğini, kapısında el pençe divan duranların şerefsizliğini izledim. Sonra baktım ki geçmişte beğenmediğimiz, sevmediğimiz insanlar bizim hakkımızı almak için katillerden hesap soruyor, aldıkları tehditlere rağmen katillere kafa tutuyor. İşte o anda hayat bana bu yaşadığım acı deneyimle bir arada yeni bir şey öğretti: Sağ, sol yok. İnsanlık var. İyilik var.

“Bütün kadınlar öz kardeşimdir”
O günden sonra acıya dil, din, renk, hüviyet sormamayı kendime ideoloji edindim. Geçmişteki yanılgılarımla, yanlışlarımla yüzleştim. En ağır öz eleştiriyi yaptım. Bu vesileyle şunu belirtmek isterim: Bu ülkede geçmişten bugüne benimle aynı zulme uğrayan, benzer acıları deneyim eden, ortak kader yaşayan bütün kadınlar öz kardeşimdir. Daha önce tekraren söylediğim gibi: Başlattığım adalet arayışı, yürüttüğüm hukuk uğraşı adalet arayan bütün vicdanların ayak sesleridir. Korkutularak, tehdit edilerek eve hapsedilen ya da hapsedilmek istenen bütün kadınların bağımsızlık; parkta oyun oynamaya korkan bütün çocukların özgürlük gayretidir.

“Susturucu, başka cinayetlerin namlularının ucuna takılacak”
Onlar bölmek, parçalamak, yok etmek istiyorlar. Tıpkı geçmişte olduğu gibi bu siyasi cinayet de konuşulmasın diye her yolu deniyorlar. Ama beyhude… Zira başka dermanımız yok. Biliyoruz: Bugün susacak, duracak, yorulacak olursak hem çocuklar için hem de kadınlar için yarın güvenilir bir tek sokak kalmayacak. Dün Sinan’ı hedef alıp katleden ve sesi herkes tarafından duyulan namluya bugün takılmak istenen susturucu, yarın başka cinayetlerin namlularının ucuna takılacak. Bu yüzden birlik olmaya, bir arada kalmaya devam etmeli, karanlığın ürpertici siyahını “Adalet!” nidalarıyla paramparça etmeliyiz. Bu mücadelede en çok bayanlardan korkuyorlar. Cinsiyetçi telaffuzları, hakaretleri, tehditleri de bu sebeple.”

Üçüncü gün ise davanın son tutuklu sanığı ile sanık avukatları dinlendi.

Ayşe Ateş, iki MHP’linin ismini verdi
Müşteki ve müşteki avukatlarının dinlendiği dünkü celseye Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş’in sözleri damga vurdu. Müşteki sıfatıyla duruşmanın dördüncü gününde ilk kez konuşan Ayşe Ateş, “Sinan, bu tehditler başladığında bana ‘Ayşe, İzzet Ulvi Yönter ve Semih Yalçın, Ahmet Yiğit Yıldırım ile Olcay Kılavuz’a talimat vermiş ve beni öldürmek için kapı kapı gezip kiralık katil arıyorlarmış” dedi. 

Kerem Gökay Öner’den savcılığa suç duyurusu
Ateş davasının duruşması devam ederken, bir başka gelişme yaşandı. O dönem Ankara Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdür Yardımcısı olarak Sinan Ateş cinayeti soruşturmasında görev yapan Kerem Gökay Öner, avukatı Suna Öztaşdönderen aracılığıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına 3 Temmuz’da sunduğu suç duyurusu dilekçesinde Tolgahan Demirbaş’ın sokakta yakalandığı belirtilen polis tutanağının “sahte” olduğunu ve bu tutanağın Demirbaş’ı gözaltına almayan polisler tarafından hazırlanarak imzalandığı iddia edildi.  Ateş ailesinin avukatlarından Süleyman Kavak, “Tolgahan Demirbaş’ı, Olcay Kılavuz’un evinde gözaltına aldık. Demirbaş’ın sokakta gözaltına alındığını anlatan yakalama tutanağı sahte” diyerek suç duyurusunda bulunan eski polis müdürünün belgede şahit olmasını talep etti. Bugün (05.07.2024) tarihinde görülen davanın 5. duruşmasında ise ara karar verildi. Mahkeme, Mahkeme, Zekeriya Asarkaya, Hakan Saraç, Aytaç Ataç, Caner Günay, Umut Ersoy, Alper Atay, Mehmet Yüce, Erdem Karadeniz, Osman Bayraktar ve Ufuk Köktürk‘ün tutuklulukta geçirdikleri süre kıymetlendirilerek yurt dışına çıkış yasağı ve adli kontrol önlemlerinin uygulanması suretiyle tahliyelerine karar verdi.  Ateş ailesi avukatlarının, Sanık Tolgahan Demirbaş‘ın MHP milletvekili Olcay Kılavuz‘un evinde yakalanıp yakalanmadığının tespiti için eski Organize Kabahatlerle Şube Müdürü Kerem Gökay Öner‘in şahit olarak dinlenilmesi talebi ise reddedildi. Mahkeme, Cumhuriyet Savcısının esas hakkındaki mütalaasını hazırlamak üzere duruşmayı 19 Temmuz’a erteledi.