32,9154$% 0.19
35,6164€% 0.1
2.503,55%0,29
4.064,00%0,22
16.281,00%0,24
2.367,36%0,16
10.796,57%-0,62
Ankara’da 30 Aralık 2022 günü silahlı saldırı sonucu öldürülen Dava Ocakları eski Genel Başkanı Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş, davanın ilk duruşması öncesinde açıklama yaptı.
Eşinin, vefatından yaklaşık bir ay önce yaptığı “Dünya çok acı çekiyor ama kötü insanların şiddetinden değil, iyi insanların sessizliğinden” paylaşımını alıntılayan Ateş, davaya dair “Son iki ayda neler oldu? Neler yaşıyoruz? Eksik iddianamede neler var?” diyerek “Duruşma öncesi son söz” paylaşım yaptı.
“TA Kİ EKSİK İDDİANAMEYİ GÖRENE KADAR…”
Ateş, açıklamasında şu sözlere yer verdi:
– Tam 16 ay boyunca susabileceğim ölçüde sustum. Bu süre zarfında bu siyasi cinayete ilişkin eksiksiz bir adaletin sağlanacağına olan inancımı korudum. Yüce Allah’a tevekkül ettim, devletime güvendim. Bunu da kamuoyuyla birçok kez paylaştım. Ta ki eksik iddianameyi görene kadar…
“SUSTUĞUMDA MUTEBERDİM”
– Sustuğum periyotta muteber bir insandım. Konuşmaya başladığımda ne vatan hainliğimi bıraktılar ne de operasyon çocukluğumu. Bırakın dile getirmeyi, yazmaya bile utandığım “Ganimet, kaşar, katalog kızı vb.” gibi çirkin sözlerle ahlak ve insanlık sonlarını zorladılar, zorlamaya da devam ediyorlar.
– Şirazeleri o kadar kaydı ki Sinan’a “leş” demeye başladılar. Oysa ben “Bu siyasi cinayetin bütün failleri yargı önüne çıkarılsın. Dava belgesi üzerindeki karanlık el ortaya çıkarılsın.” diyorum. Diğer da bir şey demiyorum.
“SİNAN KALKIP GELSE KİMİN HIZINA TÜKÜRÜR?
– Siyasi partileri gezdim. Kamuoyu oluşturmama yardım etmelerini, hukuksal destek vermelerini, 1 Temmuz günü Sincan’da görülecek ilk duruşmaya katılmalarını talep ettim. “Bunlar FETÖ taktiği”, “Ülkücü düşmanlarını kapı kapı dolaşıyor”, “Kocası kalkıp gelse hızına tükürür.” dediler.
– Hâlbuki bunları dile getirenler Sinan katledildiğinde bir baş sağlığı bile dilemediler. Bırakın baş sağlığı dilemeyi, öte âleme göç etmiş bir insanın gerisinden iftiralarını sıralamaya devam ederek âdeta ölüsünün üzerinde tepindiler, tepinmeye de devam ediyorlar. Keşke Sinan kalkıp gelebilse de o geldiğinde eline peçete alıp yüzünü silenleri aziz milletimiz tek tek görse.
– Bana bütün bunları söylerken kendileri daha önce çıkardığı bir kitapta Ülkücü-Gladio koalisyonundan dem vuran Zihni Çakır’a kadar düştüler. Kitabına ilişkin mülakatında şöyle diyordu Zihni Çakır: “MHP davasında merhum Türkeş’in söylediklerinden tutun da geçmiş dönem Ülkücü başkanların sonradan deşifre olan alakalarına kadar hepsi koalisyonu da aşan bir kardeşlik ortaya koymuyor mu?
– ASALA’yı finanse eden Ermeni diasporasıyla ASALA’yı yok etmekte kullanıldığı öne sürülen Davacıların silah ticaretine dayalı iştiraklerini görmezden mi geleyim?” Lakin onlar için bu söylenenler önemli değildi. Beni “Ülkücü düşmanı” ilan ederken değirmenlerine su taşıyan her kim varsa ipine “dost” diye diye sarıldılar.
“SOLCULARIN OYUNCAĞI MI OLDUM?”
– Bu siyasi cinayeti sessiz kaldığım devirde olduğu gibi bugün de şahsi istekleriyle ve mesleksel bir ilgiyle dile getiren gazetecilerin savundukları görüş veyahut sahip oldukları siyasi kimlik üzerinden de beni itibarsızlaştırmayı denediler.
– “Bakın! Falanca Solcu ne diyor, filanca FETÖ’cü bu konu hakkında ne yazmış” halinde paylaşımlar yapıp “Ayşe Ateş; FETÖ’nün, Solcuların oyuncağı oldu.” biçimindeki kelamlarıyla kamuoyu oluşturmaya çalıştılar. Yine başaramadılar.
“BENİ ÖLÜMLE TEHDİT ETTİLER”
– Kendini “kimin FETÖ olduğu konusunda fetva makamı” olarak gören ve resmî tatil bittiğinde yargı önünde hesap soracağım bir şahıs üzerinden kamuoyu önünde benim ve Sinan’ın boynuna FETÖ’cü yaftası geçirmeye kalkıştılar. O kadar acemice, telaşla ve panikle hareket ettiler ki “Sen FETÖ’cüsün, elimde dokümanlar var, açıklayacağım!” demesi mümkün olmayan bu şahıs “Eğer konuşmaya devam edersen seni FETÖ’ye monte ederim, seni FETÖ’yle ilişkilendiririm!” diyordu.
– Farkında olmadan, geçmişten bugüne ellerinde tuttukları lakin Sinan’ın tertemiz şahsiyetinin üzerine bir türlü oturtamadıkları FETÖ’cü gömleğinin itirafını yapıyordu. Elbette bununla da yetinmediler. Aynı şahsa “Seni PENSİLVANYA’ya gömeceğim.” yazdırarak el altından beni ölümle tehdit ettirdiler. (Konuyu bilmeyenler birkaç paylaşım öncesine veyahut haber sitelerine bakabilirler.)
“HİÇBİR İFTİRA SİYASİ CİNAYETİ LEGAL KILMADI”
– Yaptıklarından hayvanlar, ağaçlar utandı. Kediler köpekler, çiçekler böcekler utandı. Hepsinden değerlisi, insanlık utandı. Hatta her günün sonunda baktıkları ayna bile onlardan utandı. Yaptıklarından bir tek onlar utanmadı. Ellerinde sürmeye çalıştıkları lekenin izleri, zihinlerinde karanlık, kalplerinde kötülük olduğu hâlde her gece misyonlarını yerine getirmiş olmanın huzuru içinde gözlerini kapatıp uyudular. Her sabah sokağa çıktıklarında da yerden bir avuç çamur alıp görevlerine devam ettiler.
– Ama ne yapsalar beyhude, ne anlatsalar beyhude. Söyledikleri hiçbir söz, ortaya attıkları hiçbir mesnetsiz iddia, savurdukları hiçbir iftira bu siyasi cinayeti yasal kılmadı. Bundan sonra da kılmayacak.
“DİLEYEN SANIK SANDALYESİNE OTURDU”
– Ben hiçbir zaman iftira atmadım. Belgeyi inceledim, bu akşam sizlerle de paylaşacağım kanıtlara baktım. Devletim önüme delil olarak ne koyduysa onu konuştum. Aksi bir durum olsaydı, bana epey iftirayı atmazlardı. Bu kadar hakareti etmezlerdi. Çok tehdidi yöneltmezlerdi. Doğrudan suç duyurusunda bulunur, -dile getirdikleri gibi- benimle hesaplaşırlardı. Ama vaziyet o denli olmayınca, içerideki hırsıza kilit tutmayınca “Bizi sanık koltuğuna oturtamazsın!” çıkışıyla beni hedef tahtasına oturtmayı tercih ettiler.
Şu iyi bilinmelidir ki ben kimseyi sanık sandalyesine oturtmadım. Devletimizin oturttuğu sanıklardan arta kalan sandalyelere dileyen gelip kendi oturdu.
“KİMSE BAYANLARI TEHDİT ETMESİN”
– Adalet yerini bulsun. Bulsun ki hiç kimse sağa sola sataşmasın, bayanları tehdit etmesin. Kalemşorlara ısmarlama yazı yazdırarak, hâlâ tutukluların sosyal medya baskısıyla içeride olduğuna inananlar olduğunu düşünerek onları etki altında tutmaya çalışmasın.
– Hiç kimse Gabriel Garcia Marquez’in dünyaca ünlü “Kırmızı Pazartesi” isimli polisiye romanının bu siyasi cinayetin giriş, gelişme ve sonuç kısımlarıyla teğe bir örtüştüğünü söyledikten sonra, “Ayşe Ateş’in ‘Kırmızı Pazartesi’ ifadesi daha önce şunlar şunlar tarafından kullanılmış” biçiminde paylaşımlar yapmasın. Duvara çivi çakmaya yetmeyen aklıyla beni bir yerlere “monte” etmeye çalışmasın, cehaletini ön plana çıkarıp bu kadar alçalmasın.
– Hiç kimse “Selman Bozkurt yurt dışına kaçtı!”, “Filancanın ifade vermesini Ayşe Ateş engelledi!” gibi okul öncesi düzeyi palavra ve iftiralarla daha fazla küçülmesin.
“NİHAYETİNDE AZMETTİRİCİLER ORTAYA ÇIKARILMIŞ OLSUN”
– Evet! Adalet yerini bulsun. Bulsun ki katiller hukuk sınırları içinde yargılanmış, nihayetinde bu siyasi cinayetin azmettiricileri ortaya çıkarılmış olsun. On sekiz aydır köşe bucak “ABD ve CIA ajanlarını”, “operasyon çocuklarını”, “FETÖ aparatlarını” arayanlar muradına ersin.
– Şu andan sonra söyleyecek bir sözü olan da 1 Temmuz günü Sincan’a gelsin, orada söylesin. Hiç kimse kanıtsız, evraksız konuşup bu aziz milletin gündemini meşgul etmesin. Sabırla okuyanlara teşekkür ediyorum. Eksik olmayın. Adaletle kalın.
Şırnak’ta Bazı Alanlar ‘Özel Güvenlik Bölgesi’ İlan Edildi
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.