32,7004$% 0.43
35,4364€% 0.38
2.485,71%0,76
4.020,00%0,10
16.101,00%0,09
2.367,27%0,45
10.906,82%0,32
Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş’in Ankara’da öldürülmesine ilişkin cinayet davasında bugün beşinci duruşma görüldü. Şahit sözlerinin tamamlanmasının ardından mahkeme heyeti, ara kararını açıkladı. Mahkeme, Zekeriya Asarkaya, Hakan Saraç, Aytaç Ataç, Caner Günray, Umut Ersoy, Alper Atay, Mehmet Yüce, Erdem Karadeniz, Osman Bayraktar ve Ufuk Köktürk’ü yurt dışı yasağı ve adli kontrol kuralıyla tahliye etti. Mahkeme heyeti davayı 19 Temmuz’a erteledi.
AYŞE ATEŞ’TEN ARA KARARA ZEHİR ZEMBEREK TEPKİ
Mahkeme heyetinin ara kararına duruşmanın ardından sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla tepki gösteren Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş “Aslında diyorlar ki biz ne diyorsak onu kabul edecek, çizdiğimiz çerçevenin dışına çıkmayacaksın. Çıkarsan seni mahvederiz. Çıktım, çıkıyorum, çıkacağım! Çizdiğiniz çerçeveyi de paramparça edip ayaklarınızın altına atacağım” dedi.
Ateş paylaşımında şu sözleri kullandı; “Öncelikle sizlerden şu anda burada dudağımdan dökülecek her kelamın kanayan bütün vicdanlar için adalet dilenen birer yoksulluk olarak kayda geçmesini talep ediyorum. Dost dediklerimizden gördüğümüz onca vefasızlıktan ve alçaklıktan, Düşman bildiklerimizin gösterdiği epey merhametten ve şefkatten sonra
“KUMPAS TİYATROSU BUGÜN SONLANDI”
Hayatta tutunduğum tek kısmın iyilik olduğunun, insanları yeterliler ve berbatlar olarak ayırdığımın altını da bir kez daha çizmek istiyorum. Değerli Basın Mensupları, Sincan yerleşkesinde beş gün boyunca sanıkların ve müdafilerin siyasi bir cinayeti alacak verecek davasına indirgeme eforlarına sahne olan, basın yayın ve sosyal medya dayanaklı kumpas tiyatrosu bugün sonlandı.
Malumunuz olduğu üzere kapsadığı şüpheliler, şüpheliler arasındaki ilişkiler ve ihtiva ettiği kanıtlar bakımından bütünüyle bağlı olmasına karşın birbirinden ayrılan iki ayrı dosya var. Bu yüzden biz Sincan’daki bu yargılamaya eksik iddianameyle görülen yarım mahkeme diyoruz. Olumlu olsun ya da olmasın alınan her kararı da hukuki olarak eksik bulduğumuzu aziz milletimize beyan ediyoruz.
Bunun sebeplerini sıralamam gerekirse; Bildiğiniz üzere bir emniyet mensubu tarafından Tolgahan Demirbaş’ın Olcay Kılavuz’un evinde gözaltına alınmış olmasına rağmen tutanakların değiştirildiğine dair bir suç duyurusu yapıldığı basına yansıdı. Diğer taraftan, evvelki devirde belgeye bakan savcılar hakkında FETÖCÜ oldukları gerekçesiyle HSK’ya suç duyurusunda bulunuldu. Bu suç duyurusunun en önemli desteği da torbacıların, kiralık katillerin beyanlarıydı. Düne kadar eksik iddianameyi beğenip bize nispet yapanlar ise bugün beğenmez oldu.
“100 AVUKAT TUTSAN KURTULAMAZSIN”
İddianamenin, hakkında suç duyurusunda bulunulan savcıların soruşturma süreci boyunca ortaya koyduğu tablo üzerinden hazırlandığının bilinmesine rağmen, Meclis kürsüsünden yapılan “İddianame bir an önce kabul edilmeli, yargılama başlamalı!” çağrısı akla gelen yeni bir senaryoyla bir anda unutuldu.
Hatırlayınız; Çok değil, birkaç hafta önce sosyal medyada Burak Bekiroğlu isimli bir şahıs, yapmış olduğu paylaşımda beni etiketleyerek “Eğer bir daha konuşursan seni FETÖ’ye o denli bir monte ederim ki 100 avukat tutsan kurtulamazsın. Seni Pensilvanya’ya gömerim.” şeklinde tehditlerde bulunmuş, bu cinayeti de firari FETÖ İmamı olduğu bilinen Mustafa Özcan’ın azmettirdiği iddiasını ortaya atmıştı. Üstüne bir de zihnimi okuyarak “Bu gerçeği sen de biliyorsun.” demişti. Ben, tehditlerine ilişkin avukatlarım aracılığı ile kendisi hakkında suç duyurusunda bulundum. Kendisi ise bu cinayeti firari FETÖ İmamı Mustafa Özcan’ın azmettirdiğine dair bilgi ve belgeleri şimdi savcılığa teslim etmedi.
Peki, sonra ne oldu? Müdafiler bu cıvık iddiaları ısıtıp duruşma salonunda önümüze koydular. Bulgu ya da doküman sunmadılar. Tıpkı Sinan’ı çocukluğu Selman’ın öldürdüğüne dair kiralık katil beyanını esas alarak konuşanlar, bu beyanlarla aklandığını iddia edenler gibi…
Müdafilerin duruşma boyunca yaptığı sorguların çerçevesi sosyal medyada belli bir odak tarafından günler önce öne sürülen iddia ve ithamları kapsıyordu. Dün X hesabım üzerinden bununla ilgili evraklı bir paylaşım yaptım. Gerçekleri görmek isteyenler oraya bakabilirler.
Ayrıca dün sabah yaptığım basın açıklamasında da duruşma esnasında maruz kaldığımız bu saldırıya dikkat çekmiştim. Çabucak ardından karanlık gücün satılık kalemleri “Ayşe Ateş, FETÖ İmamı’nı savundu” şeklinde tezvirat yapmaya başladı. Zira “Bu olayı FETÖ yaptı” diyerek kapatmak istiyorlar.
“ÇIKTIM, ÇIKIYORUM, ÇIKACAĞIM”
Tezgâhı açmışlar, Aksi beyanlarınızı “FETÖ’yü, FETÖCÜleri, FETÖ İmamı’nı savunmak” olarak pazarlıyorlar. Aslında diyorlar ki biz ne diyorsak onu kabul edecek, çizdiğimiz çerçevenin dışına çıkmayacaksın. Çıkarsan seni mahvederiz Çıktım, çıkıyorum, çıkacağım! Çizdiğiniz çerçeveyi de paramparça edip ayaklarınızın altına atacağım!
Değerli Basın Mensupları, Müşahede ettiğimiz süreç bizi şu sonuca ulaştırdı: Hem katledilmeden çabucak önce resmî hesaplar üzerinden hem de katledildiği andan itibaren açılan sahte hesaplar aracılığıyla Sinan’la alakalı olarak yürütülen karalama kampanyalarının, FETÖCÜ iftiralarının merkezinde, kurgulanan ve içinde bulunduğumuz süreçte sergilenen bu tiyatro varmış.
“Biz bunu öldürdükten sonra savcı, emniyet mensubu; ana, bacı, eş demeden karşımıza kim çıkarsa FETÖCÜ ilan eder. Sinan da FETÖCÜ’ydü. Bu bizi hedef almak için gerçekleştirilmiş örgüt içi infaz, der ve elimizdeki gücü kullanarak da üzerini bu şekilde kapatırız.” şeklinde bir plan yapılmış. Bunu iddia etmiyorum. Bu senaryoyu karanlık gücün satılık kalemleri ve trol hesapları sosyal medyada ve basında her gün yazıp çiziyor. Bu organize berbatlığı sizler de müşahede ediyorsunuz.
“SİNAN’IN KATLİ SİYASİ CİNAYET SİLSİLESİNİN SON HALKASI OLARAK KALMALIDIR”
Lafı daha da uzatıp hem sizlerin hem de bizlere kulak veren aziz milletimizin değerli vaktini çalmak istemiyorum. Aslında görünen köy de kılavuz istemiyor. Zira her gelişme bir kez daha kamuoyu önünde cereyan ediyor. Saygıdeğer Basın Mensupları, Bir daha bu evrakta delil karartıldığına dair en ufak bir şüphe uyanmaması, bu yargılama sürecinin hızlı bir şekilde ilerleyip hakikatten şaşmaması, korkutucu bir güce sahip bu karanlık tarafından yargının ve emniyetin üzerinde kurulmak istenen baskının önüne geçilmesi ve bu siyasi cinayetin bütün taraflarıyla aydınlatılabilmesi için bir “Meclis Araştırma Komisyonu” kurulması gerekliliği açıkça ortadadır.
Çünkü Ankara’nın göbeğinde, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin dibinde, kameraların önünde ve güpegündüz işlenen bu siyasi cinayet karartılırsa bu namlunun bir sonraki hedefi karanlık ve kuytu bir köşede herhangi bir vatandaşımız olabilir. Buradan alınan hamasetle peş peşe birçok siyasi cinayet işlenebilir. Malumunuz olduğu üzere tarih; bu ve gibisi acı deneyimlerle doludur. Sinan’ın katli siyasi cinayet silsilesinin son halkası olarak kalmalıdır. Elbet ki kurulacak olan bu komiteyle birlikte ülkemizde adalet dilenen bütün yoksulluklara umut olacak yeni bir sürecin ilk adımı da atılmış olacaktır. Bu kapsamda Yüce Meclis’imizdeki her bir milletvekilimizden bu konuda ortaya bir irade koymasını rica ediyorum. Teşekkür ederim.”
Diyarbakır’da Marketin Önündeki Motosikleti Çaldı
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.