34,3552$% 0.36
37,0433€% -0.11
2.977,06%0,05
5.001,00%0,08
19.946,00%0,09
2.694,66%-0,36
8.946,13%0,95
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İsrail’in Gazze’ye saldırıları ve ateşkes müzakereleri başta olmak üzere Ortadoğu’daki ve Karadeniz’deki gelişmelere dair Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) merkezli Sky News Arabia televizyon kanalına mülakat verdi.
Filistin-İsrail barış müzakerelerinde anlaşmaya varılamamasıyla ilgili olarak Fidan, “Netanyahu’nun, başka bir ajandası var. Filistin’de ateşkes, Netanyahu’nun politik emelleriyle örtüşmüyor. Gerek Amerikalılar, gerek Batılılar da bu konuda hemfikirler” diye konuştu.
Fidan ayrıca, “İki devletli tahlili şimdi hayata geçirmezsek, ileride bir dördüncü Gazze savaşı çıkacaktır. Daima savaşlarla uğraşacağız” değerlendirmesinde bulundu.
Dışişleri Bakanı, “İki devletli çözüm konusunda anlaşma olursa, Türkiye olarak önerdiğimiz garantörlük mekanizmasının parçası olabiliriz” ifadesini kullandı.
‘Petrolü, enerji kaynaklarını alıp Suriye halkına geri vermemiz gerekiyor’
Suriye konusunda Türkiye’nin en son duruşuna ilişkin soru üzerine Fidan, terörizmin Suriye’den temizlenmesi gerektiğine işaret ederek, orada özellikle PKK’nın işgal ettiği Arap toprakları, ele geçirdiği petrol tesisleri olduğunu belirtti. Fidan, “(PKK/YPG) ile savaşmamız, bunun elindeki petrolü, enerji kaynaklarını alıp Suriye halkına geri vermemiz gerekiyor” dedi.
Ankara ve Bağdat’ın PKK’yla mücadele konusunda ortak bir perspektife ve duruşa sahip olup olmadığı sorusuna ilişkin Fidan, Türkiye olarak Irak’ta hem siyasal istikrarın hem can güvenliğinin sağlanması için daima yapan katkıda bulunduklarını söyledi.
Fidan, “PKK, Irak’ın her yerini kanser hücresi gibi sarıyor. Bu artık bizim meselemiz olmaktan çıkıp Irak’ın bir milli güvenlik sıkıntısına dönüştü” ifadelerini kullandı.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suriye’yle olan sonun güvenliği, terörle mücadele, Suriyelilerin güvenli ve özgür şekilde ülkelerine geri dönüşü mevzularının Türkiye için olağanüstü önemli olduğunu söyledi.
Gazze probleminin özelde İslam dünyasının, genelde de tüm dünyanın kalbine saplanmış bir hançer gibi olduğunu ifade eden Fidan, bütün insanlık kurallarının ayak altına alındığı bir soykırımı canlı yayında bütün insanlığın izlediğini söyledi.
Gazze’deki savaşı durdurmak, halkın yaralarını sarmak ve Filistin devletinin tanınması için dünyada muazzam bir seferberlik olduğunu ve özellikle Mısır’ın ve Katar’ın müzakereler konusundaki arabuluculuk rollerini çok değerli bulduklarını dile getiren Fidan, “Türkiye olarak ateşkes konusunda biz de bütün taraflara elimizden gelen desteği vermeye çalışıyoruz. Bu konuda Hamas ile de temaslarımız var, onlarla da konuşuyoruz. Hem istihbaratımız, hem Bakanlığımız yoğun bir diplomasi trafiği içerisinde. Maksadımız bu savaşın, bu katliamın bir an önce durması. Bunun için uğraşıyoru.” dedi.
Hamas önderlerinin Türkiye’de konuk edilmesi gündemde yok
Hamas önderlerinin Katar’ın başkenti Doha’dan çıkarılması için baskı yapıldığına dair iddiaların dedikodudan ibaret olduğunu belirten Fidan, Hamas başkanlarının Türkiye’de konuk edilmesi sıkıntısını ise şu anda teoride ve pratikte tartışmadıklarını bildirdi.
Bakan Fidan, İsrail’in Gazze saldırıları sonrasında Hamas’a içeriden yöneltilen tenkitlerle ilgili ve Ankara’nın Hamas’ın geleceğini nasıl gördüğüne dair soru üzerine şu ifadeleri kullandı:
“Bugün Hamas olur, yarın daha başka bir örgüt olur, direniş sonuçta daima devam edecek. Sıkıntı Filistin direnişinin ne olacağı sıkıntısıdır. Biz Türkiye olarak konuya buradan bakıyoruz. Bizim başta Amerika olmak üzere uluslararası kamuoyuna daima söylediğimiz şey şudur: İşgali sona erdirmezseniz, daha detay aktörlerle uğraşırken büyük resmi kaçırırsınız. Önemli olan, işgalin sona ermesi ve Filistinlilere devletinin verilmesidir. Diğer konular tali mevzulardır.”
Ankara’nın desteklediği tek konunun, Filistin’in haklı davası ve haklı direnişi olduğunu söyleyen Fidan, “Bunun, Batı Şeria’da, Kudüs’te veya Gazze’de olması fark etmiyor. Önemli olan Filistinlilerin uluslararası sistem tarafından kendilerine verilmiş olan 1967 sınırları içerisinde başkenti Doğu Kudüs olan bir devlete sahip olmalarıdır” diye konuştu.
Filistin’de iki devletli çözüm hayata geçirilmezse savaşların önüne geçilemeyeceğini, bölgelerinde savaşın yaygınlaşmasını istemediklerini vurgulayan Fidan, İsrail, Filistin ve bölgenin güvenliği için bunun yapılması gerektiğini, Türkiye’nin bu politikayı esas aldığını vurguladı.
Fidan, Türkiye olarak bazı İslam ülkeleriyle bu devletin ve barış muahedesinin ayakta kalması için ellerini taşın altına koymaya hazır olduklarını söyledi.
Türkiye’nin hem Arap ülkeleri ile münasebetlerini çok ileri seviyeye taşımak hem de güvenlik krizleri başta olmak üzere başka çeşitten krizler yaşamamak için bir düzenek oluşturulmasını istediğini belirten Fidan, şunları söyledi:
“Çünkü yakın tarihten alınacak çok ders var: Bakın, Irak’ta işgal oldu, Suriye’de iç savaş çıktı, Yemen’de olan hadiseleri biliyorsunuz. Şu anda Gazze ve bölgedeki bütün ülkeler diken üstünde. Herkesin bir güvenlik ihtiyacı var, herkesin kalkınma yolunda attığı bazı adımlar var. Bizim Türkiye olarak bu güvenlik ihtiyacı konusunda özellikle Arap ülkeleriyle ittifak kurarak bölgedeki güvenlik problemini kökünden çözecek bir perspektifimiz var.”
‘Suriye ile belli noktalarda gerekli adımları atmak istiyoruz’
“Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Suriye’yle yakınlaşma konusunda bazı davetleri olmuştu. Başkan (Beşar) Esad buna olumlu yaklaştı ama bazı kurallar koymuştu. Daha sonra Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bir açıklaması olmuştu. Türkiye’nin Suriye ile yakınlaşma konusunda en son duruşu nedir?” sorusunu Fidan şu şekilde yanıtladı:
2017’den itibaren çeşitli kanallarla yürütülen görüşmeler ve çoklu ortamlarda yapılan tartışmalar olduğuna ve bunların yararını gördükleri anlar olduğuna işaret eden Fidan, “Mesela bakın, son 6-7 yıldır Suriye’de, Suriye muhalefeti ile rejim arasında bir çatışma yaşanmıyor. Bu birincisi. İkincisi, halihazırda Suriye’den bölge ülkelerine ve dünyaya daha fazla mülteci gitmiyor. Suriye rejimi, savaşın olmadığı bu süreç içerisinde, altyapı sorunlarını, ekonomi sorunlarını gidermek için, bazı siyasi sorunlarını gidermek için fırsat buldu” dedi.
‘Suriyelilerin yarıdan fazlası şu anda ülke dışında yaşıyor’
Fidan, “bu geçici durumu” daha kalıcı bir hale dönüştürmeleri gerektiğini dile getirerek, “Biliyorsunuz Suriye’den, hayatlarından endişe ettikleri için bölge ülkelerine gitmek zorunda kalmış milyonlarca insan var. Ürdün’e gittiler, Lübnan’a gittiler, Körfez ülkelerine gittiler, 1 milyon Avrupa’ya gitti, birkaç milyonu Türkiye’ye geldi. Yani Suriyelilerin yarıdan fazlası şu anda ülke dışında yaşıyor. Bu insanlar güvenli şekilde ülkelerine dönebilmeli” ifadelerini kullandı.
Terör örgütü PKK’nın yurt dışındaki faaliyetlerine ilişkin konuşan Fidan, “Çünkü bu örgüt oradan çaldığı bu servet sayesinde hem Suriye halkına karşı hem Türk devletine karşı bir savaş içerisinde.” diye konuştu.
Fidan, kendisine yöneltilen “Şam’ın bahsettiği bir terör var, teröre yönelik ortak bir perspektif var mı? Suriye muhalefetinin geleceği, siyasi muhalefet ve silahlı muhalefetin geleceği hakkında Suriye ordusuyla birleştirme konusu var. Bu konuda ne dersiniz?” sorusuna şu yanıtı verdi:
‘Türkiye olarak bizim Suriye devletiyle bir arada atmamız gereken adımlar var’
Suriye muhalefetinin Cenevre’de rejimle katıldıkları anayasa çalışmaları olduğuna ve bu çalışmaların sağlıklı şekilde gitmesi gerektiğine dikkati çeken Fidan, “Aslında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) aldığı 2254 sayılı kararla olağanüstü kısa ve öz bir iç uzlaşma yol haritasını ortaya koydu. Hem muhalefetin hem rejimin bir arada bir araya gelip ne yapması gerektiğine ilişkin çok net bir yol haritası var. Bu uluslararası sistemin koyduğu bir harita. Biz iki tarafın da bu harita çerçevesinde çalışmasını destekliyoruz” ifadelerini kullandı.
Fidan, “Buna ilaveten Türkiye olarak bizim Suriye devletiyle birlikte atmamız gereken adımlar var. Sınır güvenliği, terörle mücadele başta olmak üzere, mültecilerin güvenli ve özgür bir şekilde geri dönüşü konusu var. Bunlar olağanüstü önemli” dedi.
Fidan, milyonlarca insanın Suriye’yi terk ettiğini, ülke nüfusunun yarıdan fazlasının mülteci olduğunu hatırlatarak, “Burada ne ekonomi olur, ne tarım olur, ne endüstrileşme olur, ne yatırım olur” diye konuştu.
“Şam’ın Türkiye ile ilgileri yeniden eski haline dönmesi için şart koştuğu problemler var. Türk askerlerinin Suriye’den çıkması şartı var. Türk güçlerinin Suriye’den çıkması için bu konuda bir zaman çizelgesi oluşturmayı düşünür müsünüz?” sorusu üzerine Fidan, şunları kaydetti:
“Bize şu ana kadar iletilmiş herhangi bir ön şart yok. Şu an bizim perspektifimizde olan bazı sorunlar var, onların perspektifinde olan bazı sorunlar var. Daha görüşmeden birbirimize şart koyacak isek o vakit aslında görüşmenin bir anlamı yok. Görüşme dediğiniz şey uygar bir şekilde aslında sıkıntıları çözmek için vardır. İnsanlar problemleri çözmek için görüşürler.”
Fidan, “Biz güçlü bir ülkeyiz. Çaresizlikten dolayı bir görüşme arayışı içinde değiliz. Tam tersine olgunluğumuzdan dolayı bir görüşme arayışı içindeyiz. Bu konuda gücümüzden çok, diplomatik etkimizi ve bölgenin barışa olan ihtiyacını esas alma anlayışındayız” değerlendirmesinde bulundu.
Bu konuda Türkiye’nin dostlarının dayanağının önemine değinen Fidan, “Arap Ligi üyelerinin, özellikle Suriye’nin komşusu olan ülkelerin destekleri ve tavırları da önemli. Biz onlarla konuşuyoruz. Suudi Arabistan ile Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile konuşuyoruz. Katar’la, Mısır’la, Ürdün’le, kardeşlerimizin hepsiyle konuşuyoruz” diye konuştu.
‘Türkiye yapan rolü oynamada kararlıdır’
Fidan, esas sorunun “Suriye’ye ve Suriyelilere nasıl yardımcı olabiliriz? Suriye’yi içinde bulunduğu krizden nasıl kurtarabiliriz?” sorularına cevap bulmak olduğuna işaret ederek, “Hep birlikte bunun arayışı içerisindeyiz. Bu yeni devirde bölge ülkelerinin birbirleriyle olan diyaloğunun arttığını görüyoruz. Daha yapan siyasetlerin öne çıktığını görüyoruz. Bölgede kalkınmaya yönelik arayışların öne çıktığını görüyoruz. Türkiye bu noktada elinden gelen yapan rolü oynamada son derece kararlıdır.” dedi.
“Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Esad’ın görüşmesi hala ihtimal dahilinde mi?” sorusuna Fidan, “Cumhurbaşkanı’mız böyle bir teklifte bulundu. Bizler de bu konu üzerinde çalışıyoruz. Bir şey söylemek için şimdi erken ama ben çalışıyorum” cevabını verdi..
Türkiye’deki Suriyelilere ilişkin soruyu yanıtlayan Fidan, Türkiye’nin bölgesinde istikrarı güçlü bir ülke olduğunu vurgulayarak, “Son 20-30 yıldır, yakın etrafımızda olan krizlerden kaçan çok sayıda insan Avrupa’nın başka kentlerine iltica ettikleri gibi Türkiye’ye de geliyorlar. Yani istikrarlı ülkelerin böyle bir kaderi var” dedi.
Fidan, kardeşlik hukuku gereği özellikle Suriyelilere el uzattıklarını, Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tanımlamasıyla “ensar-muhacir” kardeşliği temelinde, zor durumda olan, canını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya olan insanlara el uzatmış olan bir Türkiye olduğunu, Irak’ta ve sorunları olduğu zaman başka ülkeler için de birebirini yaptıklarını ve el uzatmanın, Türk kültüründe olduğunu söyledi.
Türkiye’nin yardım elini uzatmasının hem kültürlerinden hem de hukuktan kaynaklandığını dile getiren Fidan, şöyle devam etti:
‘Ağustos ayı başında Kahire’ye bir ziyaretim olacak’
Mısır-Türkiye alakalarına dair Fidan, “Benim ağustos ayı başında inşallah Kahire’ye bir ziyaretim olacak. Sayın (Mısır Cumhurbaşkanı ABDulfettah) Sisi’yi de inşallah Ankara’da ağırlayacağız” diye konuştu.
Fidan Türkiye’nin Arap ülkeleriyle bağlantıları hakkındaki bir soruya, “Arap kardeşlerimizle ilgilerimiz elhamdülillah gerçekten eksiksiz bir seviyeye ulaşıyor. İhtilafların olması olağandır. Ama olgun devletlerin bunları belli bir stratejik çerçeve içerisinde olgun bir şekilde yönetmesi gerekiyor” yanıtını verdi.
‘Türkiye, Irak’ın kalkınmasına yönelik siyasetleri önceliyor
Türkiye’nin Irak’ın kalkınmasına yönelik siyasetleri öncelediğini ifade eden Fidan, Irak’ın Kalkınma Yolu projesinin çok önemli bir proje olduğunu ve Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani’yi ve bu projeyi sonuna kadar desteklediklerini vurguladı.
Fidan, Irak’ın yatırım alabilmesi için silahtan, çatışmalardan, PKK ve IŞİD gibi terör örgütlerinden arındırılmış olması gerektiğini aktardı.
Bakan Fidan, “Bölgede herhangi bir ülkenin, bölgenin tamamında ya da başka ülkeler üzerinde normal işbirliği dışında farklı tekniklerle etki oluşturmasını, bölgede rahatsız edici ögeler oluşturmasını desteklemiyoruz. Bu tür şeyleri hangi ülke yaparsa yapsın biz bu çeşitten siyasetleri desteklemiyoruz. Bu nedenledir ki biz, bölgede çok önemli bir bölgesel güvenlik işbirliği yapısının oluşturulması fikrine sahibiz. Bölgesel işbirliğini artırırsak, bölgesel ülkelerin birbirine olan güven ve itimadını yükseltirsek, bölgede zayıf alan kalmayacaktır” şeklinde konuştu.
‘BAE ile inanca dayalı olağanüstü bir bağlantımız var’
Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile alakalarının de olağanüstü seviyede olduğunu bildiren Fidan, şunları söyledi:
“Özellikle (BAE Devlet Başkanı) Sayın Muhammed Bin Zayid Al Nahyan ve Cumhurbaşkanı’mız arasındaki ilişki, itimada dayalı olağanüstü iyi bir ilişki. Bizim de kendi meslektaşlarımızla münasebetlerimiz olağanüstü iyi. Şu anda karşılıklı yatırım, ticaret, teknolojik işbirliği konularında çok önemli işbirliği alanlarımız var.
Aynı zamanda bölgedeki krizlerin yönetimi konusunda da istişarelerimiz devam ediyor. Özellikle Kuzey Afrika’da olan krizler, Somali, Sudan, Libya gibi bahislerde çok yoğun görüş alışverişlerimiz oluyor. Filistin meselesi de dahil olmak üzere, birçok konuda aynı şekilde düşünüyoruz. Tüm bu krizlere daima birlikte nasıl çözüm getirebiliriz, onun arayışı içerisindeyiz.
Biliyorsunuz Birleşik Arap Emirlikleri’nin özellikle kalkınmayla ilgili, teknolojiyle ilgili vizyonu olağanüstü iyi bir vizyon. Bu, bölgedeki birçok ülkeye de örnek olmuş olan bir vizyon. Şu anda yapay zekayla uğraşan, uzaya insan gönderen bir Birleşik Arap Emirlikleri var. Gerçekten bölgeye, bölge ekonomisine çok önemli katkı yapan bir ülke.”
Fidan, Suudi Arabistan’la bağlantılarının sorulması üzerine, “Suudi Arabistan’la da bağlarımız çok iyi. Özellikle savunma endüstrisi alanındaki işbirliği önemli. Karşılıklı yatırımlar alanında işbirliğimiz önemli. BAE ile olduğu gibi Suudi Arabistan’la da bizim bölge krizlerine yönelik görüş alışverişlerimiz devam ediyor. Hem Suudi Arabistan hem Birleşik Arap Emirlikleri ile Körfez İşbirliği Konseyi içerisinde önemli temaslarımız var. Son olarak Katar’da Dışişleri Bakanları seviyesinde yapılan Türkiye Körfez İşbirliği Konseyi toplantısında beraberdik. Çok önemli, güzel kararlar alındı” değerlendirmesinde bulundu.
Fidan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Suudi Arabistan’da da biliyorsunuz son yıllarda ortaya konmuş muazzam bir kalkınma hamlesi var. Bunlar devrim niteliğinde. Özellikle iktisadın çeşitlendirilmesi, güce bağımlılığın azaltılması, petrole bağımlılığın azaltılması, gücün çeşitlendirilmesi, yatırımın yaygınlaştırılması, nüfusun artırılması, endüstrinin güçlendirilmesi gibi alanlarda, (Veliaht Prens) Muhammed bin Selman tarafından ortaya konmuş bir kalkınma projesi var.
Bizim şu an gerek Suudi Arabistan’da gerek Birleşik Arap Emirlikleri’nde gerek Katar’da gerek şimdi Mısır’da gördüğümüz kalkınma atılımları gerçekten yıllardır hasretle beklediğimiz siyasetler. Bunlar bölge halkına, bölge barışına, bölge refahına hizmet eden siyasetler. Biz tüm bu siyasetleri destekliyoruz.”
Libya’nın doğusundaki silahlı güçlerin lideri Halife Hafter’in Türkiye’yi ziyaret etme ihtimali ve Türkiye’nin Libya’nın doğusuyla ilgileri hakkındaki soruya Fidan, Libya’nın doğusuyla münasebetlerinin epeyce iyi şekilde ilerlediği karşılığını verdi.
Hem doğunun hem batının birleşip bütünleşeceği, bağımsız, hükümran bir Libya devletinin tekrar hayata geçmesini arzuladıklarını dile getiren Fidan, şunları kaydetti:
“Doğudan Meclis Başkanı Sayın Akile Salih birkaç sefer ülkemize geldiler. Sayın Hafter ile temasımız var, oğullarıyla görüşüyoruz. Doğuda Başkonsolosluğumuzu açtık, şu anda hizmete geçiriyoruz. Yani her türlü ilişki devam ediyor. Ama biz bu bağlarımızı doğuyla batıyı bir araya getirmede nasıl kullanabiliriz? Şu anda bu konuya odaklanıyoruz. Sadece Türkiye olarak değil elbette.
Mesela Mısır, Mısır’ın Libya’yla büyük bir sınırı var. Mısır’ın orada haklı olarak bir sınır güvenliği sorunu var, onun giderilmesi gerekiyor. Dolayısıyla Libya’ya Mısır’ın da bir ilgisi var. Nasıl bizim Suriye’de sonumuz var, Suriye’den kaynaklı tehdit algılarımız var, Mısır’ın da benzer algıları olabiliyor, biz bunu anlıyoruz.
Dolayısıyla Mısır’la görüşüyoruz, Birleşik Arap Emirlikleri’yle görüşüyoruz, Katar’la görüşüyoruz, daima bir arada bir araya gelip Birleşmiş Milletler de dahil olmak üzere Libya’da kalıcı bir barışın ve ulusal birliğin sağlanması nasıl mümkün olabilir, buna yönelik arayışlarımız devam ediyor.
Çok şükür 2019’dan beri orada bir çatışma çıkmaması, her iki tarafta sakinliğin ve huzurun olması olağanüstü önemli ve değerli bir konu. Bunun devamı önemli. Bu sessiz ve güvenli anda da artık kalıcı siyasi çözüm bulunması gerekiyor. İnşallah daima bir arada bunun altından kalkacağız.”
Libya’nın Türkiye ile 2019’da imzaladığı Deniz Yetki Alanlarının Sonlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası’nın yeniden gözden geçirilip geçirilmeyeceğinin sorulması üzerine Bakan Fidan, “Biz Libya ile bu mevzuyu kendi ortamızda biliyorsunuz hallettik. Bu başka ülkeleri sıkıntıya sokmuş olabilir, ama o bizim sıkıntımız değil. Önemli olan bizim yaptığımız bu işin hukuka uygunluğu ve karşılıklı isteğe dayalı olmasıdır. Biz buna bakıyoruz” dedi.
‘Biz orada barışı koruma faaliyetimize devam edeceğiz’
Fidan, Türkiye’nin Kuzey Kıbrıs’ta askeri varlığıyla ilgili bir soru üzerine şunları dile getirdi:
“Kıbrıs meselesi uzun bir problem biliyorsunuz. Orada 1960’dan itibaren özellikle 63-74 arasında, oradaki Türk toplumuna EOKA çeteleri tarafından büyük zulümler yapıldı. Kıbrıslı Türkleri orada yerlerinden etmeye kalkıştılar.1974’te Kıbrıs Barış Harekatı yapıldı. 20 Temmuz 1974’ten bugüne kadar Ada’da barış hakim ve o tarihten bu yana kimse ölmedi. Bu çok değerli bir şey. Yani Türk Silahlı Kuvvetlerinin Ada’daki varlığından dolayı Ada’da şu anda barış hakim ve her iki toplum da huzur içerisinde yaşıyor.
Bizim Ada’da zati askerlerimiz var. Bu bilinen bir gerçek. Orada binlerce askerimiz var. Çeşitli kabiliyetlerimiz orada, gemilerimiz de orada. Biz orada barışı koruma faaliyetimize devam edeceğiz.”
‘Ateşkes görüşmesinin başlamasında Türkiye olarak elimizden gelen her şeyi yapmaya hazırız’
Sky News Arabia muhabiri, Fidan’a Türkiye’nin Kiev ve Moskova ile bağlantılarında nasıl bir denge yürüttüğünü sordu.
Fidan, “Ukrayna’da devam eden savaşın sona erdirilmesi için Cumhurbaşkanı’mızın baştan beri ortaya koyduğu bir perspektif var, bir vizyon var. İlk başta bu vizyonu savaşan taraflar pek paylaşmadı. Ama şimdi geldiğimiz noktada, büyük bir memnuniyetle görüyoruz ki, bir diyaloğun, bir ateşkes görüşmesinin başlaması gerektiği konusunda artık herkes hemfikir. Biz Türkiye olarak bu konuda elimizden gelen her şeyi yapmaya hazırız” dedi.
Ateşkes konusunda ellerinden geleni yaptıklarını ve yapmaya devam edeceklerini bildiren Fidan, Karadeniz’in güvenliğinin Türkiye için önemli olduğunu ifade etti. Fidan, şu değerlendirmelerde bulundu:
Diğer Güncel Haberler İçin Tıklayın / Bursa Haber – Bursa Gündem – Bursa Gündem Haber – Bursa Haberleri – Bursa Son Dakika
Bizi İnstagram’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi X’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHbr
Bizi Facebook’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Youtube’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Linkedin’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Trump’tan Paris Olimpiyatları Açılış Törenine Tenkit: Rezalet