37,9615$% 0.02
41,2489€% 0.17
3.810,42%-0,01
6.278,00%-0,03
25.030,00%-0,05
3.124,09%0,02
9.659,48%0,49
DOLAR 37,9615
EURO 41,2489
ALTIN 3.810,42
BİST 100 9.659,48
İmsak 02:00
Demirören Haber Ajansı’nın yeni programı ‘DHA Haber Merkezi’nin konuğu olan Sağlık Bakanı Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, ‘Yenidoğan Çetesi’, sağlıkta şiddet olayları, kansere karşı genetik tedavi teknolojisinin Türkiye’de üretilmesi, SGK’dan yerli bilime katkı, aile tabiplerine düşen nüfusun düşürülmesi ve yeni yönetmelik, 85 yaş üzerinin kronik hastalıkları için evde ilaç raporu, ambulanslara renk ayarı ve hadiseye ulaşma müddetleri, dumansız hava sahası için çapraz denetim uygulaması ve çocukların sağlık elçiliğinin de aralarında olduğu birçok konuda açıklamalarda bulundu.
Bakan Kemal Memişoğlu, DHA Haber Merkezi’nde Demirören Haber Ajansı Genel Müdürü Cemal Coşkun, Haber Yöneticisi Abdullah Köse ve Sağlık Muhabiri Özlem Yurtçu Karabulut’un gündeme dair sorularını yanıtladı. Koruyan, üreten, geliştiren sağlık vizyonunun ilk meyvelerini vermeye başladığını belirten Bakan Memişoğlu, bazı kan kanseri cinslerinin tedavisi için umut olan yeni nesil genetik tedavi CD19 CAR-T hücre tedavisinin klinik araştırmaları ve üretim kademelerinin Türkiye’de ilk kez yerli bir firma tarafından gerçekleştirilmesini sağlayacak protokolün imzalandığını kaydetti. Sağlık Bakanlığı Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB) desteğiyle Türkiye’de artık fikirden esere, her türlü ilaç, tıbbi aygıt veya ürün geliştirmenin yerli imkanlarla mümkün olabileceğini belirten Bakan Memişoğlu, bu kapsamda çocukluk çağında görülen tip 1 diyabetin takibi için hayati öneme sahip sensörlerin de yerli olarak üretilmeye başlandığını ve haziran ayında hastaların kullanımına sunulacağını söyledi.
KANSER TEDAVİSİNDE YERLİ TEKNOLOJİ
Türkiye’nin, sağlık hizmetleri konusunda çok iyi bir yerde olduğunu söyleyen Bakan Memişoğlu, “Biz aynı zamanda sağlık teknolojisi, sıhhatle ilgili bilgi üretimi konusunda da son 10 yıldır büyük çaba içindeyiz. Özellikle Sayın Cumhurbaşkanımızın politikalarında üreten sağlığı desteklemesi ile biz bunu daha da hızlandırma sürecine girdik. CAR-T Cell, kanser tedavisinde çok ileri teknoloji tedavi tekniklerinden biri. Bunu da çok kısa zamanda Türkiye’de yerli olarak üreterek insanlarımızın hizmetine sunacağız. TÜSEB de bu işin bir parçası. Biz Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığını üreten sıhhatin lokomotifi olarak kıymetlendiriyoruz. Bununla ilgili bir kanun da çıkardık. Artık Türkiye’de bilim alanında bir fikri olanın fikir kademesinden itibaren bilimini, araştırmasını, endüstrisi ve üniversitesiyle birleştirerek ticari bir ürün haline getirebilmesini sağlayacak ‘fikirden ürüne’ diye bir üreten sağlık modeli oluşturduk. Bunun ilk meyvelerinden biri de CAR-T Cell olacak. TÜSEB birçok alanda çalışıyor. Covid’de solunum cihazı üretti ülkemiz. Akciğer pompasından kalp kapaklarına kadar, üretebilir Know-How’a, bilgiye sahibiz. Çok yakın zamanda böyle birçok müjdeyi toplumumuza ileteceğiz. Çünkü biz sadece sağlık hizmetine değil aynı zamanda sıhhatin teknolojisini, bilimini üreten, dünyanın öncü, lider ülkelerinden biri de olmak istiyoruz. Hem insan gücümüz, hem altyapımız, hem de siyasi irademiz ve dayanağımız var. Birkaç yıl içinde Türkiye’de özellikle sıhhatle ilgili birçok aygıt, gereç, ilaçlar yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlayacak” dedi.
‘YENİ MOLEKÜL GELİŞTİRİLMESİNDE YOL ALMAMIZ LAZIM’
Türkiye’nin ilaç üretiminde hala kendisine ait özgün molekül üretmekte istenen seviyede olmadığını ifade eden Bakan Memişoğlu, “Biz ilaçları kutu bazlı üretebiliyoruz ama kendi molekülümüz ya da aygıtımız konusunda daha iyi yerlere gelmemiz gerekiyor. İlk olarak o anlamda bir protokol imzalandı, inşallah en geç 2026’da insanlarımıza bu tür tedavi tekniklerini ulaştırmış olacağız. Bizim stratejik olarak gördüğümüz bir diğer şey, TÜSEB’in ortak ve paydaşı olduğu ya da onayladığı bilimsel çalışmaların hasta maliyetinin artık Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanması. Yani siz bir ilaç üreteceksiniz ya da bir aygıt geliştireceksiniz. Bunun bilimsel çalışmasını yapmanız gerekiyor. Bilimsel olarak etkisi ve güvenliğini ispatlamanız, bunun için de faz çalışmalarını yapmanız gerekiyor. O cihazı, ilacı ya da uygulama tekniğini herkesin kullanımına açmanız için faydalı olduğunu kanıtlamanız lazım. Yani ‘kanıta dayalı tıp’ dediğimiz aslında bu. Bu aşamalar Faz 0, Faz 1, Faz 2, Faz 3 dediğimiz evrelerden oluşur. Hayvan deneyleri, gönüllüler üzerindeki klinik çalışmalar ve benzeri yüzyıllardır bu şekilde yürütülen bir süreç” diye konuştu.
ŞEKER HASTASI ÇOCUKLARA YERLİ SENSÖR
Bakan Memişoğlu, açıklamasının devamında, “Gerçekten yepyeni bir fikirse ve TÜSEB bunun ‘Çalışalım’ kararını verirse işte burada fikirden Faz 1 kademesine gelmiş bir ilaç ya da yöntemle ilgili klinik çalışmalarda kullanılacak gereç, gönüllülerin maliyetleri ve benzeri masraflarda SGK, finansal destek verebilecek. Normalde uluslararası piyasada maliyetli bir yöntem bu. Bunu yerli olarak üretirsek bu maliyeti düşürür ve bize ait stratejik bir ürün haline getiririz. Uluslararası firmalar sponsor gibi bu aşamaları kendisi finanse edebiliyor. Türkiye’deki bir doktorun bir fikrini uygulanabilir ticari ürün ya da yöntem haline getirmek için de bu bizim için çok değerli. Bu aynı zamanda dışarıya bağımlılığı da azaltmış olacak. Bugün mobil röntgen cihazı yapıyoruz, monitör yapıyoruz, birçok aygıt yapıyoruz. Başka bir müjde daha vereyim; Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla 18 yaş altı çocuklarda glikoz sensörlerinin (sigorta kapsamına alınarak) kullanabilmeleri sağlandı. Şu anda yerlisini yapıyoruz ve inşallah haziran-temmuz ayında ete kemiğe bürümüş olarak kullanılır hale gelecek. TÜSEB bu konuda çok büyük yol katetti. Tamamen yerli olacak, hatta şu anda halihazırda kullandığımız uluslararası muadillerinden bile iyi olacağını düşünüyorum” dedi.
AİLE TABİPLERİNE TEŞEKKÜR
Aile hekimliğinde tabip başına düşen nüfusun 4 binden 3 bin 500’e indirilmesi ve yeni yönetmelik hakkında konuşan Bakan Memişoğlu, “Esas hedefimiz hastalanmadan sıhhatimizi korumak. Bunu da sağlayacak olan Aile Hekimliği. Kişinin evine, ailesine en yakın olan tabip, aile tabibi. Her aile tabibinin kendisine bağlı bir nüfusu var. 4 bin nüfus vardı evvelce ve aile doktoruna resen gelmesini bekledik bu insanların. Ama toplumda böyle bir alışkanlık maalesef oluşmadı, özellikle orta yaş grubunda. Çünkü ondan önce sağlık ocağı sistemi olduğu içinö ifadelerini kullandı.
Bakan Memişoğlu, kayıtlı olduğu aile tabibini bir kez bile ziyaret etmemiş kişiler olduğunu da vurgulayarak sözlerini şöyle sürdürdü:
“Biz bu mantığı değiştirmeye çalışıyoruz. Şu anda sayıyı 3 bin 500’e düşürdük ama aile tabibine de şunu dedik. Bu nüfusun sıhhatle ilgili sorumlusu sensin. Eğer bir sene önceye göre daha az hastaneye gitme ihtiyacı duyuyorsa, sen başarılısın demektir. Çünkü sana bağlı nüfusun hastaneye gitme ihtiyacı azaldı demek bu. O zaman sana maaşının üstünde ki, 3 kat arttırdık teşviği, teşvik veriyoruz. Bu 3 bin 500 nüfus, 1 sene öncesine göre daha az ilaca ihtiyaç duyuyorsa ücretin biraz daha artacak. Bu nüfus senden mutluysa il ortalamasına göre, sen gerçekten bu nüfusa sahip çıkıyorsun demektir. Yaşlı kümeye kronik hastalıkları daha başlamadan teşhis koyduk. Gerçekten aile doktorlarına ben çok teşekkür ediyorum, bizim için çok değerli işler yaptılar, yapmaya da devam ediyorlar.”
AİLE TABİPLERİ TARAMASINDA İKİ AYDA 1,5 MİLYON KRONİK HASTA YAKALANDI
Bakan Memişoğlu, açıklamalarında şunları söyledi:
“Her birinden Allah razı olsun. Özellikle aile tabipleri. Kasım, aralık ayı ile bir arada yaklaşık 10 milyon insanımızı tek tek taradılar ve 1-5 milyon kişinin daha kendisinin haberi yokken kronik hastalığı olduğu teşhisini koydular. Onların takibini ve tedavisini yapıyorlar şu anda. 1,5 milyon insanı, hastalık daha ileri safhaya geçmeden şekerini, böbrek yetmezliğini, tansiyonunu takip edilebilir hale getirdiler. Bunun için çok teşekkür ediyorum onlara. Bizim ilk kapımız, en önceliğimiz Aile Hekimliği olmalı. Bunu başaran, yüzde 90’a yakın aile doktoruma ben minnettarlığımı buradan arz ediyorum. Birçok insanın bilmediği başka bir temel ve hami sağlık tarafımız daha var. Türkiye’de 285 tane Sağlıklı Hayat Merkezimiz var. Bu 285 Sağlıklı Hayat Merkezimizde insanlar fizik tedavisinden diyetisyenine, sosyoloğundan çocuk gelişimcisine, diş tabibine, esirgeyici diş hekimliğine, kanser taramalarına, hamile eğitiminden anne eğitimine, psikoloğuna, hatta pilatesine kadar her şey var ve ücretsiz. Aile tabiplerinin buradan hastası için randevu alabilir hale getirdik. Aynı zamanda hastaneden de oraya hasta yönlendirilebilmesi için randevu alınabilir hale geldik. Yani diyelim ki hastanedesin endokrin hekimi hastanın diyetisyene gitmesini gerekli gördü, Sağlıklı Hayat Merkezi diyetisyeninden gidip randevu alıp diyetinize başlayabiliyorsunuz.”
HASTANELERLE ENTEGRE AİLE HEKİMLERİ
Aile doktorlarını hastanelerle de entegre hale getirildiğini anlatan Bakan Memişoğlu, “Yani bu 3 bin 500 nüfuslu aile doktoru, diyelim bir hastasında hastaneye gitme ihtiyacı duyuldu, bütün hastanelerden yüzde 10 kontenjanı aile tabiplerine ayırdık. Aile doktoru kendi nüfusundaki kişiye ilgili hastanelerden ilgili branşlarda kendisi randevu alabiliyor. 1,5 milyona yakın insan, bu şekilde şu anda randevu alıp hastalıkları için tedavi alıyor. Bu neyi sağlıyor, yanlış branşa başvuru veya gereksiz yere hastaneye gidişi engellemiş oluyoruz. Aile doktoruyla hastanelerdeki tabibin de birbirleriyle haberleşmesini sağlıyoruz artık. Böylece aile doktorunuz aynı zamanda hastanede yapılacak olan tüm uygulamaları vesaire hepsini takip edebilir. Biz vatandaşlarımızın aile hekimliğini bu şekilde daha etkin, hastaneye gitmeden, acile gitmeden sorunlarını çözecek kapı olarak görmesini istiyoruz. Tedavi değil koruyuculuğu da önceleyecek aile hekimlerimiz” dedi.
HEKİM GEREKLİ GÖRÜRSE RANDEVU OLUŞTURACAK
Bakan Memişoğlu, vatandaşa yönelik talebini ifade ederek, şöyle konuştu:
“Ayrıca şunu da istiyorum vatandaşlarımızdan, herkes doktoruna güvensin. Doktorlar insanların sağlıklı kalması ya da hastalandığı zaman tedavi edilmesi için yıllarca eğitim almış, adanmış insanlar. Biz sadece meslek yapmıyoruz, manevi bir tarafı da olan bir iş bu. O yüzden tabip ne derse onu yapmak durumundayız. Yıllarca bunun eğitimini almış, vücudunuzu tanıyan bir doktordan bahsediyoruz. Vatandaşın aile tabibine gidip, ‘Bu ilacı, bu sineması yaz’ Ya da ‘Beni hastaneye sevk et’ demesini istemiyoruz. Vatandaşlarımız kendi aile doktoruna kaygısını söylesin, ne yapılması gerektiğine tabip karar versin. Aile doktoru uygun görürse onu ikinci veya üçüncü basamak kurumlara sevk edecek. ‘Ben randevu alamadım, siz benim için randevu alın’ diye aile doktorlarına baskı yapılmasını istemiyorum. Aile tabibinin gerekli değilse bu randevuyu vermesini de istemiyoruz. Gerçekten hastanın hastaneye gitmeye ihtiyacı varsa, doktor buna gerek görüyorsa randevu alsın istiyoruz. Ya da ilaç yazılacak, aile doktoru bunu istemezse baskı kurulmasın istiyoruz. Bugün siz gereksiz antibiyotik kullandığınız zaman hem mikropların direnci artıyor, hastalıkları tedavi etme oranımız azalıyor. Hem böbreğimiz, karaciğerimiz, bedenin her yerine zarar verebilecek risk yaratabiliyor gereksiz antibiyotik kullanımı. Hepinizin buzdolabında ya da sağında solunda fazla fazla ilaçlar var, yarısını kullanıyoruz yarısını kullanmıyoruz. Ya da gereksiz kullanıyoruz. Onun için toplumumuzdan kendi aile doktoru ya da muayene olduğu tabip gerçekten ilacı uygun görüyorsa ilaç kullanmasını talep ediyorum. Sonuçta bu işin bilimini, ilmini yapan kişiler tabipler. İnsana yararını da ziyanını da bilen kişiler tabipler. Yoksa komşu söylemiş vesaire ilaç kullanmak doğru değil.”
85 YAŞ ÜSTÜNE EVDE İLAÇ RAPORU
Bakan Memişoğlu, 85 yaş üzeri kişilerin kronik hastalıkları için ilaçlarını alabilmesi amacıyla hastanelere gitmeden rapor alabilme talihi veren yeni uygulama ile ilgili olarak şunları söyledi:
“Yaşlılarımız ilaçlarını alabilmek için hastanelerde rapor almaya uğraşıyorlardı. Büyük bir risk ve kendileri açısından da çok zahmetli bir iş. Bu yaş kümesindeki vatandaşlarımıza, büyüklerimize raporlarını direkt oldukları yerden yazdırmak istiyoruz. Şöyle bir şey de yapacağız çok yakın zamanda. Onun da çalışmasını yapıyoruz. İlaç raporlarının süresi dolmaya yakın biz diyeceğiz ki sizin ilaç raporunuz bitiyor, raporunuzu yenilemeye geldik. Evde sağlık ile yaşlı hastalarımız artık hastaneye gitmeden raporlarını alabiliyorlar.”
ACİL FİLOLARI İLE KIŞ ŞARTLARINDA DA MESAİ SÜRÜYOR
Türkiye’nin inanılmaz bir altyapı, sağlık hizmeti kapasitesi ve insan gücüne sahip olduğunu kaydeden Bakan Memişoğlu, acil hizmetler hakkında da şu bilgileri verdi:
“2008’de ilk helikopterlerimiz, 2010’dan itibaren de bütün ambulans uçaklarımızla hastalarımızı taşımak için çalışıyoruz. Türkiye’de şu an 5 bin 613 tane kara ambulansımız, 513 tane kar paletli ambulanslarımız, helikopterimiz uçak ambulanslarımız hepsi hastalarımızın hizmetinde. Kentsel bölgelerde ambulansın hadiseye ulaşma süresi yüzde 90 oranında 10 dakikanın altında. Kırsalda ise bu süre 30 dakikanın altında. Bu, dünya standartlarının çok çok üstünde bir durum. Şu anda birçok ülkede hastalar saatlerce ambulans bekleyebiliyor. Acil hizmetlerinde çalışan 50 bin çalışanıma minnetlerimi ve şükranımı sunuyorum. UMKE olsun, acil hizmetleri olsun çok önemli misyonlar yaptılar, yapmaya da devam ediyorlar. Türkiye, şu anda deniz, hava, kara, özellikli ambulanslarımız (yani obezite ambulansı, yeni doğan ambulansları gibi) ile motorize ambulanslarımız sayesinde insanlarımıza bu hizmetleri sunuyoruz”
AMBULANSLARA RENK AYARI
Bakan Memişoğlu, açıklamasında ayrıca, “İki şey ifade etmek istiyorum, buna da özellikle vatandaşlarımızın hassasiyet göstermesinde yarar var. Birincisi gereksiz yere 112’nin aranmasını istemiyoruz. Bu, diğer insanlara haksızlık oluyor. İkincisi de ambulanslarımız için trafikte fermuar yöntemi kullanılarak yollarda geçiş verilmeli. Öte yandan ambulanslarla ilgili yeni bir mevzuat değişikliği de yaptık. 112 ambulansları yani kırmızı ambulanslarla, kronik hastaların nakillerini yapacak ambulanslar artık renk olarak ayırt edilecek şekilde farklılaşacak. Bu yılın sonuna kadar adaptasyon ya da uyum süreci verdik. Nakil ambulansların renklerini griye döndüreceğiz. Böylece içindeki gerçek acil hastaysa ancak çakarını ya da sirenini çalıştıracak. Ayrıca ambulansların kurumsal olmasını sağlıyoruz. Kişisel ambulansların olmasını istemediğimiz için böyle bir mevzuat yaptık. Onu da 2025 sonuna kadar adaptasyon süresi var. 2026’nın başından itibaren artık 112 ambulanslarıyla kronik hastanın naklini yapan ambulansların rengi ayrılacak. Ayrıca bütün ambulansları elektronik sistemlerle donattık ve içi de dahil yönetebilir hale geliyoruz. Bunu zorunlu hale getiriyoruz. Yani ambulansın içinde hangi hasta var, nereye gidiyor, hastanın durumu nasıl, komuta merkezinin bilgilenebileceği şekilde anlık olarak yönetebilir hale gelecek. Ambulansın içindeki hastanın durumu da dahil nereye gideceğini vesaire aynı zamanda emniyetle irtibatlı olarak da takip ettireceğiz” diye konuştu.
Kışın zor şartlarda çalışan özellikle kırsaldaki acil takımlarına de değinen Bakan Memişoğlu, “Karda paletli ambulanslarla gidiyorlar. Havada her türlü hizmeti veriyorlar. Gerçekten genç çocuklar, dayanılmaz derecede heyecanlılar. İnsanlara kendi hayatlarını riske atarak hizmet veriyorlar. Kendi çorabını, ceketini çıkartıp hastaya veren sağlık çalışanlarımız var. Sağlık çalışanlarının bu kadar özverili olduğu bir ülkede yaşıyoruz.”
SİSTEMİN TAMAMI BÖYLEYMİŞ GİBİ ALGILANMASI ÜZÜCÜ
Açıklamasında ‘Yenidoğan Çetesi’ne de değinen Bakan Memişoğlu, şunları söyledi:
“Bizim için bebeklerimiz ve insanlarımız her birinin canı çok değerli. Üzücü bir olay, çünkü sağlıkçılar genelde hayatlarını insanların uygunluğuna, onları yaşatmaya adamış iyi insanlar. Biz her şeyin iyi tarafındayız. Biz insanlara faydalı ya da kederlerine derman olmak için yetiştirildik. Çok manevi bir meslek bu. Bu olay özveriyle çalışan 1,5 milyon sağlık profesyoneline haksızlık aslında. Bebeklerimizin hayatları her şeye bedel. Ama şöyle bir şey de var, artık kendi çürüklerini ayıklayabilen bir sistem var Türkiye’de. Bunu toplumun bilmesini istiyorum. Denetlemeler yaptık raporlar verildi ama normale alışılmamış çeteleşmiş bir yapıyı dahi bizim de katkımızla ilk başta, sonra adliye ve emniyetin çalışmalarıyla bertaraf edebildik. Bugün adli yargılamalara geçildi ve doğal ki her şeyi açığa çıkaracak bir süreç yaşanıyor. İnşallah gerekli cezaları da alacaklardır. Daha iyi denetleme düzenekleri da yok olacak. Her türlü süreci yönetmeye çalışıyoruz. Bilimsel heyetler oluşturuyoruz yeniden. Özel hastaneler mevzuatını değiştirip daha kontrol edilebilir ve denetlenebilir hale getiriyoruz. Doğruların haricinde çok fazla dezenformasyon da yapılıyor. Sağlık sisteminin güya tamamı bu haldeymiş gibi bir imaj uyandırılmaya çalışıyor. Ya da sağlık çalışanlarına olan güveni tamamen yok edecek telaffuzlarda bulunuluyor. Asıl bu bizi üzüyor. Çünkü, Türkiye gerçekten sağlık sistemindekilerin ne kadar özverili çalıştığını herkesin bildiği bir sağlık altyapısına sahip. Bugün dünyanın her ülkesinden ülkemize gelinip sağlık hizmeti alınıyor. Örneğin Avrupa’da insanlar tabibe ulaşmak için 1 yıl 2 yıl bekliyor. Bizim sağlık sistemimizin bu kadar iyi olduğu bir periyotta, güya her yer çok berbatmış gibi bir algı yaratan telaffuzlar üzücü. Bu olay bir istisna. Geçen yıl nisanda esasen gerekli baskınlar yapılarak çete çökertildi. Eylül ayında da çete bilgisayarları, telefonları ve benzeri oradaki dokümanlardan sonra ölümle illiyet kurularak adli sürece devam edildi.”
DUMANSIZ HAVA SAHASI İÇİN ÇAPRAZ DENETİM
Dumansız hava sahası konusunda yeni uygulamalara başlanacağının işaretini de veren Bakan Memişoğlu, ‘çapraz denetim’ uygulaması hakkında şu bilgileri verdi:
“Sadece kollayıcı sağlık hizmetleriyle değil kişinin de kendisini koruyarak sağlıklı kalmaya çalışması gerekiyor. Bunun da ceza ya da yasakla olması taraftarı değilim aslında. Ama doğal ki kontroller yapılıp gerekli cezaların da verilmesi gerekiyor. Türkiye’de 100 kişinin 34,8’i sigara kullanıyor, çok büyük bir rakam. Erkeklerde bu oran yüzde 45’e ulaşıyor. Yani her iki erkekten biri sigara kullanıyor. Kadınların üçte biri sigara içiyor. Sigara içme kurallarına uymayanlara da çapraz dediğimiz bir ili başka bir ilden denetleyerek hem sigara içme kurallarına alışılmamış hareket eden esnafı ya da kişileri biraz caydıralım istiyoruz. Toplum olarak yeniden dumansız hava alanını ön plana çıkarmamız lazım. Bir yerde oturup içtiğinizde diğerine da zarar veriyorsunuz. Onun da hakkına giriyorsunuz. Birbirini tanımayan kişiler birbirlerini denetleyebilsin diye örneğin İstanbul’dan gidip Samsun’dan gidip Hakkari’yi denetliyor, İstanbul’dan gidip Sakarya’yı denetliyor gibi. Toplumda başka bir sorun daha var, bunlardan en kıymetlisi kilo, obezite. Türk toplumunun yüzde 62’si kilolu, yüzde 25’i aşırı kilolu. Kalbiniz daha büyük bir alana hizmet etmek durumunda kalıyor, ayak bileğimiz, dizleriniz, eklemleriniz, daha fazla baskı altında kalıyor. Böbreğiniz daha çok çalışmak, karaciğeriniz daha çok yağ yakmak, bağırsaklar daha çok çalışmak zorunda. Her şeyinizi israf ediyorsunuz yani. Uyku kaliteniz bile düşüyor. Kilo vermenin iki tane basit yolu var. Bir, hareket edeceksiniz, iki, midenizi tam doldurmayacaksınız. Buradan şunu istiyorum, ramazan da geldi; 1 ay boyunca lütfen iftarda suyunuzu, çorbanızı için, bir 15 dakika ara verin, aşırı yemenize gerek yok, gücünüzü giderecek kadar yemelisiniz. Gece 12.00’ye doğru hafif bir şeyler bir daha yiyin.”
ÇOCUKLARDA OBEZİTE UYARISI
Çocuklar arasındaki obezite yaygınlığına da değinen Bakan Memişoğlu özellikle Covid-19 sonrası evde oturma alışkanlığı da artınca mahalle kültürünün de azaldığını ve özellikle kentleşmeyle çocuklarda da kilo sorununun arttığını söyledi. Bakan Memişoğlu, sözlerinin devamında şunları söyledi:
“Çocukluk çağında kilo aldığınızda kalıcı hale geliyor ve ergenlik çağında azaltmak zorlaşıyor. Çocukları eğitmemiz lazım. Yeni bir program başlatıyoruz, daha önce İstanbul’da yapmıştık bunu. ‘Sağlıklı çocuk sağlıklı gelecek’ diye. Çocuklar sağlıkçılarla genelde ancak hastanelerde, hasta olduklarında karşılaşıyorlar. Şimdi biz onların yanına gidiyoruz. Her bir çocuğumuza buradan sesleniyorum, her biri aslında bizim sağlık elçimiz. Eğer annesi babası sigara içiyorsa lütfen onlara desin ki ben istemiyorum sigara içmeni. Ya da yanlış besleniyorlarsa, kiloları varsa uyarsın. Biz çocukları sağlık elçilerimiz olarak görüyoruz. Kendileri de abur cubur yemeyecekler ama. Her sabah dişlerini fırçalayacaklar, ellerini yıkayacaklar. Bilgisayarı kendileri istedikleri zaman kullansınlar ama bunu kontrol ederek kullansınlar. Sağlıkta Türkiye Yüzyılı olacaksak, önce çocuklarımızın sağlık konusundaki şuurunu artırmalıyız.”
‘TÜRKİYE’NİN SAĞLIKÇILARI DÜNYAYA ÖRNEK’
14 Mart öncesi meslektaşlarına da önemli mesajlar veren Bakan Memişoğlu, sözlerini şöyle noktaladı:
“Biz tabipler gerçekten toplumun yeterliliği için uğraşan, onların derdine derman olmaya çalışan insanlarız. Bunu sadece meslek olarak görmeyip adanmışlık olarak yapıyoruz. Bizler iyi insanlarız, değerli insanlarız ve değerli olan tabiplerin gerçekten bu özverisinden dolayı, onların bir ferdi olarak, bu koltuğa oturup da sağlığı ve iyilik tarafında olan bir mesleği yapan birisi olarak söylüyorum, onlarla gurur duyuyorum. Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi, doktorlarımız gerçekten dünyanın en güvenilir, en iyi doktorları. Sağlık çalışanlarımız da öyle. Türkiye’nin sağlıkçıları, dünyaya örnek. Bugün tam olarak onlara sahip çıkmamız gerekiyor. Bizler tabip olarak değerli olmak istiyoruz sadece. Değerli hissetmek istiyoruz. Sıhhatle şiddet olayları oluyor, insan anlayamıyor. Toplumun tabiplerine sahip çıkması lazım. Bütün meslektaşlarımın ‘14 Mart Tıp Bayramı’nı şimdiden kutluyorum. 14 Mart sadece Türkiye’de kutlanan bir bayram. Kurtuluş Savaşı’nda düşmana karşı direnişi başlatan kişiler tabipler. Biz tabiplerle sağlık çalışanları olarak bu toplumun temel taşlarıyız. Ben onlar adına bu koltukta oturuyorum. Sonuçta onlar hastalara hizmet ediyor, biz onlara hizmet ediyoruz. Daha iyi olmaya çalışacağız. Onların her zaman bize doğal ki eleştirileri, ihtarları olacaktır. Çünkü onlar hizmet sunuyorlar. Yanlışları da bize söyleyecekler ve biz de bu makamda oturan insanlar olarak bunu düzeltmek için uğraşacağız.”
Diğer Güncel Haberler İçin Tıklayın / Bursa Haber – Bursa Gündem – Bursa Gündem Haber – Bursa Haberleri – Bursa Son Dakika
Bizi İnstagram’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi X’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHbr
Bizi Facebook’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Youtube’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Linkedin’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
İkinci Timur Cihantimur Vakası! Çarptı, Öldürdü, Kaçtı: Havalimanında Yakalanan Sürücü Tutuklandı
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.