32,7490$% 0.23
35,5040€% 0.24
2.489,61%0,47
4.043,00%0,20
16.196,00%0,20
2.362,80%0,16
%
Yurt dışı ziyaretlerinde bulunurken hasta olmadığı halde usulsüz biçimde rapor aldığı ve aile sağlığı merkezindeki görevli hekimin da muayene etmeden kendisine rapor verdiği ileri sürülen Başak Demirtaş ile doktor Rezan Buğday “Resmi evrakta sahtecilik” hatalarından 2,5’ar yıl mahpusla cezalandırılmış, bu mahkumiyet kararını ise bölge istinaf mahkemesi eksik soruşturma yapıldığı gerekçesiyle bozmuştu.
İstinaf mahkemesi, toplum sağlığı merkezinde görevli Rezan Buğday’ın düzenlediği 5 günlük raporun düzenlendiği tarihin yazılı olduğu protokol defter kaydının ilgili kurumlardan temin edilerek uzman incelemesi yapıldıktan sonra belgeye konulmasını istedi.
Geriye dönük eski tarihli rapor alındığı iddiasına karşı toplum sağlığı merkezindeki sekreterin duruşmada tabirinin alınması gerektiğini belirtti.
İstinaf, protokol poliklinik defter kaydının kim tarafından tutulduğunun tespitini istemiş, reçete kaydının tespitiyle birlikte istirahat raporunun hangi tarihte verildiğinin belirlenerek sanıkların hukuki durumlarının buna göre tayin edilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yetersiz münasebetle iki sanık hakkındaki mahkûmiyet kararı verilmesinin adap ve yasaya alışılmamış olduğunu belirtmişti.
5 İLA 45 GÜN ARASINDA DEĞİŞEN 8 FARKLI RAPOR
Yeniden yargılama yapan ağır ceza mahkemesi, Başak Demirtaş’ın Türkçe öğretmenliği yaparken 5 ila 45 gün arasında değişen 8 kez rapor aldığını, rahatsızlığı bulunmadığı halde gerçeğe karşıt rapor alarak eşiyle İstanbul Atatürk Havalimanından Frankfurt uçuşunu gerçekleştirdiği, daha sonra Amsterdam-İstanbul seferi ile Atatürk Havalimanı’na iniş yaptığını ifade etti.
Demirtaş’ın 15 Aralık’ta Türkiye’ye giriş yapmış olmasına rağmen 14 Aralık tarihli doktor raporu aldığı, yurt dışında olduğu halde Türkiye’deymiş gibi adına rapor düzenlendiğine dikkat çekti.
Demirtaş’ın doktor tarafından görülmeden, fiziki muayene edilmeden adına poliklinik girişi yapıldıktan sonra protokol numarasıyla gerçeğe muhalif rapor düzenlendiği, ardından eşiyle yurtdışına çıktığı, Türkiye’ye dönüş yapınca okul yönetimince kendisinden mazeretli olduğuna dair rapor talep edilince Amsterdam’da bulunduğu gün ve saat içinde güya Diyarbakır’daymış gibi kendi adına rapor düzenlettirip okul yönetimine teslim ettiği iddiasıyla hakkında dava açıldığı ifade edildi.
ARŞİV KAYDI YOK, PROTOKOL DEFTERİ BULUNAMADI
Mahkeme, toplum sağlığı merkezinden protokol defterlerinin asıllarının talep edildiğini, lakin defterlerin aslının olmadığının mahkemeye bildirildiğine dikkat çekti.
Kamu hastaneleri birliği genel sekreterliği, halk sağlığı hizmetleri müdürlüğünün, tek çatı altında il sağlık müdürlüğü bünyesinde birleşmesiyle tüm doküman, arşiv ve personelin tek çatı altında hizmet vermeye başladığı, arşivlerin taşınması ve birleştirilmesi, sürecinden kaynaklı olarak defterlerin arşivde olmadığı mahkemeye tutanakla bildirildi.
Protokol defteri olmadığı için her iki sanığın da tarza karşıt rapor düzenledikleri ve resmi evrakta sahtecilik yaptıklarına dair delil bulunmadığını belirten mahkeme, şahit olarak dinlenen ebe, hemşire ve tıbbi sekreterlerin de olayla ilgili bilgi sahibi olmadıklarına dikkat çekti.
KESİN VE AÇIK ISPATA DAYALI DELİL OLMALI
Mahkeme, somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suçu işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu nizamının bozulmasını önlemek ve bozulan kamu nizamını yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve üniversal nitelikteki prensiplerinden birinin de, suçsuzluk ya da masumiyet karinesi olan kuşkudan sanık yararlanır prensibi olduğunu vurguladı.
Sanığın bir suçtan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin temel koşulunun, hatanın hiçbir kuşkuya mahal bırakmayacak muhakkak ispat edilebilmesi olduğuna işaret eden mahkeme, gerçekleşme formu şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış iddiaların sanık aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet kararı kurulamayacağını belirtti.
Ceza mahkûmiyetinin herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanması gerektiğini belirten mahkeme, bu ispatın, toplanan kanıtların bir kısmına dayanılıp diğer kısmı göz gerisi edilerek ulaşılan kanaate değil, kesin ve açık bir ispata dayanması gerektiğini belirtti.
ŞÜPHEDEN SANIK YARARLANIR PRENSİBİ MUCİBİNCE BERAAT
İddia dışında sanıkların üzerine atılı suçu işlediğine dair suç kanaati sağlayacak yeterlilikte hukuka uygun, kuşkudan uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı ve şahit sözleriyle ispat edilemediği kanaatine varıldığı ifade edildi.
Mahkeme kuşkudan sanık yararlanır kozmik ceza prensibi de dikkate alınarak Başak Demirtaş ile rapor düzenleyen doktor hakkında yeterli delil elde edilemediğinden beraat kararı verdi.
İki sanığa kendilerini vekille temsil ettirdiğinden ötürü ayrıca 29.800’er lira vekâlet ücreti ödenmesine karar verildi.
Sanıkların cezalandırılmalarını isteyen duruşma savcısı ise karara karşı istinaf mahkemesine başvurdu.
Bodrum’da Göçmen Operasyonu
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.