32,7972$% -0.02
35,2846€% 0.38
2.448,01%-0,08
3.993,00%-0,64
15.972,00%-0,63
2.326,64%0,02
10.647,91%-0,31
Romanın asıl adı “Başkan Babamızın Sonbaharı”. Yeni jenerasyonlar ne yazık ki pek tanımıyor Gabriel Garcia Marquez’i.
Belki ikonik yapıtı “Kırmızı Pazartesi” ile hatırlanabilecek bir isim. Ya da “Yüzyıllık Yalnızlık” ile..
Ama Başkan Babamızın Sonbaharı, Dünya edebiyatının harikulâde kalemlerinden Gabriel Garcia Marquez’in en etkileyici romanı.
Adı lazım değil, bir Latin Amerika ülkesinin “kendi zorbalığının kapanına kısılıp kalmış diktatörünün” hikayesi.
Ölmek üzere. Ama ölemiyor. Yaşama pençelerini geçirmiş, ömrünü (ve iktidarını) uzatabilmek için cinayetler işliyor.
İşkence buyruğu veren.. Gençleri hiç düşünmeden ölüme gönderen.. Öte yandan ilah korkusu ile karabasanlar gören bir diktatör.
İlk okuduğumda o diktatör, faşist Franco ile cisimlenmişti benim gözümde.
Sonra daha pek çok isim eklendi listeye.. Mesela Pinochet.. Türkiye’den de doğal olarak Cihan..
Yazının başlığı bu yüzden “çoğul”.
*. *. *
Roman, Biden – Trump düellosunu izler ve sonrasında ABD medyasındaki yankılarını okurken aklıma geldi.
“Ne ilgisi var” diyeceksiniz.
Öyle ya! ABD liderleri ile romandaki karakter bir tutulabilir mi!
Bence tutulabilir. Hatta Marquez’in diktatörünü Biden ve Trump’tan biraz daha “insan” bulduğumu söyleyebilirim. Hiç değilse O karabasanlara gömülüyor.
Ya ABD’nin babaları?
Çok uzağa, geçmişe gitmeyeceğim. Gazze siyaseti bunu söylemek için kâfi. Biden’ın İsrail’e açık desteği dünyanın malumu. Fakat Trump’a göre bu destek hiç mi hiç kâfi değil. Hatta “Biden Filistinlilere yakınlık duyuyor”!!
Peki onun önerisi ne?
“İsrail’in Hamas’a karşı daha serbest hareket etmesine izin verilmeli. Bırakalım, başladıkları işi bitirsinler.”
Gazze’de bebekler, çocuklar, gençler ölüyor.
Hangisinin umurunda?
Hangisinin vicdanında küçücük bir titreme belirtisi var?
*. *. *
Gazze’deki vahşeti mi hatırlatmalı..
Ya da 2. Dünya Savaşı’nda soykırım dehşetini yaşayanların şimdi Filistin topraklarında birebirini uygulamasını mı..
Yoksa, Suriye’de ölen onca gencin, sivilin ardından “nerede kalmıştık” diye Esad’a çiçek gönderenleri mi..
Dinlerken kanım dondu. Erdoğan motamot şöyle diyordu zira:
“Suriye ile yeniden diplomatik bağlantıları kurmamak için bir sebep yok. Geçmişte nasıl yaptıksa yine yapabiliriz. Suriye’nin iç işlerine karışmak gibi bir niyetimiz yok. Biliyorsunuz ailece görüşmeye varana kadar sayın Esed’le geçmişte nasıl yaptıksa yeniden yapmamamız için bir sebep yok.”
Neresinden başlamalı anlatmaya! Suriye’nin iç işlerine karışmak gibi bir niyetimiz yok muymuş!!!!
Esad’ın kuracağı hükümete, Müslüman Kardeşler örgütü mensubu şu kadar değil de bu kadar isim alınması ısrarı neydi? Anayasalarında neyin ne olacağına “BİZ” karar vermeyecek miydik?
Ya “ailece görüşme” hatırlatması?
Erdoğan, Esad’a katil / terörist / zalim vs dediğini unuttu mu yoksa ahalinin unuttuğunu mu umuyor.
“Biz” yani Erdoğan Türkiyesi Suriye ile savaşta değil miydi? Onu da mı hatırlamıyoruz!
*. *. *
Evet! AKP’lilerin “babası”, Cumhur İttifakı ile aşırı milliyetçi / islamcı kitlenin “reisi” unutmayı seçiyor.
Oysa milyonlarca hayat etkilendi Suriye savaşında. Gençler öldüler. Sakat kaldılar. Geleceklerini kaybettiler.
Bu konuda, özür falan da beklenmez nasıl olsa ama, acılar üzerine iki kelime de mi edilmez! O acıların “yok sayılmadığını” hissettiren bir jest de mi yapılamaz!
Evlatlar şimdi de Esad’la kolkola alevlere mi sürülecek?
Bakın yaygın bir benzetmedir: “Savaş yaşlıların karar verdiği, gençlerin öldüğü bir iktidar oyunudur.”
*. *. *
Bu ülkede son 10 küsur yıldır çok hüzünlü şeylere şahit olduk. Hangisini hatırlayıp hatırlatmalı? Kendi adıma IŞİD’in canlı diri yaktığı iki askerimiz asla unutulmamalı mesela.
Tıpkı son düelloda Biden’ın başına geldiği gibi, Erdoğan’ın -kimi zaman canlı yayında- kameraların karşısında donup kaldığını gördük.
Son vakitlerde Bahçeli’nin haline şahit oluyoruz.
ABD’de Biden’ı son seçimde destekleyenler bile artık “mental sağlığı yerinde değil, çekilmeli” diyor. Hatta, Anayasal süreç işletilerek aday belirleme sürecinden önce kenara alınacağı konuşuluyor.
Trump’ın da zati ne yalancılığı kalıyor, ne de dolandırıcılığı.
Filistin, Orta Doğu konusunda insanların vefatına zerre tepki göstermeyen Amerikalılar, kendi gelecekleri söz konusu olunca susmuyor.
Sonbaharı kışa dönmüş liderlere “yatağınıza dönün” diyor.
Ya biz? Erdoğan – Bahçeli ikilisinin iktidarı sürdürebilmek ismine neler yaptığını görüyoruz. Dolayısıyla neler yapabileceklerini de biliyoruz.
*. *. *
Dünü unutuveren.. Yürüyecek dermanı kalmamış.. Seyahatlere tam teşekküllü hastane ile çıkan yaşlılar, hiç değilse gençlerin hayatı üzerinden “politika” yapmasın!
Hele hele 3. Dünya Savaşı hazırlıklarından asla söz etmesin.
TSK “Hazırız” diyor mesela..
Kimlerin hayatı üzerinden nasıl hazırsınız yahu?
Türkiye daha ekonomide -bırakın savaş- “muharebe” kazanamadı.
O yüzden..
Önce bir zahmet sahneden inin.
Sonra da doooğru yatağınıza.
Türkiye’nin Petrol İthalatı Yüzde 18.7 Arttı: Rusya İlk Sırada
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.