34,5881$% 0.12
36,1826€% 0.47
2.968,39%-1,22
5.050,00%-0,74
20.140,00%-0,74
2.670,87%-1,29
9.644,74%0,99
Dünyanın en varlıklı ve kıymetli bölgelerinden Manhattan New York’ta bir otel lobisinde bu yazıyı yazıyorum. Kentin büyüleyici görünümüne bakarken kahvemden bir yudum aldım diye başlamak isterdim ama işler burada sanıldığı gibi değil. Sabah uyandım, 38. kattan aşağı indim, çöpten geçilmez hale gelen esrar kokulu sokaklarda yürüyerek en yakın Pret a Manger’den kahvemi aldım. Para dilenen evsizlerin ortasından otele geri döndüm. ABD’ye her gelişimde burada geçireceğim vakti güzelleştirecek bir şey vardır illaki diye düşünüyorum, ama şu ana kadar bulamadım. ABD bizim karton polis otomobilleri gibi, uzaktan gerçek gibi gözüküp korku salan ama yakınlaşınca fos çıkan.
ABD başkanlık seçimleri
Amerika kamuoyunun şu an üzerine en çok ağırlaştığı konu Kasım’daki başkanlık seçimleri. Toplum tamamen ikiye bölünmüş durumda. Ben buradayken iki önemli gelişme yaşandı. Birincisi, Başkan Joe Biden’ın oğlu Hunter Biden silah ruhsatı almak için doldurduğu formda uyuşturucu kullanıcısı olduğunu sakladığından dolayı suçlu bulundu. Vazifedeki bir liderin birinci dereceden aile ferdi için bu bir birinciydi. Biden uyuşturucu bağımlılığıyla olan savaşında başarılı olan oğluyla gurur duyduğunu ve adalet sisteminin verdiği karara hürmet duyacağını ifade etti. Başkan olmasının verdiği af yetkisini kullanmayacağını da ekledi. Bir devlet liderinin oğlunun bu kadar fuzuli bir sıkıntıdan yargılanması manidar elbette. Bir yandan adalet sisteminin eşitlik prensibine bağlılığı, öte yandan olağanda bu kabahatlerin peşine düşmeyen savcıların artık siyasi motivasyonlarla hareket ettiği formunda yorumlanabilir bu durum.
Diğer önemli gelişme ise eski Başkan Trump’ın 6 Ocak Kongre Baskını’ndan sonra ilk kez ABD Kongresi’ne gidişiydi. Cumhuriyetçi Parti milletvekillerini ziyaret eden Trump kısa bir konuşma yaptı. Bu ziyaretin sembolik kıymeti büyük çünkü Amerikan demokrasisinin tarihteki en büyük skandallarından birinin azmettiricisi olan Trump, suç mahaline muzaffer bir kumandan gibi geri dönüş yapmış oldu. Üç sene önce Trump’ın demokrasiye karşı tehdit oluşturduğunu açıkça ifade eden senatörler artık kendisi karşısında el pençe divan duruyorlar.
Demokrasi büyük tehdit altında
Gerçekten de Trump’ın tekrar başkan seçilebilme ihtimalinin bu kadar kuvvetli hale gelmesi inanılacak gibi değil. Açıkça demokrasiyi tehdit eden ve oyunu kurallarına göre oynamayacağını belirten biri göz göre göre devletin doruğuna tekrar geçebilir. Son anketlerde de Biden’un önünde gözüküyor. Lakin “Trumpizm” sadece Amerika’da değil, Avrupa’da hatta küresel çapta bir yükseliş halinde. Son Avrupa Parlamentosu seçimleri bunun önemli bir göstergesiydi.
“Şu anda demokrasi her yerde savunmada ve otokrasinin zaferi, evvelden demokrasinin üniversal olarak kabul edilmesinden daha az kaçınılmaz görünmüyor. Diktatörlüklerin bulaşıcı yayılmasının kontrol edilemeyeceği korkusu bugün her zamankinden daha fazla sürüyor.” Bu ifadeler 1935 yılına, Alman hukukçu ve akademisyen Karl Loewenstein’a ait. Militan demokrasi kavramının mucidi Loewenstein, 1930’larda Avrupa’da esen faşizm rüzgârı karşısında demokrasilerin kendilerini savunmalarının şart olduğunu, ateşe ateşle karşılık verilmesi gerektiğini öne sürmüştür. Tarih nasıl da tekerrür ediyor değil mi?…
G7 Doruğu, NATO ve Sıradaki Tepelerin Düşündürdükleri