DOLAR

32,8826$% -0.25

EURO

35,1821% -0.54

GRAM ALTIN

2.449,68%-0,30

ÇEYREK ALTIN

4.001,00%-0,17

TAM ALTIN

16.005,00%-0,18

ONS

2.326,34%-0,04

BİST100

10.647,91%-0,31

Öğle Vakti a 13:11
Bursa AÇIK 27°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

Bekir Ağırdır: Şoven İktidarlar Çoğalıyor

ad826x90

Avrupa Parlamentosu seçimleri ile aşırı sağın yükselişinin belirginleştiğini ifade eden Bekir Ağırdır, fikri derinliği ve gelecek kıssası olmayan ama popülaritesi, belagati yüksek genç önderlerin kaygılara yaslanan siyasetinin bu periyotta etkili olduğunu belirtti. Bu siyasetin ortak noktasının “ortak Batı Avrupa fikrine itiraz” olduğuna dikkat çeken Ağırdır, asıl tehlikenin muhalif gurupların kayıtsızlığı, sessizliği olduğu değerlendirmesini yaptı.

Bekir Ağırdır’ın “Şoven iktidarlar çoğalıyor, Batı tıkanıyor: Avrupa’nın sorunu sağın yükselişi mi ütopyasızlık mı?” başlıklı yazısının bir kısmı şöyle:

“Batı zihniyetiyle, sistemiyle krizde, tıkandı. Yeni yolu, öyküyü üretebilmiş değil şimdi. Özellikle de pandemi süreci ve ardından uzun müddettir unuttukları hortlamış ekonomik kriz, borç sarmalı, enflasyon gibi sorunlar sistemin parıltısını iyice söndürdü.

Dünyanın yaşadığı küresel ekonomik ve siyasal güç paylaşımı tansiyonunda aktör bile olamayıp seyirci kalmak, Rusya’nın Ukrayna’yı işgaline sırf kendi güvenlikleri ve güç gereksinimleri perspektifinden bakmak, İsrail’in Gazze’deki soykırımına tümüyle seyirci kalmak ahlaki üstünlüklerini sildi süpürdü.

Aşırı sağ, şoven, popülist hareketlerin ortak noktası, ‘ortak Batı, ortak Avrupa’ fikrine, tahayyülüne, eforuna itiraz edişleri. Genel olarak sağ siyasetlerin merkez sağdan radikal sağa doğru ayrıştıkları nokta da burası. Klasik sağ hala Avrupa fikrine bağlı, ekonomik ve siyasi sistemin sürdürülmesinden yana. Bu bakımdan klâsik sol ile de mutabık oldukları bile söylenebilir. Aşırı sağ ise kimlik siyaseti yapıyor, ulus devleti savunuyor, ortak Avrupa fikrine, kurum ve kurallarına, küresel göçe, göçmenlere de karşılar. Özellikle de İslam ülkelerine ve Müslüman göçmenlere yönelik derin bir korku, bu korku nedeniyle de nefret telaffuzuna yaslanan bir politik çizgileri var. Kimlik siyasetlerinin bir ögesi olarak da ahlakçı, özgürlük karşıtı ve otoriter bir siyaset setine sahipler.

Yerkürenin ritmindeki değişimin ürettiği sorunlar kaygıları artırıyor. Hızlanan gündelik hayatın getirdiği sığlaşma giderek lümpenleşmeyi çoğaltıyor. Lümpenleşme yeni bir şeyi kurma, yapma duygu ve uğraşını değil olanı müdafaa güdüsünü besliyor. Korku nedenleri çoğalıyor, kimi zaman göçmenler kimi zaman Müslümanlar, Rusya, Çin, terör, IŞİD, Taliban ve hatta özgürlükler ve tüm farklılıklar.

Fikri derinliği ve gelecek kıssası olmayan ama popülaritesi, belagati yüksek genç başkanların umutlara değil dehşetlere yaslanan, ne yapacağını değil neyi yıkacağını anlatışları siyasi şehveti besliyor. Yeniden sahneye dönen ulus devletlerin güvenlikçi siyasetleri, siyasetin, medyanın ve yeni medyanın lümpenliği ve kaygıyı çoğaltıcı örgütlü berbatlığı aslında kendi hayatına dair ümitsizliği yüksek gençliği harekete geçiriyor.

Elde yeni bir söz, yeni bir hikaye olmadıkça tüm olumsuz tecrübelerine, anılarına rağmen ayrımcılık, farklılıklara nefret, düşmanlık, ırkçılık otoriterliği besliyor. Asıl tehlike aşırı sağın yükselişinden öte. Aslında seçimlere katılma oranlarına bakarsak ülkelerin, toplumların toplamda hala yüzde 10’lar mertebesinde takviyesine sahipler. Ancak sessiz yüzde elli ümitsizlik, ilgisizlik, kayıtsızlık nedeniyle sahneye çıkmamakta direnince aşırı sağ temsili demokrasinin sayısal imkanlarıyla iktidara yürüyor ya da ortak oluyor.

Asıl tehlike süreksiz bir araz gibi düşünülen, konuşulan popülizm, otoriterlik ve keyfiliğin kalıcılaşıyor olması. Herkes birbirinden korkar hale geliyor ve kaygılarla güvenlikçi ve ahlakçı siyasetler kalıcılaşıyor. Bu siyasetler da dünyanın adaletsizlik, yoksulluk, otoriterlik, kimliğe sıkışma, yolsuzluk sorunlarını kalıcılaştırıyor.

Dünyanın her yerinde şoven iktidarlar çoğalıyor, güçleniyor. İki hafta önce Hindistan’da da seçim vardı ve şoven, otoriter, Hindu milliyetçisi parti ve hala başbakan olan Modi seçimi tekrar kazandı.

Bu ortada AP seçimlerinin yapıldığı hafta Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri ‘nükleer silahların kullanılması riskinin Soğuk Savaş’tan bu yana görülmemiş boyutlara ulaştığı’ ikazını yaptı.

Bir öteki haberde ise Ukrayna’nın Afrika ülkelerinde büyükelçilikleri üzerinden Rusya’ya karşı asker toplamak olduğundan bahsedilerek savaşın Afrika’ya yayıldığından söz ediliyordu. Tekrar bir öteki haberde de Rusya’nın Afrikalı gençleri zorla Ukrayna’da savaşa yolladığı yazılıyordu. Bu haberler Batı gazetelerinin minik birer dış haberleri iken BM Sudan’da devam eden iç savaş nedeniyle dünyanın en büyük iç göç krizinin yaşandığını bildiriyordu.

O zaman sırf Avrupalı seçmenin değil hepimizin önündeki soru şu: Ne yapacağız? Ne yapmalıyız?”

(HABER MERKEZİ)

0 0 0 0 0 0
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Ankara Büyükşehir Belediyesi’nden Dev Ekranda Milli Maç Keyfi

HIZLI YORUM YAP

0 0 0 0 0 0

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.