DOLAR

32,5573$% 0.09

EURO

35,3099% 0.53

GRAM ALTIN

2.470,33%0,30

ÇEYREK ALTIN

4.001,00%0,17

TAM ALTIN

16.026,00%0,15

ONS

2.357,64%0,08

BİST100

10.872,56%1,78

Yatsı Vakti a 22:31
Bursa ORTA ŞİDDETLİ YAĞMUR 17°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
  • Bursa Gündem Haber
  • Siyaset
  • Bir Zamanlar Mutluluğun Fotoğrafının Yapıldığı Ülkede, Şimdilerde Zorluklarla Mücadele Ediliyor

Bir Zamanlar Mutluluğun Fotoğrafının Yapıldığı Ülkede, Şimdilerde Zorluklarla Mücadele Ediliyor

ad826x90

Büyük şairimiz Nâzım Hikmet ne diyordu ünlü “Saman Sarısı” şiirinde: “Sen mutluluğun fotoğrafını yapabilir misin Abidin / işin kolayına kaçmadan ama / gül yanaklı bebesini emziren melek yüzlü anneciğin fotoğrafını değil / ne de ak örtüde elmaların / ne de akvaryumda su kabarcıklarının arasında dolanan kırmızı balığınkini / sen mutluluğun fotoğrafını yapabilir misin Abidin / 1961 yazı ortalarında Küba’nın fotoğrafını yapabilir misin / çok şükür çok şükür bugünü de gördüm ölsem de gam yemem gayrının fotoğrafını yapabilir misin üstat…”

Nâzım Hikmet’in “Sen mutluluğun fotoğrafını yapabilir misin?” diyerek ünlü ressamımız Abidin Dino’ya seslendiği şiiri ve metaforu pek çok kişi bilir. Ama bu şiirde “mutluluğun resmi” olarak tanımlananın, Küba ve ihtilali olduğu ise gereğince bilinmez.

HAVANA’DA NÂZIM VE HEMİNGWAY İZLERİ

İşte biz bir zamanlar “mutluluğun resmi”nin yapıldığı topraklardayız. Burada şimdilerde bin bir türlü ambargo, kuşatma ve zorlukla mücadele edilse de her şeye rağmen devrimci geleneğe bağlılık korunuyor ve ihtilal yaşatılmaya çalışılıyor.

Havana merkezinde kaldığımız “casa” yakınlarında, ailecek bir akşam gezintisi yapıyoruz. Aaa o da ne, caddeye bakan bir mekânda büyük şairimiz Nâzım Hikmet’in portresi güya bize göz kırpıyor! Çabucak Bone’ma isimli bu kafeteryaya oturuyoruz. 

Duvarlarında yer alan Nâzım Hikmet, Can Yücel ve onların İspanyolca yazılmış dizeleri eşliğinde içeceklerimizi yudumluyoruz. Yine Havana’da yer alan La Floridata isimli restoran-bar da burada yaşadığı devirde ünlü muharrir Ernest Hemingway’in sıkça uğradığı bir yermiş. Burada anısına özel bir köşe yapılmış. 

TÜTÜN, PURO VE ŞEKER KAMIŞI

Küba’nın klasik ve sembolik ürünleri arasında tütün, puro, şeker kamışı ve özellikle rom içkisi başı çekiyor. Geçmişte de bunların üretimi, ticareti ve ihracatı Küba iktisadını belirlemiş. Üretim alakaları ve geçmişte yaşanan sömürü çarkları, ihtilalin yaşanmasında ve halk tarafından desteklenmesinde belirleyici olmuş. İhtilal sonrasında bu eserlerin üretimi ve ticareti kamulaştırılmış. Yeni devirde ise bunların üretimine ve ticaretine belli kurallar çerçevesinde özgürlükler getirilmiş.

MÜZE KENT TRİNİDAD

Küba’nın müze kenti olarak tanımlanan Trinidad, epey renkli ve turistik bir kent. Burası, Havana’ya göre daha da sıcak bir iklime sahip. Dolayısıyla burada elektrik kesintisi daha çok oluyor. İnsanlar vakitlerini ekseriyetle sokaklarda ve kapı önlerinde geçiriyorlar. Casa denilen ev pansiyonları da turizmde önemli bir yer tutuyor. Beşere adeta ferahlık ve serinlik veren Trinidad’ın yöresel içkisi çançara ve onun üretim yeri de epeyce ilginç.

Burada biz de bir casa’da konaklıyoruz. Ev sahibimizin ilginç bir ismi var, Elvis Mersedes. Eşiyle birlikte evin alt katında yaşıyorlar. Kendisiyle hem bir hatıra fotoğrafı çekiliyor hem de ablukanın hayatlarına yansımalarını konuşuyoruz. Masada duran, ihtilalin sesi Gramma gazetesinin yeni sayısı özellikle dikkatimizi çekiyor. Sonra kente yakın plajlara gidip, Karayipler’de denize giriyoruz.

MÜZİK VE DANS: YAŞAMIN RENGİ

Küba’da müzik ve dans hayatın ayrılmaz bir parçası. Havana’da olsun, Trinidat’da, Varedora’da ve diğer gittiğimiz yerlerde olsun; çabucak her yerde kulağımıza müzik sesleri geliyor. Küba kökenli bir ritim, dans ve müzik ça-ça-ça, Guantanamera gibi kesimlerle kumandan Che Guevera müziği her yerde çalınıyor.

Özellikle eski Havana’da ve Trinidad’ın tarihi bölgesinde, insanlar ekseriyetle vakitlerini sokakta geçiriyorlar. Konutların kapıları ve pencereleri her daim dışarıya açık. Bunda elbette sıcak iklim şartlarının da etkisi var. Bu taraflarıyla doğrusu bize İzmirlilerin yaşam biçimini çağrıştırıyorlar. Bir de yaşanan tüm zorluklara rağmen Kübalılar, eğitim ve sıhhatteki başat pozisyonlarını koruyor ve bu alanlarda tüm dünyaya örnek oluyorlar.

SANTA CLARA VE CHE GUEVERA

Trinidad’dan ünlü şeker vadisini izleyerek; İspanyol devirde şeker kamışı üretiminde çalıştırılan köleleri izlemek üzere yapılmış Iznaga Kulesi’nin bulunduğu Valle de los İngenios kasabasına gidiyoruz. Buradan adı enternasyonal devrimci Che Guevera ile birlikte anılan Santa Clara kentine geçiyoruz. Santa Clara’da Che Guevera’nın mozelesini, anıtını ve onunla ilgili anı eşyaların korunup sergilendiği müzeyi ziyaret ediyoruz. Che’nin anıtının önünde “Zafere kadar daima” yazıyor.

Santa Clara’da bir diğer ilgimizi çeken yer de Che komutasındaki birliklerin, ihtilalin bahtını belirleyişini anlatan “Zırhlı Tren Müzesi” oluyor. Burada diktatör Batista’nın karşıdevrimcilere gönderdiği silah yüklü tren, bir büyük iş makinesiyle durdurularak havaya uçurulmuş. Oluşan manzara, iş makinesi ve vurulan zırhlı tren vagonları yıllardır korunup sergileniyor. Ayrıyeten Santa Clara’da Küba Komünist Partisi’nin yerel örgütünü ve merkezini ziyaret ediyoruz. 

Oradaki yönetici ve görevlilerle Küba’nın içinde bulunduğu durumu konuşuyoruz. Kübalılar içinde bulundukları durumu “ikinci özel dönem” olarak isimlendiriyorlar. Birinci özel devrin ve ablukanın 1990’larda yaşandığını ifade ediyorlar, o devirde olduğu gibi ikinci abluka özel devrinin de kesinlikle aşılacağını vurguluyorlar.

Yarın: İhtilali savunma komiteleri ve dayanışma çağrısı

0 0 0 0 0 0
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Ekrem İmamoğlu Bodrum Tatilini Yarıda Kesip Özel Jetle Almanya’ya Gitmiş

HIZLI YORUM YAP

0 0 0 0 0 0

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.