32,8826$% -0.25
35,1821€% -0.54
2.449,68%-0,30
4.001,00%-0,17
16.005,00%-0,18
2.326,34%-0,04
10.647,91%-0,31
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yapılan araştırmaya göre, 65 yaşını geçmiş her 100 bireyden 78’inde bir kronik hastalık bulunduğu belirtildi. Araştırmalarda kronik hastalıkların en yaygın olduğu bölge olarak tespit edilen Doğu Karadeniz’de; bu hastalıkların günlük hayatı önemli derecede etkilediğini belirtenlerin oranı yüzde 46,6 olarak tespit edildi.
Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tevfik Özlü, kronik hastalık artışı ve birden çok kronik hastalıkları yaşayanların tedavi süreçlerine ilişkin tavsiyelerde bulundu.
‘GÜNÜMÜZDE BİRÇOK KRONİK HASTALIKLA YAŞAYAN BİR POPÜLASYON OLUŞTU’
DHA’nın haberine göre yaşlı hastaların önemli bir kısmında birden çok kronik hastalığın aynı anda bulunduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Özlü, “Beklenen yaşam mühletinin uzaması ve kronik hastalıklarda aktif tedavilerle denetimin sağlanması nedeniyle artık günümüzde birçok kronik hastalıkla birlikte yaşayan yaşlı bir popülasyon oluştu. Bu hastaların önemli bir kısmında birden çok kronik hastalık aynı anda bulunuyor. Ve tıptaki aşırı uzmanlaşmadan ötürü da aslında bu hastalar birden çok farklı branşta uzmana gidip muayene ve tedavi oluyorlar. Her doktor kendi uzmanlık alanıyla ilgili hastalığa odaklanıp, o hastalık için hastanın tedavisini düzenliyor, denetimlerini yapıyor. Ama şöyle bir sorun var; bu hastalıkların kendileri de birbirleriyle etkileşebiliyor. Biri oburunu bozabiliyor, ağırlaştırabiliyor, tetikleyebiliyor. Öbür taraftan bu hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçlar da birbiriyle etkileşebiliyor. Birbiriyle tesirini arttıran ilaçlar var. Birbirine tesirini azaltan ilaçlar var. Hasta bunlar bir ortada kullanmak durumunda kalabiliyor” dedi.
‘HASTALARIN ORKESTRA ŞEFİ ROLÜNDE BİR DOKTOR DENETİMİNDE OLMALARI GEREKİYOR’
Çoğu zaman hastalıkların tedavisine karşı bütüncül yaklaşımın eksik kalabildiğini kaydeden Özlü, “Birden çok kronik hastalıkla yaşamak, tedavi durumu olan hastaların, tedavisini bütüncül bir yaklaşımla takip eden adeta bir orkestra şefi rolü oynayan bir tabip denetiminde olmaları gerekiyor. Burada bir eksiklik birden fazla zaman olabiliyor. Zira her tabip sonuç itibarıyla kendi uzmanlık alanına yöneliyor ve orayla ilgileniyor, sıkıntılarla ilgili hastaya çok yardımcı olamayabiliyor. Oysa hastanın bu ilaç etkileşimleri ve hastalıkların birbirine olan etkileşimleri açısından sorun yaşamaması için bir doktor denetiminde olması gerekiyor. Bu tabip, diğer tabiplerden farklı olarak hastaya bütüncül yaklaşmalı ve alışılmış ki kendi uzmanlık alanı dışında kalan mevzularda diğer farklı uzmanlardan konsültasyon alarak hastayı oraya yönlendirerek o alanlarda da hastanın tedavisini yönlendirerek sürdürebilir” diye konuştu.
‘BÜTÜNCÜL GÖZLE TAKİP ÇOK ÖNEMLİ’
Tedavi sürecinde bütüncül gözle hasta takibinin önemli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Özlü, “Bütüncül olarak ilaçlar arasında ve hastalıklar arasında etkileşimler de dikkate alınması lazım. E nabız sistemi bunu biraz kolaylaştırıyor. Türkiye’de çok güzel bir sistem var. Bu hastanın kullandığı ilaçları daha önce aldığı teşhisleri görebiliyorsunuz ama poliklinik muayeneler sırasında birden fazla zaman doktorların buraya dönüp detaylı hastayla ilgili geçmiş durumlara bakmaları çok mümkün olmayabiliyor. Onun için kronik hastalığı olan hastaların böyle bir tabip tarafından sahiplenilmesi ve bütüncül bir gözle takip edilmesi, sıhhatleri açısından çok önemli. İlaç yan tesirlerinin, istenmeyen tesirlerinin görülmemesi açısından çok önemlidir” tabirlerinde bulundu.
(HABER MERKEZİ)
Corona Virüsü Hortladı: Ülkede Olay Sayısı Artıyor, Erkekler Daha Büyük Risk Altında
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.