35,4431$% 0.27
36,3540€% -0.47
3.064,19%1,06
4.989,00%0,70
19.895,00%0,69
2.690,37%0,80
9.910,61%-0,90
Derleyen: Gonca Kocabaş / Milliyet.com.tr – Yüzyılın en etkili düşünürlerinden biri olan Jiddu Krishnamurti, bireyin zihinsel özgürlüğüne odaklanan ideolojisiyle tanınıyor. 1895 yılında Hindistan’da dünyaya gelen Krishnamurti, genç yaşta Teosofi Derneği tarafından ‘Dünya Öğretmeni’ olarak ilan edildi. Ancak bu unvanı ve kendisine atfedilen tüm liderlik rollerini reddederek özgür niyetin savunucusu oldu.
Annesi Sanjeevamma, sekizinci çocuğunun özel olacağını hissetti ve normalde ortodoks Hindu evlerinde dua için ayrılmış olan puja adı verilen bu odada doğum yapmak istedi. Hindular için doğum anı, bebeğin başının göründüğü andır ve astrolojik hesaplamalar için de epeyce değerlidir. Bölgedeki ünlü bir astrolog olan Kumara Shrowtulu, sonraki gün çocuğun büyük bir adam olacağını ve çok büyük işlere imza atacağını tahmin etmişti.
‘BAHÇEDE ÖLEN KIZ KARDEŞİMLE BULUŞUYORDUK’
Krishna 2 yaşındayken sıtmaya yakalandı ve bu da ateş ve yoğun burun kanamalarına neden oldu. Zayıflığı, babası ve öğretmenleri de dahil olmak üzere etrafındaki insanların kötü muamelelerine karşı onu yumuşak bir hedef haline getirdi. Öğretmenleri onu zayıf ve zihinsel olarak yetersiz bir çocuk olarak görüyordu. Babasının sık sık iş değiştirmesi ve kötü sağlığı, öğrenmede geri kalmasına neden oldu. Oldukça hayalperest olan Krishnamurti’nin zihinsel engelli olduğu düşünülüyordu.
Krishna’nın en büyük kız kardeşi 1904’te yirmi yaşında öldü. 18 yaşındayken yazdığı bir anı kitabında annesinin ölen kızını ‘gördüğünü’ şu sözlerle anlattı:
“Birlikte konuştular ve bahçede kız kardeşimin geldiği özel bir yer vardı. Annem kız kardeşimin orada olduğunu her zaman bilirdi, bazen beni de oraya götürürdü ve kız kardeşimi de görüp görmediğimi sorardı. İlk başta bu soruya güldüm ama tekrar bakmamı istedi, bazen kız kardeşimi görürdüm. Sonrasında ise kız kardeşimi her zaman görebildim. Çok korktuğumu itiraf etmeliyim. Genellikle annemin yanına koşardım ve bana korkmak için hiçbir neden olmadığını söylerdi. Ailemde bu şekilde gören tek kişi annem dışında bendim. Annem insanların auralarını görebiliyordu ve ben de bazen onları görüyordum.”
‘ANNEM OKULA GİDERKEN BENİ TAKİP EDERDİ’
Aralık 1905’te Krishna’nın annesi öldü. Aynı anı kitabında Krishna “Çocukluğumun en mutlu anıları, sevgili annemle ilgilidir. Okulda özellikle mutlu olduğumu söyleyemem çünkü öğretmenler pek nazik değillerdi ve bana benim için çok zor olan dersler verdiler. Sıhhatim çok hassas olduğu için, çok sert olmadıkları sürece oyunlardan zevk alırdım. Annem 1905’te öldüğünde, kardeşlerim ve ben, bizi en çok seven ve önemseyen kişiden yoksun kaldık ve babam bizimle fazla ilgilenemeyecek kadar meşguldü, bize bakacak gerçekten kimse yoktu. Annemin vefatıyla ilişkili olarak, öldükten sonra onu sık sık gördüğümü söyleyebilirim. Bir seferinde annem yukarı çıkarken onu takip ettiğimi hatırlıyorum. Elimi uzattım ve elbisesini yakalar gibi oldum ancak merdivenlerin zirvesine ulaşır ulaşmaz kayboldu. Kısa bir süre öncesine kadar, okula giderken annemin beni takip ettiğini duyardım. Bunu özellikle hatırlıyorum çünkü Hintli kadınların bileklerine taktıkları bileziklerin sesini duydum. İlk başta yarı korkmuş bir şekilde geriye bakardım, elbisesinin belirsiz halini ve yüzünün bir kısmını görürdüm. Bu neredeyse her zaman evden çıktığımda olurdu” diye yazmıştı.
Krishnamurti ömrü boyunca bireylerin dogmalardan, otoritelerden ve toplumsal koşullandırmalardan bağımsız düşünmesi gerektiğini savundu. Ona göre, gerçek dönüşüm ancak bireyin kendini tam manasıyla tanımasıyla mümkündü. “Gerçek bir devrim, bireyin zihninde başlamalıdır” diyen Krishnamurti, kendine dayalı bir özgürlük anlayışı geliştirdi. Yazıları ve konuşmalarıyla milyonlarca insana ilham veren Krishnamurti, dünya çapında seminerler düzenledi ve çok sayıda kitap yazdı. Yapıtlarında sevgi, korku, zihin ve eğitim gibi mevzuları derinlemesine ele aldı.
‘ZİHİN GEÇMİŞİN YÜKÜNDEN KURTULMADIKÇA ÖZGÜR OLAMAZ’
Krishnamurti, ruhsal bir lider olarak tanınmasına rağmen her türlü otorite ve dogmayı reddederek zihinsel özgürlüğün en güçlü savunucularından biri haline geldi. Krishnamurti’nin hayatı, genç yaşta Teosofi Derneği tarafından keşfedilmesiyle yön değiştirdi. Dernek, onun ‘Dünya Öğretmeni’ olacağına inanıyor ve onu bu rol için yetiştiriyordu. Ancak 1929 yılında yaptığı ünlü konuşmasında Krishnamurti, kendisine biçilen bu rolü ve Teosofi’ye bağlı tüm yapıları reddetti. Krishnamurti, “Hakikat, hiçbir otoritenin, öğretmenin ya da sistemin monopolünde değildir. Sizler hakikati ancak kendi içinizde bulabilirsiniz” ifadelerine yer verdi.
Bu açıklama, Krishnamurti’nin sadece bireyin kendi şuuru ve özgür iradesiyle anlam bulabileceği bir hayat arayışına adanmış olduğunu gösteriyordu. İdeolojisini, bireyin zihinsel ve duygusal kölelikten kurtulması gerektiği üzerine inşa etmişti. Ona göre insanların büyük çoğunluğu toplumsal kurallar, gelenekler, kaygılar ve istekler tarafından şartlandırılmış bir zihin yapısıyla yaşamaktaydı. Bu durum, bireylerin özgürce düşünmelerini ve yaşamalarını engelliyordu. Krishnamurti şöyle diyordu: “Zihin, geçmişin yükünden kurtulmadıkça özgür olamaz.
‘KENDİNİZİ ANLAMADAN DÜNYAYI ANLAMAYA ÇALIŞMAK ANLAMSIZ’
Korkunun, insanın zihinsel ve duygusal hapisanelerinden biri olduğunu savundu. Özellikle gençlerin, ezbere dayalı sistemlerden çok farkındalığı ve sorgulamayı teşvik eden bir eğitimle yetiştirilmesi gerektiğine inanırdı. Krishnamurti, ömrü boyunca birçok ülkede seminerler verdi ve insanları dogmalardan bağımsız düşünmeye çağırdı. Konuşmaları sırasında, dinleyicilerine sık sık “Soru sormaktan çekinmeyin. Hiçbir otoriteye bağlı kalmayın” diyerek ferdi farkındalığın kıymetini vurgulardı. Onun ideolojisi, sadece bireylerin değil, toplumların da dönüşümüne yönelikti. 1969 yılında Kaliforniya’da kurduğu Krishnamurti Vakfı, onun kanılarını yaymaya devam etti.
Ayrıca Hindistan, İngiltere ve ABD’de kurduğu okullar, Krishnamurti’nin eğitim anlayışını uygulamaya koydu. 1986 yılında Kaliforniya’da hayata gözlerini yuman Krishnamurti, gerisinde büyük bir felsefi miras bıraktı. Onun yazdığı kitaplar, bugün hâlâ birçok dile çevriliyor ve okuyucularına ilham veriyor. Krishnamurti, bireyin kendi şuurunu keşfetmesiyle ilgili şu kelamlarıyla hatırlanıyor:
“Kendinizi anlamadan, dünyayı anlamaya çalışmak anlamsızdır. Kendini tanıyan bir birey, dünyayı değiştirebilir.”
BRUCE LEE’YE NASIL İLHAM OLDU?
Aynı zamanda Jiddu’nun fikirleri, vaktimizin en gösterişli Kung-Fu dövüşçülerinden biri olan, Time dergisi tarafından 20. yüzyılın en önemli 100 insanı arasında gösterilen Bruce Lee’yi de etkilemişti. Bruce Lee’nin eşi Linda Lee, yıllar önce görüntüye kaydedilen bir röportajında, kocasının bir yaralanmadan kurtulurken ideoloji üzerine kapsamlı bir araştırma yapmaya başladığını söylemişti. Karısına göre onu en çok etkileyen şey Jiddu Krishnamurti’nin öğretileriydi.
Krishnamurti’nin ideolojisinin Bruce Lee’yi en çok cezbeden tarafı, Krishnamurti’nin niyette kendine güvenen, mert ve bağımsız olmaya vurgu yapmasıydı. Bu fikirler Bruce Lee’nin zihninde ve ruhunda anında bir yankı uyandırdı ve kendini bu doğrultuda geliştirmeye başladı. Bunun ardından Bruce Lee, dövüş sanatlarının arkasında yatan fikirler ve ideoloji hakkında yazmaya başladı. İnsan zihni ve bedeni arasındaki ilişkiye dair aydınlanmış anlayışı, Bruce Lee’nin zihinsel güç geliştirmesine ve sakatlığından kurtularak en iyi fizikî durumuna geri dönmesine yardımcı oldu.
Kendine yardım etmekten daha iyi bir yardım olmadığına inanmaya başladı. Yeni kazandığı özgüven sayesinde, yaralanmadan önce olduğundan daha iyi bir dövüşçü oldu. Yaralandığında, hekimleri tekrar dövüşüp dövüşemeyeceği konusunda kuşkularını dile getirmişlerdi. Ancak Krishnamurti’nin kitaplarında yer alan fikirler Bruce Lee’nin bir dövüş sanatları dövüşçüsü olarak zirveye ulaşmak için zihinsel gücünü geliştirmesine yardımcı olmuştu.
Bugün onun ideolojisi, özellikle mindfulness, meditasyon ve ferdî gelişimle ilgilenenler arasında popüler olmaya devam ediyor. Krishnamurti’nin hayatı, sırf bir filozofun değil, kanılarıyla insanları özgürlüğe çağıran bir devrimcinin öyküsü olarak anılıyor.
Diğer Güncel Haberler İçin Tıklayın / Bursa Haber – Bursa Gündem – Bursa Gündem Haber – Bursa Haberleri – Bursa Son Dakika
Bizi İnstagram’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi X’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHbr
Bizi Facebook’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Youtube’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Linkedin’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
‘Çocuklar Boylarından Çok Büyük Eziyetlere Maruz Kalıyorlar’