32,8826$% -0.25
35,1821€% -0.54
2.449,68%-0,30
4.001,00%-0,17
16.005,00%-0,18
2.326,34%-0,04
10.647,91%-0,31
06:40
İLGİLİ VİDEO
İznik çinisi 15. yüzyılda Çin’den gelen mavi ve beyaz seramiklerden ortaya çıktı. 18. yüzyıldan itibaren yok kaybolmaya yüz tutan çinicilik, 1990’lı yıllardan itibaren yeniden hayat buldu. Osmanlı mimarisinde önemli bir dekoratif materyali olarak kullanılan İznik çinisinde, lale, sümbül, nar, karanfil gibi çiçek motifleri sıkça kullanılırken, mavi, firuze, yeşil ve kırmızı en çok kullanılan renklerden. 15-17. yüzyıllar arasında cami, mescit, medrese, imaret, hamam, saray, köşk, sebil, kütüphane gibi çeşitli yerlerde kullanılan çini, günümüzde ise evde süs olarak kullanılıyor.
Sarı rengi hariç bütün renk skalalarının İznik çinilerinde mevcut olduğunu belirten çini ve seramik sanatkarı Adil Can Güven, “İznik çinisi dünyanın tanınan markalardan birisi. İlk önce Bizans seramikleri, ardından Beylikler seramikleri, Selçuk seramikleri ve ondan sonra da Selçuk seramiklerine emsal buna fağful yapın demeyle birlikte İznik çinicilerinin ortaklaşa yaptıkları bir eser. Şimdiye kadar hamurunun içinde bir nevi cam tozu olan bir seramik. Sadece Selçuklu ve Orta Asya’da yapılmış. O yüzden İznik çinileri hamuruna cam tozu, sırça dediğimiz olay girdi ve düşük derecede porselen gibi yapıldı. Düşük derecede olduğu için kırmızı rengin burada kullanılması çok güzel olmuş. Çin porselenleri 1380 derecede kullanılıyor ama kırmızı koyulmuyor. Sarı rengi hariç bütün renk skalaları İznik çinilerinde mevcut. Hepsi pırıl pırıl parlaklık ortaya çıkarmış renkler. Hepsi bir araya geldiği vakitte saraya yakışan seramikler. Bu yüzden ehemmiyet atfediyor. Bu 500 yıl önce yapılmış bir seramik. 500 yıl sonra yakın vakitte yapılmaya yine başlamış. Ama şimdi daha o duruma erişememiş” diye konuştu.
İznik’e araştırma enstitüsü yahut bir uygulama atölyesi kurulması gerektiğini ifade eden Güven, “Çalışan genç elemanlar, usta çırak geleneği ile oradan mezun olup ustalık belgesi alabilir. Sanayi gelişti, ona göre ekipmanları da değişti. Fırınlar elektrikli fırınlara döndü. Ona rağmen İznik çinisinin çok benzerleri atölyelerde yapılıyor” dedi.
Geçmiş periyotta İznik çinilerinin bir kısmı tarihi yerlerden alınıp, kaçak yollarla Avrupa’ya götürüldüğü söyleyen Adil Can Güven, “Ortada eski İznik çinileri bulunmadığından yeni yapılan İznik çinileri de o değeri buluyor. O periyotta kaçak yapılan İznik çinileri tüccarlar arasında satılıyor. Tüccarlar bunu Avrupa’da satıyor. Bir kısmı da savaş vakitlerinde toplanmış. İznik çinilerinin bir kısmı da cami, han, hamam ve medreselerden alınıp, kaçak yollarla Avrupa’ya götürülmüş. Buranın yerli insanı Gülbenkyan önemli seramikler toplamış. Savaş vakti bu topraklardan gitmiş. Ailecek aldıkları bütün ürünleri ve yapıtları de götürmüş. Daha sonra Gülbenkyan, ‘Burada bir müze açmak istiyorum ama ismini Gülbenkyan koyarsanız açarım’ diye istekte bulunmuş. Maalesef kabul görmemiş ve müze Lizbon’da açılmış. Gülbenkyan Müzesi İznik çinilerinin en güzel sergilendiği yerlerden bir tanesi” ifadelerini kullandı.
Güven sözlerini şöyle tamamladı: “İznik çinisini kriterleri şimdi konmadı. Materyali pek bilinmiyor. Hangi atölyeye sorsanız sorun, İznik çinisi yapıyorum dediği zaman ardında bir kriter ve bir gereç yok. O yüzden herkesin kendine has bir formülü var. Kimisi yarı endüstriyel, kimisi daha otantik gereçlerle yapıyor. Çok güzel yapanlar var. Benzerini yapanlar var. Şimdi daha klasiğe geçmiş değiliz. Ama en kısa vakitte da bunun en güzel halini yaparak, gelecek kuşaklara bu böyle yapılmış diye bırakmamız lazım”.
Bursa’da Dükkandan Kablo Çalan Hırsızlar Güvenlik Kamerasına Yansıdı
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.