DOLAR

32,6645$% 0.32

EURO

35,5639% 0.42

GRAM ALTIN

2.509,16%1,72

ÇEYREK ALTIN

4.049,00%1,37

TAM ALTIN

16.220,00%1,37

ONS

2.390,92%1,48

BİST100

10.851,78%-0,19

Öğle Vakti a 13:13
Bursa AÇIK 25°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

‘Çok Kötü Bir Şey Oldu’ Belgeseli Üzerine: Tarihi Bir Kırılma

ad826x90

“Pir Sultan Abdal’ım kırklar yediler Bu yolu erkânı onlar kurdular” 1993 Temmuz’unda bir başkaldırının sembolü Pir Sultan Abdal’ın ayak izlerini sürerek anma ve şenlik düzenleme iradesi tam da yolun erkânla kurulması manasını taşıyordu. O tarihte Sivas’a gidenler kuşkusuz döndükleri semahın, seslendirdikleri türkülerin, deyişlerin şiirlerin başka bir anlama başka bir ivmelenme gücüne sahip olduğunu biliyorlardı. Fakat döne döne semaha duranlar yakılacaklarını bilmeden düştüler yola.

ALEVİLER GÜÇLÜ BİR KELAMLI YETENEĞE SAHİP
Sivas Katliamı’nı anlatan “Çok Kötü Bir Şey Oldu” belgeseli kolektifin, özellikle Aleviler’in ve Aleviler’in dostlarının iradesini yansıtıyor mu, bu yazıda onu tartışacağız. Yıllar geçtikçe pogrom seviyesine çıkan katliamlara dair bilgilerin vaktinden koptuğuna, silikleştiğine hatta yanlış bilgilerin öne geçtiğine şahit oluyoruz. O nedenle iz sürmek, belgelemek, hafıza oluşturmak, yarına devretmek açısından son derece önemli. Aleviler güçlü bir kelamlı transfere sahip olsa da giderek değişen toplumsal yapı ve bilgiye ulaşma, dezenformasyona karşı derli toplu belgelemeyi zorunlu kılıyor. Otuz bir yıldır katliama dair derli toplu yapılan bir belgesel bulunmuyordu. Bu eksikliği gören Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu bu manada bir adım atarak başta sanal müze olmak üzere “Çok Kötü Bir Şey Oldu” isimli bir belgesel de yaptı. Belgesel, dört buçuk saat süren iki kısımdan oluşuyor. Direktörlüğünü Ümit Kıvanç’ın yaptığı “Çok Kötü Bir Şey Oldu” belgeselinin birçok ilde özel gösterimleri oldu. Sponsorsuz, tamamen AABK’nın Aleviler’den aldığı küçük katkılarla oluşturulan bütçe ile çekilmiş olması ayrıca not düşülmesi gereken bir olgu. Belgeselin ve müzenin yapılması çok değerli ve önemli bir adım. Lakin bu yazı bağlamında belgesele ve çizgisine dair tenkit ve tartışmalar yürüteceğiz. Tenkitlerimizin amacı daha iyiyi ve ortak iradeyi yansıtan daha iyi üretimlerin oluşmasını sağlamaktır.

HEPİMİZİN SIRTINDA KATLİAMLARIN, YOK SAYILMANIN YÜKÜ VAR
Belgeselin adı belgeseli özetleyebilecek ne seviyede ne de o içerikte. Böylesi bir katliam hele de bu derece duygu yüklü anlatılırken bu isimle isimlendirilmesi olmamış. Belgesel, epeyce uzun olmasına rağmen kendini izlettiriyor. Duygu yükü yoğun ve izlerken boğazınızdaki yumru ile izliyorsunuz, hatta kimi zaman gözyaşlarınızı tutamıyorsunuz. Hele bir de bizim gibi Alevi ailelerden gelenler için durum daha da ağır bir hal alıyor. Gerçekten yaşananlar biz Aleviler için yer ve zaman değişse de daima aynı. Hepimizin sırtında katliamların, yok sayılmanın yükü var. Belgesel, ailelerin yaşadıklarını iyi vermiş. Belgesel boyunca ailelerin hala acı çektiklerine her bir ailede veya yakınlarında tekrar tekrar şahit oluyoruz. Serkan Doğan’ın annesi Perize Doğan’ın “çocuklarımızın kanının üstüne et yediler” cümlesi bu manada yaşanılan acıyı özetler gibi. Lakin “Çok Kötü Bir Şey Oldu” belgeseli, devletin tercih ettiği açık şiddetin sonuçlarına odaklanırken safi acılara bakmak, oradan bir dil kurmak çabayı de pasifize eden bir durum. Devamlı olarak kurban psikolojisinde olmak mücadele etmeyi de bir o kadar zorlaştırıyor. Zira bir yerde Adorno’nun da dediği gibi “Şahane mazlumların yüceltilmesi, sonuçta onları mazlumlaştıran şahane sistemin yüceltilmesinden başka bir şey değildir.” Katliamın yanında 2 Temmuz sonrası Aleviler’in sır perdesini araladığı, yüreğini toplayıp daha kitlesel yan yana gelişlerin, örgütlenmelerin vücut bulduğu lakin devletin ise bunların önüne geçemediğini not düşmek gerekir. Hatta Metin Altıok’un “Kara bir suyu, Geçiyoruz şimdilerde, Basarak yosunlu taşlara. Sen bugünden yarına, Birazcık umut sakla…” dizelerindeki gibi yarına umutları taşımak zorundayız. İşte bu Madımak’ta bıraktığımız canların küllerinden Aleviler’in kaderi değişiyor. Alevi hareketinin doğuşuna bir milat koyacaksak bu kuşkusuz 2 Temmuz olacaktır. Aleviler katledildikleri kadar da mücadele etmiş, direnmiş, bu manada da pek çok hakkını da alabilmiştir.

TARAFSIZLIK BİR LEGALLEŞTİRME MI?
Yönetmen ve belgesel ekibi, belgeselde liberallerin temel savunularından olan “tarafsızlık” problemini es geçmemiş. Katliam esnasında saldırgan kitleyi engellediğini iddia edip konuşmasını “Gazanız mübarek olsun” diye bitiren Temel Karamollaoğlu’na yer açması muktedirlerin uydurduğu, onlara bu mahallede kendilerini anlatmalarına fırsat tanıyan sihirli kavramdır. Karamollaoğlu o denli bir konuşmuş ki güya olayda hiç dahli yokmuş gibi. Fakat aynı Karamollaoğlu, meşhur katil Cafer Erçakmak’ı daha önce bizatihi Aziz Nesin’in de konuk olduğu programda savunuyor ve Refah Partisi üyesi olan Erçakmak’ın belediye çalışanı olduğunu inkar ediyor. Bu şahıslara söz hakkı vermek onlara yasallık kazandırmıyor mu?

KİŞİLER DEĞİL TOPLUMSAL KOŞULLAR TARİHİ BELİRLER
Belgeselde konuşan diğer bir isim ise devrin Sivas Valisi Ahmet Karabilgin. Devlet içinde yapılanmalar vardı diyerek kendisinin sorundaki rolünü anlatımları ile yasallaştırıyor. Vali devamlı olarak Aziz Nesin’in Sivas’a gelmesi üzerinden olayların çıktığını anlatıyor. Belgeselde Madımak Katliamı’nın arka planını örtmeye yarayan “Aziz Nesin” tartışması gereğinden fazla olarak diğer bahislerle eş bedel şekilde anlatılarak fazlaca görünür kılınmış. Oysa Madımak Katliamı da tıpkı diğer (Çorum, Maraş, Dersim vb.) katliamlar gibi yapıldı. Katliamı anlamak ve anlatmak açısından devrin politik gelişmelerini ve karakterini irdelememiz gerekmektedir. Yoksa politik atmosferi teğet geçtiğimizde katliamın nedenini önce Aziz Nesin’e sonra kadın erkek semah dönenlere, tiyatroculara, aktifliğin cuma gününe denk gelmesine kadar indirgeyip, yapay ve farklı münasebetler bulmaya çalışırız. Özcesi tekrar tarihi olgulara dönersek doksanlı yıllar devrimci-demokrat örgütlerin ve Kürt hareketinin giderek görünür hale geldiği, Aleviler’in bu hareketliliğin bir parçası olmasının yanı sıra örgütlenme dileklerinin da ete kemiğe büründüğü yıllardır. Bütün katliamlara bakarken olay anından önce yaşandığı periyodun sosyo-ekonomi politik çizgisine mercek tutulmayı gerektiriyor. Vali, konuşmalarının bir kısmında tugay kumandanının elinden gelen her şeyi yaptığını ifade ediyor. Gerçekte olan ise tugay kumandanının hiçbir şey yapmadığı ve olay yerine gittiğinde onu destekleyen sloganlarla karşılanıp olay yerine şöyle bir göz atıp gerisin geriye dönmesidir. Öte yandan diğer dikkat çekilmesi gereken nokta ise Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Kurucu Başkanı Murtaza Demir’in dikkat çeken açıklamasıdır. Demir; otelden tek başına çıkıp valiliğe gittiğini, orada vali, belediye başkanı, emniyet müdürü ve belediye başkanı haricinde siyah gözlüklü ve hiç konuşmayan birinden söz ediyor. Herkesin ona bakarak konuştuğunu söylüyor. Lakin ne vali ne de Karamollaoğlu bu kişiden bahsetmiyor.

ALEVİLER’İ SOLDAN BAĞIMSIZ ANLATMAK
Belgeselde birçok akademisyen konuşturulmuş lakin devrimci-demokrat örgüt ve kurumlardan birilerinin konuşturulmasını bırakın bahisleri dahi geçmiyor. Keza yine belgeselde konuşmacı olan ve aynı zamanda katliam şahidi olan Ali Çağan, belgeselin İzmir ayağının açılışında, “Bizler devrimci ve demokrat kurumlarla bu çabayı verdik hepsine teşekkür ediyorum” dese de maalesef kendi dahil kimse sol hareketten bahsetmiyor. Bu manada yine belgesele dair bir tenkit yazısı yazan sevgili Süleyman Altınoğlu’nun şu cümlelerine yer vermek yerinde olacak; “2 Temmuz, cenazelerine katıldığım, sonrasında beni tutuklandığım Sivas’a götüren sebeplerden biri. Tutuklandığımın haftası Ulucanlar Hapishanesi’nde Sivas katilleriyle devrimci tutsakların meydan savaşına denk geldi. Bir Ortaçağ savaşı üzereydi. Ateşli silahların olmadığı taş, sopa ve fiziki güçten ibaret bir çatışmaydı. Bir cezaevi olarak inşa edilmeyen Ulucanlar’da, koğuş binalarını birbirine bağlayan duvarlarla çevrili sokakların olduğu bu hapishanede sokakların tam da küçük bir meydanda kesiştiği yerde Ankara ve civarından yaklaşık yüz devrimciydik. Karşımızda Sivas katilleri. Aylardır devam eden tekil çatışmaların doruk noktasıydı. Onları o gün de koruyan ve kurtaran devlet artık daha fazla koruyamayacağını idrak etti ve ellerinden ‘can güvenliğimiz yok’ dilekçesi alıp, onları sessizce Kayseri Cezaevi’ne götürdü.” Katliamdan sonra dava süreçlerinde ve hali hazırda anmalarda sokağa çıkan ve devamlı katliamı gündem yapan her zaman sol hareket olmuştur/olmaya da devam etmektedir. Niyet okumuyoruz/okumak da istemiyoruz lakin Aleviler’in mücadelesini, devrimci-demokrat örgütlerden bağımsız tartışmanın yolu mümkün değildir. Örneğin; Maraş’ta sol kümelerin müdahalesi ile daha büyük katliamların önüne geçilmiştir. Yine Çorum’da sol gruplar katliama karşı daha örgütlü olduğu için bir Maraş yaşanmamıştır. Bunun yanında Türkiye sol hareketinin her örgütünde Alevi onlarca kişi var/vardır. Keza Aleviler’in bu toplumsal şartlarda sol’dan ayrı durarak haklarını alabilmesi de esasen mümkün değildir.

KIZILBAŞ, KÜRT, KOMÜNİST
Belgeseli eleştirdiğimiz diğer bir nokta ise Dersim Katliamı ile ilgili suskunluğudur. Alevi hareketi son dönemlerde ‘38 Dersim Katliamı’nı da Alevi katliamı olarak kabul etmeye başlamıştır. Bu Dersim Dernekleri’nin ve oradaki kurumların uğraşları ile oldu. Lakin belgeselde yanlış hatırlamıyorsak Perize Doğan dışında kimse Dersim’den bahsetmiyor. Halbuki Dersim hem Alevi hem de Kürt kimliği ile özellikli bir bölgedir. Keza belgeselde Hasret Gültekin’in tipik bir Koçgirili olduğu söyleniyor lakin Koçgirililer’in yaşadığı katliama atıf dahi yapılmıyor. Ataları katledilen Hasret’in yıllar sonra Sivas’ta katledilmesi bir tesadüf değildir. Bunlar arasında bağ kurduğumuz zaman sorunlar daha sarih anlaşılacaktır. 1950’lilerin MGK kayıtlarında 3K’ya karşı mücadele edilmesi gerektiği yazıyor. Komünist, Kürt, Kızılbaş. Bu üçü Dersim bölgesinde mevcuttur. Ülke tarihindeki en büyük katliamlardan birini yaşamıştır. Bunun görülmemesi açıkçası hala Aleviler arasındaki ırksal tartışmaların da bitmediğini göstermektedir.

OSMANLI’DAN BUGÜNE HER ŞEY AYNI
Belgeselde konuşturulmuş diğer bir isim de İhsan Eliaçık, katliamı devlet değil devlet içindeki güçler yaptı diyerek tipik devletçilik yaparak devleti aklıyor. Halbuki Osmanlı’dan bu yana daima mi başka güçler yaptı bu katliamları? Aleviler yüzyıllardır katlediliyor bu katledilme ve yok sayılma sadece 90’lara has bir durum değil. Eliaçık’ın tarihi bilmediğini düşünmüyoruz fakat devletini akladığını biliyoruz.

SONUÇ YERİNE
Verilen gayretleri tenkitlerle boğmak, emekleri zayi etmek gibi bir sıkıntıya sahip değiliz. Bunu yazımızın başında da ifade ettiğimiz gibi çıtayı daha ileriye taşımak ve politik olarak eksik veya yanılgılı gördüğümüz şeyleri söyleyerek bir tartışmanın da kapısını açmak istiyoruz. Zira toplumumuza ve Madımak’ta yitirdiğimiz canlarımızın her birine ve onların yakınlarına karşı ağır sorumluluklarımız var. “Bir beyaz güvercin Gelecekse ağzında bir mektupla Ve silecekse gözlerimdeki hüznü İsterim Durmasın kanat çırpsın bana doğru” (KÜLTÜR SANAT SERVİSİ)

0 0 0 0 0 0
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

‘Ufacık Bir Işık Sızıntısıyla Hayata Tutunmaya Çalışıyoruz’

HIZLI YORUM YAP

0 0 0 0 0 0

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.