38,0165$% 0.43
41,1730€% 0.48
3.694,66%0,43
6.066,00%0,29
24.188,00%0,29
3.025,62%0,07
9.044,64%-7,81
DOLAR 38,0165
EURO 41,1730
ALTIN 3.694,66
BİST 100 9.044,64
İmsak 02:00
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, yeni anayasa tartışmalarında ilişkin olarak yaptığı değerlendirmede milli bedellerden vazgeçilmeyeceğini vurgulayarak; “Yeni anayasada neo-liberal ve liberal hukuk istikameti çizme uğraşları var. Neo-liberal hukuk nihayetinde milli devletleri tasfiyeyi amaçlar. Liberal hukuk ise milli devletleri küçültmeyi maksatlar, iç ve dış yetki evrelerini teşvik eder. Türkiye bunlara prim vermez. Yeni anayasanın temel yaklaşımını milli anayasacılık unsurları belirler. Çünkü milli hukuk ve milli yargı olmadan milli devlet ve bağımsız bir ülke olmak asla mümkün değildir” dedi.
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Uçum, yeni anayasa tartışmalarına ilişkin olarak şu değerlendirmeyi yaptı:
“Bağımsız bir uluslararası insan hakları düzeni yok, bu çoktan belli oldu. Aynı şekilde ulusalüstü hukuk düzeni tezinin da gerçek değil bir kurgu olduğu anlaşıldı. ULUSALÜSTÜLÜK KURGUSU 1990’lı yıllarda; tarihin sonu, ulus devlet dönemi bitti, küresel sisteme geçiliyor, Avrupa küçük bölgeler Avrupası olacak formundaki neo liberal dalga hukuk bakışını da etkiledi. Avrupa Birliği hukukuna ulusalüstü hukuk, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne ulusalüstü yargı denildi oysa ne AB ulusalüstü hukuk üretebildi ne de AİHM ulusalüstü yargı olabildi. AB Anayasası fiyasko oldu. AB normları üye ülkelerin ulusal hukuklarının fiilen üstünde değil. Üye ülkeler bunun için devamlı bir uyum sürecine zorlanıyor. AİHM’in ise giderek daha çok siyasi proje karar veren, hukuku batının çıkarları için kullanan yargısal görünümlü siyasi merci özelliği açığa çıktı. Aslında kararların uygulanmasını batıcılığı tek doğru gören üstenci bir siyasi komitenin (Bakanlar Komitesinin) denetlediği bir yargı merci tarafsız ve bağımsız olamaz. Siyaset eksenli böyle bir yerin ulusalüstü yargı merci olması mümkün değil. Sistem olarak da mümkün değil. İkincillik prensibine göre (hak ve özgürlüklere ilişkin asıl yükümlülüğün taraf devletlere ait olması gereğince) AİHM’in sözleşme uyarınca Kurul üyesi ülkelerin yargı mercileri üzerinde hiyerarşik olarak üstte olan bir konumu yok. Dolayısıyla temyiz merci gibi hiyerarşik denetim yapamaz, sadece yönlendirici denetim yapabilir. Bu da AİHM’in ihlal tespiti kararlarının ulusal yargı mercileri bakımından tarzdan bağlayıcı ama asıldan bağlayıcı olmadığını ispatlar.
“Yargı, egemenliğin fonksiyonudur”
Genel olarak yargı egemenliğin bir işlevidir. Türkiye’de devletin formunu milli egemenlik unsuru belirler. Bu nedenle bizim yargımız milli egemenliğin işlevidir ve Türk Milleti adına karar verir. Türk yargısı milli devletin bir erki olarak organik manada, milli egemenliğin bir işlevi olarak da fonksiyonel anlamda milli karaktere sahiptir. Yargının işlevsel olarak milli olması ve milli hukuka göre karar vermesi insanlığa ait kozmik hukuk bakışıyla uyumlu olmasına engel değildir. Yani milli yargı ve milli hukuk kavramları ile insanlığa ait üniversal hukuk bakışı birbirini dışlamaz. Buna karşılık batıya ait ve batıcılığı teşvik eden hukuk anlayışını üniversal hukuk olarak dayatan yaklaşımlarla milli yargının ahengi, batıcılığa teslim olmadıktan sonra objektif olarak mümkün değildir. Dünyada bir çok milli devletin batıcılıkla hukuk düzlemindeki çatışmasının ana sebebi budur. Bu arada batı devletlerinin “ulusal yargı siyasetleri geliştirmeleri ve uygulamaları” normal karşılanırken, bizde kimilerinin milli yargı kavramından rahatsız olması ibretliktir. İhtiyacımız ulusal yargı siyasetimizi geliştirmeye devam etmektir. ABD, Almanya, Fransa, İngiltere gibi batı devletleri bu konuda toplumları baskılıyan, bireyleri kaygıya dayalı oto-kontrole zorlayan kötü örneklere sahiptir. Türkiye güzelini yapabilir.
“Türkiye hiçbir zaman milli hukuk ve milli yargı yaklaşımını terk etmez”
Günümüzde ulusal devletler ulusal hukuktan vazgeçemez. Buna karşılık insanlığa ait üniversal hukuk bakışını dışlamadan milli hukuka ve milli yargıya sahip olunabilir ve doğrusu da budur. Türkiye batıcı kozmik hukuk aldatmacasını reddederek, insanlığın tamamının birikimine dayanan unsur, bedel ve normdan oluşan bir üniversal hukuk tezini savunmaya devam eder. İnsanlığa ait gerçek üniversal hukuku oluşturmak ve geliştirmek konusunda üzerine düşeni de yapar. Ancak Türkiye hiç bir zaman milli hukuk ve milli yargı yaklaşımını terk etmez. Bir de yeni anayasada neo-liberal ve liberal hukuk istikameti çizme eforları var. Neo-liberal hukuk nihayetinde milli devletleri tasfiyeyi amaçlar. Liberal hukuk ise milli devletleri küçültmeyi gayeler, iç ve dış yetki periyotlarını teşvik eder. Türkiye bunlara prim vermez. Yeni anayasanın temel yaklaşımını milli anayasacılık prensipleri belirler. Çünkü milli hukuk ve milli yargı olmadan milli devlet ve bağımsız bir ülke olmak asla mümkün değildir.”
Diğer Güncel Haberler İçin Tıklayın / Bursa Haber – Bursa Gündem – Bursa Gündem Haber – Bursa Haberleri – Bursa Son Dakika
Bizi İnstagram’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi X’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHbr
Bizi Facebook’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Youtube’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Linkedin’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bilsem Sonuçları İçin Heyecanlı Bekleyiş: Bilsem Ön Değerlendirme Sonuçları 2025 Açıklandı Mı?