DOLAR

34,0926$% 0.21

EURO

38,1342% 0.19

GRAM ALTIN

2.848,00%0,68

ÇEYREK ALTIN

4.715,00%0,51

TAM ALTIN

18.800,00%0,51

ONS

2.598,22%0,46

BİST100

9.975,61%2,06

Öğle Vakti a 13:02
Bursa AZ BULUTLU 19°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
SON DAKİKA

DOLAR 34,0926

EURO 38,1342

ALTIN 2.848,00

BİST 100 9.975,61

Öğle 13:02

19°
  • Bursa Gündem Haber
  • Siyaset
  • Cumhurbaşkanı Erdoğan: Suriye’de İnşa Edilecek Hakkaniyetli Bir Barış, En Çok Bize Yarar Sağlayacak

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Suriye’de İnşa Edilecek Hakkaniyetli Bir Barış, En Çok Bize Yarar Sağlayacak

ad826x90

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Biz Suriye’de adil bir barışın mümkün olduğunu düşünüyoruz. Suriye’nin toprak bütünlüğünün bizim de çıkarımıza olduğunu her fırsatta dile getiriyoruz. Suriye’de inşa edilecek hakkaniyetli bir barış, en çok bize yarar sağlayacak. Bu inşa sürecinin en önemli adımı da Suriye ile yeni bir dönem başlatmaktan geçtiğini söylüyoruz. Şu ana kadar bu süreç olumlu istikamette gelişti. Temenni ediyorum ki yakın bir zamanda somut adımları da atarız. ABD ve İran’ın da bu müspet gelişmelerden memnuniyet duyması ve çekilen onca acının son bulması için süreci desteklemesi gerekir dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, NATO’nun 75. Kuruluş yıl dönümü nedeniyle Amerika Birleşik Devletlerinin (ABD) başkenti Washington’da düzenlenen Devlet ve Hükümet Liderleri Doruğunun ardından yurda döndü. Erdoğan, dönüş sırasında uçakta, zirveyi takip eden gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Zirve hakkında genel bir değerlendirme yapan ve doruğun genel olarak faydalı geçtiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Terör konusunda ödediğimiz bedelleri tüm dünya biliyor. Müttefiklerimizden teröre karşı verdiğimiz mücadelede samimi dayanışma beklediğimizi burada bir kez daha vurguladım. Ayrıca savunma sanayi ticaretinin önündeki kısıtlamaların hızla kaldırılması gerektiğini ifade ettim. Bildiğiniz gibi NATO’nun Vilnius Zirvesi’nde bütün müttefikler bu yönde taahhüt vermişlerdi. Ortadan geçen sürede taahhütleri doğrultusunda gerekli adımları atan müttefiklerimiz de çoğunluktaydı. Ancak bazı NATO üyeleri verdikleri kelamlara rağmen, olumsuz tavırlarını değiştirmedi. Bu duruma hem ilk oturumda hem de zirve esnasında gerçekleştirdiğim ikili görüşmelerde özellikle temas ederek, görüştüğüm başkanlara bunları anlattım. “NATO müttefikleri arasında artık kısıtlamaları konuşmak istemiyoruz.” dedim. Ukrayna-Rusya savaşında ilk günden bu yana sürdürdüğümüz istikrarlı tutumumuz aslında bütün başkanlarca malum. Ukrayna gibi Rusya Federasyonu da bizim komşumuzdur. Güçlü bağlarımızın olduğu bir ülkedir. Her iki ülkeyle de çok boyutlu bağlantılarımız mevcuttur. Savaşa rağmen bunların korunmasına da ehemmiyet veriyoruz. Daha fazla kan dökülmeden diplomasiye dönülmesi ve müzakere yeri hazırlanması gerektiğine dikkat çektim. Bu doğrultuda İstanbul sürecini devam ettirmeye hazır olduğumuzu vurguladım. Bildiğiniz gibi Hollanda eski Başbakanı Mark Rutte, NATO’nun yeni Genel Sekreteri olarak tayin edildi. Adaylık sürecinde ülkemizi ziyaret eden Rutte’ye hassasiyetlerimizi ve beklentimizi ifade etmiştim. Kendisinin bu istikamette hareket edeceğine inanıyorum. 1 Ekim’de görevi devredecek olan değerli dostum Genel Sekreter Jens Stoltenberg’le de tabiatıyla bir araya geldik. Son 10 yılda yaptığı özverili çalışmalar ve ülkemizle geliştirdiği yakın iş birliği nedeniyle teşekkürlerimizi ilettim. Zirve vesilesiyle birçok devlet ve hükümet lideriyle ikili görüşmeler gerçekleştirdim. Ziyaretimizin ve temaslarımızın hayırlara vesile olmasını diliyorum” dedi.
Mümkün olduğunca adilane yaklaşmanın uğraşı içerisindeyiz. Bu durum zaman zaman Rusya’yı da Ukrayna’yı da rahatsız edebiliyor

“NATO’nun 75. yılı idrak edildi, dünyanın mevcut durumunda NATO’nun, iddialarına nispetle fonksiyonunu nasıl değerlendiriyorsunuz? NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg “savunma sanayii dahilinde yeni imkan ve yeteneklerin değerlendirilmesi” yönünde ikazlarda bulundu, siz de İstanbul’dan hareket ederken aynı şeyi söylediniz. Stoltenberg’in bahsettiği bu savunma kime karşı, neye karşı?” sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dünya hızla bir değişim yaşıyor. Bu hızlı değişim içerisinde güçler özellikle büyük rol oynuyor. Güçlü olanların cirit attığı bir dünya sistemi ile karşı karşıyayız. Mesela Rusya, Çin ile dayanışma içinde. Bu durum Batı’yı önemli manada rahatsız ediyor. Batı, Ukrayna’ya gerek mali, gerekse birebir noktada bütün imkanlarıyla, silah, mühimmat dahil her türlü desteği veriyor. Bütün bu dayanaklara rağmen şu anda Ukrayna’da bekledikleri neticeyi şimdi alabilmiş değiller. Bu noktada en büyük teminatları NATO’nun varlığı. NATO büyük bir güç ve onları biraz rahatlatıyor. Bu Batılı ülkelerin başında Amerika Birleşik Devletleri geliyor. Amerika’nın yanında Almanya, Fransa, İngiltere gibi Batı ülkeleri yer alıyor. Böylelikle bu güç destek oluyor. Bu desteğe rağmen büyük güç rekabetinde arzu ettikleri neticeyi elde edemeyişleri bu ülkeleri ister istemez belli bir noktaya taşıyor. Burada Türkiye olarak bizim pozisyonumuz ise farklı. Biz, hem Rusya hem Ukrayna ile iletişim halindeyiz. Bunu yaparken de mümkün olduğunca adilane yaklaşmanın uğraşı içerisindeyiz. Bu durum zaman zaman Rusya’yı da Ukrayna’yı da rahatsız edebiliyor. Ama biz diyoruz ki, “Her ikiniz hem bize komşusunuz, geçmişten bu yana ortamızda önemli münasebetlerimiz var. Örneğin Karadeniz Tahıl Koridorunda adil bir adım attık. Rusya’nın da Ukrayna’nın da taleplerini karşıladık. “Batı’ya bu tahıl koridorundan aldıklarınızdan verin ama bunun yanında Afrika’ya da verin, Türkiye olarak siz de alın.” dediler. Biz de bunu elimizden geldiğince yapmaya çalıştık. Şimdi diyoruz ki; tahıl koridorunu biz yeniden açalım. Şimdi bunun görüşmelerini hem Rusya hem Ukrayna’yla yapıyoruz. Şimdi bu konuda bir sonuç alamadık. Rusya Devlet Başkanı Sayın Putin’le son görüşmem bunun üzerindeydi. NATO Zirvesinde Ukrayna Devlet Başkanı Sayın Zelenski ile yine bu bahisleri görüştük. Ukrayna tarafıyla da tahıl koridorunu çalıştırmak istiyoruz. Temenni ederim ki bu koridoru yeniden işletmeye başlarız” şeklinde konuştu.
“NATO içerisinde nevi şahsına münhasır bir yerimiz var. Pekala NATO ile kurduğumuz münasebet ne kadar adil ve istikrarlı sizce? Yarar – maliyet tahlili yaptığınızda, NATO’ya verdiklerimiz ve aldıklarımızı mukayese ettiğinizde bir mütekabiliyet mevzubahis mi? sorusuna Erdoğan, “Bir fayda-maliyet tahlilinde Türkiye olarak biz mütekabiliyet prensibine ters bir konuma düşmedik. Sadece terörle mücadelede NATO’yu duruma müdahale etme noktasında şimdi sonuç alabilmiş değiliz. Bundan rahatsız olduğumuzu da Sayın Stoltenberg’e de defalarca ifade ettim. Bir NATO ülkesi olarak Batı’ya bu rahatsızlığımızı daima anlattık. Birinci derecede Almanya, Fransa, İngiltere, malum terörün belli ölçüde destek alanı buldukları yerler. Özellikle Almanya’ya bunları etraflıca anlattık. Mesela terörle mücadelede ülkemizin, dolayısıyla NATO’nun sonlarının korunması ve tehditlerin bertaraf edilmesi noktasında birçok zaman yalnız bırakıldık. Bununla da kalınmadı, NATO’nun sonlarını tehdit eden teröristlere bu tehditlerini güçlendirici yardımlar yapıldı, dayanaklar verildi. Bunlar çok olumlu bir tablo olarak karşımıza çıkmıyor. Diğer taraftan Almanya’yla bizim şu anda Akkuyu Nükleer Santrali için gelmesi gereken türbinlerin Alman gümrüğünde bekliyor olması gibi bir kasvetimiz var. Bu, bizi önemli manada rahatsız etmiştir. Bunu Almanya Başbakanı Olaf Scholz’a ikili görüşmemde tekrar hatırlattım. Gerek Eurofighter Typhoon uçak alım talebimizin karşılanmaması, gerek türbin konusu, gerekse bizim firkateynlerimizde kullanılan bazı makinelerin alınması konusunda ortaya çıkan kasvetleri aşmamız gerekiyor” yanıtını verdi.
“NATO Genel Sekreter yapılanmasında Türkiye’nin temsil edilmesi olağandır”

“NATO Genel Sekreter Yardımcılığı konusu da gündemde. 2010-2013 yılları arası Türkiye’den Hüseyin Diriöz Genel Sekreter Yardımcılığı yapmıştı, 2016-2020 arasında da Tacan İldem aynı görevi yaptı. Yeni NATO Genel Sekreteri Mark Rutte ile görüşmede Türkiye’ye bir Genel Sekreter Yardımcılığı verilmesi talebiniz oldu diye biliyoruz. Bakışı nasıl, bu gerçekleşecek mi, gerçekleşirse belirlenmiş bir isim var mı?” sorusu üzerine Erdoğan, şunları kaydetti:

“NATO Zirvesi sonrası düzenlediğim basın toplantısında da açık bir şekilde ifade ettim. Bunun kararına ne ben veriyorum ne Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan veriyor. Bu mevzudaki talebimizi kendilerine ilettik. Sayın Rutte devir teslimden önce Türkiye’ye geleceğini söylemişti. Bu ziyaret gerçekleşirse orada tekrar bu bahisleri kendisiyle görüşeceğiz. Biz NATO’nun en önemli ülkelerinden biriyiz. İttifakın bir arada olması ve aktifliğini koruma etmesi için çok değerli katkılar sunuyoruz. Genel Sekreterlik yapılanmasında Türkiye’nin de böylesi bir makamda temsil edilmesi olağandır. Hakikaten Sayın Rutte de böylesi bir makamın Türkiye’ye yakışacağını ifade etmişti. Biz ülkemizden bir ismin Genel Sekreter Yardımcısı olarak görevlendirilmesini sadece ülkemizin o makamda temsil edilmesi için değil, bu nazik dönemlerde NATO’ya büyük katkı sağlayacağını düşündüğümüz için de istiyoruz.”
“Bizim için önemli olan F-16 talebimizin karşılanmasıdır”

“Basın toplantısında da değindiniz ama F-35 probleminin nasıl çözülecek, programa geri dönüş mü söz konusu ya da F-16’yla ilgili bir mahsuplaşma mı olacak?” sorusuna karşılık Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizim burada önceliğimiz F-16 talebimizin karşılanması. Alt kümelerde farklı durumlar olabiliyor ama biz oradaki mali bağları pek gündeme almak istemiyoruz. Zira biz F-35 üzerinden esasen ödememizi yaptık. Hatta 5 tane F-35 hangara da alınmıştı ama ne yazık ki olay farklı gelişti ve daha sonra ABD, bizim F16’larımızı da vermeme noktasına dahi gelmişti. Son görüşmede ABD Başkanı Biden “3-4 hafta içerisinde F-16 problemini çözeceğim” dedi. Bizim için bu noktada önemli olan F-16 mevzusudur. Bu uçakların ve kesimlerinin bize gelmesi halinde zati bizim şu anda teknik takımlarımız kafidir. Bu alanda bütün atölyelerimiz F-16 modernizasyonu konusunda çok çok başarılı. Bu süreci gerek biz, gerek ilgili bakanlarımız ve kurumlarımız yakından takip ediyor ve kısa sürede sonuç alabilmek için de çalışmalarımızı sürdürüyoruz” dedi.
Gerek Rusya, gerek Çin, hatta Belarus’la kırmadan, dökmeden münasebetlerimizi devam ettiriyoruz

“NATO Zirvesi öncesinde Şanghay İşbirliği Örgütü Devlet Liderleri Zirvesi’ndeydiniz. Batı basınına baktığımızda da NATO üyesi ülkelerin önderleri arasında ’Putin ile görüşebilen, tek lider’ olarak sizi tanımladılar ve yorumladılar. Türkiye bu açıdan uluslararası politika bakımından da önümüzdeki bu netameli süreç bakımından da nasıl bir denge siyaseti yürütüyor?” sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gerek Rusya, gerek Çin, hatta Belarus’la kırmadan, dökmeden münasebetlerimizi devam ettiriyoruz. Şanghay İşbirliği Teşkilatı Zirvesi’nde Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile çok samimi bir havada görüştük. Rusya Devlet Başkanı Sayın Putin’le de, Belarus Devlet Başkanı Sayın Lukaşenko ile de güzel görüşmelerimiz oldu. Bütün bu temasların bana göre getirisi er veya geç olacak. Bunu göreceğiz. Bu arada bakan arkadaşlarımızın da görüşmeleri gerçekleşti. Partimizin üst seviye yönetimi Çin’deydi. Çin’de iktidar partisiyle üst seviye çok verimli görüşmeler yaptılar. Bu görüşmelerle ilgili arkadaşlarım bana brifing verdiklerinde “kendilerine çok üst seviye muamelesi yaptıkları.” aktardılar. Bu derece güzel ve başarılı bir ziyareti arkadaşlarımız gerçekleştirdi. Gerisinden da biz Sayın Şi Cinping ile Astana’da bir araya geldik. Onunla bu şekilde görüşmelerimizi yaptık. Kendisi bizi yeniden Çin’e davet etti. Ben de kendisini ülkemize davet ettim. Önümüzdeki yıl iade i ziyaretimi yapayım. dedi. Bu şekilde de aramızdaki gerek siyasi, gerek ticari bütün bunları görüşme fırsatını da yakaladık. Şimdi büyük ihtimalle Birleşmiş Milletler Genel Kurulu toplantısından sonra bizim bir Çin ziyaretimiz olabilir. Ama 2025’te de inanıyorum ki Sayın Şi Cinping, bize iade-i ziyaretini yapacaktır” şeklinde konuştu.
“Suriye’de inşa edilecek hakkaniyetli bir barış, en çok bize yarar sağlayacak”

“Suriye ile bağların düzelmesine dair ’Beşşar Esed’e davetimizi yapacağımızı belirtiyoruz’ dediniz. NATO Zirvesi sonrası düzenlediğiniz basın toplantısında da ’daveti yaptık cevap bekliyoruz’ şeklinde bir yaklaşımınız oldu. Bu davetin Ankara, İstanbul gibi bir yerde mi, yoksa sınır çizgisinde bir bölgede mi gerçekleşmesi öngörülüyor? Rusya’nın bu yakınlaşmaya nasıl baktığını biliyoruz ama ABD ve İran cephesiyle ilgili bir hal, bir tepki söz konusu mu?” sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Görevi Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’a verdim. Dışişleri Bakanım da şu anda muhataplarıyla görüşmek suretiyle işin bütün yol haritasını belirleyecekler. Ona göre de inşallah adımı atacağız. Biz Suriye’de adil bir barışın mümkün olduğunu düşünüyoruz. Suriye’nin toprak bütünlüğünün bizim de çıkarımıza olduğunu her fırsatta dile getiriyoruz. Suriye’de inşa edilecek hakkaniyetli bir barış, en çok bize yarar sağlayacak. Bu inşa sürecinin en önemli adımı da Suriye ile yeni bir dönem başlatmaktan geçtiğini söylüyoruz. Şu ana kadar bu süreç olumlu istikamette gelişti. Temenni ediyorum ki yakın bir zamanda somut adımları da atarız. ABD ve İran’ın da bu müspet gelişmelerden memnuniyet duyması ve çekilen onca acının son bulması için süreci desteklemesi gerekir. Biz komşumuzdaki yangını söndürmek için yıllardır çaba sarf ediyoruz. Suriye’nin bir ve bütün olarak yeni bir gelecek inşa etmesi için oluşacak iklimden kimsenin rahatsızlık duymaması temel beklentimizdir. Bu süreci terör örgütleri zehirlemek için elinden geleni yapacaklardır. Provokasyonlar tertipleyip oyunlar kuracaklardır. Tüm bunların farkındayız ve hazırlıklıyız. Biz Suriye’de barış istiyoruz ve barışın yanında olan herkesi de bu tarihi davetimize dayanağa bekliyoruz” şeklinde cevap verdi.
“Süleymaniye yönetimi PKK ile ortalarına uzaklık koymadıkça bizim Süleymaniye’ye karşı tutumumuzda bir değişiklik olmayacak, hava alanına ambargo devam edecek”

“Irak’ta PKK terör örgütüne yönelik operasyonlarda terör örgütü üyelerinin köyleri, kasabaları, bazı yerleşim yerlerini ateşe vererek güneye çekildiklerine dair haberler geliyor. Kundaklama eylemleri yaptıkları ortaya çıktı. Bu saldırılarda da Bafel Talabani’ye yakın isimlerin de olduğu, onlara ait peşmergelerden isimlerin de olduğu haberleri çıktı. Bu konuda Erbil yönetimi tarafından açıklamalar da yapıldı. Milli Savunma Bakanlığımızın da son günlerde “kilit kapanıyor” paylaşımları oldu. Alandaki son durumu nasıl değerlendiriyorsunuz. Bizimle paylaşacağınız notlar var mıdır?” sorusu üzerine Erdoğan, “Irak ziyaretimizden sonra Irak idaresinde ilk kez PKK ile mücadele konusunda sahada çok somut adımlar atıldığını gördük. PKK’nın faaliyetlerinin Irak’ta yasaklandığına dair açıklamayı Milli Güvenlik Kurulu’ndan geçirdiler. Şimdi bunun alandaki yansımalarını görüyoruz. O ziyaretten sonra güvenlik güçlerimiz ile Erbil yönetiminin iş birliği memnuniyet verici. Irak’ta hem Savunma Bakanlığıyla hem de istihbarat örgütleriyle de iyi bir ilgimiz var. Irak’taki kundaklama ve yangın faaliyetlerinin PKK tarafından yapıldığını, Irak İçişleri Bakanlığı resmi olarak açıkladı. Bunun üzerine de Erbil yönetimi bunu teyit edici açıklamalar yaptı. Bunlar yakın periyotta PKK ile mücadelede ilk kez ortaya çıkan gelişmeler. Dolayısıyla bu durum bizim açımızdan yeterli değil ama memnuniyet verici. Sonuçta ilerleyen bir süreç var. Irak’ta Süleymaniye yönetimi ile Erbil yönetimi arasındaki gerilim de devam ediyor. Erbil’e gittiğimizde de söyledik; Süleymaniye yönetimi PKK ile ortalarına aralık koymadıkça bizim Süleymaniye’ye karşı tutumumuzda bir değişiklik olmayacak. Hava alanına yönelik ambargo devam edecek. Biz onlara her vesileyle, “Süleymaniye tarafında bazı adımları atarsanız konumumuzu değerlendiririz” dedik. Top şu anda onların sahasında” diye belirtti.
FETÖ de PKK da komşunun tarlasına zarar vermek için ekilen zararlı otlara benzer

Amerika Birleşik Devletleri’yle bir türlü istenilen seviyede ilişki yürütemiyoruz. Özellikle PKK, PYD ve FETÖ’ye olan yaklaşımlarından ötürü güvenilmez bir müttefiklik bağlantısı yürütmeye çalışıyoruz. ABD’de yaklaşan bir seçim var Kasım ayında. Washington PKK, PYD’ye verdiği takviyenin kılıfı olarak DEAŞ’la çabayı ortaya koyuyor. Diğer yandan FETÖ’ye de kol kanat geriyorlar. Buna bir mazeret bile uydurmuyorlar. Bu noktada ABD, Türkiye’yi kaybetmek kıymetine sizce neyin hesabını yapıyor olabilir? sorusu üzerine Erdoğan, şunları kaydetti:

Bu bahisleri NATO Zirvesi’nde Sayın Biden ile konuşamadık. FETÖ’yle şöyle hesap var, böyle hesap var, bu hususlara girmedik. Şu anda zati FETÖ ortada yok. Ne olduğu belli değil. Bir de üç buçuk ay sonra ABD’de bir seçim var. Bizim ajandamızda da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu var. Genel Kurul’da da dünya ne konuşuyor? Bunları göreceğiz. Biz de orada iletilerimizi tekrar vereceğiz. İnşallah bu iletilerle birlikte Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’ndan güzel sonuçları elde ederiz diye düşünüyorum. Terör örgütleri ile Türkiye gibi bir müttefiki terazinin iki kefesine koyma fikri bile baştan sakat bir yaklaşımdır. FETÖ, PKK gibi kuklalara dayanağın, onları o denli ya da böyle kullanmanın bir mazereti olamaz. FETÖ de PKK da komşunun tarlasına zarar vermek için ekilen zararlı otlara benzer. Komşunuz onlarla uğraşın bir yolunu kesinlikle bulur, tarlasından o zararlı otları temizler, ama o tohumlar bir şekilde sizin yerinize de sıçrar ve emin olun size de zarar verir. Yıllardır terörün bumerang özelliğini vurguluyorum. Çeşitli vesilelerle haklılığımız zaman içerisinde ortaya çıktı.

Bir gazetecinin ABD Başkanı Biden’ın kendisine yönelik “çekil” baskısına karşı direneceğini düşünüyor musunuz? Direnir mi? Direnmeli mi? Bugün basın toplantısında cevap verdiniz ama Donald Trump’ı mı, Joe Biden’ı mı istersiniz? sorusuna yönelik Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ortada bir gerçek var, o da şu; her şeyden önce Biden aslında “çekilmiyorum” dedi. Amerikan medyası şu anda kimi nereye getirecekler bunları bile açıklamaya başladı. Her iki isim de ABD halkından ikinci dönem için destek talep ediyor. Amerikan halkı iki ismin de başkanlık devirlerinde yaptıkları ya da yapamadıkları işleri tartıp bir karar verecek. Bu kararı bekleyip göreceğiz dedi.
Bugün itibariyle Filistin’i devlet olarak tanımayan bütün ülkeler, vakit geçirmeden bu doğru kararı almalıdır

Fransa’da Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un kararıyla gidilen erken genel seçimlerde, sandıktan birinci çıkan solcu Yeni Halk Cephesi ittifakının en önemli seçim vaatleri arasında Filistin devletinin tanınması yer alıyor. Şayet başarılı olurlar ise Filistin’e yönelik tavırları diğer Avrupa ülkeleri için de örnek teşkil eder mi? sorusuna Erdoğan, Cumhurbaşkanı olarak şu anda kim hükümeti kiminle kuracak bunun kararını Fransa Cumhurbaşkanı Macron verecek. Şu anda koalisyon güçleri hangileriyse bunların hepsi de parlamentoda gereken çalışmaları yapacaklar ve bu konuda da son söz Macron’a ait. Diğer yandan tarihin doğru tarafında durmak isteyenlerin yapması gereken, Filistin’i devlet olarak tanımaktır. Hakkaniyetli, adaletli yaklaşım bunu gerektirir. Avrupa’da esasen Filistin’in haklılığının ve Filistin Devleti’nin tanınması sürecinin fitili ateşlenmiştir. En son İspanya’nın, Norveç’in, İrlanda’nın, Slovenya’nın aldıkları isabetli kararlar o kapıyı aralamıştır. Fransa’nın böylesi bir karar alması bizi memnun eder. Filistin’i tanıma kararı dünya barışına, huzura katkı sağlar. Bugün itibariyle Filistin’i devlet olarak tanımayan bütün ülkeler, vakit geçirmeden bu doğru kararı almalıdır. Hem bölgesel hem küresel barışın yolu, 1967 sonlarında iki devletli tahlilden geçmektedir karşılığını verdi.
Artık bütün yelkenleri barışa açmamız lazım. Azerbaycan ile Ermenistan arasında kalıcı barış yakında sağlanır diye umut ediyoruz

İran’da Cumhurbaşkanı değişti, Ermenistan’da Paşinyan barıştan yana cümleler kuruyor. Türkiye – Azerbaycan perspektifi Kafkaslarda barışı getirmek üzerine, bu bağlamda Ermenistan-Azerbaycan barış anlaşması ve İran’ın Zengezur Koridoru’na bakışı konusunda neler söylersiniz? Ermenistan ile Azerbaycan barış anlaşması imzaladığı zaman o bölge tamamen barış iklimi olacak ve tahminen Ermenistan-Türkiye sınırının açılabileceğini işaret etmiştiniz. Bu da düşünülebilir mi? sorusuna yönelik Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

Niye düşünülmesin. Yani biz bu konuda zati Paşinyan’a her şeyi söyledik. Artık bütün yelkenleri barışa açmamız lazım. Azerbaycan ile Ermenistan arasında kalıcı barış yakında sağlanır diye umut ediyoruz. Bu barışı Türkiye olarak yürekten destekliyoruz. Zengezur Koridoru’nun açılması da bu barış mutabakatını taçlandıracak ve tamamlayacak adımdır. Azerbaycan’ın da Ermenistan’ın da Türkiye’nin de bölgedeki diğer ülkelerin de refah ve huzuruna bu adımlar olumlu katkı sağlar. Bu kadar olumlu tarafı bulunan kararların geciktirilmeden alınması ve gereğinin yapılmasını arzu ederiz. Bölgeden olumlu sinyaller geliyor, bunların müjdeli haberlere dönüşmesini temenni ediyoruz. Diğer ülkelerin de barış sürecine katkı sağlamak noktasında benzer bir yaklaşım ortaya koymaları kalıcı barışın bir an önce tesisi için kıymetlidir. İran Cumhurbaşkanıyla yaptığımız görüşmede Zengezur Koridoru konusunu konuşmadık. Biz sadece bu seçimi nasıl kazandığı konusunda değerlendirmeler yaptık. Türkiye-İran münasebetlerini çok daha farklı bir noktaya taşıyalım istiyoruz. Zengezur Koridoru özellikle Azerbaycan, Ermenistan ve İran herkesin çıkarına olacak stratejik koridordur ve bu koridor devreye girdiği anda İran da rahatlayacak, Azerbaycan da rahatlayacak. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev için o koridor çok önemli. İnşallah oradaki raylı sistem devreye girdiği anda burada Azerbaycan çok çok rahatlayacak.
Savaştan çok barışı söylemeli, barışı konuşmalıyız

3. Dünya Savaşı riski hiç olmadığı kadar sık belirtilmeye başlandı. Siz son 2 büyük uluslararası zirveye katıldığınız. Şangay Zirvesi, sonrasında NATO Zirvesi. Bu iki doruğun sonunda bu riskin yüksek olduğunu görüyor musunuz? Böyle bir tasanız var mı? Şayet varsa bunu engellemek için hangi somut adımlar atılması gerekir? sorusuna Erdoğan, Doğrusu ben görmüyorum, görmek de istemiyorum. Dünyayı bundan önce savaşa sürükleyen münasebetleri ve alınmayan tedbirleri düşündüğümüzde bugün o yanlışlara düşmemeye ihtimam göstermenin gerektiği ortadadır. Savaştan çok barışı söylemeli, barışı konuşmalıyız. Attığımız her adımı gerilim değil barış için atmalı, planlarımızı barışı sağlamak ve kalıcı hale getirmek üzere yapmalıyız. Bütün ülkelerin gerilim değil, barış ve huzur iklimini inşa edecek gayretleri hayata geçirmesi gerekiyor karşılığını verdi.

Diğer Bursa Haberleri İçin Tıklayın / Bursa HaberBursa GündemBursa Gündem HaberBursa HaberleriBursa Son Dakika

Bizi İnstagram’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

Bizi X’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHbr

Bizi Facebook’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

Bizi Youtube’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

Bizi Linkedin’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Cumhurbaşkanı Erdoğan ABD Dönüşü Konuştu: Bizim Önceliğimiz F16, Sonuç Alabilmek İçin de Çalışmalarımızı Sürdürüyoruz

HIZLI YORUM YAP