Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, “Çatışmaların kurbanı olan ve hatta kendi hükümetleri tarafından hedef alınan insanların onuruna ve özgürlüğüne duyduğumuz inançla insani yaklaşım konusundaki ısrarımızı sürdürüyoruz.” ifadesini kullandı.
Altun, sosyal medya hesabından yaptığı İngilizce paylaşımda, Türkiye’nin yıllardır pek çok farklı kökenden gelen milyonlarca sığınmacıya ev sahipliği yaptığını anımsattı.
Milyonlarca insanın yerinden edilmesine neden olan bölgesel çatışmalara insani bir pencereden bakarak sorumluluk şuuruyla hareket ettiklerini belirten Altun, “Çatışmaların kurbanı olan ve hatta kendi hükümetleri tarafından hedef alınan insanların onuruna ve özgürlüğüne duyduğumuz inançla insani yaklaşım konusundaki ısrarımızı sürdürüyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
Türk halkının, yurtlarını terk etmekten başka dermanı kalmayan insanlara son derece merhametli ve eli açık şekilde destek olduğunu, büyük fedakarlıklarda bulunarak, bölgedeki kardeşlerini cömertçe desteklediğini vurgulayan Altun, şöyle devam etti:
“Bu hissiyatla, dış siyasetimizde her türlü baskı ve provokasyona rağmen insani unsurlara bağlılığımız sürmektedir. Marjinal muhalif kümelerin, sıkıntıyı göçmen tersliğini alevlendirmek için kullanmalarına izin vermedik. Aynı şekilde, dış aktörlerin yaşanan bazı sorunları suistimal ederek kendi reçetelerini bizim siyasetimize dayatmalarına da izin vermeyeceğiz. Son günlerde, bu bahisteki sicilimizi ve sığınmacılara yönelik insani yaklaşımımızı lekelemek isteyenler Türkiye’yi hasmane bir ülke olarak göstermek için yoğun çaba sarf etmektedir. Ülkemizde zaman zaman gerginlikler ve bahtsız olaylar yaşanmakla birlikte bunların genele yayılan ve süreğen bir sığınmacı karşıtı dalga olarak nitelendirilmesi mümkün değildir. Bunun aksini iddia edenler ya gerçeklerden bihaberdir ya da ülkemize karşı yürütülen şanssız dezenformasyon kampanyasının bir kesimidir.”
Birçok Avrupa ülkesinin güvenlik odaklı, yabancı ve İslam düşmanı yaklaşımıyla Türkiye’nin insani yaklaşımı arasında açık bir fark bulunduğunu aktaran Altun, “Türkiye, Avrupa’nın göçmen ve mültecilere karşı gayretinde çirkin yüzünü gösteren aşırı sağın karşısında gururla ve istikrarlı bir şekilde durmuştur.” ifadelerini paylaştı.
“Merih Demiral’a yönelik suçlamalar, hastalığın bir başka belirtisi”
Batılı ülkelerdeki bazı siyasi kümelerin, bir yandan insan hakları üzerine öğütler verirken diğer yandan göçmen aykırılığı ve yabancı düşmanlığını beğenilen görerek rahatsız edici seviyede bir ikiyüzlülük sergilediğini belirten Altun, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Aşırı sağın istikrarsızlaştırıcı yükselişinin bir sonucu olarak Avrupa’nın sosyal ve ekonomik dokusunun çözülmesine şahit olmaktayız. Diğer taraftan Avrupa Futbol Şampiyonası’nda milli futbolcumuz Merih Demiral’a yönelik son suçlamalar, bazı Batılı ülkelerde giderek kronikleşen bu hastalığın bir başka belirtisidir. Gerçek istikrarı arayan ve öğütledikleri insani prensiplere bağlı kalma konusunda önemli olan ülkeler Türkiye’nin yanında yer almalı ve ırkçılık, yabancı ve İslam düşmanlığı güçlerine karşı mücadele etmelidir.”
“Halkımız dezenformasyon kampanyalarına karşı dikkatli olmalı”
Politikalarının çatışmayı sona erdirmek ve toprak bütünlüğüne haiz, vatandaşları barış ve özgürlük içinde yaşayan bir Suriye’yi yeniden inşa etmek olduğunun altını çizen Altun, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Bunu başarabilmek için sığınmacıların güvenli bir şekilde geri dönmelerini sağlayacak insani ve tüzel altyapıyı oluşturmamız gerekmektedir. Uluslararası toplum bu maksada odaklanmakta başarısız olmuş ve bölgemizde jenerasyonlar uzunluğu devam eden yerinden edilme meselesiyle yüzleşmeyi reddetmiştir. Yük paylaşımı konusunu ele almak üzere benzer düşünen kuruluşlarla birlikte çalışma isteğimizi tekraren dile getirmiş olmamıza rağmen şu ana kadar çok az destek gördük. Aynı zamanda, sığınmacı konusu ve ülkemizin siyasetine yönelik provokasyonlara ve dezenformasyon kampanyalarına karşı mücadele etmekteyiz. Bu doğrultuda halkımız sadece hükümet kaynaklarımızdan gelen bilgilere itimat etmeli ve dezenformasyon kampanyalarına karşı dikkatli olmalıdır.”
Altun, Türkiye’nin bölgesinde barış ve istikrar için gerekli şartların sağlanması konusundaki kararlılığını sürdüreceğini belirterek, şunları kaydetti:
“Ayrıca bölge beşerinin içinde bulunduğu insanlık dramını asla göz gerisi etmeyeceğimizi de belirtmek isterim. Öbürleri bunu başaramazken prensiplerimize bağlı kaldığımız için asla özür dilemeyeceğiz. Suriye siyasetimizin çatışmanın barışçıl bir çözüme kavuşturulmasını amaçladığını tekrar vurgulamak isterim. Bu yaklaşım, bölgede istikrar ve barış için zorunludur. Kökenlerine bakmaksızın insanlara onurlu bir şekilde davranmaya devam edeceğiz. Tüm uğraşımız gelecek kuşaklara gurur duyacakları bir miras bırakmak istikametindedir. Kaygıya ve yabancı düşmanlığına asla geçit vermeyeceğiz. Irkçılık ve İslam düşmanlığına karşı çabamızı sürdüreceğiz. Bunları, hem inandığımız hem de doğrusu bu olduğu için yapacağız.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde Türkiye, çalkantılı bir bölgede istikrar ve barışı sağlayan güç olmaya devam edecektir. Herkes bundan emin olabilir. Aynı zamanda, Suriyelilerin güvenli bir şekilde ülkelerine geri dönmelerini sağlayacak şartların sağlanması da hala bir zorunluluktur. İlgili tüm aktörler, bölgede, Avrupa’da ve Avrupa’nın da ötesinde istikrarı sağlamak için bunu gerçeğe dönüştürmek üzere birlikte çalışmalıdır. Özellikle Batılı ülkeleri, işbirliği ve yük paylaşımı yoluyla kendi öğütlerini hayata geçirmeye davet ediyoruz.” (AA)
20:44
