DOLAR

34,2612$% 0.34

EURO

37,6220% -0.41

GRAM ALTIN

2.901,60%-0,48

ÇEYREK ALTIN

4.970,00%-0,52

TAM ALTIN

19.817,00%-0,51

ONS

2.649,13%-0,25

BİST100

8.953,93%0,63

Akşam Vakti a 18:52
Bursa AÇIK 24°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
SON DAKİKA

DOLAR 34,2612

EURO 37,6220

ALTIN 2.901,60

BİST 100 8.953,93

Akşam 18:52

24°

Cumhuriyetin Büluğ Çağı’nda Sinema ve Müzik Tartışmaları

ad826x90

Levent Cantek’in kaleme aldığı ‘Cumhuriyetin Büluğ Çağı: Gündelik Yaşama Dair Tartışmalar (1945-1950)’ isimli kitap geçtiğimiz günlerde İletişim Yayınları etiketiyle raflardaki yerini aldı. Cumhuriyet’in ilk yıllarına ait farklı bölümlerce sürdürülen tartışmalara ağırlıklı olarak gazete haberleri üzerinden bakan Cantek, bizlere bildiğimiz problemleri, bilmediğimiz bir perspektiften sunuyor ve ortaya yeni sorular atıyor.

Cantek çalışmasını 1945-1950 ile hudutlu tutsa da aslında yapılan tartışmaların birebirleri veya çok benzerleri günümüzde de sürdürülüyor. Esasen Cantek’in bu periyoda çocukluk değil de büluğ çağı ismini vermesinin nedenlerinden birinin de bu olduğu söylenebilir. Yani sıkıntı Cumhuriyet’in erginleşmesi, büyümesi sıkıntısıdır ki buna çağdaşlaşma tartışmaları da diyebiliriz.

BU FİLMLER TOPLUMUN AHLAKINI BOZUYOR

Kitapta karşımıza çıkan en büyük başlık sinemadır. 1940’ların sineması hâlâ tiyatronun hegemonyası altındadır, periyodun direktörleri, üretimcileri daima tiyatro temelli insanlardan oluşur ama buradaki tartışma bir sinema estetiği tartışmasından çok, sinema sinemalarının konusuna ilişkindir.

Ağırlıklı olarak bir grup gazeteci, başta Holivut olmak üzere, dışarıdan gelen sinemaların toplumumuz üzerinde olumsuz bir etki yarattığını iddia eder. Gangsterlerin ha teğe silah patlattığı, insanların ha teğe soyulduğu, öldürüldüğü, kolay yoldan para kazananların öne çıktığı sinemaların çokça izlenmesi endişe verici bulunur. Bu sinemaları izleyen gençlerin onlara özenmesinin toplumun huzurunu ve işleyişini bozacağı düşünülür.

Ancak bu endişe sadece asayişe yönelik değildir. Sorunun bir tarafı suça, suçluya yönelikse, diğer istikameti toplumun ahlaki yapısına, aileye ve olağan ki kadının toplum içindeki yerine yöneliktir.

Peki ne demektir bu?

Bu soruya Cemal Refik 1946’da Akşam gazetesinde şu şekilde cevap verir:

Dün gömlek düğmesi diken parmakların birden fazla bugün radyo düğmesi ayarlıyor. Sedef tırnakların üzerine yüksük yerine kızılboya sıvandı. Şimdi eller iğne tutacak çağa gelmeden ayaklar, bacaklar dans figürlerinin en oynaklarına alışmış buluyor… Roman sahifelerinde yorulan gözler sinema perdesinde dudak dudağa yapışan çiftleri seyrederek dinleniyor. Dünün melankolik genç kızı, bugünün yüksek tansiyonlu, gergin sonlu genç bayanıdır.

Bu yüzden bazı köşe müellifleri, dışarıdan alınacak sinemaların bir sansür şurasından geçirilmesi gerektiğini savunurlar. Bu sansür heyetinin sadece satın alınacak sinemaları değil, bizimkilerin çekecekleri sinemaları de denetleneme yetkisi olmalıdır, derler. Toplumsal huzurun ancak bu şekilde temin edileceğini düşünürler.

Buna karşılık sol sosyalist taraftan bazı yazarlarsa toplumun suça meyletmesinin en büyük sebebinin sinemalar, tiyatrolar değil, ekonomik sıkıntılar olduğunu savunurlar. Çözüm için, devletin, yoksulluğu ortadan kaldırmaya yönelik atılımlarda bulunması gerektiğini söylerler.

Cumhuriyetin Büluğ Çağı, Levent Cantek, 293 syf., İletişim Yayınları, 2024.

Ağır vergi yükü altında film üretmeye çalışan ve para kazanmak için ucuz, basit bahisli filmler çekmek zorunda kalan yapımcılarsa isyan ederler. Bu yıllarda iç piyasaya Mısır sinemalarının fazlaca girdiğini görürüz. Bu da bazı bölümlerce laik Cumhuriyet’in siyasi ve sosyal anlamda üzerinden atmaya çalıştığı Araplığın, eğlence kültürü aracılığıyla sinsice ülkeye sızdırılması olarak yorumlanır.

HANGİ MÜZİKLERİ DİNLEMEK GEREKİR?

Sinemanın hemen peşinden de radyo tartışmaları baş gösterir ki bu, sinemaya göre daha geniş bir kitleye hitap ettiğinden kaynaklı, daha sert tartışmalara sebep olur. Hatta sıkıntı tartışmalarla sonlu kalmaz, devlet radyosundan pek çok sanatçı mobbing, ekonomik baskı vb. şeyler yüzünden istifa eder veyahut istifaya zorlanırlar.

Bu başlıktaki tartışmalar ağırlıklı olarak alafranga – alaturka müzik üzerinden ilerler ve her zamanki gibi laikler ve Osmanlıcılar iki ayrı kutba ayrılırlar. Örneğin 1934’te Hakimiyeti Ulusala gazetesinde çıkan bir yazıda şöyle yazmaktadır:

“Medrese ve mektep nasıl yan yana yaşamaz idi ise, Şark ve Garp musikilerinin birlikte yürümelerine imkân yoktu… Eğer büyük inkilâbın ruhumuzdaki akislerini musiki ile fotoğrafla, heykelle, şiir ve mimari ile dışarı vermezsek, onun içimizde yaşamakta olduğuna nasıl güvenebiliriz?”

Bu ve buna benzer problemlerle devlet radyosunda alaturka müziğin sayısı azaltılır. Radyodan ayrılan bazı müzisyenler İstanbul müzikhollerinde çalışmaya başlarlar. Buna karşılık, halkın da bu yeni müzikten anlamadığı, bildik ezgiler dinlemek için de sık sık Arap radyolarını dinledikleri gazetelerde yer alır.

Cantek’in pek çok gazeteden, pek çok zıt fikirli köşe müellifinden yaptığı alıntılarla zenginleştirdiği ‘Cumhuriyetin Büluğ Çağı’, ağırlıklı olarak sinema ve müzik tartışmalarından oluşsa da problem sadece bunlarla sonlu değildir. Komünizm yasakları, gazetelerdeki cinayet ve intihar haberlerinin sansürü, bobstil kültürün gençler üzerindeki yansımalar vs. de bu iki başlığın etrafında şekillenen, onları zenginleştiren tartışmalardır.

Aslında bütün bu örneklerde tartışmanın gelip dayandığı nokta ulusal şuur problemidir. Ancak burada şöyle alt bir tartışma vardır ki aslında çözülemeyen esas sorun budur: Kültürel anlamda oluşturulmaya çalışılan Türk ve Türklük kimlikleri nelerdir? Bir sanatın, sanatsan estetiğin, bir kıyafetin (sarığın, fesin, vs.) ya da bir örfün Türk olup olmadığına nasıl karar verilir? Örneğin bir kısım edip divan şiirini Türk sayarken, bir kısım tam aykırısını söyleyip Garip’i Türk kabul eder. Her iki kesim de savlarını temellendirecek bir sürü argüman sunup kendi kitlelerini domine etmeyi sürdürürler.

Bütün bu tartışmalar bir ülkü toplum yaratma uğraşına yöneliktir elbette ancak üzerinden uzlaşılmış kültürel bir Türklük kimliğinden ne derece söz edilebileceği meçhuldür. Bu tip soru işaretleri, girişilen ülkü toplum tasarısında da uzlaşmaz yol ayrımları yaratır. Örneğinin birinin Türklüğün şanı olarak nitelendirebileceği bir kıyafeti, bir diğeri pekâlâ Arapçılıkla, gericilikle ilişkilendirebilir. Bu da yer yer nostaljik bir hasrete, yer yer pespaye tartışmalara, yer yer de mizahi atışmalara kapı ortalar.

Cumhuriyet dönemi tartışmalarına ilgi duyanların yine Cantek’in kaleme aldığı ‘Muhalefet Defteri: Türkiye’de Mizah Mecmuaları ve Karikatür’, ‘Türkiye’de Çizgi Roman’, ‘Markopaşa: Bir Mizah ve Muhalefet Efsanesi’ kitaplarına ve Elif Çongur’un ‘Ulusal Kimliği Tiyatro ile Kurmak’ kitaplarına bakabilirler.

Diğer Güncel Haberler İçin Tıklayın / Bursa Haber – Bursa Gündem – Bursa Gündem Haber – Bursa Haberleri – Bursa Son Dakika 

Bizi İnstagram’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

Bizi X’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHbr

Bizi Facebook’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

Bizi Youtube’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

Bizi Linkedin’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber 

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Çevirmenin Eleştirel Okurluğu ve Müellifliği

HIZLI YORUM YAP