DOLAR

37,9776$% -0.03

Created with Highcharts 8.2.200:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:00
EURO

41,2113% 0.02

Created with Highcharts 8.2.200:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:00
GRAM ALTIN

3.795,82%-0,09

Created with Highcharts 8.2.200:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:00
ÇEYREK ALTIN

6.241,00%-0,02

Created with Highcharts 8.2.200:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:00
TAM ALTIN

24.885,00%0,00

Created with Highcharts 8.2.200:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:00
ONS

3.111,52%-0,07

Created with Highcharts 8.2.200:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:00
BİST100

9.659,48%0,49

Created with Highcharts 8.2.200:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:00
İmsak Vakti a 02:00
Bursa HAFİF YAĞMUR 10°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
SON DAKİKA

DOLAR 37,9776

EURO 41,2113

ALTIN 3.795,82

BİST 100 9.659,48

İmsak 02:00

10°

Derimizdeki Mikroorganizmaların Sıhhatimiz Üzerindeki Etkisi

ad826x90

Vücudumuzun yüzeyinde milyarlarca bakteri, mantar ve virüs yaşıyor. Sağlığımızda oynadıkları yaşamsal ehemmiyetteki rolü ise yeni anlamaya başlıyoruz.

Derimiz çeşitli organizmalarla dolu. Derinizin herhangi bir santimetrekaresine gereğince yakınlaştığınızda, burada 10 bin ila bir milyon bakteri yaşadığını görürsünüz yani bedenimizi saran cildimiz mikroorganizmalarla dolu bir ekosistemle kaynıyor. Bu kulağa biraz iğrenç geliyor değil mi?

Ya da gerçekten öyle mi? Cildimizdeki mikrobiyotanın (floranın) sağlıklı kalmamızda önemli bir rol oynadığını ve başka şaşırtan faydaları olduğunu gösteren deliller giderek artıyor.

Bağırsak mikrobiyomunun, yani bağırsaklarımızı mesken tutan mikrop ekosisteminin değeri biliniyor. Bakteri, mantar, virüs ve diğer tek hücreli organizmaların, diyabetten astım ve hatta depresyona kadar çok sayıda hastalıkta önemli bir rol oynadığı kabul ediliyor.

Ancak şimdi derimizdeki mikro otostopçuların da en az bu kadar faydalı olabileceği anlaşılıyor. Bu organizmalar, bedenimizin yüzeyine yerleşecek kadar şanssız olan patojenlere karşı ilk savunma sınırını oluşturuyor. Aynı zamanda günlük hayatta karşılaştığımız kimyasalların kimilerini parçalıyorlar ve bağışıklık sistemimizin gelişiminde önemli bir rol oynuyorlar.

Aslında, ağzımız ve bağırsaklarımızdaki güvenli, sıcak ve nemli ortama kıyasla, derimiz mikroorganizmalar için hayli zorlu bir ortam.

İngiltere’deki Hull Üniversitesi’nde yara uygunlaşması konusunda ders veren Holly Wilkinson “Deri, bedenin diğer kısımlarına kıyasla, çok zor bir yer. Kuru, çorak ve dış tesirlere çok açık. Burada yaşayan bakteriler bu baskılarla başa çıkmak için milyonlarca yıllık bir evrim geçirdi” diyor.

Aslında bu ortak evrimleşme bizlere de çok sayıda yarar sağlıyor.

Tenimizin her bölümüne mikroorganizma yerleşimi eşit şekilde dağılmıyor. Bakteriler yaşadıkları yer konusunda çok seçici olabiliyorlar. Ucunda pamuk olan bir çubuğu alnınız, burnunuz ya da sırtınıza sürdüğünüzde, bu bölgelerin kutibakteriyum ile dolu olduğunu görürsünüz. Bu grup bakteriler, deri hücrelerimizin cildimizin nemlenmesi ve bedenimizin en dış katmanının korunması için ürettiği yağlı salgıyla beslenmek üzere evrimleşti.

Sıcak ve nemli koltuk altınızdan bir örnek aldığınızda ise büyük ihtimalle çok sayıda stafilokok ve korinebakteriyum bulacaksınız. Ayak parmaklarınızın arasında çokça propiyonibakteriyum cinsleri var. Bu tür bakterilerin bazıları çok sayıda diğer bakteriyle birlikte peynir üretiminde da kullanılıyor.

Binlerce yıllık bir süreçte, bu mikroplar beşerlerle simbiyotik (ortak yaşar) bir ilişki geliştirdi. Derimizde yaşayan bakteriler, mantarlar ve maytlar (akarlar) bedenimizin daima ürettiği zengin besinlerden faydalanıyorlar. Ancak biz de derimizdeki mikroorganizmalara bağımlıyız. Çünkü bunlar, rekabete girerek daha zararlı, hastalıklara yol açan bakterileri püskürtmemize yardımcı olan faydalı tipler bunlar.

Wilkinson “Sadece orada esasen tüm bu bakterilerin yaşıyor olması sayesinde, patojenlerin yerleşecek yer bulması çok zor oluyor. Gelen herhangi bir bakterinin sistemi yıkması gerekiyor ve bunun için de bu ortamda yaşamak için evrimleşmiş bakterilerle rekabete girmeleri gerekiyor” diyor.

Savaşçı bakteriler

Derimizdeki bakteriler, potansiyel işgalcilerin büyümelerini engelleyen ya da doğrudan öldüren kimyasallar salgılayarak da savaş verebiliyor. Örneğin, stafilokok epidermidis ve stafilokok hominis yaşamak için hayvanlara ve insanlara bağımlı olan çeşitler. Bu bakteriler MRSA enfeksiyonlarıyla kontaklı ve deri enfeksiyonlarının sık görülen bir sebebi olan zararlı stafilokok aureus’u engelleyen antimikrobiyal moleküller üretiyorlar.

Bazı uzmanlar ayrıca, bağırsak mikroorganizmaları gibi derimizdeki mikroorganizmaların da çocukluğumuzda bağışıklık sistemimizi “eğittiğine”, hangi maksatlara saldırılacağını ve hangilerinin görmezden gelineceğini öğrettiğine inanıyor. Örneğin, derideki belirli bakterilerin çeşitliliğiyle daha düşük alerji riski arasında bir bağlantı olduğu düşünülüyor.

Peki, derimizdeki mikroorganizmalar dünyasının hassas istikrarı bozulursa neler oluyor? Deri “disbiyozu” adı verilen bu durum, atopik dermatit (bir tür egzama), gül hastalığı, sivilce ve sedef hastalığıyla ilişkilendiriliyor.

Kafa derimizdeki kepeklenme bile belli bir tür mantarla alakalı. Malassezia furfur ve Malazzezia globosa mantarları, oleik asit isimli bir kimyasal üretiyor. Bu kimyasal da kafa derimizdeki stratum corneum hücrelerini bozuyor ve kaşıntılı bir enflamasyonu tetikliyor.

Ancak bu hastalıklarda, nedenin mikroorganizmaların kendisinin mi, yoksa hastalık sonucu mikroorganizmaların değişmesi mi olduğunu belirlemek zor.

Yaşlanmanın etkisi

En azından kısmen derideki kötü bakterilere bağlanabilecek bir başka olgu da derideki yaşlanma. Yaşlandıkça derimize yaşayan bakteri tipleri değişiyor. Yaşlandıkça enfeksiyonlara karşı koruyan ve cildi nemli tutan “iyi” bakteriler azalıyor ve zararlı patojenik bakterilerin düzeyi yükseliyor. Bu durum da deri düzgünleşmesini etkiliyor.

Wilkinson “Daha yaşlılarda yağ üretimine yardımcı olan bakteri cinslerinin azalması yüzünden deri daha kuru oluyor. Deri bütünlüğünü azalttığından, bu da deri enfeksiyonları riskini artırıyor” diyor.

“Kötü” bakteriler, yaraların uygunlaşmasını de olumsuz etkileyebiliyor. Pennsylvania Üniversitesi’nden Dermatoloji ve Mikrobiyoloji Profesörü Elizabeth Grice’ın yaptığı araştırma, deri mikroorganizmaları olmayan farelerin derilerindeki yaraların güzelleşmesinin çok daha uzun sürdüğünü tespit etti.

Kronik, güzelleşmeyen yaralar her dört diyabet hastasından birini ve 65 yaş üzeri her 20 kişiden birini etkileyen ve ömrü riske atan bir durum.

Bazı araştırmalarda, deri mikroplarının yaraların güzelleşmesinde yarar sağlayabileceği tespit edildi.

Hatta derideki mikroorganizmaların, bizi ultraviyole ışınlarının olumsuz tesirlerinden koruyor olabileceğini gösteren bazı deliller da var. UV radyasyonu deriyi etkisi altına alınca DNA’ya hasar verebiliyor. Ancak deri hücrelerinin kendisinde bir koruma düzeneği var.

Manchester Üniversitesi’nden dermatoloji profesörü Catherine O’Neill,

“Deri hücrelerindeki üreme duruyor ve deri hasar gören DNA’yı tamir etmek için bir dizi denetime girişiyor. Tamir edilmezse, deri hücreleri kendilerini öldürüyor” diyor.

Ancak O’Neill geçtiğimiz günlerde yaptığı bir araştırmada, mikroorganizmalar deriden çıkarıldığında, deri hücrelerinin DNA hasarı olsa bile bölünmeye devam ettiğini buldu.

“Açıkçası bu tümörlere karşı gerçekten önemli bir koruma düzeneği. Mikroorganizmaların bunun büyük bir parçası olduğu da açık.”

Peki, derimizdeki kötü bakterileri bir şekilde iyi bakterilerle değiştirerek sıhhatimizi güzelleştirebilir miyiz?

Bu mümkün. Ancak bunu yaparak derinizdeki mevcut mikroorganizma topluluğunu yok etmeniz gerekiyor ki bu da, antibiyotiklere direnç gibi başka sorunlar yaratabilir.

Derimizdeki mikroplar yaşadığımız etraftan çok etkileniyor. Dolayısıyla etrafımızdaki dünyanın derimizdeki bakteri, mantar ve virüs çeşitliliğine nasıl bir katkı verdiğini değerlendirmeliyiz. Hatta kullandığımız kozmetik ürünleri bile derimizin mikroorganizma dünyasını değiştirebilir.

Bazı şirketler, deriye “probiyotikler” ya da doğrudan bakteriyel proteinler ve yağlar uygulayarak iyi bakterileri besleyebileceğimize inanıyor. Bunun ne kadar etkili olduğuna dair çok az kanıt var ve bunların farklı deri bakterileri dengesini değiştirebileceğine dair işaretler de söz konusu.

Diğer Güncel Haberler İçin Tıklayın / Bursa Haber – Bursa Gündem – Bursa Gündem Haber – Bursa Haberleri – Bursa Son Dakika 

Bizi İnstagram’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

Bizi X’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHbr

Bizi Facebook’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

Bizi Youtube’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

Bizi Linkedin’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber 

YORUMLAR

s


En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

5 Adımda Yüzünüze Gençlik Aşılayın! Kusursuz Bir Cilt İçin Günlük Rutin

HIZLI YORUM YAP