Sanal dünyada “Dijital Baba” ismiyle tanınan bilgisayar yazılımcısı ve içerik üreticisi Orhan Toker dijital dünyada çocukları hedef alan içerikleri ve alınabilecek tedbirleri anlattı.
1993 yılından 2019 yılına kadar kendi şirketinde yazılımcılık yapan Toker, sanal oyunların yararları ve zararları ile ilgili yaptığı tahlillerin internet ortamında kısa sürede tanınan hale gelmesiyle tanındı.
“Dijital Baba” ismiyle ailelere dijital dünyadaki tehditleri anlatan Toker, tehditlere yönelik birincil koruma idaresinin çocuklar ile ebeveyn arasında kurulacak olan iletişim olduğunu ifade etti.
”İDEOLOJİ AŞILANIYOR”
Toker, koronavirüs salgını dönemine kadar internetteki yayınların nispeten daha yararlı olduğunu söylerken, salgın sonrasında özellikle içerik üreticilerinin çocuklar üzerinden vahşice para kazanma stratejilerine yöneldiklerini, farklı ideolojileri empoze etmeyi amaç haline getirmeye başladığına vurgu yaptı. Toker, şöyle devam etti:
“Pandemi süreciyle çocuklara bu çeşit oyunlar yarardan çok zarar vermeye başladı. Bir baktık ki çocuklara olumlu şeyler kazandırmaktan, en pakı -çocuklardan ne koparabilirim, nasıl para kazanabilirim- fikri güden uygulamalara dönüştü. Bunun yanı sıra küçücük çocuklara ideoloji aşılamaya başladılar. Oyunlar ve sosyal medya ile ve internet vasıtasıyla cinsiyetsizlik, yurtsuzluk, dinsizlik, ilah tanımazlık ve hatta anneliğin kötü bir şey olduğu fikrini empoze etmeye çalıştılar. Şimdi küçük yaşlardaki bu çocuklara anneliğin yanlış bir şey olduğunu, çocuk yapmanın, çocuk bakmanın kötü bir şey olduğu fikrini empoze etmeye çalıştılar. O denli bir şey oldu ki, aile yapısını tamamen bozup ortadan kaldırmayı destekleyen içerikler türettiler.”
“AİLELER 13 YAŞINA KADAR ÇOCUKLARIYLA BİRLİKTE SANAL DÜNYADA VAR OLMALI”
Toker, günümüzde dijital dünyanın çocuklar için artık değişmez bir gerçeklilik olduğunu, ailelerin bu ortama karşı baskıcı ve yasakçı bir zihniyet ile koruma sağlayamayacağını kaydederek, ailelerin çocukları ile birlikte sanal dünyada var olması gerektiğini vurguladı.
İnternetin veya bilgisayarın fişini çekmenin çocukları sanal dünyanın zararlarından korumayacağını bildiren Toker, “Ailelerin yapacağı en doğru şey, çocuklarını internetteki tehditlere karşı hassas ve şuurlu hale getirmesidir. Çocuğun kendi otokontrolünü sağlayacak bir hale gelebilmesi, ona neyin zarar vereceğini, neyin doğru neyin yanlış olacağını muhakemede edebilecek kanıyı aşılamak şuuru sağlamak önemli. Bunu yapmanın yolu 13 yaşına kadar çocuğunuzun her dijital saatinde ona eşlik etmektir. ” diye konuştu.
Toker şöyle devam etti:
“Günümüzde ebeveynler çocuğuna vakit ayırmaya üşeniyor günümüzde. Aslında bu tehdidin en çok beslendiği ögelerden biri de ailelerin çocuklara karşı olan ilgisizliği. Aileler bulabildiği her vakitte çocuklarıyla yakından ilgilenebilmeli. İşten erken çıktıysak “Bugün gideyim boğazda kahve içeyim.” fikriyle değil, “Çocuğumu bugün okuldan ben alayım, onunla vakit geçirebileyim” fikriyle hareket etmemiz gerekiyor. Bunu yaparsak çocuklarımız ile inanca ve irtibata dayalı bir ilişki kuracak dijital dünyadaki tehditlere karşı duvar oluşturacağız.”
”STRATEJİ, SPOR VE YARIŞ ÇOCUKLARIN ZİHİNSEL VE MOTOR GELİŞİMİ İÇİN YARARLI”
Ebeveynlere, çocuklarını daha çok strateji spor ve yarış oyunlarını oynaması yönünde teşvik etmesi tavsiyesinde bulunan Toker şunları kaydetti:
“Benim çocuklara ve ailelere tavsiyelerim strateji yarış ve spor oyunları oynamaları, o oyunlara yönlendirmeleridir. Araba ve spor oyunlarında zihniyle düşündüğünü kumanda ve kontrol aygıtı ile sağlaması gerekiyor. Bu beyni ve zihinsel gelişimi destekliyor. Strateji oyunları da çocuğu düşünmeye teşvik edeceği için zihinsel gelişimi destekleyen oyun çeşitleri arasında yer alıyor. Ailelere ve çocuklara bu üç çeşitteki oyunlara yönelmelerini önerebilirim.”
”AĞIR CEZA GELMESİ GEREKİYOR”
Ailelerin yanı sıra devletlerin de sosyal medyadaki bu tehditlere karşı bir dizi tedbir planını hayata geçirmesi gerektiğine vurgu yaparak sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Çocuklar için uygun olmayan içeriklere basılan 18+ etiketinin bir tuzak olduğunu söyleyebilirim. Bunlara ağır cezalar gelmesi gerekiyor. Tüketiciyi kandırmanın yanı sıra içeriklerin konusu bakımından bunlara karşı ceza ve yaptırımların uygulanması gerekiyor. Sosyal medyaya 18 yaşından küçük kişilerin katiyetle giremeyeceği bir yapının inşa edilmesi lazım. Teknoloji bunun için çok müsait. Yüz tanıma ya da biyolojik tanıma gibi sistemlerin bu gibi platformlarda çocukların korunması için kullanılmasını devletler sağlayabilir, mecburilik getirebilir. Sohbet programlarında çocuklara yönelik uygunsuz içerik ve isteklere karşı bir filtreleme getirilebilir. Özellikle taciz veya istismarı çağrıştıracak belli başlı kelime kümelerine karşı bu sistem uygulanmalı hayata geçirilmeli. Çocuk 18 yaşından küçükse sosyal medyaya giremeyeceğini bilebilmeli. Telefonunu açtığı an buna uygulamanın izin vermemesi ya da ebeveyn onayı isteyecek bir düzenleme yapılması gerekiyor”
17:11
