DOLAR

32,8834$% 0.09

EURO

35,6445% 0.21

GRAM ALTIN

2.516,73%0,81

ÇEYREK ALTIN

4.081,00%0,22

TAM ALTIN

16.350,00%0,21

ONS

2.379,84%0,69

BİST100

10.744,60%-0,48

Akşam Vakti a 20:42
Bursa AÇIK 31°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

Dış Politika Gayelerinde Uzlaşmak, Olması Gerekendir (2)

ad826x90

Bir gazete köşesinde tahminen şimdiki olup bitenin irdelenmesi gerekir ancak geçen yazıda başladığım, bir ölçüde kuramsal “ulusal dış politika” ve onun bütün partilerce desteklenmesi konusuna son bir dokunuş için müsaadenizi istiyorum. (Böyle “kuramsal” dokunuşlar deyince aklıma, Latin edebiyatında atasözü haline gelmiş, fotoğraflarında ayakkabılardan başka yerleri eleştirmeye kalkan ayakkabıcıya, ressam Apelles’in “Ne supra crepidam /Ayakkabıdan yukarı çıkma!” uyarısı gelmiyor değil!)

Bütün partilerin, onların içindeki koalisyonlar ve ittifakların, ülkenin dış siyaseti ve onun rüknü olan savunma (güvenlik) maksatlarının paylaşılması, özellikle ABD’nin sağladığı küresel “düzen” anlayışının sona doğru evrildiği görüşlerinin yayıldığı şu sırada çok önemli. Ülkemiz için ne yazık ki böyle bir ortak anlayış, ortak tavır, ortak idealler olmadı.

Tam olmadı değil: Osmanlı Devleti’nin sona ermesi ve yerini irili ufaklı 11 ülkenin alması sırasında bu ülkelerin birçoklarında ve Türkiye’de bir ulusal birlik fikri vardı ve partiler halini almamış bile olsa, Osmanlı’dan miras kalan bütün fikir kümelerinin üzerinde anlaştığı bir dış politika fikri vardı. İç hususlardaki muhalif görüşlerin birinci meclisin feshine, ikinci meclisin de başladığı partilerle sona erememesine sebep olmalarına rağmen, gerek Yunan işgaline karşı savaşın, gerek Lozan muahedesine hazırlık ve anlaşma sürecinin idaresinin, 2. Dünya Savaşı’na karışmama siyasetinin bir “milli birlik” havası içinde, tüm kümelerin destek verdiği süreçlerle tamamladığını hatırlayalım.

Daha sonra bir askeri darbe ve tarihimize kara harflerle yazılan üç siyasal idama yol açacak uyuşmazlıklara rağmen, BM üyeliği, NATO’ya giriş, Kore Savaşı’na katılma gibi dış politika hususlarındaki birlik de, Türkiye’nin Soğuk Savaş Devrini, tabir yerinde ise, kazasız-belasız atlatmasının en önemli sebebiydi.

Sovyetler Birliği’nin çökmesi ve soğuk savaşın sona erdiği 1991’den sonra ise, Batı dünyasının genel, ABD’nin ise özel olarak içine girdikleri dağınıklık ve karışıklık, sadece Türkiye’de değil, çabucak hemen bütün batı ittifakı ülkelerinde hissedildi. Halbuki bu 10 yıl, Türkiye açısından çok daha önemliydi. ANAP lideri Turgut Özal ve MHP başkanı Alparslan Türkeş’in, dağılan Sovyetler’in bıraktığı boşluğu ABD ve Rusya’nın paylaşmasına seyirci olmak yerine, Orta Asya Türk halklarının, yeni edindikleri bağımsızlıklarını bir egemenlik anlayışıyla tamamlamasına önderlik etme siyasetleri, ne yazık ki, hala süren bir duyarsızlıkla karşılandı.

Bu duyarsızlık çok daha olumsuz gelişmelere yol açabilecekti; fakat Kasım 2002’den sonra 58’inci hükumetle başlayan ve hala süren AK Parti idareleri, Türkiye’yi, bir çok NATO ülkesinde gözlediğimiz, dış bağlarını “Amerika ne isterse o!” başıboşluğuna düşmekten korudu. Bugün ortada bir Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) veya eski ismiyle Türk Lisanı Konuşan Ülkeler İşbirliği Kurulu (Türk Konseyi) varsa, “Dünya beşten büyüktür” sloganı, Birleşmiş Milletler’in yeniden ve daha etkili örgütlenmesi için küresel bir hareketin öncüsü olmuşsa bu “Yeni Düzen” veya NATO-sonrası periyodun temel taşları olacaktır. Türkiye, bu periyoda, savunmada, güçte ve finansmanda kendi kendine yeterlik gayretlerinin sürdürerek hazırlanıyor.

Şimdi Tam Bağımsız Türkiye davasının bu ilk adımlarını “İhalar, Sihalar” veya “Karadeniz’deki kuyuya boruyla dışarıdan petrol pompalanması” gibi “IMF ile bâtın anlaşma” gibi tabirlerle küçümseyenler (olmasa iyi ama) olacaktır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bayram bildirisinde dilediği gibi “gerilimli ortamın” olmaması da her zaman sağlanamayacaktır. Ama dış politika maksatlarında teğe bir uzlaşma olmasa bile, ulusumuzun diğer uluslarla ilgilerinde maksatlarda uzlaşma fikrinin içerde kabulü, bu maksatların dışarıdaki saygınlığının garantisi olacaktır.

0 0 0 0 0 0
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

15 Temmuz ve NATO Zirvesi

HIZLI YORUM YAP

0 0 0 0 0 0

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.