DOLAR

35,4182$% 0.23

EURO

36,3191% -0.51

GRAM ALTIN

3.069,98%1,25

ÇEYREK ALTIN

4.998,00%0,86

TAM ALTIN

19.930,00%0,86

ONS

2.694,54%0,95

BİST100

9.910,61%-0,90

İmsak Vakti a 02:00
Bursa PARÇALI BULUTLU 11°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
SON DAKİKA

DOLAR 35,4182

EURO 36,3191

ALTIN 3.069,98

BİST 100 9.910,61

İmsak 02:00

11°
  • Bursa Gündem Haber
  • Siyaset
  • Dışişleri Bakanı Fidan: Suriye’deki Yeni Gerçeklik Dışında Biz de Oradaki Askerî Varlığımızı Yeniden Gözden Geçirmek Durumundayız

Dışişleri Bakanı Fidan: Suriye’deki Yeni Gerçeklik Dışında Biz de Oradaki Askerî Varlığımızı Yeniden Gözden Geçirmek Durumundayız

ad826x90

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suriye alanının terörden arındırılmasının 2025’te temel önceliklerinden biri olacağını belirterek, “Bugün geldiğimiz noktada bölücü örgüt ve Suriye’deki uzantıları için artık yolun sonu görünmekte. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Eski düzen devam etmeyecek. Suriye’deki yeni tertipte artık hiç kimsenin ‘ama’lı, ‘fakat’lı ifadeler kullanma lüksü yoktur.” dedi. AB üyeliği konusunun altını çizen Fidan, “Avrupa Birliği üyelik konusunda biliyorsunuz yaklaşık 10 yıl önce çok farklı bir noktaya gelmiştir. Siyasi olarak o konuda bir görüş değişikliği gözlemlemiyoruz. Rasyonel bir şekilde üyeliğin olmadığı, işletilemediği bir noktada aramızdaki diğer açık kalan noktalarda alakaları nasıl ileri götürebiliriz?” şeklinde konuştu. ABD ve Fransa’nın YPG’ye dair yaklaşımlarına ilişkin Fidan, “Amerika’nın olmadığı bir yerde kendileri bölgeye gelip, operasyon ve askeri güç bulundurabiliyorlarsa, görelim. Bunun böyle olmadığını biliyoruz. Amerika’nın gücünü kullanarak, onun ardına saklanarak kendi menfaatlerini ilerletme konusunda söz söyleyen ülkeleri, açıkçası dikkate almıyoruz.” dedi. Dışişleri Bakanı, Türkiye’nin Suriye’deki askerî varlığına ilişkin soruya “Yeni gerçeklik dışında biz de oradaki varlığımızın modalitesini doğal ki yeniden gözden geçirmek, düşünmek durumundayız. Bu şu anda yapılıyor.” dedi. Fidan, ABD’nin seçilmiş başkanı Donald Trump‘ın ateşkes konusundaki dileğini desteklediklerini ve olumlu bulduklarını kaydederek, “Söylediği cümlelerin, yaptığı tehditlerin bir an önce ateşkes sağlanmasıyla ilgili olduğunu, kendisi geldiği zaman bu mevzularla artık ilgilenmeyip başka bahislere ağırlaşma isteğinin olduğunu görüyoruz.” ifadelerini kullandı. 

Fidan, Türkiye’de yerleşik ulusal ve uluslararası medya kuruluşlarının temsilcileriyle İstanbul’da bir araya geldiği toplantıda gündemi değerlendirdi.

Fidan, bölgenin artık savaşlardan ve çatışmalardan yorulmuş durumda olduğunu belirterek, “Kalıcı barış, dayanışma ve işbirliğine her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Vaktin ruhu dayanışmayı, kalkınmayı, bölge kaynaklarını iyi kullanmayı ve işbirliğini artık zorunlu kılmakta.” ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin komşularıyla güçlü iştirakler kurmaya odaklandığını aktaran Fidan, Türkiye’nin birçok bölge ülkeleriyle ittifaklarını güçlendirmeye devam ettiğini, yoğun ve ön alıcı bir diplomasi trafiği yürüttüğünü, etkin ve saygın bir uluslararası aktör olarak öne çıktığını vurguladı.

Bakan Fidan, “İçinde bulunduğumuz konjonktürde Türkiye’nin atıl ve reaksiyoner bir dış politika izleme seçeneği yoktur. Bu nedenle güçlü dış politika araçlarımızla desteklenen dış siyasetimizi uzak görüşlü ve ön alıcı bir diplomasi aklıyla yürütmeye devam ediyoruz. Bunu yürütürken dış siyasetimizi çok katmanlı diplomatik ataklarla ilerletiyoruz.” diye konuştu.

“2011’den bu yana stratejik sabırla sürdürdükleri Suriye siyasetiyle tüm taarruzlara, provokasyonlara ve engellemelere rağmen hakkı, adaleti ve insanlığı savunduklarını” kaydeden Fidan, “‘Haklının ivedisi yok’ dedik. Bugün tarihin doğru tarafında yer almanın haklı gururunu yaşıyoruz. Geçmişte Kırım’dan, Kafkasya’dan, Balkanlardan, Türkistan’dan, Irak’tan gelen kardeşlerimize gönlünü açan Türkiye’nin kapı komşumuz Suriye halkına karşı farklı bir tutum içinde olması aslında söz konusu olamazdı. Hamdolsun, geldiğimiz noktada milletimize de Suriyeli kardeşlerimize de mahcup olmadık.” değerlendirmesini yaptı.

“Suriye konusunda öykümüz yeni başlıyor”

Fidan, “Son 13 yıldır Suriye konusunda yoğun mesai harcayan biri olarak bu sonucu görmek olağan ki hepimizi memnun etmiştir. Suriye konusunda öykümüz yeni başlıyor diyebilirim. Suriye halkı bu basamakta ülkenin yeniden imarı başta olmak üzere çeşitli büyük sınamalarla karşı karşıya.” ifadelerini kullandı.

Beşar Esad yönetiminin devrilmesinden sonra bir hafta içinde açılan Türkiye’nin büyükelçiliği ve sahada aktif çaba gösteren kurumlarının Suriye’nin yeniden imar ve kalkınma eforlarına hızlı şekilde destek olmaya başladığını hatırlatan Fidan, “Suriye siyasetimizin ana eksenini oluşturan ögeler bugün de Suriye’nin istikrara kavuşturulmasının ana reçetesidir diye düşünüyoruz. Bu vesileyle bir kez daha vurgulamak istiyorum Türkiye’nin dış siyasetinde ana eksen barış, işbirliği, dayanışma ve refahtır. Türkiye’nin hiçbir ülkenin toprağında gözü olmadığı gibi herhangi bir gizli gündemi de bulunmamaktadır.” değerlendirmesinde bulundu.

Fidan, “tarihin ve coğrafyanın kendilerine yüklediği misyon yeterince adaletsizliğin ve zulmün karşısında durmayı bir borç bildiklerini” belirterek, “Dış siyasetimizi da bu istikamette şekillendiriyoruz. Komşularımızdan ve bölge ülkelerinden de beklentilerimiz bu yönde olmakta. Diyoruz ki gelin bölgemizde baskı ve tahkim siyasetleri yerine işbirliği ve kalkınma kültürünü inşa edelim. Artık çatışma kültürünü birbirine çelme takma kültürünü, bölgeyi geriletme kültürünü, halkı yoksulluğa itme kültürünü ardımızda bırakalım.” dedi.

Bakan Fidan, gelecek dönemde de Suriye’deki geçiş sürecinin ülkenin toprak bütünlüğü ve birliğinin koruması temelinde kapsamlı bir anlayışla tamamlanması temennisinde bulundu.

“Bölücü örgüt ve Suriye’deki uzantıları için artık yolun sonu görünmekte”

Bakan Fidan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Suriye alanının terörden arındırılması 2025’in temel önceliklerinden biri olacaktır. Dikkat ederseniz bu bölgede faaliyet gösteren tüm terör örgütlerinin ilk hedefi her zaman Türkiye olmakta. Terörle en etkin çabayı de tabiatıyla yine ülkemiz yapmakta. Şunu açık ve net bir şekilde ifade edeyim, Türkiye, bekasına yönelik tüm tehditleri kaynağında yok etme gücüne, kapasitesine ve her şeyden değerlisi de kararlılığına sahiptir. Bugün geldiğimiz noktada bölücü örgüt ve Suriye’deki uzantıları için artık yolun sonu görünmekte. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Eski düzen devam etmeyecek. Suriye’deki yeni nizamda artık hiç kimsenin ‘ama’lı, ‘fakat’lı ifadeler kullanma lüksü yoktur.”

“Terörle mücadelede ikircikli hal sergileyen ülkelerin, son periyotta vuku bulan terör hücumlarından da bir ders çıkartması gerektiğini” savunan Fidan, “terörün dini ve milliyetinin olmadığını, terör örgütleri için Avrupa, Amerika veya Türkiye’nin bir farkının bulunmadığını artık herkesin görmesi gerektiğini” dile getirdi.

Fidan, gelecek periyotta IŞİD ve PKK’ya karşı ayrım yapmaksızın aynı kararlılıkla mücadele etmeye devam edeceklerini belirterek, “Terörsüz Türkiye amacımızı öyle veya böyle ama kesinlikle Allah’ın müsaadesiyle gerçekleştireceğiz.” diye konuştu.

Dış politika prensiplerinin sadece terörle gayrete odaklı olmayıp, terörle mücadele eden ülkelere de destek vermeyi içerdiğini kaydeden Fidan, Irak’ın güvenlik ve istikrarını da Türkiye’nin güvenlik ve istikrarından ayrı görmediklerini söyledi.

Fidan, Yunanistan ile ilgilerde yakaladıkları olumlu ivmeyi 2024’te karşılıklı ziyaretler ve üst seviye diyalog ile canlı tuttuklarını, bu tempoyu 2025’te de devam ettireceklerini belirterek, “Yunanistan ile mevcut fikir ayrıklarımız, iyi işleyen ikili diyalog düzeneklerimiz çerçevesinde ele almaya devam ediliyor. İyi komşuluk ruhuyla hareket etmemiz iki ülkenin ve bölgenin de menfaatine olmaktadır.” ifadelerini kullandı.

“Gazze’ye en fazla yardım gönderen ülkeyiz”

2024’te İsrail’in, cezasız kalmanın verdiği özgüvenle Filistin’deki mezalimini sona erdirmek bir yana savaşı diğer bölge ülkelerine de taşıdığını gördüklerini vurgulayan Fidan, dedi.

İsrail’in Lübnan’a yönelik hücumlarına vurgu yapan Fidan, “Lübnan’da bugün ateşkes sağlanmış olsa da bir milyondan fazla insanın yerlerinden edildiği bir insani krizle karşı karşıyayız. Tabiatıyla Lübnan’da sağlanan ateşkes bölgemizdeki yangını söndürmeye tek başına yeterli değildir. Filistin’de akan kan durmadıkça bölge barış ve huzura kavuşamayacaktır.” diye konuştu.”Filistinlilerin kendi öz yurtlarında vatansız, devletsiz bırakılmaları kabul edilemez “

Türkiye’nin Gazze’de kalıcı ateşkes sağlanması için uğraşlarını devam ettirdiğini vurgulayan Fidan, şunları söyledi:

“Var olan bütün uğraşlara da aktif destek veriyoruz. Her zaman vurguladığımız üzere Orta Doğu’da kalıcı barış, İsrail-Filistin sıkıntısının iki devletli tahlilinden geçmektedir. Filistinlilerin on yıllardır kendi öz yurtlarında vatansız, topraksız, devletsiz bırakılmaları asla kabul edilemez. Bu tarihi adaletsizlik giderilmediği surece Filistin problemine adil ve kalıcı bir çözüm bulunması, İslam dünyasının yaşadığı kahırların aşılması mümkün değildir. Türkiye şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da tüm imkanlarıyla Filistinli kardeşlerinin yanında olmaya, onların haklı davalarını desteklemeye devam edecektir.”

Rusya-Ukrayna Savaşı

Rusya-Ukrayna Savaşı’nın 4. yılına gireceğini hatırlatan Fidan, Türkiye’nin aracılığıyla yapılan Tahıl Anlaşması sayesinde 33 milyon ton tahılın dünya piyasalarına girdiğini belirtti.

Fidan, gelecek periyotta de barışa yönelik her türlü çabayı destekleyen bu unsurlu duruşu müdafaaya devam edeceklerini dile getirerek, “Önleyici diplomasi ve uluslararası arabuluculuğa verdiğimiz önem çerçevesinde geniş bir coğrafyada çok sayıda girişime öncülük etmekteyiz.” dedi.

Türkiye’nin Somali ve Etiyopya arasında arabuluculuk çalışmalarına da vurgu yapan Fidan, “Önümüzdeki devirde başta yakın etrafımız olmak üzere uluslararası düzlemde sorun çözücü ve ara bulucu rolümüzü öne çıkaran başka teşebbüslere, barış platformlarına ve süreçlerine de öncülük ettiğimizi inşallah göreceksiniz.” diye konuştu.

Fidan Afrika ile bağlantılara de dikkati çekerek, Afrika ülkeleriyle savunma, iş birliği konusunda önemli aralık kat ettiklerini vurguladı.

Türk savunma endüstrisinin Türk dış siyasetinin önemli bir aracı haline geldiğini belirten Fidan, “Uluslararası kamuoyunun da övgüsüne mazhar olan milli ve yerli teknolojilerimiz sadece ülkemizin güvenliğine değil, dost ve müttefik ülkelerin güvenliğine de katkı sağlamaktadır. Bu çerçevede müttefiklik ruhu doğrultusunda NATO’yu daha güçlü kılmaktayız. Ülkemiz ittifaka sunduğu kabiliyetleri ve kapasitesi ile çok önemli bir konuma erişmiştir. 2025’te NATO Dışişleri Bakanlığı gayri resmi toplantısına, 2025’ten sonraki NATO zirvesine ev sahipliği yapacak olmamız ittifaka verdiğimiz kıymetin bir göstergesidir.” değerlendirmesinde bulundu.

ABD ile alakalara de vurgu yapan Fidan, ikili bağlantılardaki bazı mevcut görüş ayrılıklarına rağmen geçen yıl da “nispeten olumlu bir seyir yakaladıklarını” belirtti.

Fidan, Türkiye ve ABD’nin gerek bölgesel gerek küresel güç dengeleri bakımından birbirine ihtiyaç duyan iki ülke olduğunu dile getirerek, “Ülkelerimiz arasında kapsamlı ve çok boyutlu bir işbirliği yeri bugünkü konjonktürde daha da önem kazanmaktadır. Yeni Amerikan idaresiyle bu çerçevede yapan ve açık diyalog sürdüreceğiz. Sayın Trump’ın ülkemizin bölgesinde ve küresel düzlemdeki kilit rolüne ilişkin açıklamalarını not ettik. Amerika ile münasebetlerimizde yakaladığımız ivmeyi, Sayın Trump yönetimi devraldıktan sonra daha güçlü bir şekilde sürdürmeyi hedefliyoruz.” diye konuştu.

Çin ile münasebetlere dikkati çeken Fidan, 2024’te Çin ile üst seviye ziyaretlerle işbirliğine güçlü ivme kazandırdıklarını ifade etti.

AB ile ilişkiler

Fidan, Avrupa Birliği (AB) ile münasebetlerin canlandırılmasına da önem atfettiklerini belirterek, “AB ülkeleri ile ikili düzlemde gerçekten iyi işleyen bir ilişki trafiğimiz var. Fakat Avrupa Birliği kurumlarıyla bu ilişki trafiği aynı şekilde gitmemekte. Geçen sene bu alanda da bir takım aralıklar kat ettik.” ifadelerini kullandı.

AB üyeliği konusunun altını çizen Fidan, “Avrupa Birliği üyelik konusunda biliyorsunuz yaklaşık 10 yıl önce çok farklı bir noktaya gelmiştir. Siyasi olarak o konuda bir görüş değişikliği gözlemlemiyoruz. Rasyonel bir şekilde üyeliğin olmadığı, işletilemediği bir noktada aramızdaki diğer açık kalan noktalarda ilgileri nasıl ileri götürebiliriz?” şeklinde konuştu.

“Türk Devletleri Teşkilatı nezdinde üye ülkelerin büyükelçiler seviyesinde daimi temsilcileri olacak”

Karabağ’da işgalin sona ermesiyle bölgede kalıcı barış, istikrar ve refah için tarihî bir fırsat penceresinin açıldığını bu süreçte Azerbaycan ile omuz omuza hareket ettiklerini aktaran Fidan, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan‘ın, verdiği olumlu mesajları önemsediklerini belirtti.

“Türkiye’nin PKK/YPG konusundaki duruşu belli”

Basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Fidan, ABD’nin PKK ve YPG’ye ilişkin telaffuzları ve bu bahisteki politika ile açıklamalarına yönelik Türkiye’nin yanıtının belli olduğunu dile getirdi.

YPG ile bu sürecin şu anki ABD idaresinden önce başlatıldığını ve bundan kazasız belasız bir sonraki yönetime devredilmeye çalışıldığını kaydeden Fidan, “Müttefiklik ruhunu öldürdüğünü söyledik, her türlü dayanışma ruhuna ters olduğunu defaatle ifade ettik. Bu mevzudaki kendi milli menfaatlerimizi ve milli güvenlik çıkarlarımızı önceleyici adımları atmaktan geri durmayacağımızı aslında biliyorlar. Açıkçası Amerikalı ortaklarımız biz askeri operasyon düzenlediğimiz zaman kendilerini hedef almadığımız sürece terörle mücadele konusunda bir derdimiz olmadı bugüne kadar. Bundan sonra da olacağını düşünmüyorum.” diye konuştu.

Fidan, IŞİD’li mahkûmların kurallarının devam ettirilmesi için alternatif önlemler olduğuna işaret ederek, bu sorunların artık yeni idarenin konusu olacağını, eski idarenin bu konuda çok fazla söz sahibi olmadığını belirtti.

“Amerika’nın ardına saklanarak söz söyleyen ülkeleri dikkate almıyoruz”

ABD ve Fransa’nın YPG’ye dair yaklaşımlarına ilişkin Fidan, “terörle mücadele, Suriye’nin milli birliği ve bütünlüğü konusunda Türkiye’nin duruşunun net olduğunu” belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Avrupa’daki bazı küçük ülkelerin Amerika’nın şemsiyesi altında belli operasyonlara katılıp oradan söz söylemeyle ilgili geliştirdikleri siyasetlerin ne kendilerine ne de bölgeye açıkçası katkı yaptığını düşünmüyorum. Amerika’nın olmadığı bir yerde kendileri bölgeye gelip, operasyon ve askeri güç bulundurabiliyorlarsa, görelim. Bunun böyle olmadığını biliyoruz. Amerika’nın gücünü kullanarak, onun gerisine saklanarak kendi menfaatlerini ilerletme konusunda söz söyleyen ülkeleri, açıkçası dikkate almıyoruz. Bu mevzudaki muhatabımız Amerika’dır. Amerika ile konuşuyoruz, ardına takılan ülkelerle değil. Fransa’nın yapacağı bir şey varsa, anayasayla kendi vatandaşı olarak tanımladığı insanları hapishanelerden alıp, kendi ülkesine getirip, kendi hapishanesine koyup, kendi mahkemesinde yargılamasıdır. YPG’ye, hapishane hizmetleri verdirip, daha sonra ‘ben onu destekleyeceğim’ demesi değildir. O zaman kendi tutuklularımı alayım, bütün PKK’lıları Fransa’da bir adaya veya Fransa’da herhangi bir ile koyayım. Orada da başka bir ögesi toplayayım, onları orada getirmeden koruma edeyim. Böyle bir dünya olabilir mi? Dünya bunu anlamak zorunda. Sen, kendi DEAŞ tutuklularını kabul etmiyorsun. Onu mahpusta tutan başka bir örgütü de desteklemeyi başka bir siyasetle ifade ediyorsun. Bunun gerçeklerle, ciddiyetle alakası yok.”

“Suriye’deki yeni idarenin PKK/YPG’nin işgali ve terörüne karşı ajandası mevcut”

YPG’ye verilen ültimatoma ve olası zaman çizelgesine ilişkin Fidan, 8 Aralık’tan itibaren Türkiye’nin siyasetinde yeni bir perspektif oluştuğuna işaret ederek, Şam’da artık halkın sahiplendiği, Suriye’nin tamamını kucaklayan, halkın çektiği külfetlere ve zulme son verecek bir idarenin olacağını söyledi.

Fidan, bu yönetimin, milli bütünlüğü, birliği, beraberliği, siyasal ve toprak bütünlüğünü sağlama yolunda atacağı adımlarda, YPG’nin bölgede oluşturduğu işgali ve terörü sona erdirecek bir ajandası olduğunu, bunu hayata geçirmeleri için kendilerine fırsat verilmesi gerektiğini belirtti.

Fidan, Türkiye’nin Suriye’deki askerî varlığına ilişkin soruya şu şekilde cevap verdi:

“Yeni gerçeklik dışında biz de oradaki varlığımızın modalitesini olağan ki yeniden gözden geçirmek, düşünmek durumundayız. Bu şu anda yapılıyor. Yeni hükümetin attığı adımlara paralel olarak Türkiye, Suriye ile olan alakalarının çerçevesini, tabiatını ve içeriğini yeniden gözden geçiriyor. Suriye’de sadece muhaliflerin denetimi altında yaşayan bölgelerdeki 5 milyon yaklaşık Suriyeli kardeşimizin hayatı idame etmesini sağlayacak temel hizmetlerin verilmesi, güvenliğini sağlıyorduk, onun dışında temel hizmetlerinin sağlanmasına katkıda bulunuyorduk. Şimdi bu Suriye’nin tamamı için bir sorumluluk haline geldi. Sadece bizim değil, o bölge devletleri için. Bu konuda ortaklaşa ne çeşitten adımlar atabiliriz onun toplantıları yapılıyor. Gerçekten çok yeni bir süreçteyiz daha bir ay oldu. Oradaki varlığımızın artık farklı bir boyuta evrilmesi gerekecek, her şey yolunda giderse.”

“PKK/YPG’ye karşı ya diğeri ya Türkiye adım atacak”

Suriye’deki yeni idarenin ya da Türkiye’nin YPG’ye yönelik olası adımlara ilişkin de Fidan, “Bunu defaatle söyledik. Böyle bir tehditle yaşama şansımız yok. Ya oburu atacak ya biz atacağız.” dedi.

Fidan, YPG’nin farklı aktörle alakalarına ve silah bırakmama ihtimallerine ilişkin şöyle konuştu:

“Örgütün malumunuz birçok ülkeyle ve istihbarat servisiyle operasyonel bağı var. Birçok ülkenin askeri yapısıyla alakaları var. Bu kadar sızılmış, manipüle edilmiş bir örgütün kendi liderliğinden gelecek talimatla ilgili ne derece güçlü refleksi olabilir, natürel o başka bir sorun alanı. Biz bu mevzuyu geçmişte de açıkçası deneyim ettik. Geçmişte de bu yönde örgüt liderliği talimat verdi, ‘silahları bırakın ve çıkın’ diye. Bu yönde bir çıkış başladı ama daha sonra Suriye meselesi mazeret edilerek, bunu durdurdular. Başka bir mecraya girdiler.”

Yaklaşık 10-11 yıl sonra yine aynı senaryoyla karşı karşıya kalındığına dikkati çeken Fidan, örgütün böyle bir çağrıyı dinleyip dinlemeyeceğinin kendi tercihi olduğunu ifade etti.

Fidan, Türkiye’nin devlet ve siyaset olarak hesabının ve kitabının bu çeşitten varsayımsal konular üzerinden değil, rasyonel ve gerçekçi hesaplamalar üzerinden olması gerektiğini belirtti.

“Tehdit ya kendini düşmanlıktan çıkaracak ya da başka boyuta evrilip ortadan kaybolacak”

“Bu tehdit tahlilini yaptıktan sonra tehdidi ortadan kaldırmak için ne çeşitten diplomatik, askeri ve istihbarat araçlara ihtiyaç var, bunları tespit edip, yolumuza devam ediyoruz. Bunu yaparken uluslararası hukuka azami riayet ediyoruz. Müttefiklik hukukumuzda hiçbir şekilde halel getirmiyoruz. Hududumuzun öbür yanındaki ülkelerin toprağında bir gözümüz yok. Emelimiz bizim düşmanımız olan bir tehdidi ortadan kaldırmak. Tehdit ya kendini bize düşman etmekten çıkartacak ve biz bunu doğrulayabileceğiz. Ya başka boyuta evrilecek ya da ortadan kaybolacak. Biz illa şiddet olsun diye şiddet uygulama taraftarı değiliz.”

Fidan, zaman zaman YPG’nin “Kürtlerle aynileştirildiğini” ve bu tipten sözlerin Batı’da kullanılmasının kabul edilebilir olmadığını vurgulayarak, “Nasıl ki ‘DEAŞ’ dendiği zaman ‘Arap’ denmiyor, DEAŞ’e karşı çabayı Araplara karşı mücadele olarak sınıflandırmıyorsak, PKK/YPG’ye karşı olan çabayı de Kürtlere karşı mücadele diye kullanmak doğru bir terminoloji değil. Suriye’deki Kürtler, Irak’taki Kürtler aziz kardeşlerimizdir. Bunların terör örgütleriyle aynileştirilmesi ve Batı’da bu lisanın kullanması, biz YPG’ye karşı mücadele ettiğimiz zaman ‘Kürtlerle savaşıyor’ denmesi yanlış ve amaçlı bir çarpıtma.” diye konuştu.

PKK’nın AB, ABD ve herkes tarafından terör örgütü olarak listelendiğinin altını çizen Fidan, “Amerika, bu örgütün önderlerinin başına para koymuştur ama bu örgüt önderlerinin yönettiği başka bir alt şirketi, örgütü 100 bin tane kelime oyunuyla bunun dışındaymış gibi gösterip, başka bir şekilde hareket etmesi de alışılmış başka.” ifadelerini kullandı.

Fidan, bunun ABD’nin yaptığı ne ilk ne de son tutarsızlık olduğunu savunarak, ABD’nin bu tutarsızlıkları bölgede herkesin gözünün içine baka baka yapabildiğini, “güçlüyüm, yaparım” tutumunu ortaya koyduğunu söyledi.

Bakan Fidan, bunun dünya için ahlaki pahalar açısından iyi bir örnek olmadığını dile getirdi.

“DEAŞ için PKK/YPG kullanılırken Türkiye’nin milli güvenliğine tehdit umursanmıyor”

Fidan, Fransa ile uzun yıllardır hapishanelerdeki Fransız asıllı IŞİD mensuplarının akıbetiyle ilgili görüştüklerini aktararak, Fransa’dan alınan karşılıkların daima aynı olduğunu dile getirdi.

Bakan Fidan, Fransa gibi bazı devletlerin kendi topraklarına ve hapishanelerine IŞİD tutuklularını getirmek istemediğini kaydederek, “Bunu yaparken bizim milli güvenliğimizi tehdit etmeyi umursamıyorlar. Biz bu çarpıklığı ortaya koymaya çalışıyoruz ve daha anlayışlı bir politika koyuyoruz. Tamam, sen bu vatandaşını kendi toprağında görmek isteyebilirsin ama hem senin emeline hizmet edecek hem benim tehdidimi ortadan kaldıracak tahliller de mevcut. Burada buluşalım bizim teklifimiz bu.” diye konuştu.

Türkiye’yi hassaslaştıran noktanın her zaman bu ülkelerin kendi taleplerini ortaya koyup, Türkiye’nin telaşlarıyla ilgili hiçbir somut adım atmamaları olduğu vurgulayan Fidan, “Biz atmalarını da beklemiyoruz. Kendi kaygılarımızla ilgili somut adımlarımızı kendimiz atıyoruz. Bundan sonra da böyle yapmaya devam edeceğiz. Biliyorsunuz Cumhurbaşkanımızın bu konuda meşhur bir sözü var, ‘Kendi göbeğimizi kendimiz kesmek’ diye. Türkçemizden gelen güzel bir tabir.” ifadelerine yer verdi.

İsrail’in Suriye’nin güneyindeki yayılmacı siyaseti nedeniyle Türkiye ile arasında doğrudan bir çatışma ihtimalinin bulunup bulunmadığının sorulması üzerine Bakan Fidan, “İsrail’in bölgedeki yayılmacı siyasetleri, çatışmacı siyasetleri sadece bölge ülkelerinin değil uluslararası toplumun, uluslararası adaletin bir sorunu haline gelmiştir. Bu sorun tek başına Türkiye’nin bir sorunu değildir. İsrail’in ortaya koyduğu küresel çaptaki sorunu, bölgesel çaptaki sorunu, bölge müttefikleriyle, küresel aktörlerle, ortaklarımızla daima birlikte karşılayacağız ve üstesinden geleceğiz.” karşılığını verdi.

Fidan, Türk-Yunan münasebetleriyle ilgili soruyu cevaplarken, “Türkiye ile Yunanistan arasındaki özellikle önderler seviyesinde başlatılan olumlu ilişki, bizim yakın ve uzak devirden miras aldığımız meseleleri daha iyi bir şekilde çözmekte gerçekten iyi ortam sağlıyor ve bunu da devam ettirmeye çalışıyoruz.” ifadelerini kullandı.

Yunanistan tarafında iç politik baskının mevcut meseleleri yönetmede daha farklı bir zemin oluşturduğunu gördüklerini kaydeden Fidan, bu konuda kararlılıkla ilerlemeye devam edeceklerini vurguladı.

Fidan, “Ben önümüzdeki günlerde Yunan kamuoyu-Türk kamuoyu bu sürece destek verdiği sürece olumlu aralık alabileceğimize de inanıyorum. Önemli olan lider yüreğidir.” değerlendirmesinde bulundu.

“(Rusya-Ukrayna Savaşı) Burada artık gecikmiş bir barış var”

Rusya-Ukrayna Savaşı’yla ilgili soru üzerine Fidan, “Burada artık gecikmiş bir barış var. Sayın (Donald) Trump’ın kampından ortaya çıkan birtakım tabirlere baktığımız zaman da aslında maalesef iki sene önce bizim yaptığımız mekik diplomasisi sonucunda ortaya koyduğumuz parametrelerden daha farklı bir şey çıkmayacak.” şeklinde konuştu.

Fidan, Gazze konusunda da devam eden arabuluculuk faaliyetlerinin olduğunu belirterek, “Birtakım uluslararası aktörlerin aslında anlaşmayı sağlamaktan fazla İsrail için zaman kazanma yönünde diplomatik bir süreci işlettiğini de biz bu süreçte gördük.” dedi.

“27 ülkeli AB’de belli mevzularda Türkiye’yle ilgili mevzuların rehin alındığı görüyoruz”

Fidan, Türkiye-Avrupa Birliği (AB) ilgilerinde Türk tarafının tam üyelik perspektifine her zaman destek verildiğini ama AB tarafında bu desteği göremediklerini söyledi.

2025’te daha önemli kırılmaların yaşanabileceğinin emarelerinin şimdiden görüldüğünü belirten Fidan, şöyle devam etti:

“Buna güçlü bir bölgesel dayanışma, işbirliği istiyor muyuz? Bütün ortakları içeren temel önceliğimiz bu olmalı. Siyasi lisanımızı, perspektifinizi bu yönde yeniden güncelleyebilecek miyiz? Türkiye, bunun mücadelesini gerçekten kendi içerisinde 20 yılda verdi.

Şu anda 27 ülkeli bir Avrupa Birliği’nde belli hususlarda Türkiye’yle ilgili bahislerin rehin alındığını biz açıkçası görüyoruz. Bu, doğal Avrupa Birliği’ndeki çeşitli sistemlerin işletilmesinden dolayı küçük teknik sebeplerle büyük stratejik gayelere ulaşılamadığını görüyoruz. Türkiye, AB üyeliğinde ortaya konan dar bakışlılıkla, kaybedilen stratejik kazanç neyse bugün üyelik dışı yapılacak işbirliği alanlarında da ortaya çıkartılan küçük engellemelerin aslında yine büyük stratejik çıkarları ve menfaatleri engellediğini görmek gerekiyor.”

Fidan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ziyaretinde Devlet Başkanı Şeyh Muhammed Bin Zayed Al Nahyan‘la bölgesel hususları derinlemesine ele aldıklarını, bunlardan birinin de Sudan’daki durum ve çatışmaların durdurulmasına ilişkin konular olduğunu söyledi.

Sudan’daki taraflar arasında arabulucuya ihtiyaç duyulduğuna dikkati çeken Fidan, işleyen bazı sistemlerin olduğunu ama bunlara rağmen Sudan’daki çatışmaların durdurulamadığını ve ülkede önemli bir insani krizin yaşandığını dile getirdi.

Fidan, “Ukrayna Savaşı’nda olduğu gibi yani devam ettirilen savaşlarda olduğu gibi şu anda geldiği nokta, bir an önce bunun durması. Nasıl duruyorsa dursun ki daha fazla insan kaybı önlenmeli ve daha fazla beşerinin yerinden edilmemesi gerekiyor.” dedi.

Suriye için kurumlar arası uyum düzeneği oluşturduklarını anlatan Fidan, Türkiye’deki bakanlıkların, devlet kurumlarının organize şekilde Suriye’deki altyapı problemleriyle ilgili çalışmalarının son hızla sürdüğünü söyledi.

Türkiye’nin uyum uğraşlarıyla devam eden insani yardım faaliyetlerinin olduğuna işaret eden Fidan, Suriye’nin çok yoksun kalmış, ulaşılamayan bölgelerine, gıda sorunu yaşayan bölgelere belli miktarda besinlerin gönderilmesi konusunda süren bir trafiğin olduğunu vurguladı.

Fidan, Suriye’de kalkınmayla, altyapıyla ve elektrikle ilgili devam eden çalışmaların olduğunu belirterek, bu konuda birçok devlet ve uluslararası kuruluşun çalışmalarının bulunduğunu dile getirdi.

Kıbrıs sorunuyla ilgili soruyu yanıtlayan Fidan, şöyle devam etti:

“Kıbrıs’ta hem Rum kısmının hem Türk bölümünün, Yunanistan’ın, Türkiye’nin daima birlikte sorunlarını çözdüğü, Ege’yi ve Akdeniz’i bir barış, kalkınma ve refah bölgesi haline getirdiği bir dünyayı görmek istiyorum açıkçası. Bunun da olmaması için hiçbir sebep yok.”

“Suriye dışından gelmiş PKK’lıların ülkeyi terk etmesini istiyoruz”

Fidan, Suriye’de kendilerine Suriye Demokratik Güçleri (SDG) içindeki yabancı savaşçılara ilişkin şunları söyledi:

“Biz yabancı terörist savaşçı sıfatı niteliğinde olan Suriye dışından gelmiş aktörlerin, Türkiye’den, Irak’tan, İran’dan ve Avrupa’dan gelmiş PKK’lıların ülkeyi terk etmesini istiyoruz. Kalan Suriyelilerden de gerçekten iflah olmaz PKK’lı takımlar var, onların da bir an önce terk etmesini istiyoruz. Geri kalanlarının Suriye’nin yeni ortamına entegre olmasını destekliyoruz. Suriye’nin milli güvenliği, birliği, bütünlüğü önemli. Parçalanmış bir Suriye’yi, gerek siyasal açıdan gerek toprak açısından muhakkak görmek istemiyoruz.”

Bakan Fidan, Abdullah Öcalan’a ilişkin soruya, “Yani şu anda söz ettiğiniz şahısla ilgili herhangi bir değişiklik yok, İmralı’da devam ediyor.” cevabını verdi.

Azerbaycan-Ermenistan barış görüşmeleri

Fidan, Karabağ’daki işgalin sonlanmasının bölgedeki kalıcı barışın sağlanması için önemine dikkati çekerek, “Burada artık bölgesel barışın kalıcı hale getirilmesi, kurumsallaştırılması gerekmekte. Kafkaslar’ın son 100 yıldır bir istikrarsızlık alanı olması, hiçbirimizin lehine olmadı.” dedi.

Bölgedeki barışı daha ileriye taşımak için fırsat penceresinin bulunduğuna ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev‘in bölgeyi ve Azerbaycan’ı kalkındırma konusundaki kararlı liderliğine işaret eden Fidan, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın da bu konuda olumlu ve bahadır hallerinin olduğunu söyledi.

Fidan, iki ülkenin kalıcı barışın sağlanması için üzerinde uzlaşılamayan hususlara dikkati çekerek, 2025’te barış mutabakatının imzalanmasını diledi.

“İran’ın farklı politika tercihlerini kullanabileceğine inanıyorum”

İran’la iyi komşuluk alakalarını sürdürmek ve münasebetleri ilerletmek istediklerinin altını çizen Fidan, “PKK ile gayretimizde kendilerinin destek vermesini de açıkçası bekliyoruz. Bunu defaatle de kendilerine ilettik. İran’da farklı düşünen aktörler olabiliyor, PKK konusunda. Biz bunun farkındayız. İran’ın PKK’yla ilgili duruşunu çok fazla açıkta tartıştığımız bir konu yapmadık, bağlarımızın hassasiyetinden dolayı.” ifadelerini kullandı.

Fidan, İranlı, Amerikalı, Avrupalı, Rus ve diğer aktörlerin, Türkiye ile silahlı düşmanlık sorunu bulunan bir örgüte destek vermemesini beklediklerini vurgulayarak, “Biz, kimsenin silahlı düşmanına destek vermiyoruz. Kimse de bizim silahlı düşmanımıza destek vermesin veya kayıtsız kalmasın. Buna göre de bağlantılarımızı açıkçası gözden geçiriyoruz, takip ediyoruz.” dedi.

Bakan Fidan, “İran’ın bölgedeki gelişmeleri belli alışkanlıklarla devam ettirmesi siyasetinden vazgeçeceğine inanıyorum. Yeni devirde farklı politika tercihlerini kullanabileceklerine inanıyorum.” diye konuştu.

Devlet dışı aktörlerin güç kazanması

Birleşmiş Milletlerin (BM) işleyişinin güncellenmesi gerektiği konusundaki genel uzlaşıya işaret eden Fidan, mevcut sistemdeki başat aktörlerin güncellemeyi kendi lehlerinde yapmaya eğilimli olduklarına dikkati çekti.

Fidan, toplumun tarih boyunca genellikle tabana vurmadan yeniden yapılanma sürecine gitmediğini anlatarak, “Ya hikmetle ders alıp yolumuza devam edeceğiz, değişiklik yapacağız ya da musibetle.” dedi.

Giderek güçlenen 190’dan fazla ulus devletin bulunduğu sistemin, büyük sermayeli teknoloji şirketleri gibi devlet dışı aktörlerin ortaya çıktığını söyleyen Fidan, şirketlerin sahip oldukları teknolojilerle dünya siyasetlerini, toplumsal gidişatı ve güvenlik istikrarlarını etkileyebilir hale geldiklerini kaydetti.

Fidan, bu yeni gelişmelere cevap verecek gerçek bir arayış içinde olmaları gerektiğini ancak hiç kimsenin kendi menfaatini kaybetmek istemediğini dile getirerek, “Bir krizle karşı karşıya kalıp, bedelini insanlık olarak ödeyip ondan sonra belli bir güzelleştirmeye gidilecek. Bugüne kadar tarih daima böyle cereyan etmiş.” diye konuştu.

Rusya ile Suriye’deki yeni yönetim arasındaki ilişkiler

Rusya’nın talep üzerine daha önce Suriye rejimine askeri olarak destek verdiğini anımsatan Fidan, 2017’den itibaren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin

Fidan, Rusya’nın esas itibarıyla rasyonel bir kararla Suriye’nin devrik lideri Beşşar Esed’i desteklemenin ülkeye veya bölgeye yarar getirmediği kanaatine vardığını dile getirerek, “Benim varsayımım bu kanaati onlar çok önceden görmüşlerdi ama Halep’in ele geçirilmesinden sonraki süreç bunu biraz daha tetikledi diye düşünüyorum. Yoksa Rusların askeri kabiliyeti vardı, bu askeri kabiliyeti kullanabilirdi ama kullanmamayı tercih ettiler. Bu konuda yoğun temaslarımız oldu.” ifadelerini kullandı.

Rus üslerinin Suriye’deki geleceğinin, Suriye’deki yeni idareyle Moskova yönetiminin yapacağı görüşmelerle şekilleneceğini kaydeden Fidan, “Ruslar, Şam’ın düşüşü esnasında yapılan zımni mutabakat gereği duruma müdahale etmediler. Devrimciler de Rus birliklerinin güvenli şekilde kendi üslerine geri dönmesini temin ettiler ve üslere saldırı düzenlemediler.” dedi.

Fidan, Suriye’deki Rus üslerinde bulunan uçak ve gemilerin büyük oranda ayrıldığını söyledi.

Yeni ABD yönetimi

Gazze’de ateşkes için aralık katedildiğini, geçen hafta bir anlaşma olabileceği umudunun doğduğunu belirten Fidan, gelecek hafta veya bugünlerde de bu umudu devam ettirme temennisini dile getirdi.

Fidan, ABD’nin seçilmiş başkanı Donald Trump’ın ateşkes konusundaki isteğini desteklediklerini ve olumlu bulduklarını kaydederek, “Söylediği cümlelerin, yaptığı tehditlerin bir an önce ateşkes sağlanmasıyla ilgili olduğunu, kendisi geldiği zaman bu mevzularla artık ilgilenmeyip başka mevzulara ağırlaşma isteğinin olduğunu görüyoruz.” dedi.

Trump ve takımından, başta Türkiye-ABD alakaları olmak üzere İsrail-Filistin meselesi, Rusya-Ukrayna barışı, Orta Doğu’daki kalıcı barış ve Balkanlar’daki barış mevzularının bir arada çalışılarak ilerletilmesini beklediklerini ifade eden Fidan, şunları kaydetti:

“Trump ve ekibi bizi önceki devirden biliyor. Konumumuz hiçbir zaman için değişmiyor. Bizim gizli bir gündemimiz de yok, gayet açık ve şeffafız. Sadece kendi çıkarlarımızı önceleyen bir durumda da değiliz, kendi partnerlerimizin da çıkarlarını hesaba katan siyasetleri ortaya koyuyoruz. Bizim beklentimiz bu taraftaki çalışmaların devam etmesi, bu noktada bir farkındalığın olması.”

Fidan, Amerika sistemini çok büyük bir dış politika değişikliğinin beklediği değerlendirmesinde bulunarak, “Bu değişiklik içerisinde onlar için nüans, bizler için ana öge olarak görülen bölgedeki bazı konular gözden kaçabilir. Bunun tahminen gayretini göstermek gerekiyor.” dedi.

Diğer Güncel Haberler İçin Tıklayın / Bursa Haber – Bursa Gündem – Bursa Gündem Haber – Bursa Haberleri – Bursa Son Dakika 

Bizi İnstagram’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

Bizi X’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHbr

Bizi Facebook’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

Bizi Youtube’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

Bizi Linkedin’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber 

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Mansur Yavaş Duyurdu: ABB’den Emeklilere ve Asgari Ücretlilere Yeni Destek Paketi Geliyor

HIZLI YORUM YAP