32,5622$% 0.1
35,2529€% 0.34
2.467,63%0,19
4.006,00%0,12
16.050,00%0,13
2.358,28%0,11
10.682,15%2,26
CEREN SÜMBÜL – MERVE DENİZ EKİCİ / BURSADA BUGÜN
DİSK Güney Marmara Bölge Temsilciliği, 15-16 Haziran 1970’te yaşanan işçi eylemi hakkında Birleşik Metal İş Sendikası Bursa Şubesi‘nde bir basın açıklaması gerçekleştirdi.
DİSK Güney Marmara Bölge Temsilcisi, Birleşik Metal-İş Bursa Şube Başkanı Gökhan Aydın‘ın konuşmasından satır başları şöyle;
İşçiler, işçiler, emekliler olarak, zor günler geçiriyoruz. Yüksek enflasyon karşısında maaşlarımız eriyor; ekmeğimiz her gün biraz daha küçülüyor. Gelirde, vergide ve ülkede adalet her gün biraz daha bozuluyor; zengin daha da zenginleşirken milyonlar fakirleşiyor. Sendikal hak ve özgürlüklerimiz başta olmak üzere hürriyetimiz alabildiğine kısıtlanıyor. Bu zorlu günleri nasıl aşacağımızı ise Türkiye işçi sınıfının, 15-16 Haziran 1970’teki büyük işçi direnişi gösteriyor. 15-16 Haziran’ın 54’üncü yıldönümünde bir ortadayız. 15-16 Haziran işçi sınıfının ayağa kalkıp “Artık yeter!” dediği bir direniş destanıdır. 15-16 Haziran işçi sınıfının burjuvaziye, tüm sömürüye nasırlı ellerin yumruğunu vurmasının simgesidir. Bundan tam 54 yıl önce, periyodun siyasi iktidarı Sendikalar Kanunu’nda değişiklik yaparak DİSK’i fiilen ortadan kaldırmak amacıyla bir yasa tasarısı hazırladı. Getirilmek istenen maddede bir sendikanın ve konfederasyonun Türkiye çapında faaliyet gösterebilmesi için personellerin üçte birini üye yapması gerekecekti. Yüzde 33’lük bir barajla DİSK’in önüne set çekmek istiyorlardı. Bu yasa tasarısı 1961 Anayasası’nda tanınan hakları yok saymaktaydı. Ama o yıllarda da emekçilerin haklarına ve ekmeğine el uzatmak için Anayasa’yı çiğnemeyi göze alan bir siyasi iktidar vardı. DİSK’in kapısına kilit vurmayı amaçlayan Anayasa’ya karşıt bu teşebbüsün ardında elbette ki işverenler vardı. Zira DİSK 1967’deki kuruluşuyla bir arada işbirlikçi, sarı sendikacılığa karşı sınıf ve kitle sendikacılığı çizgisi ile güçlenmekteydi. DİSK güçlendikçe, fiyatlar yükselmekte, emekçiler yeni haklar elde etmekteydi. DİSK güçlendikçe işçi sınıfı güçleniyordu. DİSK güçlendikçe çalışanlar sömürü tertibinin çarklarına çomak sokuyordu. DİSK güçlendikçe çalışanlar işyerlerinde ve ülkede söz ve karar sahibi oluyordu. İşverenler ve iktidar bu gelişmelerden rahatsız olduğu için DİSK’i yok etmek istiyorlardı. Emekçileri sarı sendikalara mahkûm etmek için hazırladıkları yasal düzenlemeyi çarçabuk
hayata geçireceklerini düşündüler.
“KIVILCIM TÜRKİYE’NİN BÜTÜN KENTLERİNE ULAŞTI”
DİSK’in davetlerine, uğraşlarına kulaklarını tıkadılar. Emekçilerin tepkilerini dinlemediler. “Biz yaparsak olur” dediler ama yanıldılar.
Tasarının Meclis’ten geçmemesi için yaptığı teşebbüslerden sonuç alamayan DİSK, bütün işyeri temsilcileri ve yöneticilerini 14 Haziran 1970’te toplayarak eylem kararı aldı. Kurucu Genel Liderimiz Kemal Türkler, bu toplantıda yaptığı tarihi konuşmasında şunları söyledi: “Meclis’teki kanuna karşı kısa zamanda DİSK’e bağlı bütün sendikaların çabucak kendi işkollarında greve geçmesi gerekir, arkadaşlar. Biz personeliz, dünyada her şeyi yapan çalışanlar ama çalışanlar durduğu zaman, dünyada her şeyi yapan personeller durdukça dünya durur arkadaşlar, uçak durur, gemi durur, fabrikalar durur, bütün vasıtalar durur. Zira biz çalışanlar buna hâkim olduğumuz surece her şey de o zaman zaten halledilmiş olur. “Ve Kemal Türkler’in dediği gibi oldu. 15 Haziran sabahından başlayarak sadece DİSK’li emekçiler değil, örgütlü-örgütsüz tüm personeller, kol kola omuz omuza direndi. İlk olarak İzmit, Gebze ve İstanbul’dan 100 binin üzerinde işçi Ankara asfaltını keserek yürüyüşe geçti. Her adımda sayıları arttı, her kilometrede seslerine yeni sesler katıldı. Önlerine çıkan barikatlar dağıldı. Coplar, panzerler ve hatta kurşunlar işçi selini durduramadı. Bu kıvılcım Türkiye’nin diğer büyük kentlerine de ulaştı.
“ASGARİ ÜCRET ENFLASYONA EZDİRİLİYOR”
15-16 Haziran sadece anılması gereken bir “tarih” değildir. 15-16 Haziran içinden geçtiğimiz karanlık devirden çıkış için yolumuzu gösteren bir işaret fişeğidir.
Bugün 15-16 Haziran direnişinin izinde ekmek, adalet ve hürriyet gayretini büyütme kararlılığımızı ifade etmek için bir ortadayız. Türkiye işçi sınıfı olarak 15-16 Haziran direnişinde gösterilen birliği, dayanışmayı ve çabayı örgütlemek zorundayız. Zira bize bir kez daha sömürü, adaletsizlik ve kölelik dayatılıyor. Enflasyon nedeniyle yaşanan kayıpların karşılanmayacağı hükümet yetkilileri tarafından açıkça ilan ediliyor. Şirket kârları rekorlar kırarken fiyatları enflasyonun nedeni olarak gösterecek kadar akıldışı siyasetler ile karşı karşıyayız. Türkiye’de nizamın tüm çarkları emeği ucuzlatmak için dönüyor. Emeği ucuzlatmak uğruna, Türkiye İstatistik Kurumu dahi suç işlemeyi göze alarak mahkeme kararlarına rağmen enflasyon sepetine yönelik sansür uygulamaya devam ediyor. Emeği ucuzlatmak uğruna, Türkiye dünyada işçi haklarının en kötü olduğu 10 ülke arasındaki yerini koruyor. Emeği ucuzlatmak uğruna, patronların sendikal hakları gasp etmesine seyirci kalınıyor, ILO kontratları göz göre göre çiğneniyor, Türkiye işçi sınıfının yarısından fazlası asgari ücrete mahkûm ediliyor, asgari ücret ise bile isteye enflasyona ezdiriliyor.
“DİRENİŞİN İZİNDE ÇABAYA ÇAĞIRIYORUZ”
Emeği ucuzlatmak uğruna, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri maliyet ögesi olarak görülüyor ve çalışanlar önlenebilir iş kazalarında hayattan koparılıyor. Emeği ucuzlatmak uğruna, emekliler sefalete mahkûm edilerek çalışma hayatına devam etmeye zorlanıyor. Yükselen faiz oranları nedeniyle iktisattaki yavaşlama işsizlik oranlarının artmasına neden olurken artan işsizlik de emeği ucuzlatmak için bir fırsat olarak görülüyor. İktidarın Orta Vadeli Program’da ve 12. Kalkınma Planı’nda açıkça ilan ettiği plan işlemeye devam ediyor. Fiyatları baskılayan, halkın geniş kısımlarını fakirleştiren, özcesi acı reçeteyi yine bizlere içirip büyük sermayeyi mutlu etmeye yönelik siyasetler hızla hayata geçiriliyor. Gelirde adaletsizlik büyürken vergi yükü daha fazla personellerin, dar gelirlilerin omuzlarına yıkılıyor. Aşırı kârlar elde eden şirketlerin vergilerine imtiyaz üstüne imtiyazlar tanınırken biz mücadele edip fiyatlarımızda artış sağlasak bile bu artışlar “vergi dilimi” yoluyla gasp ediliyor. Gelirde adaletsizlik, vergide adaletsizlik ile perçinleniyor.Türkiye işçi sınıfı bunu hak etmiyor. Ve Türkiye işçi sınıfı bu adaletsiz nizamı kendi elleriyle değiştirebilir. Ülkenin tüm paha ve hoşluklarını üreten bizler 15-16 Haziran direnişinin ışığında birleştiğimizde ve mücadele ettiğimizde hiçbir kuvvetin bizi yenemeyeceğini biliyoruz. Türkiye işçi sınıfı DİSK çatısı altında birleşmeye, 15-16 Haziran direnişinin izinde çabaya çağırıyoruz.
İŞÇİ EYLEMİ TEKRAR HATIRLANDI
Yapılan basın açıklamasının ardından 15-16 Haziran tarihlerinde yapılan işçi hareketini anlatan belgesel izletildi.
Nilüfer Kent Konseyi Başkanı Doç. Dr. Mustafa Berkay Aydın, 15-16 Haziran 1970 yılında neler olduğuna dair kısa bir sunum gerçekleştirdi.
Bursa’da Ceza Puanı Dolan Hafriyat Kamyon Sürücüsünün Polisten Vefatına Kaçışı
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.