34,5561$% 0.2
36,0106€% -0.62
3.006,39%1,51
5.113,00%0,99
20.390,00%1,16
2.707,14%1,34
9.549,89%1,94
Sosyal medyada farklı meslek gruplarından kişilerin bile ‘psikoterapi’ adı altında kendini tanıtması mümkün olabiliyor. Bu durum, birçok kişinin sağlığını tehlikeye atabilecek kritik bir noktada. Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Kültegin Ögel ile Uzm. Klinik Psikolog Nihal Altıner konu hakkında önemli açıklamalarda bulundu. İki uzman isim, yaptıkları açıklamalarda her psikiyatr veya psikoloğun terapi yetkisi olmadığını hatırlattı.
MEZUN OLUR OLMAZ TERAPİ YAPILAMAZ
Prof. Dr. Ögel, psikiyatr ve psikologların kol kola çalışmasının, tedavi başarısını yükselttiğini ancak terapi yetkisi olmayan kişilerce uygulanan bazı tekniklerin faydadan çok zarar verdiğini, kişileri intihara dahi sürükleyebildiğini kaydetti.
Uzm. Klinik Psikolog Altıner ise üniversite tercihlerinin yapıldığı bu günlerde psikoloji bölümünü seçmek isteyenlere ihtarda bulunarak, “Mezun olur olmaz terapiye başlayabileceğiniz bir branş değil. Terapist olmak için yıllarca eğitim almak gerekli. İki yıl yüksek lisans, ardından 2 yıl da bu konuda ehil bir hoca eşliğinde (psikolog olabilir psikiyatr olabilir), 2 yıl süren süpervizyon eğitimleri sonrası terapi için danışan görmeye başlayabilirsiniz. Ruhsal sorun yaşayan bir bireye dokunmak, onun bütün hayatını etkiliyor. Bilinçsiz ellerde yapıldığında sonuçları çok yıkıcı olabiliyor dedi.
TOPLUMUN RUH SAĞLIĞINI TEHLİKEYE ATIYOR
Dizi veya sinemalardaki kurgusal terapist karakterleri, sosyal medyada moda haline gelen çeşitli terapi trendleri, hatta yetkisi olmayan bazı meslek kümesinden kişilerin dahi ‘yaşam koçluğu’ veya ‘kişisel danışmanlık’ adı altında terapi paketleri uygulaması, toplum ruh sağlığını tehdit ediyor.
Psikiyatr Prof. Dr. Kültegin Ögel, ülkemizde hala psikiyatr ve psikolog farkının çok fazla bilinmediğine dikkat çekerek, Psikiyatrlar tıp fakültesinden mezun olurlar. Psikologlarsa, sosyal bilimler fakültelerini bitirirler. Psikiyatrlar aynı zamanda ilaç yazma yetkisine de sahiptir. Ama ikisi de sonuçta insan psikolojisiyle uğraşıyor ve ikisinin de ayrılan alanları olduğu gibi örtüşen alanları da var. Bu da terapidir. Psikoterapiyi her ikisi de yapabilir ama psikoterapi eğitimini almış olmaları gerekir.
Kişinin hangi durumda psikoloğa hangi durumda psikiyatra gideceğinin, ruhsal sorunun şiddetine bağlı olduğuna da dikkat çeken Prof. Dr. Ögel, Ruhsal bozukluk eğer çok şiddetli ise önce psikiyatrın görmesi gerekir. Ama bazen psikolog, kişiyi görmeye başladığı zaman şunu fark edebilir, aslında iddiasından çok daha şiddetli bir sorun var. Bir ‘hastalık’ seviyesinde sorun var. O zaman psikiyatriye yönlendirmek zorundadır diye konuştu.
İKİ BRANŞ BİR ARADA OLUNCA BAŞARI ARTIYOR
Psikiyatri ve psikoloji alanının birbirinden ayrışmadan ortak çalışmak zorunda olan branşlar olduğuna da dikkat çeken Prof. Dr. Ögel, sözlerini şöyle sürdürdü:
Çünkü ayrı ayrı çalıştığında tedavi başarısı da düşüyor. Örneğin ben psikiyatr olarak bir hastaya ilaç yazdım. Hastamı uzun zaman görmeyeceğim tahminen. Ama bu hastanın ilaca uyum sağlayıp sağlamadığı, o ilacı düzenli kullandı mı, onunla bağlı bazı sorunlar yaşıyor mu, bunları da bir psikoloğun takip etmesi gerekiyor. Çünkü terapi içinde o süreç de gündeme geliyor zati. Dolayısıyla biz ilaç ahengini da psikologların takip etmesini öneriyoruz. Hatta şu anda tamamen psikiyatrinin alanı gibi görünen şizofreni, bipolar gibi hastalıklarda da şunu keşfettik. Psikologla birlikte psikoterapi yapılması, hastanın grup çalışmalarına dahil edilmesi, tedavi başarısını ve iyileşme oranını çok artırıyor.
YANLIŞ ELLERDE İNTİHARA SÜRÜKLENME RİSKİ VAR
Psikoterapinin bir bilim olduğunu ve ehil olmayan ellerde yanlış kullanıldığında çok büyük tehlikelere yol açabildiğini vurgulayan Prof. Dr. Ögel, bir kişiye iyi geldi diye o usulün her hastada aynı sonucu vermeyeceğini söyledi ve sözlerini şöyle tamamladı:
Aynı prosedürün yüzlerce kişiye uygulanması ve faydalı olduğunun, izleme sürecinde de kanıtlanması gerekli. Günümüzdeki en büyük yanlış şu: Ben şöyle bir yol uyguluyorum, danışanlarıma çok iyi geliyor. Sana o denli gelebilir ama kimilerine da çok zararı dokunabilir. Klinik pratiğimde benim en çok gördüğüm, bu tür uygunsuz terapilerle bazı kişilerin kendi kendine bulduğunu iddia ettiği terapilerle insanlar çok daha berbata gidiyorlar. Çünkü terapide insan ömrüne bir yerinden dokunuyorsunuz, geçmişine dokunuyorsunuz. Bunlar kapalı kutu şeyler, kutuyu açtığınız zaman kapatmayı da bilmeniz gerekiyor. Bunu da ancak terapi eğitimi alan biri (psikolog ya da psikiyatr) yapabilir. Maalesef son vakitlerde bu tür olaylarla çok karşılaşıyoruz. Hastanın hayatını tekrar bir nizama koymak çok daha uzun bir vaktinizi alıyor. ‘Terapist olmayan terapistler’, o denli yaklaşımlarda bulunuyorlar ki kişinin eşiyle ailesiyle ilgileri daha da bozuluyor. Bir kişiye daima ‘Sen çok güçlüsün’ deyip başkalarını yok etmek kolaydır, danışanın güzeline da sarfiyat. Ama bu gerçek değildir. Yanlış yönlendirmelerle tüm hayatları altüst olan hastalarım var. Sonrasında büyük bir pişmanlık yaşıyorlar, hatta bu durum intihara kadar gidebiliyor. Aslında intiharın nedeni yaşadıkları durum değil, o terapist olmayan terapistler.
DİZİLERDEKİ SAHNELERİNE ALDANMAYIN
Moodist Psikiyatri Hastanesi’nden Uzm. Klinik Psikolog Nihal Altıner ise üniversite tercihlerinin yapıldığı bugünlerde psikoloji tercih etmek isteyenlere ve gelecekteki meslektaşlarına önemli bir ihtarda bulunarak Burası çok deneyimsel bir yer. O Instagram’da ya da dizilerde, sinemalarda gördüğünüz psikolog, terapist karakterlerinin gerçekle bağlantısı yok. Bunların hepsi kurgu, sanat için yapılan şeyler. Bunu bilerek bu alanı tercih edin. Maalesef bu mecralarda çok fazla ‘terapist olmayan terapistler’ var. Psikolojiyi her bitiren terapist olamaz. Her uzman psikolog da terapi yetkisine sahip değildir. Her klinik psikolog terapi yapabilir anlamına gelmez. Bununla ilgili bazı yetkinliklerin elde edilmiş olması gerekiyor. Öncelikle uluslararası geçerliliği olan üniversitelerde yüksek lisans derecesinde bir eğitim. O da yetmiyor bunun üzerine alanında ehil hocalarımızın (psikiyatr olabilir, psikolog olabilir) süpervizyonu eşliğinde en az 2 yıl boyunca terapi eğitimleri sürer dedi.
Ruhsal sorunları için psikolog arayışında olan vatandaşların sosyal medya ya da internette gördükleri her trende güven duymaması gerektiğini de kaydeden Altıner, terapi için gidilen kişinin psikoloji eğitimi sonrası yüksek lisansı ve herhangi bir terapi ekolünden eğitimi olup olmadığına, ayrıca terapi eğitimlerinde süpervizyon sürecinin bulunup bulunmadığına dikkat edilmesi gerektiğini kaydetti.
Altıner, Görüyoruz, aslında yetkinliği olmayan mevzularda birçok kişi zihin temizliği, bir haftalık terapi kampları gibi programlar, paketler sunuyor. Ama terapi odası Pandora’nın kutusunun açıldığı yer. Bu da danışan açısından çok tehlikeli bir şey. Biz örneğin her danışına terapi uygulamıyoruz. Bunlarla müsabakaya hazır olmayabiliyor. Terapiye hazırladığımız danışanlarımız da oluyor ilk etapta. Örneğin şizofrenisi olan bir hastaya EMDR terapisi uygulayamazsınız, şema terapi uygulayamazsınız. Kişiyi çok daha fazla dağıtabilir bu. Ataklarını daha fazla alevlendirebilir. Ya da panik atak, anksiyete bozukluğu, depresyonu olan kişilerin bilişsel davranış terapisi dediğimiz terapi ekolüne yönelmesi gerekiyor. Maalesef yanlış teşhisler ve yanlış tedaviler; ya da doğru teşhisler olmasına rağmen terapistinin tanıya değil, kendi ekolüne uygun terapiyi uygulaması sonucu dağılmalar ve atakların alevlendiğini çok sık görüyoruz ifadelerini kullandı.
Diğer Güncel Haberler İçin Tıklayın / Bursa Haber – Bursa Gündem – Bursa Gündem Haber – Bursa Haberleri – Bursa Son Dakika
Bizi İnstagram’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi X’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHbr
Bizi Facebook’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Youtube’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Linkedin’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Uzman: Peygamber Sünneti Olan Çocuklar Katiyetle Sünnet Edilmemeli