DOLAR

37,9842$% -0.05

Created with Highcharts 8.2.200:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:00
EURO

41,8746% 0.18

Created with Highcharts 8.2.200:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:00
GRAM ALTIN

3.762,00%-0,04

Created with Highcharts 8.2.200:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:00
ÇEYREK ALTIN

6.271,00%-0,05

Created with Highcharts 8.2.200:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:00
TAM ALTIN

25.006,00%-0,04

Created with Highcharts 8.2.200:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:00
ONS

3.082,16%0,02

Created with Highcharts 8.2.200:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:00
BİST100

9.275,50%-2,13

Created with Highcharts 8.2.210:3011:0011:3012:0012:3013:0013:3014:0014:3015:00
İmsak Vakti a 02:00
Bursa AÇIK
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
SON DAKİKA

DOLAR 37,9842

EURO 41,8746

ALTIN 3.762,00

BİST 100 9.275,50

İmsak 02:00

Doktorların Bile Yazamadığı Reçete! Korku 25’e Kadar Düştü: ‘Bana Ne İyi Gelir?’

ad826x90

Betül Topaklı / Milliyet.com.tr – Kalp ve damar hastalıkları artık sadece ileri yaşların sorunu değil. Ne yazık ki dünya genelinde hem ölüm hem de kalıcı hasarların en önemli nedeni olmaya devam ediyor. En ürkütücü tarafıysa, bu hastalıkların görülme yaşının her geçen yıl daha da düşmesi. 25-40 yaş arası gençlerin ‘Ya bana da olursa?’ endişesiyle kalp hekimlerinin kapısını çalması hiç de nadir değil. Doç. Dr. V. Özlem Bozkaya bu konuda şöyle diyor:

“Bu telaş aslında yerinde ve hatta kollayıcı. Ancak günlük ömrü altüst edecek düzeye gelmişse, orada bir durmak lazım. Çünkü birçok zaman bu kaygının temelinde kontrol edemediğimiz bir şey var: Stres.”

“Kalp krizlerinin gençlerde artış göstermesi, tek bir nedene bağlı değil. Sigara, alkol, hava kirliliği, fast-food alışkanlıkları, hareketsizlik ve alışılmış ki stres. Her birey bu faktörlere farklı tepki veriyor. Hastalarıma daima aynı soruyu soruyorum: ‘Tüm bu sebepler arasında sizce hangisi sağlığınızı en çok bozuyor?’ Ve neredeyse 10 kişiden 9’u aynı yanıtı veriyor: Stres. Uykumuzu planlayabiliriz, yediklerimize dikkat edebiliriz. Ancak gerilimi yönetmek? İşte orası birden fazla zaman elimizde değil. Çünkü stres sadece bizim iç dünyamızla değil, dış dünyayla da çok ilgili. Ve maalesef, yaşadığımız çağ bunu daima körüklüyor.” – Doç. Dr. V. Özlem Bozkaya

‘SAĞLIK, RUHEN VE ZİHNEN İYİLİK HALİDİR’

Kalp şikayetlerinin depresyon, anksiyete, panik atak, dert bozukluğu, somatizasyon gibi pek çok psikolojik rahatsızlıkla karışabileceğine dikkat çeken Doç. Dr. V.Özlem Bozkaya, “Çünkü hepsi birbirini taklit eder. Örneğin bazen evinde TV izlerken ansızın güçlü bir atım, tekleme ya da baskı hissi yaşayan hasta endişeyle acile sarfiyat. Tüm acil tetkikler orada normal geldiği için hasta evine geri döner ve durumunu psikolojik olarak yorumlar. Ancak tekrar tekrar yaşadığı bu durum karşısında kardiyolojiye gidip detaylı muayene olduğunda ve ritim holterde ventriküler ekstra çıktığında durumun psikolojik olmadığını anlar. Tam tersi de olabilir. Ara ara nabzı yükselen, çarpıntıları olan hastamızda tüm klinik değerlendirmelerde patoloji saptamayız ve yerde yatan anksiyete tedavisiyle sağlığına kavuşur. Anksiyetensini gidererek çarpıntı veya yüksek tansiyon sorunlarından kurtulan, ilaç bırakan hasta sayımız hiç de azımsanmayacak kadar çok. Ruhsal durumunun vücuda olan tesirini gözlemleyen herkes buna gerçekten çok şaşırıyor ancak biz doktorlar bunun tesirini çok iyi biliyoruz. Çünkü sağlık kişinin bedenen, ruhen ve zihnen tam bir iyilik halidir” dedi.

‘KOLAY BİR ÇAĞDA YAŞAMIYORUZ’

Peki son vakitlerde artan ölüm, hastalık ve tasa bozukluklarının nedeni ne? Kolay bir çağda yaşamadığımızı söyleyen Doç. Dr. V. Özlem Bozkaya, “Üst üste fazlaca toplumsal olaylar yaşadık, yaşıyoruz. Küresel bir pandemi geçirdik, pandemi sürecinin etkileri sadece virüsün en etkili olduğu o bir kaç yılla sonlandırılamaz. Biz bu pandeminin uzun süreçteki uzun dönem etkilerini hâlâ gözlemliyor olacağız. Pandemi döneminde sadece bedensel değil, ruhsal anlamda da hayli fazla etkilendik. İnsanlar ölüm korkusu ve sevdiklerini kaybetme dehşetiyle yakından yüzleşti, sosyal yaşantımız etkilendi. Enfeksiyon geçirmiş olalım olmayalım hepimiz, pandemiden maddi-manevi farklı boyutlarda etkilendik. Üzerine eklenen doğal afetler, toplumsal felaketler, dünyada ve ülkemizde her gün değişen gündem bizi, kendi ferdî gündemlerimize gelene kadar hayli yoğun travmatik süreçlere maruz bırakıyor” dedi.

“Tüm bunların üzerine doğayla uyumlu olması gereken insan bedeni ve ruhu, tabiattan uzaklaştıkça huzurdan da uzaklaşıyor. İnsanoğlu için zaman aslında daima aynı zaman yani bugün dünden daha hızlı akmıyor ama çağın hızına ayak uydurmak için çok hızlı yaşıyoruz. Hızlı yiyip, çiğnemeden yutuyoruz. Hızlı nefes alıp veriyor, hızlı konuşuyoruz. Daima hızlı karar vermek zorundayız. Daima savunma sistemimiz aktif, ruhsal durumumuza tepki veren vücudumuzda de nabzımız ve tasamız daima yüksek. Sosyal medya da maalesef bu hızı tetikliyor. Kendimizi farkına varmadan hızla akan reelsler arasındaki duygu geçişlerine katıyoruz.” Doç. Dr. V. Özlem Bozkaya

‘EYLEMLERİMİZİ YAVAŞLATMALIYIZ’

Söz konusu bu sürate ayak uydurmak için doğal beslenmeden uzaklaşıp, fazlaca işlenmiş-hazır ürün tüketmeye başladığımıza dikkat çeken Doç. Dr. V. Özlem Bozkaya, “Egzersize vakit ayıramaz olduk. Kendi iç sesimizi dinleyecek vakit yok, vakit olduğunda da dinlemeye mecalimiz yok. Tükeniyoruz. Hepsi birbiriyle zincirleme temaslı bir kısır döngü. Bu kısır döngüye hareketlerimizi yavaşlatarak çapa vurmalıyız. Herkesin yavaşlama çalışmasını bir yerden hayatında alması gerekiyor. Bunun için neler yapabiliriz? Gün içinde nefesinizi yavaşlatın, uzun çiğneyin, kendinizi telkin ederek yavaşlayın, zihninizi meditasyon-ibadet ile yavaşlatın. Hisler, eylemleri takip eder. Aksiyonlarımızı yavaşlatmak, tasayı gidermede en büyük adımlardan biridir” açıklamasını yaptı.

‘ACİLDE BAKILAN KALP TETKİKLERİ YETERLİ DEĞİL’

Kalp şikayetleri olan birine direkt bu sorun psikolojik demeden herhalükarda ayrıntılı kalp muayenesi yapılması gerektiğine dikkat çeken Doç. Dr. V.Özlem Bozkaya, “Acilde bakılan kalp tetkikleri acil durumları ortaya çıkarmak içindir ve ayrıntılı değerlendirme için yeterli değildir. Kalp grafisi ve kalp ultrasonu gibi temel tetkikler ve sonra hastaya göre planlanmış ritim-tansiyon holter, olay kayıt aygıtları, koşu testi, yapay zeka vektörkardiyografi ve bazen BT koroner anjio gibi daha ileri tetkiklerle ayrıntılı değerlendirme isteyebiliriz. Bu değerlendirmeler kişiye özel ve basamaklı bir yaklaşımla seçilir. Önce ortada kalp hastalığı olmadığını kesinlikle göstermeli, tetikleyici diğer durumları da dışlamalıyız. Bazen basit bir demir ve vitamin eksikliği ya da tiroid sorunu bile çarpıntı nedenimiz olabilir. Tüm bunları kontrol ederken kesinlikle psikolojik durum ele alınmalı ve yaşam kalitesini bozan bir olay varsa bu kısımda da çalışılmalı” uyarısında bulundu.

“Değerlendirme yaptık, kalbimizin sağlıklı olduğunu öğrendik ve bunu hastamıza izah ettik. Burası çok önemli çünkü hasta kalbinin sağlıklı olduğuna ikna olmalı. Telaş tedavisinde en önemli basamak bu inancın sağlanmasıdır. Biz hastanın kalbinin iyi olduğuna ikna olduk ve hastamızı da ikna ettiysek sonrasında bu durumun psikolojik kökeni için kesinlikle gerilimle baş etme tekniklerini ele alıyor, kişinin kendine yetemediği durumlar içinse kesinlikle profesyonel destek konusunda cesaretlendiriyoruz. Hâlâ psikoloğa gitmenin etrafı tarafından yanlış anlaşılacağını düşünen ya da bu durumu yanlış yorumlayanlar var. Bu algıyı önemli bir şekilde kırmalıyız.” – Doç. Dr. V. Özlem Bozkaya

İŞTE REÇETEMİZ: ‘BANA NE İYİ GELİR?

Bahar geçişlerinde yaşanan duygu durum bozukluğunun kalp üzerinde de etkili olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. V. Özlem Bozkaya, “Çünkü mevsim geçişlerinden tıpkı duygudurum değişiklikleri gibi olağan ki kalbimiz de etkileniyor. Çok basit bir örnek vereyim. Sadece kış döneminde tansiyonu yükselen, ilaç desteği başladığım, yazın bağ bahçe işlerine başlayınca tansiyonu düzelen ve ilacı azalttığım hastam var. Sadece mevsim değil, günlük hava değişikliğiyle ruhsal durumu etkilenen, tansiyon nabız değişkenliği yaşayanlar da var. Bu değişimlere duyarlılığımızı azaltmak için yapabileceğimiz en iyi şey, yaz kış demeden vücudumuza ve ruhumuza iyi gelen şeyleri hayatımıza eklemek ve onları istikrarla devam ettirmek. Şu soru çok mühim: ‘Bana ne iyi gelir?’ Reçetemiz tam olarak bu” diye konuştu.

‘KAYGILARINIZI GÖRMEZDEN GELMEYİN’

Kaygı bozukluklarının önüne geçmenin mümkün olduğunu bunun için en büyük adımın farkındalık olduğunu söyleyen Doç. Dr. V. Özlem Bozkaya, “Çünkü çoğumuz hâlâ yaşadığımız pek çok şikayetin ve huzursuzluğun kaynağı olarak telaşımızı görmekte zahmet çekiyoruz. Önce bunu fark etmemiz lazım. Sorun yokmuş gibi davranmak, sorunu yok etmez. Bedensel ya da ruhsal alarm seslerimizi duymazdan gelmemeliyiz. İçsel ya da bedensel huzursuzluklarımız bize bir şeyler anlatmaya çalışıyordur. Çinli bilge Lao Tzu der ki ‘Ayakabıdaki taş, ayağı hatırlatır. Vücudunuzdan ve ruhunuzdan gelen alarm seslerini duymazdan gelmeyin.’ Çarpıntınız oluyorsa, tansiyonunuz yükseliyorsa, migren atağınız oluyorsa, kronik ağrılarınız tetikleniyorsa vücudunuz size bir şey anlatmaya çalışıyor. Değişmesi gereken bir şeyler var demektir” diye konuştu.

İLACI BİZDE: AÇIK HAVA YÜRÜYÜŞLERİ GİBİSİ YOK

“Herkesin kendisine has gerilimle baş etme teknikleri olmalı” diyen Doç. Dr. V. Özlem Bozkaya, gerilimle baş etmek için şu tavsiyelerde bulundu:

“Stres faktörünü ortadan kaldırmak her zaman mümkün değil. Yani olaylara bazen müdahale edemeyiz ama olaylara vereceğimiz yansıları ve hislerimizi kontrol edebiliriz. Şuurlu farkındalık (mindfulnes) idmanları; yoga, meditasyon ve ibadet gibi zihnimizi yavaşlatacak rutinlerimiz, derin nefes egzersiz çalışmaları hayatımızın birer parçası olmalı. Açık hava yürüyüşleri çok değerli. Hipokrat’ın şu sözünü çok severim: ‘Eğer moralin bozuksa yürüyüşe çık. Hâlâ kötüysen başka bir yürüyüşe çık.’ Yürümek esnasında beynimizdeki temaslarda yenilenme oluyor. Her gün en az 30 dakika yürüyebilmek harika bir ilaç. Uyku kalitemiz çok önemli. Günde 7 saat altında uyumak önemli anlamda stres seviyemizi yükseltiyor. Özellikle uykunun ilk yarısı 23.30-03.00 arası çok değerli. Bu saatler en yenilendiğimiz dönem. Uykunuzdan taviz vermeyin. Bağırsak sıhhatimiz iyi olmadıkça derdimiz düzelmez. Stres ve kötü beslenme gibi nedenlerle bozulan bağırsak bariyerimizi yeniden inşa etmeliyiz. Bağırsak bariyeri bozuk bireylerin maruz kaldığı toksik yük anksiyeteyi artırıyor. Akdeniz üslubu beslenmeyle daha fazla lifli, rengarenk sebzelerin, sağlıklı yağların olduğu, istikrarlı bir beslenme planımız olmalı. Eksik vitamin mineral seviyelerimiz tamamlanmalı. Toplumda çok sık görülen D vitamini eksikliği, anksiyete- depresyon risk artışıyla bağlıdır. D vitamini seviyemizi 60-80 ng/ml aralığında tutmamız gerekiyor. Yazma rutini gerilimimizi azaltan faaliyetlerden. Sabah veya akşam, hiç planlama yapmadan, 5 dakika bir sayfaya içinizden gelenleri yazın, hiç okumadan sadece yazın. O gününüzü, planlarınızı, yaşadıklarınızı anlatabilirsiniz. Bunu rutin haline getirerek yapın ve okuyacaksanız da 1 ay sonu yazdıklarınızı okuyun. Hiç okumadan imha da edebilirsiniz. Yazmak başlı başına bir terapi çeşididir. Kendi başımıza derdimizi kontrol edemediğimizde ya da tasamız yaşam kalitemizi yüksek oranda bozuyorsa profesyonel destek almaktan çekinmemeliyiz.”

Diğer Güncel Haberler İçin Tıklayın / Bursa Haber – Bursa Gündem – Bursa Gündem Haber – Bursa Haberleri – Bursa Son Dakika 

Bizi İnstagram’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

Bizi X’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHbr

Bizi Facebook’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

Bizi Youtube’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

Bizi Linkedin’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber 

YORUMLAR

s


En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Muğla’da Kuvvetli Sağanak Sırasında Denize Girdiler

HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.