DOLAR

34,1186$% 0.29

EURO

38,1589% 0.23

GRAM ALTIN

2.876,05%1,67

ÇEYREK ALTIN

4.775,00%1,77

TAM ALTIN

19.041,00%1,75

ONS

2.623,74%1,44

BİST100

9.900,25%-0,76

Yatsı Vakti a 20:31
Bursa HAFİF YAĞMUR 21°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
SON DAKİKA

DOLAR 34,1186

EURO 38,1589

ALTIN 2.876,05

BİST 100 9.900,25

Yatsı 20:31

21°

Dünya Bankası’ndan Türkiye Açıklaması! İddialar Değişiyor

ad826x90

Dünya Bankası Türkiye Ülke Yöneticisi Humberto Lopez, cnbce.com’un sorularını yanıtladı.

Türkiye’nin enflasyonla mücadele konusundaki ataklarını müspet değerlendiren Lopez, Bakan Şimşek ve Merkez Bankası Başkanı Karahan’ın enflasyonda doruğun görüldüğü görüşüne katıldığını söyledi.

Türkiye’nin 2024-2025 büyüme oranlarına ilişkin yakın zamanda yapılan aşağı yönlü revizyonun ardından yüksek gelen ilk çeyrek büyüme sayılarının iddialarda yeniden bir revizyon gerektirebileceğine dikkat çeken Lopez, bu değerlendirmenin şu anda yapıldığını ve şayet olumsuz bir gelişme olmazsa Dünya Bankası’nın Türkiye’nin 2024-2025 büyümesine ilişkin kestirimlerini yukarı yönde revize etmesi gerekeceğini söyledi. Lopez’in uyarısı ise büyüme dağılımındaki eşitsizliğe ilişkin oldu.

Ekonomi idaresinin vergilendirme konusundaki son çalışmalarını nasıl yorumlarsınız? Vergi yükünün tabana mı yoksa tavana mı yayılacağı konusunda çok fazla tartışma var. Bu tartışmaları vergi adaleti açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?

Humberto Lopez: Yönetimin vergi sisteminin verimliliğini ve adaletini arttırmak için gösterdiği uğraşlar takdir edilmeli ve memnuniyetle karşılanmalı. Lakin vergi ıslahatı teklifinin detaylarını görmedik ve bu nedenle benim tarafımdan yapılacak herhangi bir görüş sadece bir spekülasyon olacaktır. Bu bağlamda, meclise gönderilen paketin ayrıntılarını ve yasama sürecinde getirilebilecek değişiklikleri görmek için beklememiz akla yatkın olacak.

Dünya Bankası’nın son raporunda fiyatlardaki artışın TÜFE değişimlerini aşması nedeniyle kısa vadede yoksulluğun azalması beklentisi dile getiriliyordu. Ve yine aynı raporda büyüme dağılımında 2020-2021’e benzer seyrin eşitsizliği artıracağı da vurgulanmıştı. Bunu biraz ayrıntılandırabilir misiniz? Büyümede nasıl bir dağılım Türkiye’de yoksulluğun önüne geçebilir? Asgari ücretlilerin toplam çalışan nüfus içerisindeki oranının giderek artması sizce gelir dağılımı açısından nasıl bir tablo ortaya koyuyor?

– Geçtiğimiz yirmi yıl boyunca Türkiye hem büyüme hem de yoksulluğun azaltılması açısından eksiksiz bir performans sergiledi. GSYİH büyümesi yılda ortalama yüzde 5,4 oldu ve bu oranla GSYİH her 26 yılda bir dörde katlanıyor. Diğer taraftan yoksulluk oranı 2005’te yaklaşık yüzde 27 iken 2021’de yüzde 8’in altına düştü ve iddialarımız 2022 ve 2023’te daha da düşeceğini gösteriyor.

Ancak aynı zamanda eşitsizlik 2010’ların ortalarından bu yana artıyor. Bunun birkaç nedeni var.

Bunun nedenlerinden biri, Türkiye’nin tarım dalının tartı ve istihdam kaybettiği, imalat ve hizmetler kesiminin ise daha önemli hale geldiği ve istihdam kazandığı bir ekonomik dönüşüm sürecinden geçiyor olması. Bu durum, farklı dallarda çalışanların marifet seviyelerinin farklı olması ve tarım dalının imalat ve hizmet kesimlerine kıyasla daha düşük maharetlere sahip çalışanları istihdam etmesi nedeniyle önemli.

İkinci bir neden de son yıllarda yaşanan yüksek enflasyon. Daha yoksul kesitler enflasyona karşı korunmakta zorlanıyor. Enflasyonu düşürmek için uygulanan siyasetlerde sabır ve sebat istemek zor olsa da alternatifin çok daha kötü olduğunu savunmamın nedenlerinden biri de bu.

Hem büyüme ve dolayısıyla istihdam yaratma üzerindeki etkisi hem de gelir eşitsizliği üzerindeki etkisi nedeniyle enflasyonu düşürmek önemli. Fakat yapılması gereken başka şeyler de var. Ülkenin yapısal dönüşümü ve imalat ve hizmet bölümlerinde çalışan Türk emekçilerinin daha yüksek maharetlere sahip olması talebi, tüm Türk çalışanlarının artan sofistike ekonomi için uygun maharetlerle donatılıp donatılmadığına bakmamızı gerekecek.

Türkiye Merkez Bankası’nın yılsonu enflasyon kestirimi %38 düzeyinde. Bunun mevcut siyasetlerle ulaşılabilir bir hedef olduğunu düşünüyor musunuz? Sapma bekliyor musunuz?

– Hazine ve Maliye Bakanı ile Merkez Bankası Lideri’nin enflasyonla mücadelede en kötü devrin geride kaldığı ve temmuz ayından itibaren enflasyon oranlarında düşüş görmeye başlayacağımız istikametindeki son açıklamalarına katılıyorum. Dünya Bankası’nın 2024 yılsonu enflasyonu için öngördüğü yüzde 43’lük oran, Merkez Bankası’nın öngördüğü oranın biraz üzerinde fakat büyüklük sıralaması birbirine çok yakın.

Geçmiş periyoda kıyasla daha rasyonel siyasetler nedeniyle yabancı yatırımcılar bir müddettir portföy yatırımları ve carry trade yoluyla Türkiye’ye giriş yapıyor. Bu yabancı yatırım girişinin uzun vadeli sermaye yatırımlarına dönüşmesini bekliyor musunuz?

– Türkiye ve küresel olarak gözlemlediğimiz nearshoring * ve friendshoring ** güçleri sayesinde ortaya çıkacak fırsatlar konusunda son derece optimistim. Ülkenin doğu ile batı arasında – sözün tam manasıyla – bir köprü olması, sanayi kapasitesi, ülke altyapısı, insan sermayesi ve özel dalın dinamizmi Türkiye’yi kıskanılacak bir konuma getiriyor. Bunun da ötesinde, önümüzdeki 12 yıl içinde 100 milyar dolar yatırım getirecek 60 GW yenilenebilir enerji kurulumu için tasarlanan Enerji Dönüşümü Planı veya Gürcistan ile Bulgaristan’ı birbirine bağlayacak Orta Koridor Planı gibi katalizör görevi görebilecek bir dizi teşebbüs var. Dolayısıyla ekonomik normalleşme planında ilerleme kaydedildikçe ve bu teşebbüsler başlatıldıkça, uzun vadeli sermayenin akacağından eminim.

Dünya Bankası Türkiye için büyüme varsayımlarını 2024-2025 yılları için aşağı yönlü revize etti. Türkiye’nin yeni bir istikrarlı büyüme kıssası yazmasını ve kredi derecelendirme kuruluşları nezdinde yatırım yapılabilir ülke sınıfına yükselmesini hangi koşullar altında mümkün görüyorsunuz?

– Kabul etmeliyim ki 2024 ve 2025 iddialarımız ilk çeyrek büyümesi olan yüzde 5,7’den önce yapıldı. Şu anda bu tahminleri yeniden değerlendirme sürecindeyiz ve herhangi bir olumsuz gelişme olmadığı takdirde, bu yıllar için tahminleri yukarı yönlü revize etmemiz gerekeceğini düşünüyorum. İleriye baktığımızda, önemli olan mevcut makroekonomik normalleşme paketini uygulamaya devam etmek.

Türkiye iktisadı için kapsamlı bir yapısal ıslahat paketi teklifiniz var mı? Vergi ıslahatları yapısal bir ıslahat olarak kıymetlendirilebilir mi?

– Muhakkak. Daha önce de belirttiğim gibi Türkiye’nin son yirmi yıldaki büyüme performansı inanılmaz olsa da üzerinde düşünülmesi gereken bir konu vardı: Son on yılda düşüş gösteren toplam faktör verimliliği artışının gelişimi. Bunu ele almak için yapılabilecek bir dizi şey var. Kendimi tekrarlama riskini göze alarak, bunlardan biri enflasyonu düşürmek. Zira yüksek oranlarda sermayenin en üretken faaliyetlere akmasını sağlamak, bunun getireceği verimlilik maliyetleri nedeniyle zordur. Lakin makroekonomik müdahalelere ek olarak düşünülebilecek başka önlemler de vardır. Mikroekonomik açıdan, giriş pürüzlerinin olmamasını ve gelecek vaat eden fikirlere sahip girişimcilerin büyüme sürecine katkıda bulunabilmesini sağlamak için rekabet çerçevesinin gözden geçirilmesi önemli. Eğitim tarafında ise işgücü arzının piyasa talebiyle eşleşip eşleşmediğini kıymetlendirmek de kilit değer taşıyacak. Bu teşebbüsler için kamu takviyesinin maliyetli olabileceği açık ve vergilerin aktif, verimli ve adil bir şekilde toplanmasını sağlayacak vergi ıslahatları bu stratejinin uygulanmasını destekleyecektir.

Türk Lirası’nın istikrarı hakkındaki kanılarınız nelerdir? USD/TRY kurundaki yatay eğilim sizin için nasıl bir tablo çiziyor?

– Merkez Bankası’nın bu mevzuya dikkatle baktığından eminim. Yüksek enflasyon ve önemli verimlilik artışlarının yokluğunda, istikrarlı bir nominal döviz kuru, ülkenin uluslararası rekabet gücünü çok hızlı bir şekilde kaybetmesine neden olur. Aynı zamanda döviz kurunun bedel kaybetmesi de enflasyon üzerinde baskı yaratır. Türkiye için, döviz kurundaki paha kaybının enflasyona geçişinin 0,3 olduğunu ve ayarlamanın üçte ikisinin yaklaşık iki ay içinde gerçekleştiğini tahmin ediyoruz. Bu iki rakip güç arasında doğru istikrara ulaşmak hayli karmaşıktır ve eminim ki Merkez Bankası bunu dikkatle kalibre ediyordur.

* Nearshoring: İş süreçlerinin yakın coğrafyada, çoğunlukla da kıyıdaş ülkelerle yürütülmesi.

** Friendshoring: Tedarik süreçlerinin dost ve ticari müttefik ülkelerden sağlanması.

KAYNAK: CNBC-E
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu’dan Asgari Ücret Öngörüsü: Temmuzu Pas Geçmeye Yeltenilirse, Direniş Eğilimiyle Karşılaşılır

HIZLI YORUM YAP