32,9499$% 0.3
35,6885€% 0.33
2.514,20%0,71
4.087,00%0,32
16.376,00%0,33
2.372,25%0,37
10.729,40%-0,62
Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi, Sur ilçesindeki Dört Ayaklı Minare önünde 28 Kasım 2015’te öldürülen Diyarbakır Barosu eski Başkanı Tahir Elçi cinayeti davasında ‘bilinçli taksirle ölüme neden olma’ suçundan yargılanan üç polis memuru hakkında 12 Haziran 2024’te verilen beraat kararının gerekçesi açıklandı.
MLSA’da yer alan habere göre; Mahkeme “Elçi’nin ölümüne sebebiyet veren ölümcül atışın kim tarafından gerçekleştirildiği konusunda tereddüttün hasıl olduğunu” savundu. Mahkeme, suç kuşkusunun sanık polislerin mahkumiyeti için yeterli delil olmadığını ileri sürdü.
Tahir Elçi İnsan Hakları Vakfı Başkanı Mahsum Batı, “Mahkeme kuşkuyu gidermek için bir şey yapmadığı gibi katılanların bu kuşkuyu gidermek için yaptığı onlarca talebi de reddetti. Bu hukuk mahrumu, gerekçesiz bir karar” dedi.
Kararda, sanıkların yargılama boyunca duruşmalara SEGBİS aracılığıyla katılmasının hukuka uygun olduğunu savunuldu. Elçi ailesi avukatlarının sanıklara doğrudan soru sorma haklarının teknik olarak sağlanarak “doğrudan doğruya ve sözlülük ilkelerinin” duruşmada gerçekleştiğini öne sürülen kararda, sanıkların duruşmada salonunda hazır edilmesi istikametindeki taleplerin bu nedenle reddedildiği ifade edildi.
Duruşmada dinlenen şahitlerin, Elçi’nin vurulma anını ve kim tarafından vurulduğuna dair bir tanıklıklarının bulunmadığını söylediği belirtildi. Fakat şahit Deniz Ataş’ın savcı baskısı ve işkence altında ifade verdiğine ilişkin herhangi bir değerlendirme yapılmadı.
‘ÖLÜM ANINA DAİR GÖRÜNTÜ TESPİT EİDLEMEDİ’
Kararın devamında, Elçi’nin hayatını kaybettiği olay yerine bakan Mardin Kebapevine ait 4 Nolu güvenlik kamarasına ait görüntülerin tekrar incelendiği anımsatıldı. İş yerine ait kayıt aygıtı üzerinde inceleme yapan TÜBİTAK’ın, cinayet anını gören bir kayda rastlanılmadığın dair rapor hazırladığı belirtildi. Aygıtta bulanan görüntü kayıtlarının ise 2010 tarihli olduğu aktarıldı. Kararda, olaya dair açık kaynak, basın ve polislerce kayıt altına alınan görüntüler üzerinde yapılan incelemede, “Tahir Elçi’nin ölüm anına dair herhangi bir manzaranın tespit edilemediği görülmüştür” denildi.
‘KEŞİF YAPILMASI EVRAKA YENİLİK KATMAYACAK’
Kararda, hazırlanan uzman raporları ve keşif tutanaklarında, Elçi’nin hayatını kaybettiği yerin çatışmalar nedeniyle zarar gördüğü, olay yeri özelliğini büyük ölçüde kaybettiği savunuldu. Bu nedenle, olay yerinde tekrar keşif yapılması istikametindeki taleplerinin belgeye bir yenilik katmayacağı gerekçesiyle reddedildiği belirtildi.
İstihbaratçı polislerin dinlenmeme gerekçesi: Olaya ilişkin bilgi ve görgülerinin olmaması
Olaydan sonra CİMER’e üzerinden gönderilen ihbar mektubunda ismi geçen ve olay günü PKK üyeleri Mahsum Gürkan ve Uğur Yakışır’ı takip eden S.K. Y.K. B.H. ve H.A. isimli istihbaratçı polislerin mahkemede şahit olarak dinlenilmesi istikametindeki taleplerin, bu kişilerin olaya ilişkin bilgi ve görgülerinin bulunmaması nedeniyle reddedildiği ifade edildi. Kararda, Uğur Yakışır ve Mahsum Gürkan’ın telefonlarının istihbari dinleme kayıtlarının istenmesi tarafındaki talebinin ise evrakın temeline etki etmeyeceği gerekçesiyle reddedildiği belirtildi. Elçi cinayetine ilişkin ihbarda bulunan Ahmet Soylu ve Aynur Güzel’in şahit olarak dinlenmesi taleplerinin bu kişilerin can güvenliğinin olmaması ve olaya ilişkin doğrudan bilgilerinin olmaması nedeniyle reddedildiği aktarıldı.
Kararda, olay yerini gören kanıtlar üzerinde “manipülasyon” bulunmadığı tarafındaki TÜBİTAK raporu içeriğindeki tespitler dikkate alındığında, Elçi cinayeti için “Siyasi suikast” diyen devrin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun şahit olarak dinlenilmesinin evraka bir yenilik katmayacağı gerekçesiyle şahit olarak dinlenilmesinden vazgeçildiğine dair karar verildiği belirtildi.
‘OLAY SANIK ALEYHİNE YORUMLANAMAZ’
Kararın devamında, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2014/13-676 esas, 2016/262 karar sayılı kararında yer alan şu değerlendirmeye atıfta bulunuldu: “…şüpheden sanık yararlanır prensibinin özü bir ceza davasında sanığın cezalandırılmasına karar verilebilmesi bakımından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir sıkıntıya ilişkin kuşkunun, kesinlikle sanık lehine değerlendirilmesidir. Gerçekleşme biçimi şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış olay ve iddialar aleyhine yorumlanarak mahkumiyet kararı kurulamaz. Yüksek de olsa ihtimale dayanılarak sanığın mahkûmiyetine karar vermek, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm kurmak anlamına gelecektir…
Kararın devamında mahkeme şu değerlendirme ve tezlerde bulundu: Dosya kül halinde incelendiğinde; sanıkların tüm evrelerde ısrarlı bir şekilde inkara dayalı savunmaları, Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Heyeti’nin 20/06/2016 tarihli raporunun içeriği dikkate alındığında maktulün bedenine isabet eden ve ölümüne sebebiyet veren tek merminin bedeni terk ettiği olay sonrası yapılan inceleme ve keşiflerde mermi çekirdeğine ulaşılamadığı, dolayısıyla polis memuru olan sanıklar Fuat Tan, Mesut Sevgi ve Sinan Tabur’un adli emanette bulunan olay esnasında kullandıkları silahları ile balistik eşleştirme imkanının bulunmaması, gerek keşif sonrası tanzim olunan Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Adli Tıp ve Balistik İnceleme Uzmanlarına hazırlattırılan 19/03/2016 tarihli eksper raporunda maktül Tahir Elçi’nin ölümüne neden olan atışın hangi silahtan, hangi açıyla, kişinin hangi vücut durumu ile nasıl gerçekleştiğinin tıbben ve fiziken bilinemeyeceği, olay anında çekilmiş manzaralarda şahısların ateş ettikleri istikamet ve açılardan meydana gelebileceği gibi başka istikametler ve açılardan da meydana gelebileceği, bunlar arasında ayrım yapılamayacağı istikametindeki tespitler ve gerek ölüme neden olan atışın tarafının tespitinin tıbben bilinmesinin mümkün olmadığı yönündeki Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Şurası’nın 20/06/2016 tarihli rapor içeriği ve maktulün vurulma anına ilişkin dosya kapsamında herhangi bir kamera görüntüsü, şahit beyanı vs. somut kanıtın bulunmayışı göz önüne alındığında maktulün ölümüne sebebiyet veren ölümcül atışın kim tarafından gerçekleştirildiği konusunda tereddüttün hasıl olduğu.
Bir an için Maktül Tahir Elçi’nin avukatları tarafından İngiltere ülkesi Londra Üniversitesinde faaliyet gösteren Forensic Architecture Goldsmiths isimli enstitüden aldırılan olay yerinde bulunan şüpheli üç polis memurunun Tahir Elçi’ye yönelik doğrudan ateş sınırlarının mevcut olduğu, polis memurlarından ‘A’ ile kodlananın olay tarihinde Uğur Yakışır tarafından karnından yaralanan Sinan Tabur olduğu, ‘C’ ile kodlananın Mesut Sevgi polis memuru olduğu, ‘D’ ile kodlananın ise Fuat Tan polis memuru olduğu, ‘C’ olarak kodlandırılanın Tahir Elçi’ye yönelik açık ve manisiz bir ateş hattı ile silahını ateşlediği, olay yerindeki polis memurlarından hangisinin kesin olarak Tahir Elçi’nin vefatından sorumlu olduğunun tespiti mümkün olmamakla birlikte kuvvetli suç şüphesi altında olan polis memurlarının saptandığı tarafındaki bilimsel mütalaaya hukuki ehemmiyet atfında dahi yine sanıkların suç şüphesi altında olduğu iş bu vaziyetin tek başına sanıkların mahkumiyeti için yeterli olmadığı gerçekten taksirli kabahatlere iştirakin hukuken mümkün olmadığı konusunun yüksek yargı kararlarıyla artık kesin hüküm haline gelmiş bir konu olduğu anlaşılmakla sanıkların üzerine atılı şuurlu taksirle öldürme suçundan cezalandırılmaları istemi ile mahkememizde kamu davası açılmış ise de maktül Tahir Elçi’nin ölümüne sebebiyet veren atışın kimin silahından atıldığının tespit olunamadığı anlaşıldığından sanıkların üzerlerine atılı suçu işlediklerine dair her türlü kuşkudan uzak kanaat elde edilemediğinden sanıkların beraatlerine karar verilmiştir.”
‘MAHKEME SADECE YAPILAN İŞLEMLERİ ALT ALTA SIRALAMAKLA YETİNMİŞ’
Kararı değerlendiren Tahir Elçi İnsan Hakları Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Av. Mahsum Batı şunları söyledi: Mahkeme şüphe var diyor. Ama dava evrakında kuşkuyu gidermek için bir şey yapmadığı gibi katılanların bu kuşkuyu gidermek için yaptığı onlarca talebi de reddetti. 27 sayfalık kararda mahkeme, sadece yapılan işlemleri alt alta yazmakla yetinmiş. Kanıtları tartışmadığı gibi nasıl böyle bir kanaate ulaştığını da gerekçelendirmemiştir. Gerekçesiz bir karar. Hukuk tekniği açısından son derece zayıf, ceza hukuku kavramlarını barındırmayan hukuk mahrumu bir karar diyebiliriz.”
(HABER MERKEZİ)
Motosiklet Şampiyonu Bayram Diril’in Kardeşi de Aynı Şekilde Öldürülmüş: Gps’li Pusu!
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.