DOLAR

34,0062$% -0.19

EURO

38,0653% 0.37

GRAM ALTIN

2.826,74%0,87

ÇEYREK ALTIN

4.688,00%1,11

TAM ALTIN

18.693,00%1,10

ONS

2.586,06%1,07

BİST100

9.975,61%2,06

İmsak Vakti a 05:15
Bursa AÇIK 23°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
SON DAKİKA

DOLAR 34,0062

EURO 38,0653

ALTIN 2.826,74

BİST 100 9.975,61

İmsak 05:15

23°

‘Endişe Dolu Sevgi Hikâyesi’

ad826x90

Efnan Atmaca  – “Geçen Gün” farklı konusu ve sahneleme biçimiyle tezli bir oyun. Seyircisini buldu, övgüler aldı. Esme Madra ile Ozan Çelik’in rol aldığı oyunu Kerem Kurdoğlu yazdı. Kerem Kurdoğlu ile Naz Erayda birlikte yönetti. ‘Ses/Söz/Hareket’ olarak tanımlanan oyunun imalcisi Kundura Sahne, Uygulayıcı İmalcisi Çıplak Ayaklar Stüdyosu. Oyunda daima karşılaşan ve ancak birbirini görmeyen iki kişi var. Kentin içinde kentle başa çıkmaya çalışarak var olmaya çalışan iki kişi… Sözü fazla uzatmadan Kurdoğlu ile Erayda’ya bırakıyorum.  

■ “Geçen Gün”ün 30 yıl evvelki bir fikrin gerçekleşmesi olduğunu söyleyebiliriz. Tamamen vakitsiz bir oyun. Bunu nasıl başardınız? 

K.K.: Sanırım bunu sağlamak için özellikle buna yönelik bir çaba harcamak gerekmiyor. Hem Naz’ın hem de benim oyunlarımda aslında gündelik olanın gerisindeki daha derin bir yerlere ulaşmak uğraşı oluyor. Ele aldığımız konu her ne ise, o sıkıntının hepimizdeki ortak karşılıklarını bulup çıkartmaya ve onu sahne üzerinde hissedilir hâle getirmeye çalışıyoruz. Böyle yaklaşınca, daha vakitsiz, genelgeçer bir boyuta ulaşılıyor zati. Örnek vermek gerekirse, mesela birinden beklediğin haberin bir türlü gelmemesi hâlini ele alalım. Ha 200 yıl önce mektup beklemişsin, ha 30 yıl önce sabit telefon başında sabahlamışsın, ha bugün tüm gün boyunca cep telefonunun ekranına bakmışsın. Hepsi temelde aynı endişe. İşte o kaygıyı doğru yakalayıp ifade edebildiğinde vakitsiz bir sonuca ulaşıyorsun. 

N.E: Evet, iletişim araçlarının değişmesi ‘haber beklemek’ durumuyla ilgili bir şey değiştirmedi ama o haberi alma süresi, gündelik yaşantıyla ilgili gelişmenin suratını değiştirdi. 1994 yılında konseptini geliştirip direktörlüğünü yaptığım “Kim O?”da oyunculara verdiğim çalışmalardan biri için Kerem iki oyuncunun kelime kelime paylaşarak anlattığı bir parça yazmıştı. Bunu o oyunda, oyunun epizotlarından biri olarak kullanmıştık. “Geçen gün, yolda yürüyordum, polis yolumu kesti” cümlesi iki oyuncu tarafından kelime kelime söylenerek tamamlanıyordu. Kerem o sahnedeki o fikirle başka bir oyun yazmayı o vakitten beri istiyordu. Arada bir-iki denemesi de oldu ama “Geçen Gün”ün vakti bugünmüş. Bu oyunumuzda da zaman ve yer kavramı parçalı bir yapıyla bütünleşiyor. 

■ Kentle farklı bir ilişki yaşar hâle geldik. Aşk ve nefret münasebeti. Tamamen sahnelemeniz gibi her şey iç içe ve kaotik bir uyum var. Nasıl yorumlarsınız bu ahengi? 

K.K.: Yazarken karamsar bir oyun olmamasına özellikle çok uğraş ettim. Zira sadece büyük kentin değil, genel olarak hayatın gerçeğinin çok istikrarlı olduğunu düşünüyorum. Evet, yaşanan olumsuz şeyler genellikle bizde daha çok iz bırakıyor ve aklımızı daha çok meşgul ediyor, ama yaşadıklarımıza tek bir büyük tecrübe olarak baktığımızda, aslında haz duyduğumuz, bize keyif veren, hatta mutlu eden birçok yanı olduğunu da görüyoruz. Yazarken, yaşanan aksilikleri olumlu ikizleriyle eşleştirmeye ve bizi tatlı tatlı gülümsetecek bir duyguya ulaşmaya çalıştım. 

N.E: Çocukluğumdan itibaren babamla yaptığımız İstanbul seyahatleri bu kentle olan bağlantımdaki belirleyicilerin birincisi oldu. O vakitlerden itibaren kentin aklıma gelmeyecek boyutlardaki değişimine tanıklık etmek hem bir sanatçı olarak beni besliyor hem de çok üzücü. Ben tek başıma yapsaydım bu oyunu çok daha hüzünlü kurgulayabilirdim, Kerem’in iyimser yaklaşımının olumlu etkisi oyunda da çabucak hissediliyor. Onun bu yaklaşımı oyunun güçlü bir etki yaratmasını sağladı. 

■ Her sevgi biraz endişe barındırır. Sahip oldukları arttıkça daha iyi anlıyor insan bunu. “Geçen Gün” de çok tanıdık cümlelerle başlayan öyküler içeriyor. Endişe dolu bir sevgi öyküsü diyebilir miyiz? 

K.K.: Ben böyle bir soru gelmesine çok sevindim. Gerçekten de ‘çok tanıdık’ gelen durumlar yaratmaya ve bu tanıdık durumları tanıdıklıklarının tam tersine, çok sıra dışı ve farklı bir şekilde göstermeye, yepyeni bir şekilde algılatmaya çalıştık. ‘Endişe dolu sevgi hikâyesi’, bu oyundaki’“zıtların birliği’ durumunu çok iyi ifade ediyor. Bu konuda ehemmiyet verdiğim çok küçük bir bakış açısı inceliğini belirtmek isterim. ‘Endişe hissiyle zedelenmiş bir sevgi’ anlamı yerine, ‘her endişe durumunun içinde gizli olan yaşama hazzı’ manasını tercih ediyorum. 

N.E: Bu oyunun çalışma sürecinde Kerem’le konuştuğumuz bir sürü çelişkili kavram getirdi bu soru benim aklıma: Tahammül, takıntı, tekinsizlik, tutku, hoyrat, şefkat, ihtimam, zarafet, histeri, kıyısında, arada olmak, vicdan, pişmanlık, mücadele, korku, sevinç, yasak, yardımına koşmak, kaçmak… 

‘Her zamankinden yalnızız artık’

■ Elbette bir de güvenlik konusu var. Artık güvende hissetmiyoruz kendimizi doğduğumuz, yaşadığımız şehirde. Kentli tarifini yeniden mi yapmak lazım? 

K.K.: Büyük şehirde yaşamak, birçok şeyden kaçınmak için farklı rotalar çizdiğimiz bir maharet geliştirmeyi gerektiriyor. Tehlikelerle, hoşlanmadığımız şeylerle, sinir bozucu çatışmalarla karşılaşmamak için fizikî, zamansal ve duygusal rotalar çiziyoruz. O saatte değil, şu saatte yola çıkıyoruz, en kısa yoldan değil, bir gerideki yoldan geçiyoruz, tam şuradan geçerken diğer tarafa bakıyoruz, o masaya değil, diğer tarafa oturuyoruz, biraz daha oyalanıp o taksiye binmemeye çalışıyoruz. Velhasıl benliğimiz, içinde yaşadığımız ormanın değişimine uyum sağlıyor, var olma stratejileri geliştiriyor. Tahminen de ‘şehirli olmak’ tam da bu tanım ettiğimiz şeydir. 

N.E: Her gün kentin merkezinde ya da uzak semtlerinde azınlık gruplarından onlarca insanın katledildiği haberlerini alırken endişe duymamak mümkün değil. Nüfusun artması, savaş, iklim değişikliği, zorunlu göç, ayrımcılık, ötekileştirme, şiddetin ve adaletsizliğin artması, şehir yaşamını her geçen gün her bakımdan daha da zorlaştırıyor. Her zamankinden daha fazla yalnızız artık bu şehirde. 

■ Başladığım yere dönmek istiyorum. 30 yıl önceden bugünün tiyatrosunun gittiği istikameti görebilen biri olarak, ne dersiniz tiyatronun akıbeti için?  

N.E: Bağımsız, özgürlükçü, yenilikçi, alışılmamış, taze bir lisanın peşinde risk alan, disiplinlerarası alanda araştırma yapan ve işler üreten daha yiğit bakış açılarının çoğalmasını çok isterdim. 

K.K.: Ana akım her zaman var olmaya ve bizim gibi insanlar da onu her zaman sıkıcı ve sığ bulmaya devam edecek. Ve farklı bir şeylere ihtiyaç duyan sanatkarların yaptığı sıra dışı ve heyecan verici çalışmalar da her zaman olacak. Bu ikiliğin ve çatışmanın besleyici bir yanı olduğunu düşünüyorum. Dilerim ki o farklı sanatkarlar ve onların ürettiği özel çalışmalar olabildiğince çok olsun. 

Diğer Güncel Haberler İçin Tıklayın / Bursa HaberBursa GündemBursa Gündem HaberBursa HaberleriBursa Son Dakika

Bizi İnstagram’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

Bizi X’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHbr

Bizi Facebook’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

Bizi Youtube’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

Bizi Linkedin’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Hortumdan Korkan Ne Olsun!

HIZLI YORUM YAP