DOLAR

34,6559$% 0.27

EURO

36,3916% 0.23

GRAM ALTIN

2.927,89%0,35

ÇEYREK ALTIN

4.950,00%-0,42

TAM ALTIN

19.800,00%-0,19

ONS

2.630,61%0,18

BİST100

9.636,12%-0,25

İmsak Vakti a 06:25
Bursa AÇIK
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
SON DAKİKA

DOLAR 34,6559

EURO 36,3916

ALTIN 2.927,89

BİST 100 9.636,12

İmsak 06:25

Ergin Ataman’dan NBA Cevabı! ‘Galatasaray Başkanlığına Aday Olacağım’

ad826x90

Yunanistan temsilcisi Panathinaikos’ta unutulmaz bir dönemi geride bırakan Ergin Ataman açıklamalarda bulundu. Deneyimli başantrenör, EuroLeague’de Real Madrid’e karşı şampiyonluğu kazanmasını İspanyol basınından AS’a değerlendirdi.

NBA’den bir kadroyla daha önce görüştüğünü belirten Ergin Ataman’ın Galatasaray’daki başkanlık hayaline dair sözleri dikkat çekti.

İşte Ergin Ataman’ın AS’a verdiği röportajın tamamı:

Tebrikler!! Euroleague sonrası ilk günler nasıldı? Telefonunuz çalmadan durmamıştır!

İnanılmazdı. İlk kez bu türlü bir kutlama deneyimi yaşadım. Etkileyiciydi. Madrid’in Şampiyonlar Ligi’ndeki futbol kutlamalarına benzerdi! Taraftarların buradaki basketbol kültürü çok büyük ve 12 yıl sonra kazanmanın ne demek olduğunu çok iyi anlıyorlar. Bu çok önemli bir şey. Onlar ve Panathinaikos için. Mükemmel bir mazileri var ama son yıllarda ağır mağlubiyetler yaşamışlardı. İşte bu yüzden bu türlü bir şeyi deneyimleyebilmek inanılmazdı. Yunanistan Başbakanı’nın beni tebrik etmek için telefon etmesi bile harikaydı. Sadece basketbol nedeniyle değil, aynı vakitte bu tıp aktifliklerin ülkeler arasındaki, Yunanistan ile Türkiye arasındaki alakalara de yardımcı olması nedeniyle. Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan beni sürekli arıyor. Ama bu sefer Sayın Miçotakis de aradı. Bir şampiyonluk çok daha fazlası oldu. Atina’da deneyim ettiklerim, basketbolun da ötesinde şeyler.

“BENİ ÇOK MUTLU ETTİ”

Tebriklerden söz açılmışken. Giannis Antetokounmpo da büyük bir iltifatta bulundu…

Giannis’i birkaç yıldır Türkiye koçluğum sayesinde tanıyorum. Dürüst olmak gerekirse bana her zaman büyük hürmet gösterdi. Ben aynı vakitte kardeşi Kostas’ın da koçuyum. Ve maçtan sonra beni tebrik etmeye gelmişti. Rastgele birinden bahsetmiyoruz, NBA MVP’si Giannis Antetokounmpo’dan bahsediyoruz! Kardeşi sayesinde sadece final ve Final Four değil, birçok maçı takip etmişti. Ve bana gelip ‘Sen sadece Avrupa’nın değil, dünyanın en iyi koçlarından birisin.’ demişti. Bu türlü bir şeyi NBA’in en önemli yıldızlarından birinden duymak… Beni çok mutlu etti.

“1 NUMARA GİBİ HİSSETMİYORUM”

Peki o denli mi hissediyorsunuz? Şu anda Giannis’in dediği gibi kendinizi “bir numara” hissediyor musunuz?

Hayır hayır. Kendimi dünyanın bir numarası gibi hissetmiyorum. Kendimi NBA koçlarıyla karşılaştırmanın hiçbir yolu yok. Ve ben Avrupa basketbol tarihinin de 1 numarası değilim ama şayet birisi son beş yıl için altın madalya verecek olsaydı… (gülüyor). Beş yıl içinde dört kez finale yükseldim ve üç şampiyonluk kazandım. Bence bu özel bir şey. Sadece sonuçlardan bahsedecek olursak son beş yılın en yeterlisi benim.

“NBA DENEMEK İSTEDİĞİMİ BİLİYORLAR”

NBA hiç kapınızı çaldı mı?

Hayır. Gerçi… Dürüst olmak gerekirse, iki yıl önce önemli bir NBA ekibinin genel menajeriyle görüşmüştüm. İsim veremem. Gelecekte NBA’i denemek istediğimi herkes biliyor. Avrupalı ilk koç olarak. Jordi Fernández’in orada olduğunu esasen biliyorum ama o orada eğitim görmüştü, Avrupa’da eğitim almadı. Avrupa’dan çıkmış ilk Avrupalı’dan bahsediyorum. Mesleğim boyunca daima birinci oldum. Siena’da, Galatasaray’da, Beşiktaş’ta, Efes’te, Panathinaikos’ta… Birisinin gelip benden NBA’de koçluk yapmamı istemesi benim için çok özel. Kimse benim gibi başarılı olmadı. Dediğim gibi, iki yıl önce bu konuşmaları yapmıştık. Her ne kadar ikna olmamış olsam da. Bana yardımcı koç olabilmem için birkaç yıl koçluk takımında yer almam gerektiğini söylediler… Ama artık 58 yaşındayım. Kendimi kimseyle kıyaslamak istemiyorum ama son beş yılın sonuçlarına baktığınızda Euroleague’de bir numarayım. Neden NBA’de yardımcı antrenör olmak zorunda olayım?

“CİDDİ BİR TEMAS OLMADI”

Yani hoşunuza giden bir teklifi kıymetlendirir misiniz?

Eğer birisi bana Avrupa’da başardıklarım dolayısıyla bir fırsat sunmak istiyorsa, bu bir başantrenörlük misyonu fırsatı olmalı. Bu yüzden şu ana kadar önemli bir temas kurmadığımı ve hakikaten düşünmediğimi söylüyorum. Orası farklı bir dünya. Euroleague’de ve Panathinaikos’ta çok memnunum. Üç ya da dört yıl önce size bunun hayalim olduğunu söylerdim. Artık o denli değil. Elbette, NBA de birçok yıldız için Avrupa’ya geliyor: Antetokounmpo, Doncic, Jokic, Alperen Şengün… Yıldız bir Avrupalı koç istiyorsanız, ben buradayım.

Tarzınızın oraya uyacağını düşünüyor musunuz?

Elbette. Neden olmasın? Sonuçta basketbol bu. Büyük NBA oyuncularına koçluk yapmışlığım var. Geçmişte de yaptım. Lokavt sırasında Deron Williams ve Allen Iverson’a (ikisi de Beşiktaş’tayken), artık de Kendrick Nunn’a koçluk yapıyorum… İnsanlar benim üslubumun oyunculara özgürlük vermek ve iyi bir tertiple sağlam savunma yapmaya odaklanmak olduğunu söylüyor. Birçok oyuncu benim ekibimde en iyi düzeylerini gördü: Larkin, Micic… Bunlar da NBA oyuncuları. Kendrick Nunn, Kostas Sloukas… Şayet ben EuroLeague şampiyonu bir koçsam, NBA yıldızlarına koçluk yapmaktan neden korkayım ki? Oyuncularla nasıl başa çıkacağımı biliyorum, onların güçlü ve zayıf taraflarını nasıl tespit edeceğimi biliyorum… Usulüm bu türlü.

“GURUR DUYUYORUM”

Maça dönecek olursak, PAO, tribündeki 15.000 taraftarıyla kazandı! Kendilerini evlerindeymiş gibi hissettiler…

Sonuçlar elbette bize yardımcı oldu ama hem kadronun hem de taraftarların karakteri ve gücüyle de gurur duyuyorum. Olağan maçlarda da tribünler doluydu. Maccabi ile oynanacak beşinci maçın biletleri satışa çıktığında hepsi tükenmişti ve bekleme listesinde 100.000 kişi vardı. Şayet Final Four Wembley’de oynansaydı 50.000 ya da 60.000 Panathinakos taraftarı olurdu! Herkes orada olmak istiyordu. Final biletini ise Olympiakos ve Fenerbahçe taraftarlarından aldılar. Atmosfer muhteşemdi! Ayrıyeten gruba nasıl destek olacaklarını da biliyorlardı. Oyunculara verdikleri güç çok yüksek. Real Madrid’den ilk çeyrekte 36 sayı yedikten sonra toparlanmak kolay iş değil… İlk çeyrekten sonra her ekip ‘Real Madrid 40 sayı farkla kazanır’ diye düşünürdü. Fakat benim ve grubun karakteri ve tribünlerin desteği, oyuna geri dönmemizi sağladı. Berlin’deki atmosfer inanılmazdı. Hiç bu türlü bir şey görmemiştim.

Oyuncularınız bir açıklama bulamıyor. Grigonis “mucize” derken, Juancho “aura”dan bahsediyor… Ergin Ataman’ın sihirli iksiri nedir?

Mucize falan yok. Euroleague’i birkaç kez kazanan bir koç için bu bir mucize değil. Dönem başında kazanmak mucize gibi görünse de ikinci yarıda büyük gruplara karşı birçok maç kazanmaya başlamıştık. Madrid’de Madrid’i yendik ve o noktaya gelene kadar 49 maç oynadık. Yarı finalde kazanıp finale yükseldik. Benim için bu bir mucize değil.

“MADRİD ZAFERİ ÖNEMLİYDİ”

Madrid’de Madrid’e karşı kazanılan zafer bir şeylerin başlangıcı mıydı?

Evet mutlaka. Euroleague’de yedinci yahut sekizinci haftadan sonra çok iyi oynamaya başlamıştık. Uzatmalarda iki yahut üç maç kaybetmiş olsak da yavaş yavaş kimliğimizi oluşturuyorduk. Fakat Madrid’e karşı kazandığımız zafer, potansiyelimizi ve yeteneğimizi ortaya çıkarmamızı sağladı. Bu, Madrid’in iki yıldır evinde aldığı ilk hezimetti. Evet, bizim için önemli bir zaferdi.

Kazandıktan sonra konuşmak kolaydır ama öncesinde o kadar kolay değildir. Oyunculara ilk gününüzde Euroleague’i kazanacaklarını söylediğinizde nasıl tepki verdiler?

Atina’ya geldiğim ilk gün onlara: ‘Beni dinleyin. Euroleague’i üst üste iki kez kazanmış adamım. Sadece geçen yıl başarısız oldum. Panathinaikos’tayım ve sizin için geldim. Sadece kazanacağına inandığım oyuncular burada.’ demiştim. Sadece iki genç oyuncu ve Grigonis hâlâ oradaydı ve onlara gayenin Final Four’a kalmak olduğunu söylemiştim. Ve dönem boyunca her galibiyetten sonra aynı şeyi onlara tekrarladım; ‘Final Four’a kalacağız.’ 35. haftadan sonra çok önemli bir şey söyledim: ‘Ligi ikinci sırada bitirelim. Eğer ligi ikinci sırada bitirirsek şampiyonluğu kazanacağımızın garantisini veriyorum. İkinci sırayı koruyalım ve Euroleague’i kazanacağız.’ dedim. Ve işe de yaradı!

Şampiyon bir kadro nasıl oluşturulur? Sani Becirovic ve Başkan Giannakopoulos ile oturup konuşuyor musunuz? Hangi oyuncularla sözleşme imzalaması gerektiğini nereden biliyordu?

Her hafta Haziran ve Temmuz aylarında bir araya geliyoruz. Başkan Giannakopoulos, Sani Becirovic, Dimitris Kontos (spor direktörü) ve ben olmak üzere. Beğendiğim isimleri söylemiştim, onlar da müşahedelerini yaptılar. Onları zati incelemiştim ve ajansları aramadan önce bazı eski ekipleri ve eski antrenörleriyle kişilikleri ve karakterleri hakkında bilgi edinmek için konuşmuştuk. Zira benim için iyi bir oyuncu olmak önemli ama en kıymetlisi grup oyuncusu olabilmektir. Sadece kendin için oynarsan, şampiyonluk kazanamazsın. İlk aldığımız kişi Matthias Lessort’tu. Kendisiyle 4-5 kez telefonda konuşmuştum. Onu Panathinaikos’a gelmeye ikna etmek zordu zira ekip bir evvelki yılı sondan ikinci sırada tamamlamıştı. Karmaşık bir geçiş süreci oldu. Ama Lessort’u aldığımız her şey daha kolaylaşmıştı. Öbürleri de gelmeye başladı. Ve Sloukas’ı da almıştık! Dürüst olmak gerekirse, başkan bana ‘Sloukas’ı sever misin?’ diye sorduğunda, ona evet dedim ama açıkçası bunun mümkün olmayacağını düşünüyordum. Ve bana ‘Lütfen, seni bekliyor. Sen de bekle. Diğer bir oyun kurucuyla sözleşme imzalamayı aklından bile geçirme.’ dedi. Ve Başkan Giannakopoulos’a çok güvenirim. Özel bir şey kurmak istediğini biliyordum. Her gün bana beklememi söylemişti ve ben de beklemiştim. İmkansız görünüyordu. Olympiakos’un yıldızıydı ve Panathinaikos’a gelmesinden bahsediyoruz! Ama başkan ve Dimitris Kontos bunu yapmayı başardılar.

“ÖZEL BİR AURASI VAR”

Anlaşılan uçakta bir şeyler yaşanmış…

Evet. O devirde Atina’ya giderken aynı uçakta buluşmuştuk. Kostas’ın bana karısının Panathinaikos’a gitmekten korktuğunu söylediğini hatırlıyorum. Çok nazik bir kadın, Kostas üzerinde büyük bir etkisi var ve şu anda Panathinaikos’u seviyor. Bu çok önemli bir karardı. Bana ‘Koç, senin ismine bu kararı verecek cürete sahiptim’ demişti. O denli de yaptı ve bu benim için çok önemli bir şeydi. Ben ona inanıyorum, o da bana inanıyor. Sadece oynama biçimi sayesinde yahut artık kazandığım için değil. Ona hürmetim büyük zira tam bir profesyonel. Soyunma odasında özel bir aurası var ve geri kalanlar üzerinde de etkisi epeyce büyük.

Peki Giannakopoulos gibi özel bir liderle çalışmak nasıl bir şey?

Onu çok severim. Çalışması karmaşık bir insan olduğu söylenir ama ilk günden itibaren çok iyi anlaştık. Çok önemli noktada olan bir insan ama bunu hiç umursamıyor. Ben de önemli noktada olan biriyim. Ona hürmet duyuyorum, o da bana hürmet duyuyor. Ve epey da tutkulu. Yaptıkları işe tutkuyla bağlı insanları çok severim. Benim için sadece alanda değil saha dışında da rahat olmak önemli. İşverenimin takviyesini sonuna kadar hissediyorum.

“REAL’DEN KORKMUYORDUM”

Duygulardan bahsetmişken, herkesin Real Madrid’i favori olarak gördüğünü hissetmiş miydiniz?

Madrid, olağan dönem ve playoffların ardından favori gruptu. Campazzo, Tavares, Hezonja ve Yabusele takımdaydı. Ama ben korkmuyordum. Yarı final ile final arasındaki saatlerde Madrid’in kaybettiği 4-5 maç izlemiştim. Evet, şampiyonlardı ama yenilmez değillerdi. Bizim sırf çocuklara güven aşılamamız gerekiyordu. Oğlum Sarp (13 yaşında, Ergin’in teknik takımının çok özel bir üyesi) bana Real Madrid’i yenebileceğimizi zira galaktik bir kadro olduğumuzu söylemişti. Etrafınızdakilerin size güvenmesi çok önemli ve oğlum bana çok güç veriyor. Maç öncesi Madrid favoriydi. Ve açıkçası ilk çeyrekten sonra biraz korkmuştum (gülüyor). ‘Böyle devam edersek 30-40 sayı farkla kaybederiz’ demiştim. Ama rotasyonda biraz değişiklik yaptım ve Tavares de iki faul almıştı. Kendisi korkunç bir oyuncu. Ona karşı oynamak çok sıkıntı. Campazzo’nun da faul sorunu vardı. Campazzo ve Tavares olmadan Real Madrid olağan bir ekip. Alandayken onları yenmek çok sıkıntı ama onları oyun dışı bırakırsanız Madrid’i yenebilirsiniz.

Chus Mateo, hakem kararlarının “kafa karıştırıcı” olduğunu söylemişti. Grubunuzun geri dönüşünde bunun belirleyici olduğunu düşünüyor musunuz?

(Gülümsüyor) Mateo çok zeki bir adam. O ‘kafa karıştırıcı’ tabirini kullandı ancak ben olsam öbür bir şey söylerdim ve cezayı yerdim (gülüyor). Artık önemli olursak, Finalde doğru olmayan kararlar alınmış olabilir ama hakemler ellerinden geleni yapmaya çalıştı. Tahminen aleyhlerinde bir karar yanlıştı, tahminen de 60-40’lık bir oranda o denli olmuştu… Antrenörlerin maç sonrası yorumlarına nitekim hürmet duyuyorum. Futbolda olduğu gibi polislik yapıp kimse bir şey söyleyemez diyemezsiniz. Ama hakemlerin finalde yanlış iş yaptığını düşünmüyorum. Ellerinden gelenin en uygununu yapmaya çalıştıklarını düşünüyorum. Mateo’nun bu türlü düşünmesine hürmet duymama rağmen.

Devre arasında neler konuştunuz? İkinci çeyrekte yaptıkları en karmaşık şey ne olmuştu?

Maçtan önce de, maç sırasında da, molalarda da… sonuçtan hiç bahsetmem. Her zaman momentumu analiz ederim. Genelde özel bir şey söylemem. İlk çeyrekte 5 dakikada 22 sayı yedikten sonra farklı bir şey söylemiştim. Çocukları uyandırmak için. Ama sonra sonuca odaklanmamıştım. Real Madrid’i yenmek çok güç iş. Atakta dayanılmaz yetenekli adamları var. Asıl önemli olan bazı savunma konumlarını analiz etmekti. İlk yarıda onlara ilk çeyrekte iyi olmadığımızı lakin savunma kimliğimizi ve saldırganlığımızı yeniden kazandığımızda oyunun momentumunun tamamen değiştiğini söylemiştim. Devre arasında Nunn olmadan başladık zira üç faulü vardı ve biz de Sloukas’ı oyuna soktuk. Topa daha fazla baskı uygulamak için. Size söylüyorum, molalarda özel bir şey konuşmuyoruz, sadece anı analiz ediyoruz. Maçtan önce bile konuşmuyoruz, tahminen de sırrım budur. Çocukların bunun sadece rastgele bir maç olduğunu görmelerini sağlamaya çalışıyorum. ‘Normal bir dönem maçı gibi oynayın.’ diyorum. Pek çok insan gözüne uyku bile girmediğinden falan bahsediyor… Ben maçlardan önce pek rahat uyuyorum. Hiç sorun olmuyor. Lessort olağan dönemde ve playofflarda birçok serbest atış kaçırmıştı ama finalde onları sokmuştu. Bu ruhsal bir şey. Real Madrid daha fazla baskı altındaydı ve favori olmamak da umurumuzda değildi. Üst üste iki kez şampiyonluk kazanmak istediğini söylediğinde Mateo’ya biraz baskı yapmıştım. Ona ‘hayır’ dedim, ‘bunu başaran tek kişi benim’ (gülüyor).

“İNANILMAZ BİR İNSAN”

Bu geri dönüşte Juancho Hernangomez çok önemli rol oynadı. Onun için kolay bir dönem olmadı ama ona güvendiniz.

Juancho’nun mükemmel bir dönem geçirmediği doğru ama olağanüstü performanslar sergilediği bazı anlar da oldu. Bazen tamamen oyuna odaklanamasa da harika bir çocuk. Bu bazı NBA oyuncularında yaygındır. Lakin belli bağlamlarda Juancho’nun bize çok şey katabileceği konusunda nettim. Saldırganlığıyla ve alandaki zihniyetiyle. Ayrıyeten Berlin’de İspanya ile Avrupa şampiyonluğunu kazanmıştı. Ve MVP’ydi de! Tüm bunlar bir şekilde bir araya geliyor. Berlin’de önemli bir maçı kazanmanın nasıl bir şey olduğunu esasen biliyordu, bu duyguyu zati taşıyordu. Son aylarda sağlığı pek iyi değildi, hastaydı ve hatta bir hafta boyunca Madrid’de hastanede yatmıştı. Bu dönem pek çok sorun yaşadı ama ben ona inanıyorum. Ve şahsen aslında inanılmaz bir insan. Sahiden. Oğlum Sarp’ın da arkadaşıdır. Ona çok hürmet duyuyor ve şayet bazen ben ona alanda o kadar hürmet duymuyorsam, bunun nedeni tam manasıyla odaklanmamış olmasıdır. Bu da onun sorunu.

Bu küçük detaylara çok değer veriyorsunuz: Juancho’nun Berlin’de MVP olması, Mateo’nun üst üste iki kez kazanmak istediğini söylemesi gibi…

Evet. Birçok kişi gösteri yapmayı sevdiğimi söylüyor ve kimileri da karakterimden ötürü benden nefret ediyor ama ben bu türlü biriyim. Ergin Ataman budur. Bu işten nitekim keyif alıyorum ve ne düşünüyorsam onu söylüyorum. Final basın toplantısında da latifeler yapıyordum zira bu türlü konuşmayı seven biriyim. Herkes basın toplantılarında politik doğrucu oluyor. Ben siyasetçi değilim (gülüyor). Basketbolu seviyorum ve benim için bu küçük ayrıntılar önemli. Bu yüzden o denli konuşuyorum.

Peki Ergin Ataman nasıl biri?

Saha dışında çok sakin ve rahat biriyim. Gördüğün gibi (gülümsüyor). Sokakta yürümeyi ve kıyıya gitmeyi severim… Çok basit bir adamım. Dışarıdan bakıldığında farklı göründüğünün farkındayım. Ama o denli değilim. Herkesle konuşurum. Lamborgini ya da Ferrari ile dolaşmam. Bir oğlum ve iki kızım var. Çok olağan bir beşerim. Yüzmeyi sahiden severim. Kışın da haftada bir kez yüzerim. Ve plajı hakikaten çok severim. Yüzmeyi, rahatlamayı ve meditasyon yapmayı… Restoranlara gitme falan gibi planları pek sevmem.

GALATASARAY İTİRAFI

Real Madrid’e olan bu sevgi nereden geliyor?

Ben büyük bir futbol hayranıyım. Galatasaray taraftarıyım. Futbolu çok seviyorum. Ve şu söyleyeceğim latife değil: Koçluk mesleğimi sonlandırdığımda, Galatasaray başkanlığına aday olacağım. Bunu yapmamı isteyen önemli insanlar var. Birkaç yıl önce Galatasaray basketbol grubunun antrenörlüğünü yaparken başkan Ünal Aysal bana o periyotta Dider Drogba gibi oyuncuların bulunduğu futbol grubunun teknik yöneticiliğini yapıp yapamayacağını sormuştu. Ben de ona ‘Sayın Başkan, oyuncularla başa çıkabilirim ama çalışmam, hazırlanmam ve lisansımı almam lazım…’ demiştim. Bana bu mevzuyu düşünmemi söylemişti. Gerçekçi olmadığı açıktı ama durum böyleydi. Basketbolda olduğu gibi futbolda da aynı başarıyı yakalamış olsaydı, sizinle kıyıda değil, şurada gördüğünüz teknelerden birinde konuşurdu.

Madrid’e gelince. Ekibi her zaman takip etmişimdir. Ronaldo’yu, Zidane’ı… Benim için daima farklı bir gruptu. Pek çok şeyden daha fazlasıydı. Benim için futbolda Real Madrid ile Barcelona ve sonra öbürleri gelir. Üç ya da dört yıl önce ne zaman Madrid’e maça çıksak, oğlumu Santiago Bernabeu’daki maçı izlemeye götürürdüm. Kulüp olarak Madrid’e ve Florentino Pérez’e hürmetim büyüktür. Onlar çok farklı. Benim için Madrid gibi bir kadroyla, Bay Florentino Pérez’in kadrosuyla karşılaşmak bir onurdur.

Ve artık Madrid’in basketbolda kabusuyum… Özür dilerim (gülüyor). Efes’le de kazandık, artık yeniden kazanıyoruz…

Panathinaikos ile yeni bir hanedanın başladığını mı düşünüyorsunuz?

Bilmiyorum. Burada sadece bir yıl daha kontratım kaldı ama çok memnunum. Artık bu tıp kulüplerde herkes daha fazlasını isteyecek. Tekrar Euroleague’i kazanmak isteyecekler. Benim bu tecrübem var ama diğerlerinde olmayabilir (gülümsüyor). Benim için en önemli şey, hürmetin çok olması. Sadece anı yaşamak istiyorum.

Her ne kadar serbest oyuncu dönemi geliyor olsa da… Yeni bir ihtilal olacak mı yoksa Euroleague’i kazandıktan sonra daha sakin bir yaz mı geçireceksiniz?

Final Four öncesinde Sani Becirovic ne yapabileceğimizi, hangi transferlere bakmamız gerektiğini sormuştu… Ben de ona ‘dur’ demiştim. Artık transferleri düşünmek istemiyordum. O sırada Final Four’a çıkıp, yarı finali kazanmalı ve ardından şampiyonluğu kazanmaya odaklanmalıydık. Finalden sonra ondan birkaç gün daha izin istemiştim. Aslında şu anda sakiniz, zira bir iki oyuncu dışında tüm oyuncuların kontratı var. Tahminen birkaç imza atabiliriz zira yakaladığımız kimyanın bozulmasını istemiyorum.

Geçen yaz Willy ile sözleşme imzalamaya çalışmışlardı…

Willy’nin Barça’yla bir yıl daha mukavelesi olduğunu düşünüyorum. Balcerowski sanırım Unicaja ile çoktan anlaşmıştı, o denli okudum, bilmiyorum. Willy iyi bir çocuk ve elbette Balcerowski’nin yerine birini bulmak için piyasaya bakacağız. Lakin Becirovic’in bana söylediği bir isim değildi, tahminen de mukavelesi olduğu için. Elbette beğendiğim biri ama artık bunu düşünmenin vakti değil.

“ALTIN MADALYA İÇİN ADAY OLABİLİRİZ”

Türk Milli kadrosuna gelince, Olimpiyatlar’a katılamamak sıkıntı olacak. Türkiye için nasıl bir gelecek öngörüyorsunuz?

Son Avrupa Şampiyonası’nda grup basamağında İspanya’ya karşı son topta kaybetmiştik. Ve son 16 cinsinde Fransa’ya karşı kusursuz bir oyun oynamıştık (uzatmalarda Fransa’nın 87-86 galip olduğu). Tahminen de mesleğimin en kötü mağlubiyetiydi. Açıklaması sıkıntı bir yenilgiydi… NBA’de beş oyuncumuz var: Alperen Şengün, Cedi Osman, Furkan Korkmaz gibi… Ve son Avrupa Şampiyonası’nın sonuçlarıyla birlikte NBA’deki oyuncularımızı iyi yönetirsek bir sonraki Eurobasket’te altın madalya için aday olabileceğimizi düşünüyorum. Bu benim hayalim. Mesleğimde yakalayamadığım tek başarı bu. Ama önce yeterlilik kazanmamız gerekiyor. Bunu başarırsak ve tüm NBA oyuncularının Eurobasket 2025’e gelmesini sağlarsak, Ergin Ataman’ın maksadı şampiyonluğu kazanmak olacaktır. Lakin NBA oyuncularının da aynı kararlılığa sahip olmasını bekliyorum. Zira bazen dönem sonunda yoruluyorlar. Kilit nokta da bu olacak. Mükemmel oyunculara sahip olmak önemli ama aynı vakitte onları iyi yönetmek de önemli. Birçok kişi Euroleague’de kadrosu 17. sıradan ikinci sıraya taşıdıktan sonra neden ‘yılın koçu’ olmadığımı sormuştu ama Mateo da şahane bir iş çıkarmıştı. Tüm yıldızlarını iyi yönetmeyi başardı ve olağan dönemi kazandı.

Son olarak, geriye dönüp 2000 yılında ilk kez Final Four’a çıkan Ergin Ataman’a ne söylemek isterdiniz?

O benim ilk tecrübemdi, rüya üzereydi. Asistanlık yapıyordum ve bu her zaman hayalimdi. İspanyol ve İtalyan bir koç için bu olağan bir şey. Ama bir Türk antrenör için durum bu türlü değil. Bu nedenle ülkemde kimileri beni kahraman olarak görüyor. Dolayısıyla 2000 yılında Final Four’da olmak bir hayal üzereydi.

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Sevilla, Chidera Ejuke ile Sözleşme İmzaladı!

HIZLI YORUM YAP