37,9717$% 0.02
41,1698€% -0.02
3.813,97%0,39
6.272,00%0,44
25.009,00%0,43
3.124,32%0,34
9.659,48%0,49
DOLAR 37,9717
EURO 41,1698
ALTIN 3.813,97
BİST 100 9.659,48
İmsak 02:00
Önceki akşam hayatımda ilk kere bir şey oldu.
Büyük bir şefin çaldığı orkestra önünde, iki olağanüstü soprano ve çok sevdiğim bir Türk tenordan Türkçe “Yaralı Gönül” müziğini dinledim.
Düşünün; uluslararası bir şef, bir filarmoni orkestrası, insana sahneye fırlayıp göbek atma dileği veren kıpır kıpır bir Türkçe şarkıyı çalıyor.
1920’lerde tanınmış bir Yunan rebetiko müziği.
Çiftetelli de diyebilirsiniz. Türk, Arap, Yunan, Yahudi kim bilir kaç müzisyenin çaldıkları, söyledikleri, Yunancada “Misirlou” (Mısırlı) olarak bilinen müzik.
İki soprano resmen bel kırarak eşlik ediyor, ve büyük bir Türk tenor, elleriyle neredeyse gel gel diyerek bizi sahneye davet ediyor.
Muazzam bir Puccini gecesi, Ege kıyısında masaların üzerinde bitiyor sanki…
Oysa çok kötü bir gündü, 24 saatte neler olmuştu?
Oysa kötü bir gündü.
Moralim yerle birdi.
Düşünebiliyor musunuz o bir gün içinde;
77 yıllık hayatımda hiç böyle bir gün olmuş muydu?
Bir düşündüm.
77 yaşındayım.
Hayatımda 2 askeri darbe, 2 ara rejim yaşadım.
Hiç böyle bir gün oldu mu?
12 Eylül’ün Barış Davası’nı hatırladım.
Sanatçılar, müellifler, gazeteciler götürülüyordu.
Ama aynı gün bu kadar olay…
İçimden “Sistem çöktü, ama rejim dimdik ayakta” dedim ve unutmaya çalıştım.
Wagner’in arkadaşının torunu elinde baget sahnede
Önceki akşam Wolkswagen Arena’da Limak Filarmoni Orkestrası’nı dinlerken iki buçuk saatliğine işte bu kabustan kurtardım kendimi.
Limak Filarmoni Orkestrası’nı ilk sefer canlı dinliyorum.
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası kadar başarılı ve zengin bir orkestra.
Ünü giderek artan bir İtalyan şef, Alvise Caselatti…
İlginç bir şef…
Dedesi Wagner’in arkadaşı…
Anne ve babası hukukçu.
Kendisi de hukuk okuyor ama aklı müzikte ve aynı anda Padua Konservatuvarı’na devam ediyor.
Yoğun bakımda verilen büyük bir hayat kararı
Ama para kazanma yolu başka alanda.
2003’te New York’ta büyük bir gayrimenkul yatırım şirketinin danışmanıdır.
O gün hastane yatağında kendi kendine şunu söylüyor:
“Hayatta bir rüya varsa, onu gerçekleştirmek için doğru anı, fırsatı veya uygun fırsatı beklemek zorunda değiliz. Çünkü o an asla gelmeyebilir.”
Hastaneden çıkar çıkmaz Julliard Müzik Okulu’na yazılıyor.
Bugün İtalyan müzik okulunun en büyük şeflerinden biri.
2017’de New York Central Park ve diğer şehirlerde “İtalyan Operası Havada” isimli genç kuşaklara yönelik bir şenliği yönetiyor.
Bu kasım ayında da Miami’de bir müzik şenliğinin açılışını yapacak.
Onu sahnede ilk sefer izliyorum.
Çok sevdim.
Arnavut-Bolivyalı anne babanın Alman kızı
İki İtalyan soprano…
Carolina Lopez Moreno…
Bolivya ve Arnavut anne babanın Alman vatandaşı kızları.
Daha önce ondan Mascagni’nin Cavalleria Rusticana’sını dinlemiştim.
Önceki akşam onun aynı zamanda büyük bir Puccini yorumcusu olduğunu anladım.
Ama bir başka özelliğini de sonda anlatacağım.
Karşımızda Zubin Mehta’nın ve Met’in İtalyan sopranosu var
Ve Eleonora Buratto…
2013’de Zubin Mehda’nın çaldırdığı Falstaff’ta söylemiş bir İtalyan soprano.
2016’da Metropolitan Opera’da Donizetti’nin Don Pasquale’sinde sahne almış.
Roberto Alagna gradosunda milli ve yerli bir Türk tenor
Ve Murat Karahan…
Benim için Roberto Alagna gradosunda uluslararası bir sanatkarımız.
Zaten Zefirelli’nin yönettiği Vilayet Travatore’de sahne almış bir tenorumuz.
Bolşoy, Viyana Devlet Operası, Münih Bavyera Devlet Operası, Napoli’de ünlü San Carlo Tiyatrosu, Verona Arenası…
Aynı zamanda Türk müziklerini olağanüstü söyleyen bir tenor.
“Elbet Bir Gün Buluşacağız’ı” kesinlikle dinlemenizi öneririm.
Benim “must’larımdan” biri…
En vazgeçemediklerimden…
Estetik bir vongole makarna üzerine lahmacun yenir mi?
İşte böyle bir dörtlüden anonim bir Akdeniz müziğini, “Yaralı Gönül’ü” dinledik.
Diyeceksiniz ki, kum midyeli estetik bir vongole makarna üzerine lahmacun yenir mi?
Yok, öyle değil.
Ne İtalyan müziği Vongole…
Ne Akdeniz ve Ege’nin güzel müzikleri lahmacun.
Ayrıca lahmacun da olağanüstü bir yemek.
Yani böyle bir benzetme ihtimali olan snob klasikçilere şimdiden cevap vereyim dedim.
Roberto Alagna da Sicilya’nın en kenar mahalle müziklerini kusursuz söylüyor.
İlk bölüm İtalyan ve Fransız ağırlıklı aryalar
Gecenin ilk kısmında bence mükemmel bir repertuvar yapılmış.
Puccini ve Massenet’nin eserlerinden oluşan aryalar.
İtalyan ve Fransa opera geleneğinin en sevdiğimiz ve herkesin sevebileceği en çok dinlediğimiz eserleri.
Manon Lescaut, La Boheme, O Mio Babbino Cara’lar yani.
Cavaleria Rusticana’nın Intermezzo’sunu dinlerken
Bir de orkestra en sevdiğim biri olan Mascagni’nin Cavalleria Rusticana operasının “Intermezzo’sunu” çaldı.
İşte onu dinlerken, Türkiye’nin “yeni normal’inden” tamamen koptum.
Bu parçayı Mahler’in Beşinci Senfoni’sinin Adagietto kısmına benzer bir ruh haliyle dinliyorum daima.
“Köylü namusunu” anlatıyor ama bana aristokratik bir haz veriyor.
Şef Caselatti çok güzel çaldırdı. Orkestra çok güzel çaldı.
Benim için gecenin en müstesna anıydı.
Napoli deyince aklıma gelen 3 müzikten biri
Sonra ikinci bölüm geldi.
Sürprizler…
Napoli büyük ses geleneğinin sokaklara kadar inmiş şahane müziği “Torna e Surriento…”
“O Solo Mio”, “Santa Lucia” gibi büyük halk müziklerinden biri…
Eleonara Buratto tam bir İtalyan gibi okudu şarkıyı.
Bir tenorun ağzından Sezen ve Şehrazat müziği dinlemek
Sonra sıra Murat Karahan’ın iki Türk müziğine geldi.
Biri benim için tam sürprizdi.
Önce, Şehrazat’ın “Kıyamam’ını” söyledi.
Onun “Su Gibi’si” de benim meditasyon şarkılarımdan biridir.
O söylerken Şehrazat’a mesaj atıp, “Şu an seni dinliyorum” dedim.
Sonra Sezen Aksu’nun “Biliyorsun’u” geldi.
Karahan’ın sesine çok uygun bir Sezen şarkısı…
Bir sopranodan öyle bir Arnavut müziği dinledim ki
Ama gecenin benim için büyük bir sürpriz daha vardı.
Carolina L. Moreno’nun söylediği “Kroi i Fshatit Tone” isimli şarkı…
Nedense ilk anda bana Yunanistan’ın eski kadın oyuncularından Irene Pappas’ın “Prodemeni Agapi” müziğini anımsattı.
Şarkı Yunanca değilmiş.
İlk kere dinledim ama “Bu bizim oralardan” dedim. Balkan izleri vardı.
Meğer bir Arnavut müziğiymiş.
Müthişti…
Bir defa daha anladım ki anadili ve kültür daima altlarda bir yerde duruyor.
Sonra işte böyle bir gecede, karşısında onu hissettirecek güzel bir kalabalık bulunca dışarı fırlıyor.
Bu kusursuz Arnavut müziğini kaydettim.
Hayatımın geriye kalan daha kısa kısmında epey dinleyeceğim.
Çıkışta Murat Karahan bana söz verdi.
Bir gün benim için, Roberto Alagna’nın “Malena’sını” söyleyecek.
Teşekkürler Limak…
Ertesi sabah “yeni normal’e” dönüş
İşte böyle çok güzel bir geceydi.
Ama sadece bir gecelik teneffüs…
Ertesi sabah ülkemin “yeni normal’i” daha gözlerimi açtığımda kapımdaydı.
Orada burada insanlar meskenlerinden toplanıyordu.
“Sıradanlaşan şeyler” yani…
Tek tesellimiz, artık ortalıkta “Demokratikleşiyoruz. Ayrıntıya değil büyük fotoğrafa bakın” diyen liberal aydınların kalmaması…
Woody Allen sinemasının o son sahnesinde üzereyiz.
“Whatever Works…”
Her şey yerli yerine oturuyor yani.
Diğer Güncel Haberler İçin Tıklayın / Bursa Haber – Bursa Gündem – Bursa Gündem Haber – Bursa Haberleri – Bursa Son Dakika
Bizi İnstagram’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi X’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHbr
Bizi Facebook’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Youtube’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Linkedin’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Santorini’de Deprem Korkusu: Küçük Ege Adasında Neler Oluyor?