38,0052$% 0.43
41,2766€% 0.66
3.694,12%0,42
6.057,00%-0,41
24.154,00%-0,39
3.027,42%0,13
9.123,10%0,87
DOLAR 38,0052
EURO 41,2766
ALTIN 3.694,12
BİST 100 9.123,10
İmsak 02:00
Dün akşamdan itibaren iktidar yanlısı televizyonlarda gördüğüm manzara bende bir “Deja Vu” etkisi yarattı.
Daha ifadesi bile alınmamış beşerlerle ilgili sızdırılan “şeyler”, son 15 yıldan hiçbir ders alınmadığını gösteriyordu.
Şimdiden “bavul gazeteciliğinin ilk istekli fedaileri” ortaya atıldı.
Silivri fecaatında yaşadıklarımızın “copypaste” tekrarı tehlikesi var gibi geldi bana.
Bu “itirafçılar” daha ilk günden ortaya çıktı
Nitekim daha ilk günden “itirafçılar” ortaya çıktı.
İlk vuruş, tıpkı Silivri mezaliminin başındaki “Danıştay” davası itirafçıları gibi güya.
Hani şu, “Danıştay baskını Cumhuriyet gazetesinde planlandı” iftirasını atan “itirafçı çetesi” gibi….
Bu modelle gidilecekse gerisinden “gizli tanıklar” gelecek.
Acayip acayip takma isimler altında bol bol “gizli tanık” ifadesi okuyacağız, dinleyeceğiz.
Kimler mi olacak o itirafçı ve gizli tanıklar…
Onlardan birinin kıssasını size bugünden anlatayım. Sonra ötekilerin de isimlerini vereceğim.
Çünkü kendi başımdan geçti.
Silivri mezalimine giden Ergenekon davalarının başında hislerimi yazmıştım.
Zaman beni haklı çıkardı.
Bugün de aynı hislerimi yazıyorum.
1 Kasım 2012 günü Anadolu Ajansı’nın geçtiği bir haber
1 Kasım 2012 günü Hürriyet’teki odamda oturuyordum.
Birden önüme bir Anadolu Ajansı haberi geldi.
Başlığı motamot şöyleydi:
“Gizli şahitten Ertuğrul Özkök” iddiası…
Aralarında eski Genelkurmay Başkanı Emekli Orgeneral İlker Başbuğ, gazeteci Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal’ın aralarında bulunduğu 274 sanıklı Ergenekon davasının Silivri’de oluşturulan özel mahkemede yargılanması sırasında bir “gizli tanık” çıkmış ve beni de bu davaya dahil ettirmek için bir sürü şey anlatmış.
Hayatımda duymadığım matbaa, hayatımda duymadığım kitap
Anlattığı şeyleri okudum.
Bir matbaadan söz ediyor, hayatımda öyle bir matbaanın ismini dahi duymadım.
O matbaada basılan bir kitaptan söz ediyor, öyle bir kitabın ismini hayatımda duymadım ve öyle bir kitap da yok.
Gizli şahit o matbaadayken ben de oraya gelmişim ve oradan Hürriyet yazı işlerine talimat vermişim.
“Bu kitap Ergenekon davasını bitirecek, bunu manşetten verin” demişim.
Anlattığı ne varsa hiçbirini hayatımda duymamıştım.
Dava açamayız, Tanık Koruma Kanunu var
Haberi okur okumaz avukatı aradım.
Bu “gizli tanık” hakkında dava açalım dedim.
“Sonuç alamayız, ‘Tanık Koruma Kanunu’nu ile korunuyor” dediler.
“Sembolik de olsa açalım davayı” dedim.
Dedikleri doğru çıktı. O karanlık iftiracı, “Tanık Koruma Kanunu”nun zırhına bürünmüştü.
Önce bir mahkemeden kendine koruma kalkanı çıkardı.
İnanılmaz bir şey oldu, Yargıtay “Açıklayın bunun ismini” dedi
Bunun üzerine “Yargıtay’a gidelim” dedim.
Benim gibi başka mağdurlar da varmış ve hiç beklemediğimiz bir gelişme oldu.
Yargıtay kararıyla bu karanlık insanların gerçek kimliklerinin açıklanmasına karar verildi.
İşte benim gizli şahit öyküm tam burada başlıyor.
Benim hakkımda bu iftiraları atan o gizli şahit kimmiş biliyor musunuz?
Şimdi sıkı durun.
İlk gizli şahit Nazilli cezaevinden bir katil
Nazilli Cezaevi’nde yatan ve hüküm giymiş bir katil.
Adı Cihan Oskay’mış…
Biraz daha araştırınca altından kim çıktı?
Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım hakkındaki FETÖ iftiralarını ilk ortaya atan şahıs.
Araştırmaya devam ettim.
Bodrum-İstanbul uçak biletleri FETÖ yanlısı bir gazete tarafından alınmıştı.
İşte böyle bir adamdı.
Öteki gizli şahitler: Koyun hırsızı ve kız kardeşini satan bir adam
Ergenekon davaları büyük ölçüde ‘gizli tanık’ denilen ne idüğü belirsiz insanların üzerinden yürütüldü.
Dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Ergenekon davası kapsamında 60 gizli şahit olduğunu açıklamıştı.
Bunlardan 31’i dinlendi. Sadece dördünün gerçek isimleri açıklandı.
İçlerinde mesleği olan, eli ekmek tutan bir kişi bile yoktu.
Aralarında koyun hırsızı vardı… Oto hırsızı vardı. Kız kardeşinin kızını satan vardı…
Ali Tatar’ı, Türkan Saylan’ı, Kuddusi Okkır’ı öldürenler
Durun bitmedi, bu “itirafçı” denilen adamlar, “gizli tanık” denilen adamlar hakkında anlatacaklarım.
Anlatacağım ki, bir dönem bunlarla yürütülen davalarda “darbeci” diye suçlanan, “Ergenekon kasası” diye hücrelerinde ölüme terkedilen Kuddusi Okkır’lar, Türk ordusunun “intihar ettirilen” Ali Tatar’ları, gururlu subayları, ordumuzun kahraman insanları, Türkan Saylan’lar, Mehmet Haberal’lar, İlhan Selçuk’lar nasıl karanlık ve soysuz insanların kumpasları, iftiraları, palavraları ile mahvedildiler, hatırlayalım.
Gizli şahit hisar: Cezaevinde başsavcının odasında birlikte rakı içerdik
O günlerde Hikmet Çiçek, Oda TV’de Ergenekon davalarındaki gizli şahitlerin zırvalarından bir potpuri hazırlamıştı.
Buyurun size yargı ve adalet adı altında yapılan bu rezilliklerden örnekler:
(*) Gizli şahit 15: “Veli Küçük köpeklerimi zehirledi, atımı kesti.”
(*) Gizli şahit Kıskaç: “Öcalan’a suikast görevi bana verildi. Kabul etmedim, benim yerime Yeşil gitti.”
(*) Gizli şahit 9: “Bombaları atmak için Muzaffer Tekin 500 bin dolar teklif etti.”
(*) Gizli şahit Hisar: “Cezaevinde başsavcının odasında birlikte rakı içerdik.”
Gizli şahit Poyraz: Zar oynarım, pavyon alemine takılırım
(*) Gizli şahit Akdeniz: “Kola içirdiler, bademciklerimi aldılar.”
(*) Gizli şahit Aydos: “Saddam Hüseyin’in casusunu ilaçla uyuttum, çantasını aldım.”
(*) Gizli şahit Poyraz: “Zar oynarım, yanık oynarım, pavyon âlemine takılırım.”
Evet işte bu zırvaları söyleyen pespaye karakterlerin tabirleriyle yüzlerce insanın hayatını kaydırdılar.
İtirafçı ve gizli şahitler Türkiye adalet tarihinde ne yazık ki utanç verecek bir sicile sahiptir.
Bakın 2012’deki bu gizli şahit iftirasından bir yıl sonra ne oldu?
İşte o nedenle bugünkü hâkim ve savcıların vicdanına seslenmek istiyorum.
O periyotta savcılık makamlarında, Türk adalet tarihinin utanç sayfalarına geçen Beşiktaş Adliyesi’nde, Zekeriya Öz ve şürekası vardı.
Kullandıkları adamların gayrı ciddiliği, tıynetsizliği bu kumpas davaları çöktükten sonra bütün açıklığı ile ortaya çıktı.
Benim hakkımda bu gizli şahit iftirası 1 Kasım 2012 günü atıldı.
Ondan bir yıl sonra, o meşhur 17-25 Aralık olayı patladı.
Bir yıl sonra MİT müsteşarını tutuklamaya kalktılar
Zekeriya Öz ve ondan sonra gelen çetesi bu ülkenin MİT Müsteşarı’nı tutuklamaya kadar götürdüler pervasızlıklarını.
Ve ondan 3 yıl sonra bir 15 Temmuz gecesi işte o darbe girişimini yaşadık.
Ergenekon davalarının başından itibaren yapılan adaletsizlikler konusunda ilk ihtarları yapan insanlardan biriydim.
Ama aynı ben, o uğursuz 15 Temmuz gecesi, CNN Türk ekranına çıkıp “Bu bir darbe teşebbüsüdür, biz gazeteciler bunun karşısında olmalıyız” diyen, siyasi olmayan ilk sivildim.
Siyasiler “aldatıldık” deyip elini temizledi
Oysa daha üç yıl öncesi siyasi iktidar Beşiktaş savcılarının gerisindeydi.
Bavulcu gazeteciler o kumpas dokümanlarını çekçek valizlerde savcılara taşıyor, gururla poz veriyordu.
İktidar medyasının ekranları işte bu rezil itirafçıların gizli şahitlerin ağzından saçılan salyaları motamot millete duyuruyordu.
Ne oldu sonra…
Siyaset “Aldatılmışız” deyip elini temizledi.
Ya o gizli şahitler, itirafçılar…
O itirafçıları kullanan Zekeriya Öz şimdi nerede?
Onları kullanan savcılar, yargıçlar, polis müdürleri…
Dönemin imparator savcısı Zekeriya Öz şimdi neredeler?
Okuduğuma göre Almanya’da bir yerde bir restorana gitmeye kalmış, oradaki Türk vatandaşlarından dayak yemiş.
O günden beri hiç ses alınamıyor.
Sayın yargı mensupları! Sizler gençsiniz, Ankara’daki politikler yaşlı
Sayın yargı mensupları…
Bu ülkede zaman çok hızlı geçiyor.
Sizin yaşlarınız genç.
Ekrem İmamoğlu, Selahattin Demirtaş gibi siyasetçiler şimdi 50’li yaşlarında.
Hiç kuşkunuz olmasın ki o iki genç insanın Türkiye’nin siyasi geleceğinde çok önemli yerleri olacak.
Ankara’da oturan siyasetçiler ise artık çok yaşlı.
Bir gün onlar gidecek.
Ve sizler yaşamaya devam edeceksiniz.
Beşiktaş savcılarının ve yargıçlarının yaptığı bu yanlışlara düşmeyin.
Gazeteci arkadaşlar! Size servis edilen bavullara itibar etmeyin
Son kelamım de gazeteci arkadaşlarım için…
Bir önceki periyodun bavulcularının yanlışlarına düşmeyin.
Size belge, bilgi diye servis edilen şeylere güvenip hemen üzerine atılmayın.
Yeni Baransu’lar çıkmasın artık bu meslekten.
Yakın mazimiz hepimiz için büyük derslerle dolu.
Hepimiz ders alacak kadar yanlışlar yaptık.
Aynı yanılgılara siz düşmeyin.
Militanlık, fedailik, trollük değil, gazetecilik yapın.
Bizi kurtaracak tek şey, vicdan, adalet ve insanlıktır.
Sapmayın o çizgiden.
Diğer Güncel Haberler İçin Tıklayın / Bursa Haber – Bursa Gündem – Bursa Gündem Haber – Bursa Haberleri – Bursa Son Dakika
Bizi İnstagram’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi X’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHbr
Bizi Facebook’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Youtube’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Linkedin’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
11. Cumhurbaşkanı Gül: Vaktiyle Erdoğan’a ve Şahsıma Yapılanlar İmamoğlu’na da Yapılmamalı; Hukuk Kaybedilirse Türkiye Kaybeder!