38,2667$% 0.01
43,7149€% 0
4.082,34%-1,71
6.773,00%-1,70
27.009,00%-1,70
3.308,77%-2,08
9.312,13%-0,10
DOLAR 38,2667
EURO 43,7149
ALTIN 4.082,34
BİST 100 9.312,13
İmsak 02:00
Bayram öncesi İstanbul’un seçilmiş iki Büyükşehir Belediye Başkanı için açılan 2 davadaki ana suçlama hususlarını yazmıştım.
Biri 2002 yılında Recep Tayyip Erdoğan’a, öteki de 19 Mart 2025 sabahı Ekrem İmamoğlu’na yöneltilen ana suçlama unsurlarıydı.
İkisine de aşağı yukarı aynı unsurlardan suçlama yöneltilmişti.
Ama savcıların sunduğu detaylı olaylar farklıydı.
Bugün bir adım daha ileri gidip, 2002 yılında devrin eski seçilmiş İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkında Cumhuriyet Başsavcısı tarafından yapılan suç duyurusunda yer alan 19 somut iddiayı yazıyorum:
Hangi ihalelerde suç iddiası vardı?
Sanık Recep Tayyip Erdoğan hakkında İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nce personelin taşınması için servis kiralama işi ihaleleri;
Akbil, araç kiralama suçlamaları nelerdi?
Doğal gaz, kitap basımı…
İGDAŞ ihalelerinde ironi şirketine verilen işler
Bu 11 suçlama TCK’nın hangi hususlarına göre kabahatti?
Başsavcılık işte tek tek detayını verdiğim bu iddiaları, daha önce de yazdığım gibi şu 6 suç kategorisi içinde toplamıştı:
(*) Cürüm işlemek için teşekkül meydana getirmek ve bu teşekkülü yönetmek (TCK’nın 313’üncü maddesi) Danıştay 2’nci Dairesi’ne gönderildi.
(*) Nitelikli zimmet (TCK’nın 202/2, 80’inci maddeleri)
(*) Devlet alım ve satımlarında çıkar sağlamak (TCK’nın 205, 80’inci maddeleri)
(*) Rüşvet almak (TCK’nın 212/1’inci maddesi)
(*) Görevde yetkiyi berbata kullanmak (TCK’nın 240’ıncı maddesi)
(*) Artırma ve eksiltmeye hile karıştırmak (TCK’nın 366/2’nci maddesi)
Bir tek gizli şahit yok; o görmüş, bu görmüş yok
Dikkat edin.
İddiaların hiçbiri kim ve ne olduğu belirsiz “gizli tanık” ifadelerine,
“İhbarcı” adı altında ortaya çıkıp da gördüğünü söylediği toplantılarda cep telefonu apayrı yerlerde sinyal veren ve normal olarak bir hakimin anında reddetmesi gereken prestijsiz ihbarcılar yok.
Suçlamalar, evraklar üzerinden yapılıyor. Üstelik nakdî değerleri İmamoğlu’nunkinden kat kat fazla.
Suçlamayı yapan da Cumhuriyet Başsavcısı.
Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemden bir fotoğrafı
Ne evine sabah baskını yapıldı ne tutuklandı
İşte böyle bir somut suçlama tablosu ile yargılandı periyodun seçilmiş İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı.
Ne 20 araba ile evine baskın yapıldı
Ne eşinin ve çocuklarının önünde alınıp götürüldü…
Ne 4 gün gözaltında tutuldu
Ne de tutuklanıp Silivri gibi, Ergenekon ve Balyoz skandallarından sonra artık adı Esad rejiminin Sednaya’sı ile aynı düzeye inen bir cezaevine konuldu.
Davası normal olarak görüldü.
Bazılarına sadece avukatları girdi.
Ve sonunda beraat etti.
Bazıları da Rahşan Affı’na girdi.
Vicdan sahibi bir savcı, hakim veya siyasetçi bize bu çifte standardı açıklasın
Şimdi vicdanı olan hangi savcı, hangi hakim, hangi siyasetçi bize bunu mantıklı ve ikna edici münasebetlerle açıklayabilir?
Var mı öyle biri?
Erdoğan 1994 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına 1 milyon oyla seçilmişti.
Bu da İstanbul halkının oylarının sadece yüzde 26’sıydı.
Yani her 4 İstanbul vatandaşından sadece biri ona oy vermişti.
Onun dışında 4 adayın oyları neredeyse birbirine eşit bölündüğü için ortadan çıkmıştı.
İmamoğlu daha 1 yıl önce yüzde 52 oyla seçildi.
4.5 milyon İstanbullunun oyunu aldı.
Üstelik bu üst üste üçüncü seçimiydi ve her seçimde oyunu daha da yükseltti.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç
Adalet Bakanı çıkıp bize bu çifte standardı izah etsin
Adalet Bakanı yüzümüze baka baka “bu bağımsız ve tarafsız yargının kararı” diyor.
Öyleyse bu çifte standart nedir?
Yani “Erdoğan’ın kaçma ve kanıtları karartma ihtimali yoktu, İmamoğlu’nun var” mı diyeceksiniz?
Allah aşkına üstte yazdığım suçlama tablosuna bir bakın.
Neyle açıklayacaksınız İmamoğlu’nunkinden çok daha somut, öyle herkesin gülüp geçtiği, kim olduğu belirsiz gizli şahitlere değil; Cumhuriyet Başsavcısının resmi evraklar üzerinden yaptığı suçlamaları tutuksuz yargılayıp, daha şimdiden çökmüş bir davayı süresi seçime kadar gidebilecek insafsız bir cezaya çevirme hazırlığınızda oluşunuzu?
Bu bal gibi bir siyasi davadır
Çıkın artık dürüstçe itiraf edin.
Bu sapına kadar siyasi bir davadır.
Türk halkı da dünya kamuoyu da bunun bal gibi siyasi bir karar olduğunu biliyor.
Bilin ki bu kararla Türk yargısının prestijine çok ama çok ağır bir darbe vuruldu.
Bu yarayı sarmak çok uzun zaman alacak ve Türkiye’nin hem sosyal yapısına hem de prestijine varsayımınızın ötesinde büyük zarar verecek.
Bu dava bir gün Yassıada ile aynı hizaya yazılabilir
Ve yine bilelim ki, yanlışlıklar düzeltilmediği taktirde bu davanın Türk siyaset ve adalet tarihindeki yeri Yassıada Mahkemeleri kadar farklı olmayacak.
“İkisi arasında ne fark var?” derseniz karşılığı da şudur:
Bir tek “bebek ve don davası…”
Ve son bir hatırlatma…
Yassıada’da yargılanıp idam edilen o insanlar, bugün İstanbul’un en mutena yerlerinden birindeki anıt mezarlarında yatıyor.
Her yıl merasimlerle anılıyor.
Bahçeli’nin temennileri için bir niyet mektubu olabilir
O nedenle sözlerimi şöyle tamamlayacağım.
Bu siyasi bir karardır ve yine siyaset düzeltmelidir.
Düzeltmenin ilk adımı da İmamoğlu ve arkadaşlarının tutuksuz yargılanmasının sağlanmasıdır.
Ve herkes de bunun Ankara’dan gelecek bir iletiyle sağlanabileceğini biliyor.
Ayrıca bu, dün sağlığına kavuştuğunu gördüğümüz MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, Bayramın birinci günü Türkgün Gazetesi’ne yazdığı yazıda önerdiği adalet ve demokrasi temennisinin samimiyeti konusunda da çok etkili bir niyet mektubu olurdu.
Bahçeli’den yeni çözüm süreci açıklaması: ‘Terörsüz Türkiye’den rahatsızlık duyanlar devrede, bu yüzden geciktirilmemeli
Diğer Güncel Haberler İçin Tıklayın / Bursa Haber – Bursa Gündem – Bursa Gündem Haber – Bursa Haberleri – Bursa Son Dakika
Bizi İnstagram’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi X’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHbr
Bizi Facebook’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Youtube’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Linkedin’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Resmî Gazete’de Bugün (5 Nisan 2025 Resmî Gazete Kararları)