32,9820$% 0.46
35,8416€% -0.04
2.554,51%0,21
4.126,00%0,26
16.534,00%0,29
2.408,97%-0,26
11.024,33%2,62
Farkındayım.
Ekrem İmamoğlu’na kesin aday gözüyle bakan çok iddialı bir başlık.
Bu cümlenin ardında nasıl bir desteğim var anlatacağım.
Önce şunu söyleyeyim; son anketlerde Ekrem İmamoğlu ile ilgili bir soru ve sonuç yok.
Bu benim anketleri okumamdan çıkardığım sonuç.
Dün Metropoll’den gelen son anket
Dün Metropoll Yöneticisi Özer Sancar da kendi anketinin sonuçlarını yayınladı.
Orada durum şöyle görünüyordu:
(*) BİRİNCİ PARTİ: CHP Yüzde 32.4
(*) İKİNCİ PARTİ: AKP Yüzde 32.2
(*) ÜÇÜNCÜ PARTİ: DEM Yüzde 10.5.
(*) DÜRDÜNCÜ PARTİ: MHP Yüzde 7
(*) BEŞİNCİ PARTİ: İyi Parti. Yüzde 5.8
Nisan’a göre CHP 3 puan kaybetmiş, AKP ise 1 puan almış
Buna göre; Nisan ayından bu yana CHP 3 puan kaybetmiş. AKP ise 1 puan almış.
Buna karşılık Cumhur İttifakı’nın öteki üyesi MHP Nisan’dan bu yana 1 puan kaybetmiş.
Neticede Metropoll araştırmasında da CHP 1 numara. Ayrıca Cumhurbaşkanlığı seçiminde onun müttefiki olan İyi Parti de 2 puan almış görünüyor.
Ancak bu sayıların hepsi yanılma hisseleri içinde ve aydan aya değişebilir.
Zaten Panorama Araştırma şirketinin yöneticisi Ete de “AKP yeniden birinci parti pozisyonuna geçerse şaşırtan olmaz” diyor.
Önümüzdeki 4 yıl Erdoğan’ın son dönemi olacak
Ben bu sonuçlara değil; trendlere bakıyorum ve şu yargıyı rahatlıkla söylem edebiliyorum.
AKP’nin 22 yıllık “Hegemonya dönemi bitiyor…”
Artık bu ülkeyi, “Her şeyin, her kaynağın mutlak hakimi olarak yönetemez” diyorum.
Bana göre, bugünden 2028’e geçecek süre Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son periyodudur.
77 yıllık hayatımın üç ayrı periyodunun bana öğrettikleri
Yetmiş yedi yıllık hayatımda, 1960 Darbesi’nden beri bütün siyasi gelişmeleri takip ettim.
Bunun üç kısmı vardı.
Birinci dönemi, Demokrat Parti ve Menderes hayranı bir babanın oğlu olarak…
İkinci dönemi, genç bir solcu öğrenci olarak….
Üçüncü dönemi; sosyolog olarak.
Her üç halimle de şunu öğrendim.
Bir başkanın ve siyasi partinin burnu aşağı doğru eğildi mi, bir seçim mağlubiyeti almadan tekrar düzelmesi mümkün olmuyor.
AKP uçağının aşağı inen burnu tekrar kalkabilir mi?
O nedenle AKP’nin aşağı doğru eğilen gidişatının da en azından tekrar yukarı doğru kalkamayacağına inanıyorum.
Nitekim AKP’nin ve Erdoğan’ın gerileyişine bakarsanız; bunun 31 Mart seçimlerinde değil, daha 2019 belediye seçimlerinde başladığını göreceksiniz.
O günden bugüne ne oldu?
Şu oldu; AKP büyük kentleri geri dönüşü olmayan biçimde kaybetmeye başladı.
AKP seçim sonuçlarının gerçek teşhisini neden koyamıyor?
Cumhurbaşkanı Erdoğan önce 2017 Referandumu’nda, sonra 2019 yerel seçimlerinde gelen bu işareti gerçekçi biçimde değerlendiremedi.
Bu gerilemenin 1 numaralı nedenine parti olarak teşhis koymaları mümkün değildi.
Çünkü bunların birçoklarında “aşırı güçlendirilmiş liderin sorumluluğu vardı ve kimse bunu söylemeye yürek edemiyordu.
AKP’nin gerilemesinin güçlendirilmiş başkanlık sistemine geçişle başladığını birçok partili görüyor tek bir partili bile dile getiremiyor.
31 Mart’tan sonra da durum aynı…
2017 Referandumu’nda en büyük şehirler tek adama hayır dedi
2017’ye dönelim.
15 Temmuz’dan bir yıl sonra.
Darbeyi bastırmış Erdoğan gücünün doruğunda.
Peki bir yıl sonra ne görüyoruz?
2017 yılında Güçlendirilmiş Cumhurbaşkanlığı referandumunda Ankara, İstanbul, İzmir, Adana, Antalya, Aydın, Balıkesir, Çanakkale, Denizli, Edirne, Eskişehir, Manisa, Mersin, Muğla, Zonguldak gibi büyük şehirler “hayır” oyu verdi.
Yani büyükşehirler daha 2017 yılında “güçlendirilmiş, tek başkan yönetimini” istemediğini açıkça ilan etti.
2019’da İstanbul’u kaybetmenin ne anlama geldiğini üçüncü dalgada da göremiyorlar
Bu eğilim 2019’da devem etti. Bu kentlerin birçoklarında AKP belediye başkanlıklarını kaybetti.
Sonra üçüncü dalga geldi.
Erdoğan, 2023 Başkanlık seçimlerini kazandı ama Gaziantep, Trabzon, Bursa hariç en büyük kentlerde Kılıçdaroğlu, Erdoğan’dan daha fazla oy aldı.
2017’de “tek adam idaresine hayır diyen büyükşehirler direnmeye devam ediyordu.
Devlet Bahçeli olmasaydı 2017’den beri hiçbir seçim kazanılamazdı
2017 Referandumu’ndan bu yana ortaya çıkan en çarpıcı gerçek şu; Cumhurbaşkanı Erdoğan, şayet Devlet Bahçeli olmasaydı;
(*) 2017 Referandumunu muhakkak kaybedecekti.
(*) 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanması çok zordu.
(*) 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanması imkansızdı.
Yani 2028’e kadar Bahçeli’den ayrılması beklenmemeli.
Demek ki Bahçeli olmazsa “tek adam” sistemi o gün çöker.
Gördüğümüz trend bize şunu anlatıyor; Erdoğan’ın 2028’de yeniden aday olması yolu büyük ölçüde kapalı.
Erdoğan olmazsa yerine 2028’de kim aday olacak?
Erdoğan olmazsa…
Cumhur İttifakı kalır mı?
Erdoğan’ın yerine kim aday olur?
Ne yazık ki, “Erdoğan aday olmayacağım” demeden bu sorunun karşılığını alamayacağız.
Aday olmuyorum dediği zaman da alamayacağız.
Çünkü yerine geçecek adayı o, sırf o belirleyecek.
Erdoğan, yerine geçecek aday konusunda başarılı olamıyor
Şunu da çok iyi biliyoruz artık.
Erdoğan yerine geçecek aday bulmada çok başarılı değil.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığında bulduğu 2 aday, iki başbakanlık deneyi bunu bize çarpıcı biçimde gösterdi.
Buna karşılık CHP’nin, daha doğrusu muhalif bölümün adayı şimdiden belli.
Çok büyük faktörler devreye girmezse bu aday İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu olacak.
2028’de partiler üstü çağdaş bir Süleyman Demirel profili
İmamoğlu, CHP rozeti taşıyor ama dikkat ederseniz partiler üstü bir siyasi profil çiziyor.
Geldiğim yaşın ve sosyolojinin verdiği bilgilerin ışığında onda bir çeşit “modern Süleyman Demirel” profili görüyorum.
Sinirlenmeyen, toparlayıcı, adaletli, espirili, liderlik aurasına sahip, gençleri etkileyen, çok güzel aile fotoğrafı veren bir kimlik bu.
Mücadeleci, yılmıyor, yatırımcı…
Daha şimdiden uluslarası platformlarda devlet başkanı itibarına sahip.
En büyük gücü de kutuplaşmış bir toplumda ideolojik duvarları kolayca yıkabilmesi.
Parti şapkalı cumhurbaşkanı tek parti devleti modeli çıkardı
Hep şuna inandım.
Erdoğan eğer parti genel başkanlığını düşüren bir sistemde Cumhurbaşkanı olsaydı çok daha iyi bir Cumhurbaşkanlığı dönemi yaşayabilirdi.
Hakkını verelim, Devlet Bahçeli başlarda tercihini “Partisiz Cumhurbaşkanlığını” tercih ettiğini söyleyerek ona doğru yolu göstermişti.
Çünkü bu kadar yetkili bir başkanlık sistemi, parti başkanlığı ile birleşince ortaya hesap veremez bir tek parti devleti başkanı modeli çıktı..
Güçlü cumhurbaşkanı ve güçlü parti başkanı
Oysa Ekrem İmamoğlu parti başkanı değil.
CHP’nin başında giderek gücünü ve karizmasını gösteren ve başkan adayı olmayacağını şimdiden söyleyen bir lider var.
Bu ikili yapı Türkiye’yi tek parti devleti imajından çıkaracak bir modeli ortaya çıkarabilir.
Seçime giderken İmamoğlu’nun en büyük avantajı bu olacaktır.
Çünkü seçmen tabanını genişletecektir.
AKP adayı hangi profille çıkacak?
Ya AKP böyle bir adayın karşısına hangi profilde bir adayla çıkacak?
Erdoğan gibisi kutuplaştırıcı, korkutucu bir profille mi?
Yoksa yepyeni bir profille mi…
Şurası kesin…
AKP büyükşehirleri kaybediyor.
Gençleri kaybediyor.
Eğitim seviyesi yüksek insanları kaybediyor.
Bana göre 2028’i bu etrafları kucaklamayan bir adayla kazanmak mümkün olmayacak.
2028’de İmamoğlu’nun yolunu kesebilecek tek şey nedir?
O nedenle şunu söylüyorum; 2028’de Ekrem İmamoğlu’nun önünü kesmek kolay olmayacak.
Onun önünü kesebilecek tek gelişme, Türkiye’nin güçlendirilmiş tek adam rejiminden çıkıp tekrar parlamenter sisteme dönmesidir.
O zaman 2028 sonrasının siyasi şekillenmesi farklı olabilir.
Geride bıraktığım 77 yıllık bir hayatın ve sosyoloji eğitimimin bana çizdiği tablo bu.
Diğer Güncel Haberler İçin Tıklayın / Bursa Haber – Bursa Gündem – Bursa Gündem Haber – Bursa Haberleri – Bursa Son Dakika
Eski Paramiliter Lider Salvatore Mancuso, Kolombiya’da Basın Toplantısı Düzenledi
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.