DOLAR

34,0529$% -0.04

EURO

37,9777% 0.15

GRAM ALTIN

2.824,30%0,78

ÇEYREK ALTIN

4.679,00%0,62

TAM ALTIN

18.690,00%0,79

ONS

2.573,77%0,59

BİST100

9.966,43%1,96

Akşam Vakti a 19:17
Bursa HAFİF YAĞMUR 23°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
SON DAKİKA

DOLAR 34,0529

EURO 37,9777

ALTIN 2.824,30

BİST 100 9.966,43

Akşam 19:17

23°

Ferit Edgü: Kelamın Büyücüsü

ad826x90

“Yalnızdım. İçimde büyüyen boşluğun içinde yalnızdım.” ‘Hakkâri’de Bir Mevsim’de anlatıcının zihninden geçen bu cümle, Ferit Edgü’nün çocukluğundan beri yurt edindiği bir duyguyu dile getirmekle kalmaz. Yapıtın bütününü, onun hayatında bir milat olacak bu sarp coğrafyaya ve onun çaresiz beşerlerine yakılmış bir ağıda dönüştürür. Edgü’den bahsederken Türk öykücülüğünde çarpıcı bir dönüşüme ön ayak olmuş “1950 Kuşağı”nı anmak adetten olsa da, bu veda yazısında onun ayrıksı yanları vurgulanacak. Edebiyatta bireyin, lisanda imgenin ön plana çıktığı o yıllarda Edgü, hikayelerinde bireyin toplumsal baskılar karşısında düştüğü çıkışsızlığa odaklandı ve bunu derin ruhsal çözümlemelerle işledi. Ayrıca tekil bir gerçeğin olmadığı fikrinden hareket eden yazar, yapıtlarında gerçeğin farklı boyutlarını farklı bakış açıları kullanarak irdeledi. Hakikaten hayatının rotasının Paris’ten Pirkanis’e kırılışı birincinin talihten talihsizliğe uzanır gibi gelse de, sonradan “doğu” ile olan bu müsabakasının değişik bir yazınsal anlayışın “doğum”una yol açacağını görecekti. Ortak bir konuşma dilinin dahi bulunmadığı o uzamda, yazma eylemi bir hayatta kalma aracına dönüşürken yazarsa lisanın imkanlarını zorlamaya yönelecekti.

Bir Gemide, Ferit Edgü, 108 syf., Everest Yayınları, 2022.

“Eksik bir şey var./ O akşam da eksik bir şey vardı./ Tüm hayatım boyu eksik bir şey vardı./ Hiçbir zaman bulup çıkaramadım.” Edgü’nün ‘Bir Gemide’ isimli kitabında yer alan bu cümleler okuru enginlere sürükleyecek niteliktedir. 1978 yılında yayımlanan bu yapıtıyla, müellifin “ilk göz ağrım” dediği hikayeye dönüş yaptığı söylenebilir. Bireyselin ötesine uzanan ve toplumsal bir felaketin izlerini taşıyan kitap, aslında 1980 askeri darbesini önceleyen kaotik ortamın alegorik bir tabiridir. Gerçekten yazar, 1982 tarihli hikaye kitabına da ‘Çığlık’ ismini yakıştıracaktır. “Konuşan hayvanların, susan insanların, sesli ve sessiz çığlıkların öyküleri” olarak sunulan bu yapıt, devrin yarattığı karamsar havayı taşır. Bir başka deyişle, memleketin ahvali her daim onun satırlarına sinecektir. Edgü’nün bugün yetmiş yıla varan yazınsal ve dilsel arayışları okuru her seferinde yeni ufuklara taşısa da, yaşamın bir türlü doldurulamayan boşlukları karşısındaki karamsarlığı hiç dinmeyecektir: “Bu yaştan sonra? Bulsan ne çıkar? Bulsan da artık neye fayda?”

‘UMUT ALDATICI, ÜMİTSİZLİK DOĞURGAN’

Çığlık, Ferit Edgü, Alfa Yayıncılık, 2019.

Edgü’nün yapıtlarının bütünü göz önüne alındığında, yalnızlığın ardından ümitsizlik en temel harç olarak kendini belli eder. Ancak bu asla bir yakınma olarak aktarılmaz; bilakis dayanma gücünü arttıran bir varoluş biçimi olarak sunulur. Çünkü muharrire göre, umudun değil, ümitsizliğin büyük bir gücü bulunur. Umut aldatıcıyken, ümitsizlik doğurgandır. Gerçekten bir söyleşisinde Fransız şair René Char’ın şu eşsiz dizesine atıf yapacaktır: “Umuda borçlu olanlardan değiliz”.

1990’lı yıllarda verdiği yapıtlara topluca bakıldığında, Edgü’nün “minimal öykü” diye isimlendirdiği kısa hikaye anlayışını benimsediği görülür. Hatta 1999’da yayımlanan ‘İşte Deniz, Maria’ isimli kitabına gelindiğinde, “tüm fazlalıklardan arındırılmış, ayıklanmış, ‘dil’in içindeki cevhere varmaya çalışan” metinlerle karşılaşılır. Müellifin görsel sanatlardan ödünç aldığı “minimal” sözcüğüyle ifade ettiği ve “az sözcükle çok şey anlatmak” emelini güden bu tercihinin, aslında okura alan açmak ve onun düş gücüne inanmak anlamına geldiğini vurgulamak gerekir. Bu yalınlık arayışını, yine bir başka söyleşisinde Fransız heykeltıraş Auguste Rodin’in şu kelamıyla açıklaması tesadüf değildir: “Taşın fazlasını atıyorum, ortaya heykel çıkıyor”. Edgü de lisanın içindeki cevheri bulmak için her türlü fazlalığı atmayı göze almış, böylece yalın bir anlatım ve duru bir dile ulaşmış bir söz ustasıdır. Kuşkusuz onun gençlik yıllarında İstanbul’da başlayan ve Paris’te devam eden fotoğraf tahsilinin, hem ömrünün hem de yazın hayatının merkezinde durduğu unutulmamalıdır. Yapıtlarının teknik ve kurgusal açıdan görsel sanatlarla bağlantılı oluşu da bundandır. Aslında yazar bu münasebetin hayati fonksiyonunu şöyle vurgulamıştır: “Yazı sanatında karşılaştığım sorunların büyük bir bölümünü fotoğraf sanatındaki bilgimle çözümledim.”

Bu noktada, Edgü’nün yazarlığa bakışının özgünlüğüne dikkat çekmek önem taşır. Örneğin, deneme alanında verdiği yapıtlardan biri olan ‘Tüm Ders Notları’nda, on altı yaşında eline kalemi almak yerine “malayı, çekici, keseri almış olmayı yeğlerdim” der. Sanat ve zanaat arasındaki keskin ayrımı kıran Edgü’nün zihninde, tekhne kavramını çağrıştıracak biçimde, bilgi ve maharetin bir araya geldiği yaratıcı hareketin kendisinin kutsandığı düşünülebilir. Emeğin ve sabrın pahasını teslim eden müellifin, yazıyla kurduğu ilgide kendini “çekingen, korkak ve acemi” olarak ifade etmesi enteresandır. “Oysa elimde mala, çekiç, keser olsaydı, şimdi kuşkusuz eşsiz bir ustaydım” der. Ona göre, dile şekil vermek taşı yontmaktan da zordur anlaşılan.

Yapıtlarında edebî cinslerin ve lisanın sınırlarını zorlayan Edgü’ye veda etmekse en zoru. Hele ki bu satırların yazarı gibi, onun sözcüklerinin davetine kapılıp yerin altındaki cevherleri bırakıp edebiyata yelken açmış biri için. Homeros’tan bugüne bilinen öyküdür; deniz her daim dalgalı, denizci sirenlere sevdalı, gemiyse kayalıklarda parçalanmaya yazgılıdır. Yine de Edgü gibi dört başı mamur bir sanatkarla “bir gemide” yol almış olmak değer biçilemez bir talihtir. Arthur Rimbaud’nun ‘Sayıklamalar’ından hareketle, ona “büyücü” yakıştırması yapmıştım yıllar önce; sesler kadar sessizliği, satırlar kadar boşlukları ve yazdıkları kadar yazmadıklarını da düşündürdüğü için. Şimdi geride “ne kadar kısa yaşıyoruz, ne uzun ölüyoruz” sözü yankılansa da, sözcükler de seyir de sonsuzdur aslında. Alesta tramola kaptan!

Diğer Güncel Haberler İçin Tıklayın / Bursa Haber – Bursa Gündem – Bursa Gündem Haber – Bursa Haberleri – Bursa Son Dakika 

Bizi İnstagram’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

Bizi X’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHbr

Bizi Facebook’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

Bizi Youtube’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

Bizi Linkedin’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber 

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Filistinli Fotoğrafçıya Visa Pour L’image Şenliğinde Büyük Ödül

HIZLI YORUM YAP