38,0272$% 0.01
41,1366€% 0.03
3.695,23%0,21
6.057,00%0,16
24.154,00%0,16
3.025,54%0,19
9.715,58%4,48
DOLAR 38,0272
EURO 41,1366
ALTIN 3.695,23
BİST 100 9.715,58
İmsak 02:00
Müjde Işıl – Hitler’in intihar ettiği ve savaşın bittiği haberlerinin yayıldığı günlerde Hitler’in eski dairesinde, onun küvetinde, onun fotoğrafıyla birlikte poz vermek… Gerçekten inanılmaz bir vizyon. Çektiği fotoğraflarla Nazilerin, Yahudi katliamını tüm dünyanın öğrenmesini sağlaması da onun hamasetinin bir başka yüzü. Bu sıra dışı kişilik, model olarak başladığı mesleğini fotomuhabir ve savaş fotoğrafçılığına evrilten Lee Miller’dan oburu değil. Film de oğlu Anthony Penrose tarafından yazılmış “The Lives of Lee Miller” isimli biyografiden uyarlanmış.
Şu sıralar yeni bir proje için ilk kez yönetmen koltuğuna oturan Kate Winslet, “Lee”nin hem imalcisi hem de başrol oyuncusu. Miller’ı canlandıran Kate Winslet’ın tam manasıyla baş koyduğu bir film bu. Onun verdiği inançla, Miller ailesi Lee Miller Arşivleri’ne tam erişim hakkı sağlamış. Winslet bütçe konusunda da sineması hayata geçirmek için elinden geleni yapmış. Grubun iki haftalık maaşını kendi cebinden ödemiş. Filmin mekân seçimi gibi hemen her evresinde sorumluluk almış, oyuncu takımı onun uğraşıyla oluşturulmuş.
Feminist bakış
Lee Miller karakterinin Kate Winslet için ehemmiyetini anlamak pek de zor değil aslında. “Titanik”in romantik âşık kalıbından sıyrılmak için mesleğinde farklı rollere ve tiplere odaklandı daima. Lee Miller da tam onun kumaşına uygun bir rol. Meslektaşlarına öncülük etmiş, kendi bildiğine göre yaşamış bir karakter çünkü. Winslet’ı Miller rolünde izlemek bu yüzden çok etkileyici. Karakterinin dikbaşlılığını, prensiplerini, feminist bakışını, lider ruhunu gerçekçi bir şekilde yansıtmış sinemada. Bu da ona bu sene Altın Küre’de En İyi Kadın Oyuncu kolunda adaylık getirdi.
“Lee” aslında tam bir kadın dayanışması ürünü. Winslet’ın rol aldığı “Eternal Sunshine of the Spotless Mind” ve “A Little Chaos”un görüntü yönetmeni olan Ellen Kuras (ki kendisi Martin Scorsese, Sam Mendes, Jim Jarmusch, Spike Lee gibi ustalarla çalışmış) ilk kere “Lee”de kurmaca bir sinema sinemasını yönetmiş.
“Lee”yi iki kısma ayırmak mümkün. Sinemanın başında kahramanımızın bohem yaşamını, kendine odaklı özgürlüğü yaşayışını izliyoruz. Ama bireycilikten toplumculuğa geçişini, dönüşümünü açıklamakta eksik kalıyor senaryo. Asıl odak, onun savaş fotoğrafçılığına başlaması ile netleşiyor. İkonlaşmış fotoğraf karelerini nasıl oluşturduğunu çok iyi yansıtıyor film. En çok bu anlara çalışılmış esasen. Winslet de tüm gücünü o sahnelere adamış gibi. Hemcinsinin mirasını unutturmamak adına Winslet’ın çabası çok değerli.
Film, Miller’ı yakından bilenleri, tarihi fotoğrafların çekildiği anlara hayran bıraktırırken tanımayanları ise sineması izledikten sonra Miller hakkında ayrıntılı araştırma yapmaya teşvik ediyor. Yahudi soykırımının fotoğraflarını İngiltere Vogue’un ‘halkı rahatsız edeceği için’ yayımlamaması ve ABD’de o fotoğrafların basılması ise ibretlik bir detay. Sinemanın gerçekçi anları kadar duygusal ve kurmaca finali de etkileyici. Ama bir anne olarak Lee’nin neden böyle bir süreç izlediği konusunda yine bazı açıklar var senaryoda. Tahminen de baştan sona sadece savaş devrini anlatsa daha etkileyici bir sonuç çıkabilirdi karşımıza ama Kate Winslet’ın kendini adamışlığı her şartta saygıyı hak ediyor.
Diğer Güncel Haberler İçin Tıklayın / Bursa Haber – Bursa Gündem – Bursa Gündem Haber – Bursa Haberleri – Bursa Son Dakika
Bizi İnstagram’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi X’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHbr
Bizi Facebook’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Youtube’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Linkedin’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
“Günümüzde Sanatkardan Çok Koleksiyonerin Adı Ön Planda”