38,2627$% 0.11
43,7263€% -0.82
4.147,41%-1,46
6.873,00%-0,52
27.397,00%-0,54
3.373,63%-1,52
9.312,13%-0,10
DOLAR 38,2627
EURO 43,7263
ALTIN 4.147,41
BİST 100 9.312,13
İmsak 02:00
Gazeteciler Cemiyeti Yönetimi, iki hafta önce yapılan seçimde Başkan Nazmi Bilgin’e karşı yarışan ve seçimi kaybeden Nursun Erel ve “Beyaz Sayfa” hareketinin, usulsüzlük iddialarını sürdürmesine sert tepki gösterdi. “Yalanlara karşı gerçekler” başlığıyla yapılan açıklamada, “yalan söylemekle” suçlanan Nursun Erel’in, Nazmi Bilgin’i 30 küsür yıldır başkanlık yapmakla eleştirdiği buna karşılık 26. Yılında kurduğu yönetim kurulunda yer aldığı anımsatıldı.
Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu’nun açıklaması şöyle:
“Gazeteciler Cemiyeti, kamu faydasına dernek statüsünde olması nedeniyle Dernekler Kanunu ve ilgili yönetmelik ve diğer mevzuatın tüm gereklerini harfiyen yerine getirmekte, Avrupa Komisyonu, İçişleri Bakanlığı, dış bağımsız denetmen gibi kurum ve uzmanların kontrollerinden her zaman başarıyla geçmiş ve geçmektedir. Cemiyetimiz, şeffaflık ve hesap verilebilirlik unsurları uyarınca Denetim Kurulu’nun kolektif yetkisini her zaman kullandığı ve hesaplarını en ince detayına kadar incelediği bir dernektir. Tüm karar süreçlerimiz ve uygulamalarımız yasa ve yönetmelikler çerçevesinde, uzman hukukçuların ve Cemiyet avukatlarımızın takviyeleriyle sürdürülmektedir.
“Saldırılara karşı koyduk”
Gazeteciler Cemiyeti, son üç yıllık görev süresi içinde, basın ve ifade özgürlüğü mücadelesinde en etkin, mesleksel araştırma ve hukuki süreçlerde aktif ve öncü, gazetecilere sağlanan takviyelerde ve genç gazeteci eğitimlerinde lider basın meslek örgütü olmuştur. Meslektaşlarımızın hak ve hukukları için diğer meslek örgütleriyle dayanışmada en güçlü periyodumuzu yaşadığımız son üç yılda Cemiyetimiz türlü kesitlerin hücumlarına maruz kalmış, dayanışmamızla bunları aşmayı bilmiştir.
“Yalan ve iftira”
Gazeteciler Cemiyeti Genel Konseyinin üzerinden 12 gün geçmiş olmasına rağmen seçimi kaybeden Nursun Erel’in gerçeği yansıtmayan, yalan ve iftiralarla dolu yazısı üzerine Yönetim Kurulu ilk ve son kez aşağıdaki açıklamayı yapmayı oy birliği ile uygun görmüştür.
Okura ihanet
1-Cemiyetimizin olağan kongresi 6 Ekim 2024’te yapılmış ve yeni yönetim vazifesine başlamıştır. Seçimden mağlubiyetle ayrılan aday Nursun Erel’in önce sosyal medyada, ardından köşe yazarı olduğu internet sitesinde yayınladığı iddialar tamamen palavradır ve bu maalesef başta genel kamuoyuna, okura ihanettir. Hırsları nedeniyle yalan ve manipülasyona dayalı görüşlerini okura gazetecilik ürünü gibi sunması da mesleğimize ihanettir, gazetecilik etiğine karşıtlığı ortadadır.
Mülkler vakfa devredilmiyor
2- Nursun Erel’in iddia ettiği gibi Cemiyet vakfına Cemiyet mülklerinin tamamının devredilmesi katiyetle söz konusu değildir. Vakfa gelir getirebilecek iki menkul ve bir otel inşa edilmesi için ön sözleşmesi yapılan parsel ile bunlara komşu iki parselin vakfa devredilmesi gündemdedir. Bu, Kaş ve Kalkan’daki topraklarımızın 8’de birine bile tekabül etmemektedir. Sayılan dışındaki tüm malvarlıkları Cemiyet üzerinde kalmaktadır. Kaldı ki vakıf, Cemiyetin tüzel kişiliğine ait bir vakıf olacağı için tüm varlıklarımız sonsuza dek Cemiyetimiz uhdesinde olacaktır.
“Yönetim kurulu da yer alacak”
3-Kurulması planlanan vakfın Mütevelli Heyet üye sayısı 16 değildir, Cemiyetin yönetim ve denetim şuralarıyla birlikte Genel Kurul’da seçilecek toplam 30 üye her zaman Mütevelli Heyet üyesi olacak, yani Genel Kurul’u temsil edecek ve seçilen üyeler her zaman Kurucular Kurulu üyelerinin (14 kişi) sayıca iki katını aşacaktır.
4- Vakfın Kurucular Kurulu 14 kişiden oluşmaktadır. Cemiyetimiz üyesi olmayan tek kurucular kurulu üyesi Cemiyetimizin avukatıdır. Heyetin tamamı genel konseyimizde seçilmiş üyelerimizden oluşmuştur. Ayrıca Cemiyet İcra Kurulu üyelerinin, yasal işlemler nedeniyle Kurucular Kurulu üyesi olması yasal bir zorunluluktur.
“Geleceğe ipotek koymak”
5- Cemiyetin vakıf kurmasına karşı çıkmak, üyelerin geleceklerine ipotek koymaktır, bu husustaki ısrarla hangi hedefe hizmet edildiği anlaşılamamaktadır. Dernekler Kanunu gereği destek veremediğimiz yaşlı, muhtaç üyelerimize, üyelerimizin başarılı çocuklarına, tedavilerine maddi imkân bulamayan üyelerimize destek vermek, maddi imkanlara sahip bir Cemiyet olarak kaçınılmaz sorumluluğumuzdur. Kaldı ki iki ayrı genel heyet tarafından alınmış vakıf kurulması kararına karşı çıkmak, bu veya bundan sonra seçilecek yönetim heyetlerinin yetkisinde değildir, genel şura kararlarına uymak yasal zorunluluktur. Son Genel Heyetimizde da vakıf kurulması kararına karşı hiçbir önerge getirilmemiştir. Tüm bu durum, bazı kişilerin vakıf kurulmasına karşı çıkma konusundaki niyetlerini anlaşılmaz kılmaktadır.
“26. yılda yönetim girdi”
6- Nursun Erel 4 dönem Cemiyet yönetim kurulunda bulunmuş, Ceyhan Baytur’un liste başı olduğu bir genel şurada yönetime aday olmuş ve ancak toplam 76 oy alabilmişlerdir. Son olarak Başkan Nazmi Alım tarafından Nursun Erel’e görev teklif edildiğinde “Ben size karşı listede yer aldım başkanım” demiş, Bilgin’in “O kongre bitti, istersen bir arada çalışabiliriz” cevabına karşılık bundan onur duyacağını dile getirmiştir. Uzun başkanlık dönemi nedeniyle eleştirdiği Başkan Alım, o tarihte başkanlıkta 26’ncı yılındaydı.
“FETÖ kumpasının üzerinden beş kongre geçti”
7- Cemiyetimize yönelik bir FETÖ kumpasıyla “üye sayısını fazla göstermek” gerekçesi ve eşinin ödenmiş 20 euroluk faturasına rağmen Başkan Bilgin’e verilen cezanın üzerinden ise en az beş kongre geçmiştir. Cezayı veren hakim FETÖ suçlamasıyla meslekten uzaklaştırılmış ve mahkum edilmiştir. Devrin savcısı Kürşat’ın kim olduğu ise tüm meslektaşlarımızca malumdur. Bu olayla temaslı olarak dile getirilen genel konsey ise 11 günde yapılmamıştır, zati kanunen bu imkansızdır. 3 Ağustos’ta kararı alınmış, 11 Ekim’de gerçekleştirilmiştir. Dolayısıyla Nursun Erel’in bu iddiası da palavradır.
“Hiçbir karara karşı çıkmadı”
8- Nursun Erel’in iki dönem sürdürdüğü yönetim kurulu üyeliği süresince “her türlü usulsüzlüğe karşı çıktığı” argümanının hiçbir temeli yoktur. Kaldı ki adaylığını açıklayacağı belli olduğu tarihe kadar geçen 5 yıl 10 ay içerisinde, katılamadığı toplantılar haricinde, hiçbir karara karşı çıkmadığı, karşı oy yazdırmadığı, oy birliğiyle alınan tüm kararlara katıldığı karar defterleriyle sabittir. Bu, ucuz kahramanlık hevesinden başka bir şey değildir.
9- Cemiyetimize kazandırılan acil durum aracının alımı sırasında 700-800 bin TL zarar edildiği iddiası tamamen yalan ve iftiradır. Neredeyse aracın değeri kadar zarar edilmesi mümkün olabilir mi? Aracın alımı sonrasında, geçmişte taşıt kayıt sistemine yanlış kaydedildiği, buna karşın araca uygun ruhsat verildiği tespit edilmiştir. İlgili noter, Noterler Birliği’ne şikayet edilmiştir. Ayrıca araçta yapmayı planladığımız tadilatın, yasa ve yönetmeliklere uygun yapılması için TSE’den uzmanların da desteği alınmıştır. Bizden önceki sürece ait tüm eksik kayıtlar tamamlanmış, noksanlar düzeltilmiştir. O dönem Cemiyet personeli olan ve Nursun Erel’in listesinde seçime giren Ozan Acar, bu sürecin yapılmasında gösterdiği çaba nedeniyle Yönetim Kurulu kararıyla 20 bin TL ikramiye ile ödüllendirilmiştir.
10- Cemiyetimize, usulsüz ihale gerekçesiyle 20 bin euro meblağında haciz geldiği iddiası tamamen yalan ve iftiradır. Kovid pandemisi öncesinde başlattığımız bir projede, yurt dışı konaklamaları için otellere ön ödeme yapılmış, ancak pandemi nedeniyle sonlar kapandığı için seyahatler yapılamamış, ödemeler yanmıştır. Bu süreçte ortaya çıkan prosedürel sorun nedeniyle, Merkezi Finans ve İhale Birimi ile başlatılan süreç hali hazırda yürütülmektedir, icra, haciz ya da ceza söz konusu değildir. Cemiyetimiz, Avrupa Birliği ve Dışişleri Bakanlığı ilgili üniteleri tarafından süreç takip edilmektedir.
“İmzayı kendisi attırdı”
11- Gelelim sahte imza meselesine… Nursun Erel’in yürüttüğü bir proje sürerken, Erel daima yurt dışında ya da Ankara dışında olduğundan 3 adet bilgisayar alımı için imzasına ihtiyaç olduğu ve imzanın Ozan Acar tarafından Erel’in yerine atıldığı, Erel’in bu konuda kendisiyle görüştüğü hatta imzasını beğenmediği şeklinde şakalaştığı, kayıtlarda görülmüştür. Bu mevzuyu daha sonra inkar etmesi nedeniyle o dönem çalışanımız olanlar tarafından tutanak tutulmuş ve imzanın Nursun Erel’in müsaadesiyle atıldığı tespit edilmiştir. Kendisi, müsaadesiyle imza atıldığını reddediyorsa başvurması gereken merci Cumhuriyet Savcılığıdır. Bu durumda savcılık, imzanın sadece kendisine ait olmadığını değil, kime ait olduğunu da tespit edecek ve ilgili kişiler için gereğini yapacaktır.
“Şerh koymak istediği düpedüz yalan”
12- Usulsüzlük iddiaları nedeniyle Yönetim Kurulu toplantılarında alınan kararlara şerh koymak istediğini söylemesi ise düpedüz palavradır ve idaredeki 13 kişi buna şahittir. Karar defterine şerh konması engellenemez. Böyle olsa bile muhalefet şerhi noter kanalıyla gönderilip deftere işletilebilir. İstifasını noter kanalıyla göndermeyi bilen Nursun Erel, neden sözde itiraz ettiği kararlara itirazını bu yolla göndermemiştir? Dolayısıyla bu da bir palavradır.
“Gerçeği bilmesine rağmen…”
13- Nursun Erel’in “bir avukata 5 bin euro ödendiği” iddiası tamamen palavradır. Hiçbir avukata böyle bir ödeme yapılmamıştır. Söz konusu ödeme, Anayasa Mahkemesi’ne kadar taşımayı başardığımız bir basın özgürlüğü davasına, ülkenin önde gelen bir anayasa profesöründen hukuki mütalaa alınabilmesi için yapılması zorunlu en düşük ölçüdeki ödemedir. Şimdi biz soralım, bu gerçeği bilmesine rağmen, hem okurlarına hem kamuoyuna düpedüz yalan söylemek gazeteciliğe sığar mı?
“Kocam silah kaçakçısı değildir…”
14- Üye listesi konusu… Gazeteciler Cemiyetine gelerek üye listelerini talep etmeden önce “benim kocam silah kaçakçısı değildir, benim kocam silah kaçakçısı değildir” diye bağırmış, bunu nereden çıkardığı, cemiyette böyle bir şey konuşulmadığı söylendiğinde ise cevap verememiştir. Kendisine katiyetle “hain” şeklinde bir hitapta bulunulmamıştır, bu yafta kendisi tarafından benimsenmiş olmalıdır. Çünkü o gün Cemiyette bulunan herkes üstte yazılanlara şahittir. Başkan Alım kendisine, uyguladığı prosedürün zarar verici olduğu, bahislerin sosyal medya üzerinden karalama ve suçlamalarla gündeme getirilmesinin Cemiyet’e zarar verdiğini belirtmiş, başkanlığına talip olduğu bir kuruma zarar vermemesi gerektiği, Cemiyeti sevmesi, aşık olması gerektiği söylenince de “ben bu betonun nesine aşık olayım” karşılığını vermiştir. Bu da orada bulunan tüm üyeler tarafından çok yadırganmıştır.
“Kendisi de proje yönetti”
15- Avrupa Birliği kaynaklarının keyfi kullanıldığı iddiası tamamen uydurmadır. Bu dayanaklar tamamen Cemiyetimizin kararlaştırıp başvurduğu proje çalışmalarına finansal destek alınmasıdır. Her projeyle ilgili olarak uygulama yönetmeliği yazılır ve tamamen tarafsız, şeffaf, hesap verebilir şekilde finans sağlayanlar ve kamu tarafından denetlenecek şekilde yürütülür. Gerçekten, Nursun Erel’e de bu finansal takviyelerden biri olan araştırmacı gazetecilik projesi yönetme görevi verilmiştir. Bu projede Nursun Erel’e Ankara’da toplantı yapılacak tesisimiz olmasına karşın çalışma kampını ısrarla İzmir Seferihisar’da yapmak istemiş ve kendisine bu izin verilmiştir. Projelerden kendisine toplam 202 bin 500 TL ödeme yapılmıştır. Kendisi, bu ölçünün içinden sadece iki kez 5’er bin TL iletişim öğrencileri için burs olarak verilmek üzere Cemiyetimiz burs fonuna aktarmış, 9 bin 200 lirasını da projelerden ayrıldıktan sonra yapılan ödeme olduğu için iade etmiştir. Nursun Erel, Cemiyet başkanlığına aday olduktan sonra, geçmişte aldığı bu paraların tamamını Cemiyete iade ettiğini çeşitli ortamlarda dile getirmişse de Cemiyet muhasebe kayıtlarında böyle bir iadeye hiçbir şekilde rastlanmamıştır.
“Çalışmaları kifayetsiz bulundu”
16- Nursun Erel’in Yönetim Kurulu ile asıl çatışması, araştırmacı gazetecilik projesindeki çalışmalarının kifayetsiz görülmesiyle başlamıştır. Daha sonra kendisi büyük bir proje olan 9.Köy projesinin yöneticiliğini istemiş ancak üstteki nedenlerle uygun görülmemiştir. Tüm sorun bundan kaynaklanmaktadır.
“Yalnızca 82 üye”
17- İki ay boyunca Beyaz Sayfa adı altında açılan ve beyazlıkla hiç ilgisi olmayan bir Facebook grubunda, 700 civarındaki grup üyesinden sadece 82’si üyemizdir. Bu sayfada Cemiyetimize, Cemiyet yöneticilerine, gazeteciliğe, gazetecilere, hakaret edilmiş, küçük düşürülmeye çalışılmış ve hiçbir müdahale yapılmamıştır. İddialar o kadar ileri gitmiştir ki 31 yıl önce ölen ve Cemiyet’e saygınlık ve ekonomik özgürlük sağlayan Beyhan Cenkçi’nin 1980 darbesinden sonra Nazmi Bilgin’le bir arada yurt dışına kaçmak için mülk aldığı iddia edilmiş ve bu palavralar tüm açıklamalara rağmen sürdürülmüştür. Sadece bu bile söz konusu sayfanın ne kadar arka niyetli ve kongre gündeminden ne kadar uzak olduğunu göstermektedir. Avusturya’da geçmişte satın alınan ve sonra satılan iki mülk, villa değil apartman dairesidir. Bunu defalarca kez açıklamamıza karşın, göl kenarı sahte villa fotoğraflarıyla palavralarını sürdürmüşlerdir. Hatta gidip gezdiğini söyleyenler bile çıkmıştır. Villada oturmaya alışanların apart daire kavramını unuttukları görülmüştür. Ayrıca en büyük muvaffakiyetleri yapay zekaya bile yalan söyletmeyi becerebilmeleridir. Soru sormasını bilmedikleri için, yönlendirici soruyla yapay zekaya bile yalan söyletmişlerdir. Yapay zeka ile okudukları evrakta, bilenler bilir geçmişte daima böyleydi, matbu tarih kısmı bulunmaktadır. Yıl geçtikten sonra o tarihin kalan kısmı elle doldurulurdu. Sonuç olarak iki mülkün alınıp satıldığı tarih tüm kayıtlarımızda mevcuttur, bu konu tartışmadan uzaktır.
“Hafızadan silinmiş”
18- Nursun Erel 6 Ekim 2024’te yapılan Genel Heyetimizde başkanlığa aday olmuş, ancak 108 oy farkla seçimi kaybetmiştir. Biz kaybedenlerin oy sayısına şimdiye kadar asla bakmadık. Daha önce de başka kişiler tarafından Nursun Hanım gibi çok adaylar çıkarıldı, onlar da aynı sonuçla karşılaştı. Ama hiçbirisi bu kirli yolu denemedi. Görülüyor ki bu kez demokrasinin ve kaybetmenin de bir erdem olduğu hafızalarından silinmiş. Kendilerine oy vermeyenleri istibdatçılıkla suçlayanların ve ona destek olanların demokrasiden nasiplerini hiç almadığı anlaşılıyor. Faziletli kişiler için kaybetmek de bir fazilettir. Biz bize oy vermeyen üyelerimizi sizin iftiralarınıza inananlar olarak değil, bize oy veren diğer üyelerimiz gibi Cemiyetin asli üyeleri olarak görmeye ve kucaklamaya devam edeceğiz. Karşı listeye oy vermiş tüm üyelerimizin tenkitlerini dinleyecek ve gereğini yapacağız. Nursun Erel’e tavsiyemiz, kazanmanın yolunun iftiralar ve palavralardan değil yapacağı hizmetleri anlatmak olduğunu bu genel suradan alınan ders olarak hafızasına yazmasıdır. Tabi bu hizmetler, “Tuvaletteki sifonların çalışır hale getirilmesi, iç merdivenlerin farelerden temizlenmesi” (hiç fare görülmemiştir) gibi önemli teklifler olmamalıdır. 70 yaş olgunluğundaki bir babaannenin dünyaya ve üyelere bakışı bu olmamalı, palavradan, riyadan, iftiradan uzak, daha sevgi dolu, daha kucaklayıcı olmalı. Size iyi tatiller diliyoruz. Bu tatil sürecinde umarız ki yolunuz hiç gitmediğiniz halde ahkam kestiğiniz Kaş’a ve 10 yıl birlikte çalıştığınız halde, cenaze namazına ve Cemiyet’teki cenaze törenine bile katılmadığınız sevgili Savaş Kıratlı büyüğümüzün mezarına da düşer.
“Amacı Ilıcak’la poz vermekti”
19- Nazlı Ilıcak konusuna gelince… Röportajı okuduğunuzda, bir demecin Eczacıbaşı mı Yılmaz Özdil tarafından mı yazıldığı tartışmasından öteye gitmediğini görürsünüz. Satır başında küçük bir Nazlı Ilıcak bölümü var. Amaç balkon fotoğrafı vermek. Nursun Erel, eşinin de olduğu bir karede Nazlı Ilıcak’la çektirdiği fotoğraftan sonra meslektaşlarından ve eşinin emekli silah arkadaşlarından ne kadar çok tenkit aldığını, hatta bir kısmının hakarete vardığını, yönetim kurulu toplantısında üzülerek anlattığını unutmuş mudur? Nazlı Ilıcak, Ergenekon ve Balyoz davalarında FETÖ taşları döşeyen bir kişi olarak biliniyor. Hapishanede ölenlerin, yıllarca haksız yere demir parmaklıklar ardında kalanların, onur intiharlarıyla ortamızdan ayrılanların… ahını taşıyor. Kongre salonunda bile, Nazlı Ilıcak’tan tazminatlarını alamayan onlarca meslektaşımız vardı. Başkan Alım, sırf kimleri desteklediğinizi, kimlerin yanında olduğunuzu, kimlere inandığınızı belgelemek için o fotoğrafı gösterdiğini söyledi.
“Yenilgileriyle baş başa bıraktık”
20- Gazeteciler Cemiyeti yönetimi, 40 yıl önceki hesaplarla, kişisel hırs, rant ve parayla ilgili değildir. Bu yönde talepleri olanları Genel Kurul’da mağlubiyetleriyle baş başa bıraktık. Artık tüm üyelerle kucaklaşma, onların sorunlarına daha fazla eğilme, tüm yapan tenkit ve tekliflerin gereğini yerine getirme vaktidir. Demokrasi ve basın özgürlüğü mücadelesinde tüm üyelerimizle kol kola ve Cumhuriyetin bekçiliğinde omuz omuza görev yapma vaktidir. Ve Cemiyetimiz, üç yıl sonra yapılacak genel kurulunda, bu göreve onurla ve aşkla talip olacak ve üyelerimizin itimadıyla seçilecek yeni yönetime emanet edilecektir. O günden sonra da hepimizin görevi bu yuvaya sahip çıkmak, aşkla sevmeye devam etmek, elini taşın altına koyan meslektaşlarımıza bu onurlu vazifelerinde destek olmaktır.
Her zaman artan güvenimizle…”
Erdal Beşikçioğlu: Behzat Ç.’yi Etimesgutlularla çekeceğiz; bundan daha iyi bir ilçe tanıtımı olamaz |
Diğer Güncel Haberler İçin Tıklayın / Bursa Haber – Bursa Gündem – Bursa Gündem Haber – Bursa Haberleri – Bursa Son Dakika
Bizi İnstagram’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi X’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHbr
Bizi Facebook’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Youtube’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Linkedin’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Etki Ajanlığı ‘Casusluk Düzenlemesi’ Olarak Yeniden Meclis’te