DOLAR

34,1657$% 0.08

EURO

38,2175% -0.21

GRAM ALTIN

2.917,95%-0,51

ÇEYREK ALTIN

4.979,00%0,36

TAM ALTIN

19.840,00%0,29

ONS

2.658,23%-0,51

BİST100

9.777,46%-0,53

İmsak Vakti a 05:26
Bursa AÇIK 28°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
SON DAKİKA

DOLAR 34,1657

EURO 38,2175

ALTIN 2.917,95

BİST 100 9.777,46

İmsak 05:26

28°

Hablas Kurdo?

ad826x90

Neruda’nın “Yirmi Aşk Şiiri ve Umutsuz Bir Şarkı” kitabını okuduktan sonra Latin Edebiyatını kurcalamaya başladım, çok zaman kaybetmeden şairlerin şiirlerinden devam ettim. Şiirler, romanlar, hikayeler, denemeler gerisi gerisine geldi. Büyük bir hazine bulmuş gibi okuyordum. Başlangıç kıymetlidir, anahtarın kimin eliyle verildiği dönüm noktasıdır. Latin Amerika Edebiyatının anahtarı şiirdir. Nûbihar mecmuasında Talaç İnanç çevirisinde gördük ki Neruda Kürtçede çok güzel duruyor. Julio Cortazar, “Neruda bize bizim olanı geri verdi” diyordu. Kürtçe öğretmenlerimiz de bize bizim olanı veriyor. Marquez’in, şairler arasında en büyüğü dediği Neruda şiirleriyle diğer halklara birer anahtar bırakıyordu her şiirinde. Lisanlar anahtardır, siz bizim lisanımızdan ne istiyorsunuz! Neruda’yla uzun bir seyahatim başlamış ve anahtarı cömertçe masaya bırakmıştı. Neruda coğrafyaydı. Dağların, ırmakların, ovaların, kentlerin, meydanların isimlerini unutturmuyor öğretmenlerimiz, şairlerimiz.

Şiirlerle, romanlarla ve hikayelerle Latin Amerika’yı uzunluktan boya dolaşmanın keyfini yıllardır çıkarıyorum ve hala yorulmadan dolaşıp duruyorum nehir kenarlarında, karanın tükendiği, okyanuslara açılan yerlerde. Edebiyat diğer lisanlara merakın ateşleyicisidir, ateşin olduğu yerde barutun nereden geldiğine merak salarsın. Heyecanı, merakını beni götürdüğü yer, geldiğim yere baya benziyordu. Müziklerini, uzatmalı aşklarını, öfkelerini, başkaldırılarını, isyanlarını romanlarından, şiirlerinden öğrendim. Dil öğretir. İki halk arasında okyanuslar olsa da yaşadıklarımız, bize yaşatılanlar ve direniş ekseninde birçok ortak noktamızın olduğunu aşikâr.

Okudukça, izledikçe ve dinledikçe İspanyol diline olan isteğimin gün be gün ateşi harlanıyordu. İspanyolca öğrenmek için kaç kere kurslara gittiğimi hatırlamıyorum ama azımsanmayacak kadar çok gitmişliğim vardır. Her kurs sonrası öğrenmek için girdiğim çaba başka nedenlerle ya da benim mazeretlere sarılmamla olacak ki hiçbir kursu layıkıyla bitirdiğim de söylenemez. İlk aşkın sancılarına çok benziyordu tahminen ta kendisiydi. Git-gel. Lisandır, aşktır, sancıdır. En sonunda İspanyolca dilene maruz kalmadan ve onu görmeden öğrenemeyeceğimi anlayıp Latin Amerika ülkelerine nasıl gideceğimi araştırdım.

Esasında gitmem için önümde büyük pürüzler yoktu, sadece 6 yıldır yurtdışı yasağım vardı. Eğer yasak kalkarsa ilk yurtdışı seyahatim Latin Amerika topraklarına olacak. Daha önce kendi topraklarıma pasaportla giriş yapmış biri olarak bunu yurtdışı seyahati olarak kabul etmeyeceğim. Yani pasaporta içimiz ısınmamış, ısınmaması için verilen mücadele hala devam ediyor. Lisanın işçilerinde, lisanın sevdasına düşmüşlerin yakasından düşün. İspanyolcaya olan merakımı yazar Fewzî Bîlge’nin son romanı “Pêrew”den alıntılayıp küçük bir ekleme yaparak söylersem, hema nizanim çima xwîna min ditevizîya ser vê zimanî/bilmem niçin böyle kanım kaynadı/uyuştu bu dile.

Evet, İspanyolca hızı ve akıcılığıyla, sesindeki davetkâr ve cüretkâr tonlarıyla ona olan ilgimi artırmıştı. O da Kürtçenin akıcılığı, kendine has sesi ve ritmi gibi durmadan akıyordu. Geçenlerde bir kafede otururken yan masada İspanyolca konuşan iki Latin Amerikalıyla bir süre sonra sohbete başladık. Kıt kanaat İngilizcemle, daha çok ilkel dünyadan kalmış el kol hareketleriyle anlaşabildik. Bir süre sonra yapay zekânın varlığını hatırladık. İspanyolcaya olan merakımı ve bir türlü başaramayışımı gülerek anlattım. Kadın ispanyolca, “Puedos hablar Kurdo?” diye sordu. Sorusunu anlamıştım, herhalde benim iyice anlam için daha yavaş sormuştu. Bu soru cümlesini gayet net anlamıştım. “Si, hablas Kurdo” diye cevapladım. Neler olup bittiğini, başımıza nelerin geldiğini biliyorlardı.

Herhalde Cegerxwîn’in dizelerindeki “Keça Kurdan/kürt kadını” onlara bir anahtar bırakmıştı. Ondan olmalı ki “Kürtçe biliyor musun?” diye sordu. Büyük bir çarkın içinde tek parça çıkamamış olsak da ele geçiremedikleri, unutturamadıkları bize ait olan bir lisanın varlığı tutunduğumuz, sırtımızı dayadığımız en güçlü destek olarak hala duruyor ve onu kaybetmemek için canla başla direnen yüzbinlerce, milyonlarca insan emek veriyor. Bir lisanın yok oluşundan kim ne çıkar elde edebilir? Bir lisanın ortadan kaldırılmasından kim niye nasıl bir rant ve çıkarım elde edebilir? Evet bu soruların yanıtı gün gibi ortada. Boyun eğmeyen, dilini ve kültürünü geleceğe taşımak isteyen bir halkın lisanından kültüründen ne istiyorsunuz? Demokrat, ilerici, kelamım ona çağdaş ve çağdaş yöneticiler, kişilikler, Kürtçenin hayatın her alanında sesinin kesilmesi için durmadan, usanmadan, bıkmadan çabalıyorlar. Var olan ilgi atmosferini ortadan kaldırmaya çalışıyorlar. Daima aynı yaklaşımı sergileyip daima aynı sonuçları almak herhalde bu ülkeye has bir durumdur.

İlk kayyumların atanma gerekçesi var bir de, altında gizli olan gerçekçi bir münasebet var. Belediye yöneticileri Kürtçeye olan olumlu ayrımcılığı, sahada gelişen sosyal ve kültürel çalışmalarla birilerini özellikle de yeminli Kürt-çe terslerinin atağıyla ve yarattıkları kaotik ortamından faydalanarak halkın iradesine el konuldu. Amaç ilgiyle büyüyen Kürtçenin önünü yavaşlatmak, demoralize etmek. Dil ve kültür çalışmalarına aktif katılan, bu uğurda mücadele eden sivil kurum ve dernekler birer birer kapatıldı.

Öyle anlaşılıyor sözler birilerinin hayallerine yine kâbus gibi inivermiş. Düşlerinizde kâbus, karabasanlar görmek istemiyorsanız bu dili ve kültürü ret ederek kurtulamazsınız, gelişmesi için teşvik ve destek olacaksınız. Miting meydanlarında oy için yapılan gösterileri geride bıraktı bu toplum. Sabah akşam palavradan “biriz, diriyiz” palavralarına karnımız da gözümüz de doydu. Tohumlar filizleniyordu. Toprağıyla uyum içinde olan tohumların güneşe doğru uzanışını engellemek için iki dönem halkın iradesi gasp edildi. Kayyumlar, çok dilliğin ve dile olan güçlü dönüşün önünü kesmek için yapılan bir çökertme programıydı. Çökmedik, yılmadık, direndik ve hala bizatihi örgütlü direnişimiz tüm hücumlara karşın tarihe altın harflerle direnişi nakşediyor. Geçen hafta Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin daha önce açtığı ve kayyum döneminde kapatılan Zarokistan tekrar açıldı. Açılır açılmaz da jet hızıyla müfettiş görevlendirdi. Feqiyê Teyran nere siz nere…

Sabahın şafağında ellerinde silahlarla, koçbaşlarıyla, paldır küldür kapılar kırılarak Kürtçe eğitim veren MED-DER ve Payîz Pirtûk kitapevine baskın düzelendi. Bu baskınlarda eşzamanlı olarak 29 dil işçisi gözaltına alındı. Neden gözaltına alındı? Diye sorma zahmetine bile girmedim. Neden ve niye olduğunu hepimizi gayet biliyoruz. Kürtçenin işçileri başımızın tacıdır, yanlarında olmak onurdur ve biz bu onura sonuna kadar sahip çıkacağız. Gözümüzün parıltısı hocalarımıza ve işçilerimize uzattığınız ellerinizi lütfen çekin!

O vakit bin selam olsun: Mehmet Remzi Azizoğlu, Şükran Yakut, Rıfat Ronî (tutuklandı), Ramazan Holat, Dilan Güvenç, Nazan Çelik, Rezan Aktulum, Beritan Gürbet Orak, Berivan Duman, Ayhan Karatekin, Belkisa Süleymanoğlu Bitkin, Mehmet Salih Öngün, İlyas Gün, Hebun Yağmur, Mine Karakaş, Ahmet Boltan, Rabia Karayıl, İpek Oyur, Fatma İgin, Mustafa Açmaz, Hasan Gürpınar, Şilan Elmas Kan, Şehriban Ayluçtarhan, Niştiman Gül, Cihat Çağrıcı, Yaşar Aslan, Hasan İkvan, Mehmet Selim, Rojda Yıldız.

Diğer Güncel Haberler İçin Tıklayın / Bursa Haber – Bursa Gündem – Bursa Gündem Haber – Bursa Haberleri – Bursa Son Dakika 

Bizi İnstagram’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

Bizi X’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHbr

Bizi Facebook’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

Bizi Youtube’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

Bizi Linkedin’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber 

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Biden’ın Keyfine Diyecek Yok! Nasrallah’ın Vefatıyla İlgili İlk Sözler

HIZLI YORUM YAP